Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/6978 E. 2023/4794 K. 07.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/6978
KARAR NO : 2023/4794
KARAR TARİHİ : 07.11.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/285 E., 2019/1398 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Ret, bozma

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin davalı vekiline 20.05.2019 tarihinde tebliğ edilmesinin ardından, davalı vekilinin sunduğu 23.05.2019 tarihli dilekçesinin katılma yoluyla temyiz niteliğinde olduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 19.04.2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 13.05.2017-28.12.2017 tarihleri arasında gözaltına alınan davacı hakkında yürütülen soruşturma sonunda takipsizlik kararı verildiğinden bahisle davacının maddi ve manevi zararlarının tazmini için 500.000,00 TL maddi, 500.000,00 TL manevi tazminatın 13.05.2017 tarihinden işleyecek faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.

2. Davalı vekili 03.05.2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın yasal süre içerisinde ve yetkili mahkemede açılıp açılmadığının mahkemece re’sen incelenmesi gerektiğini, istenilen tazminatın yüksek olduğunu, maddi kaybın ispatlanmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

3. İstanbul Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesinin, 13.12.2018 tarihli ve 2018/223 Esas, 2018/518 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 29.04.2019 tarihli ve 2019/285 Esas, 2019/1398 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davalı ve davacı vekillerinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

5. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.10.2021 tarih, 2019/78420 sayılı tebliğnamesi ile davalının temyiz isteminin miktar bakımından kesinlik sınırı altında kaldığından bahisle reddine, davacının temyiz istemi bakımından ise hükmedilen manevi tazminatın düşük olduğundan bahisle hükmün bozulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Davacı vekilinin temyiz istemi; davacının soruşturma sebebiyle ödediği avukatlık ücretinin, ihbar ve kıdem tazminatının da maddi tazminat kapsamında ödenmesi gerektiğine ve hükmedilen manevi tazminatın yetersiz olduğuna ilişkindir.

2.Davalı vekilinin temyiz istemi; davacı vekilinin vekaletnamesinde bu davayı açmak için özel yetkisi bulunmadığına, davanın süresinde açılmadığına, yapılan işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiğine, hükmedilen tazminat miktarlarının fazla olduğuna ve davalı lehine de vekalet ücreti verilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü:
Mahkeme gerekçesinde “Mahkememizce alınan 10/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda, bilirkişinin bazı belgeleri incelemek üzere talep ettiği, davacı tarafça sunulan belgeler ile birlikte yeniden 10/12/2018 tarihli ek bilirkişi raporunun alındığı ve ek bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli ve elverişli görülmüş, bilirkişi raporunda hesaplanan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücret kayıplarının CMK 141. ve 142. maddelerinde düzenlenen tazminat davasının konusunu oluşturmadığı ve iş mahkemelerinde davacının gözaltı tarihinde çalıştığı şirkete karşı açılabilecek dava ile ilgili şirketten talep edilmesi gerektiğinden maddi tazminat tutarına dahil edilmemiştir. Davacının gerçek ve somut zararı olan, bilirkişi raporunda 21.145,89 TL olarak hesaplanan aylık ücret kaybı maddi tazminat tutarına esas alınmıştır. Manevi zararın bilindiği gibi zenginleşmeye yol açmayacak, şahsın duyduğu manevi elem ve üzüntüyü bir nebze olsun giderecek, hakkaniyete, günün ekonomik ve sosyal şartlarına, şahsın sosyal ve ekonomik durumuna göre belirlenecek bir miktarı takdirinden ibaret olmalıdır. Davacının göz altında ve tutuklulukta geçirdiği süre, sosyal ve ekonomik durumu, tutuklamanın davacı üzerinde yaratacağı elem göz önünde bulundurularak 20.000 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olacağı anlaşılmış ve bu doğrultuda hüküm kurulmuştur.” denilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü:
İlk Derece Mahkemesince verilen kararla ilgili olarak, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
A.Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden;
1.Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına ve tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda eksik manevi tazminata hükmolunması, hukuka aykırı bulunmuştur.

2.Dairemiz yerleşik uygulamalarına göre kıdem ve ihbar tazminatının koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasına konu edilebilecek gerçek zarar kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, bu kalemlerin maddi tazminat kapsamına dahil edilmemesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 29.05.1957 tarihli, 1957/4 Esas, 1957/16Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere; vekalet ücreti yargılama giderlerindendir. Buna göre karşı tarafa yüklenmesi gereken vekalet ücretinin bağımsız bir varlığı olamayacağından ayrı bir dava konusu da yapılamayacaktır. Davacının, kendi vekili ile yaptığı ve sadece tarafları bağlayan ücret sözleşmesi niteliğindeki vekalet akdi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilmeyeceği gözetilmelidir.

Anılan ve yerleşik Yargıtay uygulamaları nazara alındığında, tazminat talebinin dayanağını oluşturan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekalet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamına dahil edilemeyeceği anlaşıldığından davacı vekilinin ceza davasında dolayısıyla davacının ödemek zorunda kaldığı vekalet ücretinin de maddi zarar hesabında göz önünde bulundurulması gerektiğine yönelik temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

B.Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden;
1.Davacının tutuklu kaldığı suçtan yapılan yargılama neticesinde beraat ettiği, davanın süresinde açıldığı, mükerrer dava bulunmadığı, davacının tutuklama müzekkeresinin infaz gördüğü ve davacının tazminat isteyemeyecek kişilerden olmadığı gözetildiğinde tazminat isteme koşullarının oluştuğu anlaşılmakla, davalı vekilinin davanın süresinde açılmadığına ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

2. 5271 sayılı Kanun gereğince tazminat davası açma hususunda vekaletnamede ayrıca özel yetki bulunmasının zorunlu olmadığının anlaşılması karşısında, davalı vekilinin, tazminat davasının açılması için davacı vekilinin özel yetkisi bulunması gerektiğine yönelik temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

3.Pegasus Hava Yolu Şirketinde kabin görevlisi olarak çalıştığı sırada koruma tedbirine maruz kalan ve iş akti tutukluluğu nedeniyle işe devamsızlığına dayalı olarak feshedilen davacının, iş sözleşmesinin getirtilerek sözleşmenin süreli veya süresiz olup olmadığının tespiti ile, davacının çalışmaya devam etmesi halinde tutuklandığı tarihte kendisine aylık net ne kadar ödeme yapılacağı sorularak, (bizzat çalışma veya performansa bağlı ödemeler hariç) sözleşmesi süresiz veya sözleşmesi süreli ve tutukluluk bu süre içerisinde ise; maddi kaybının fesh tarihinden tahliye tarihine kadar kendisine çalıştığı işyeri tarafından ödenecek net geliri üzerinden, sözleşmesi tahliyeden önce sona eriyor ise; sözleşme süresinin bitimi ile tahliye olduğu tarih arasında tutuklu kaldığı süreye ilişkin olarak 16 yaşından büyükler için belirlenen net asgari ücret üzerinden hesaplanacak miktar üzerinden maddi tazminatın ödenmesine karar verilmesi gerekirken, davacının son altı aylık bordrosu ile kendisine ödenen bedellerin ortalaması alınarak belirlenen aylık kazanç üzerinden maddi kaybın hesaplanması hukuka aykırı bulunmuştur.

4.Davacı hakkında hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olması bozma konusu yapıldığından davalı vekilinin manevi tazminatın fazla olduğuna yönelik temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

5.Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2007 gün ve 2 Esas, 63 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere; koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davalarında, ancak davanın tamamen reddi halinde davalı lehine vekalet ücretine hükmolunabileceğinden, davanın kısmen kabulü halinde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

C.Tebliğname yönünden;
Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin, davalı vekiline 20.05.2019 tarihinde tebliğ edilmesinin ardından, davalı vekilinin sunduğu 23.05.2019 tarihli dilekçesinin katılma yoluyla temyiz niteliğinde olduğu anlaşıldığından tebliğnamedeki davalı vekilinin temyiz talebinin kesinlik sınırının altında olduğundan bahisle reddine karar verilmesi gerektiği şeklindeki (I) numaralı görüşe iştirak edilmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünün (A-1) ve (B-3) bentlerinde açıklanan nedenlerle davalı ve davacı vekillerinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin, 29.04.2019 tarihli ve 2019/285 Esas, 2019/1398 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye kısmen uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İstanbul Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.11.2023 tarihinde karar verildi.