Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/6833 E. 2023/4961 K. 14.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/6833
KARAR NO : 2023/4961
KARAR TARİHİ : 14.11.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/2470 E., 2019/2748 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz talebinin esastan reddi

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 14.02.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 11.10.2016 tarihinde gözaltına alındığını, 19.10.2016 tarihinde tutuklandığını, 20.12.2017 tarihinde tahliyesine karar verildiğini, yargılama sonucunda davacının beraatine karar verildiğini, davacı ceza dosyasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden avukatlık ücretinin ve ailesinin cezaevine ziyareti için harcanan masrafların ödenmesi gerektiğini ve manevi olarak da zarara uğradığını belirtmiş, bu kapsamda 7.500,00 TL maddi ve 400,000,00 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili 28.02.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; tazminat koşullarının oluşmadığını, davanın süre bakımından reddedilmesi gerektiğini, davacının tutuklanmasına kendisinin sebep verip vermediğinin ve mükerrer dava açılıp açılmadığının araştırılması gerektiğini, talep edilen tazminatın miktarlarının fazla olduğunu, maddi zararın ispatlanması gerektiğini, gözaltından faiz talep edilemeyeceğini ve davanın reddini talep ettiklerini beyan etmiştir.

3. İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 28.03.2018 tarihli ve 2018/62 Esas, 2018/85 Karar sayılı kararı ile maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 24.06.2019 tarihli ve 2018/2470 Esas, 2019/2748 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

5. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 08.10.2021 tarihli tebliğnamesi ile temyiz isteminin esastan reddini talep etmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi; avukatlık ücreti ve davacının yakınlarının cezaevi ziyaret masraflarının ve davacının çalışamaması nedeniyle uğradığı kazanç kaybının maddi tazminat olarak ödenmesi gerektiğine ve eksik maddi ve manevi tazminata hükmolunduğuna ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçesinde “… Davacı … vekili tarafından verilen dava dilekçesinde davacının FETÖ / PDY Silahlı terör örgütüne üye olmak suçlaması ile İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nına suç duyurusunda bulunulmasına istinaden 11/10/2016 tarihinde gözaltına alınıp, 19/10/2016 tarihinde tutuklandığı, 20/12/2017 tarihinde tahliye edildiği, İzmir 15. ACM ‘nin 20/12/2017 tarih 2017/526 Esas ve 2017/216 Karar sayılı kararı ile beraatine karar verildiği, davacının haksız olarak gözaltına alınması ve tutuklanması nedeni ile maddi manevi zarar gördüğü, bu sebeple davacı lehine koruma tedbirleri kapsamında 7,500 TL maddi, 400,000 TL manevi tazminatın gözaltı tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte hüküm altına alınmasını talep ederek tazminat davası açtığı, davacının dilekçesi, davalının cevap dilekçesi, gözaltına alma, tutuklama ve serbest bırakma tutanakları, İzmir Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odasının 07/03/2018 tarihli cevabi yazısı ve tüm dosya kapsamından davacı …’ın İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturmasına istinaden 11/10/2016 tarihinde gözaltına alındığı, 19/10/2016 tarihinde tutuklandığı, İzmir 15 ACM’nin 2017/526 E ve 2017/216 K sayılı kararı ile 20/12/2017 tarihinde beraat ettiği, beraat kararın 28/12/2017 tarihinde kesinleştiği, davacının yasal süresi içinde tazminat davası açtığı, davacının ikamet ettiği adres itibariyle mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmış, davacı dilekçesinde her ne kadar 1 yıl 2 ay 9 gün süren haksız koruma tedbirleri nedeniyle avukatlık ücreti, ailesi, eşi ve çocuklarının ceza evine gidiş geliş masrafları yönünden maddi zararı olduğundan bahisle 7,500 TL maddi tazminat talebinde bulunmuş ise de yargılama sonucunda davacının gözaltında ve tutuklulukta kaldığı dönemde emekli olduğu, maddi kazanç kaybı olmadığı, dilekçesinde talep ettiği vekalet ücreti ile masrafların haksız koruma tedbiri nedeniyle tazminat isteme kapsamında olmadığı, talebin CMK’nun 142 ve devamı maddelerinde belirtilen şartları taşımadığı anlaşıldığından maddi tazminat talebinin reddine,

Davacının haksız gözaltına alınma ve tutuklanması nedeniyle yaşadığı elem ve üzüntünün giderilmesi, davacının ekonomik ve sosyal durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayların cereyan tarzı, müsnet suçtan göz altında ve tutuklulukta geçirdiği süre ile tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, davacının haksız koruma tedbiri nedeniyle duyduğu manevi acının tatminine yönelik olarak hükmedilecek manevi tazminat miktarının zenginleşme sonucu doğurmayacak şekilde hak ve nesafet kurallarına uygun, makul ve makbul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiği dikkate alınarak 20,000,00 TL manevi tazminatın talebe göre gözaltına alınma tarihi olan 11/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denilmektedir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince verilen kararla ilgili olarak, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
1. Tazminat talebinin dayanağı olan İzmir 15. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/526 Esas – 2017/216 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının silahı örgüt suçundan 11.10.2016 – 20.12.2017 tarihleri arasında 435 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 28.12.2017 tarihinde kesinleştiği, gözaltı ve tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 inci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 29.05.1957 tarihli, 1957/4 Esas, 1957/16 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere; vekalet ücreti yargılama giderlerindendir. Buna göre karşı tarafa yüklenmesi gereken vekalet ücretinin bağımsız bir varlığı olamayacağından ayrı bir dava konusu da yapılamayacaktır. Davacının, kendi vekili ile yaptığı ve sadece tarafları bağlayan ücret sözleşmesi niteliğindeki vekalet akdi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilmeyeceği gözetilmelidir.

Anılan ve yerleşik Yargıtay uygulamaları nazara alındığında, tazminat talebinin dayanağını oluşturan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekalet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamına dahil edilemeyeceği ve davacı vekilinin dava dilekçesinde bu hususa ilişkin bir talebi de olmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin ceza davasında dolayısıyla davacının ödemek zorunda kaldığı vekalet ücretinin maddi zarar kapsamında ödenmesi gerektiğine yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

3. Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre davacının yakınlarının ziyaret sebebiyle yaptıkları masraflar gerçek zarar kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bu bedellerin maddi tazminat hesabına dahil edilmemesinde isabetsizlik görülmemiştir.
4. Davacının dava dilekçesinde koruma tedbiri nedeniyle çalışamamasından doğan zararlarına ilişkin tazminat talebi bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin davacının çalışamaması nedeniyle uğradığı kazanç kaybının maddi tazminat olarak ödenmesi gerektiğine ilişkin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

5. Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda eksik manevi tazminata hükmolunması hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünün (5) numaralı bendinde açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 24.06.2019 tarihli ve 2018/2470 Esas, 2019/2748 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.11.2023 tarihinde karar verildi.