Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/6742 E. 2023/1088 K. 04.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/6742
KARAR NO : 2023/1088
KARAR TARİHİ : 04.04.2023

MAHKEMESİ:Ceza Dairesi

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 nci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin 16.05.2019 tarihinde tebliği üzerine davalı vekilinin 17.05.2018 tarihinde verdiği dilekçesinde hükme ilişkin temyiz sebeplerini bildirerek katılma yolu ile temyiz isteminde bulunduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 nci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 nci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 18.07.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (765 sayılı Kanun) 456 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca kasten yaralama suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmedildiğini, kararın kesinleşerek infazına başlandığını, infaz devam ederken kasten yaralama suçunun mağdurunun yaralanmasının bir kısmının geçmiş bir travmadan kaynaklandığının tespit edilmesi üzerine davacı tarafından yargılamanın yenilenmesinin talep edildiğini, yargılamanın yenilenmesi üzerine davacı hakkında beraat kararı verildiğini, bu kararın Yargıtay tarafından bozulduğunu ve davacının kasten yaralama suçundan 2 ay 15 gün hapis cezası ile mahkumiyetine hükmedildiğini, davacının 14.08.2009 tarihinde cezaevine girdiğini, 16.04.2011 tarihinde şartlı tahliye olduğunu ve 13.03.2013 tarihine kadar da bihakkın tahliye tarihini beklediğini, davacının yaklaşık 1 yıl 8 ay cezaevinde kaldığını, davacının tutuklu kaldığı süre nedeniyle çalışamamasından dolayı kazanç kaybına uğradığını, işten çıkarılması nedeniyle kıdem ve ihbar tazminatından mahrum kaldığını, avukat tuttuğunu, tutuklanmadan önce en son temizlik işçisi ve çaycı olarak çalıştığını ve manevi olarak zarara uğradığını, tüm bu nedenlerle 75.000,00 TL maddi ve 200.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 275.000,00 TL tazminatın tutuklama tarihi olan 14.08.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili 28.07.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, dava dilekçesinin ekinde delillerin yer almadığını, davanın usulden reddi gerektiğini, haksız bir tutuklama olmadığından tazminat şartları oluşmamış olup davanın reddi gerektiğini, davacı tazminat isteyemeyecek kişilerden olduğundan tazminata hükmedilemeyeceğini ve talep edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu beyan etmiştir.

3. … 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 05.12.2017 tarihli ve 2017/467 Esas, 2017/590 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 26.04.2019 tarihli ve 2018/57 Esas, 2019/1179 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

5. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 28.09.2021 tarihli tebliğnamesi ile temyiz taleplerinin esastan reddiyle hükmün onanmasını talep etmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Davacı vekilinin temyiz sebepleri; hükmedilen maddi ve manevi tazminatın düşük olduğuna ilişkindir.

2.Davalı vekilinin temyiz sebepleri; davanın süresinde açılmaması nedeniyle reddi gerektiğine, davacı lehine tazminat isteme koşulları oluşmadığından davanın reddi gerektiğine ve hükmedilen maddi ve manevi tazminatın yüksek olduğuna ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Davacının davasını CMK’nın 142.maddesindeki sürelere uygun olarak açtığı, davacının tutuklu kaldığı sürenin başka bir cezasından mahsubunun yapılmadığı, UYAP ekranından yapılan sorgulamasında başka bir mahkemede tazminat davası açmadığı görülmüştür.

Davacının tazminat talebine konu … 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 12.04.2006 tarih, 2005/868 Esas, 2006/310 Karar sayılı kararıyla 765 sayılı Kanun’un 456 ıncı maddesi gereğince 4 yıl 2 ay hapis cezasına mahkum olduğu, temyiz üzerine kararın Yargıtay kararıyla onanarak kesinleştiği ve cezanın infaz edildiği, … 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/151 Esas sayılı dosyası üzerinden taraflar arasında devam eden tazminat davasında müşteki-katılanın gözünde meydana gelen travmanın daha önce başka bir olay nedeniyle meydana geldiğinin anlaşılması nedeniyle davacının yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğu, yeniden yapılan yargılama neticesinde davacının üzerine atılı suç nedeniyle … 5. Asliye Ceza Mahkemesince beraatine karar verildiği, Yargıtay kararıyla davacının eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86 ıncı maddesinin ikinci fıkrası kapsamında kaldığı gerekçesiyle mahkemenin beraat kararının bozulduğu, bozmadan sonra … 5. Asliye Ceza Mahkemesince sanığın kasten yaralama suçundan 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 18.04.2017 tarihinde kesinleştiği, davacı hakkında daha önce verilen 4 yıl 2 ay hapis cezasının infazı için davacının 14.08.2009 tarihinde cezaevine girdiği, 16.04.2011 tarihinde şartla tahliye olduğu anlaşılmıştır.

Davacının ceza evinde infazen kaldığı tarihi itibariyle işsiz olup çalışmadığı anlaşılmakla maddi tazminat isteminin asgari ücrete göre değerlendirilmesi gerekmiş ve 29.11.2017 tarihli bilirkişi raporuna göre davacının 14.08.2009-16.04.2011 tarihleri arasında 610 işgünü için toplamda 11.909,10 TL maddi kaybının bulunduğu anlaşılmıştır.

Davacının avukata ödenen vekalet ücreti talebinin; dosyaya sunulan belgeler içinde davacı … vekilinin arasında avukatlık ücretinin ödendiğine dair herhangi bir serbest meslek makbuzunun bulunmadığından reddedilmesine, davacının cezaevinde yapmış olduğu harcamalarından doğan masraflarının talebinin de Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2015/11488 Esas 2016/9770 Karar sayılı 08.06.2016 tarihli kararında da belirttiği üzere tazmin edilebilir gerçek bir maddi zararının olmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Bu kapsamda davacının maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 11.909,10 TL maddi tazminatın ve davacının haksız tutuklanmadan doğan eleminin kısmen telafisine yönelik, sosyal ekonomik durumuna uygun hak ve nesafet kuralları ile bağdaşır oranda, zenginleşmesine sebebiyet vermeyecek şekilde ve tutuklu kaldığı süre göz önüne alınarak 20.000,00 TL manevi tazminatın haksız tutuklama tedbirlerinin uygulanmaya başlandığı 14.08.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince tazminata esas ceza davasında hükmedilen 2 ay 15 gün hapis cezasının şartlı tahliyeye esas süre olan 1 ay 20 günlük süresinin tutuklulukta geçen süreden düşülerek tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile maddi tazminat miktarının 10.864,78 TL’ye ve manevi tazminatın 16.000,00 TL’ye indirilmesi ve faiz başlangıç tarihinin 05.10.2009 olarak, vekalet ücretinin ise 3.223,77 TL olarak değiştirilmesi suretiyle düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan … 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/486 Esas – 2017/330 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının kasten yaralama suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezası ile mahkumiyetine hükmedilerek hükmün kesinleşmesi üzerine 14.08.2009 – 16.04.2011 tarihleri arasında 610 gün hükümlü olarak cezaevinde kaldığı, yeni delil nedeniyle yargılamanın yenilenmesi neticesinde yapılan yargılama sonunda 2 ay 15 gün hapis cezası ile mahkumiyetine hükmedildiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, hükmün 18.04.2017 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.

A. Resen gözetilen bozma sebeplerine yönelik olarak
1. Davacı hakkında mahkemece belirlenen 5 yıllık denetim süresinin inceleme sırasında dolduğu anlaşılmakla, davacı hakkında düşme kararı verildiğinin tespit edilmesi halinde, açıklanması geri bırakılan 2 ay 15 günlük hapis cezasının hükümlü olarak geçirilen süreden düşüldükten sonra tazminata hükmedileceği, davacının beraatine karar verildiğinin anlaşılması halinde ise hükümlü olarak geçirilen sürenin tamamına ilişkin tazminata hak kazanacağı göz önünde bulundurulduğunda, denetim süresi sonucunda ne şekilde karar verildiğinin araştırılması zorunluluğu bozmayı gerektirmiştir.

2. Davacının hükümlü olarak cezaevinde geçirdiği süreden mahkum olduğu hapis cezası düşülürken bihakkın tahliye tarihi dikkate alınması gerekmekte olup, bu tarihe göre hesaplanan 75 gün yerine, şartlı tarihine göre hesaplanan 50 günün toplam hükümlülük süresinden düşülmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

B. Davacı vekilinin temyiz sebeplerine yönelik olarak
1. Davacı lehine hükmedilen maddi tazminatın fazla olduğu değerlendirilerek bu husus bozma nedeni yapıldığından, davacı vekilin maddi tazminatın eksik olduğuna ilişkin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

2. Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda eksik manevi tazminata hükmolunması hukuka aykırı bulunmuştur.

C. Davalı vekilinin temyiz sebeplerine yönelik olarak
1. Davacı hakkındaki hükmün 18.04.2017 tarihinde kesinleştiği ve davanın 18.07.2017 tarihinde 3 ay içerisinde açıldığı ve hükmedilen cezadan fazla hükümlü olarak cezaevinde kalan davacının fazla süreye ilişkin tazminat talep edebileceği gözetildiğinde, davalı vekilinin bu hususlara ilişkin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

2. Maddi tazminatın, davacının tutuklu kaldığı döneme ilişkin net asgari ücret üzerinden hesaplanan “10.442,47” TL yerine, bu miktarın üstünde kalacak şekilde “10.864,78” TL olarak tayin edilmesi suretiyle, davacı lehine fazla maddi tazminata hükmolunması hukuka aykırı bulunmuştur.

3. Davacı lehine eksik manevi tazminata hükmedildiği değerlendirilerek bu husus bozma nedeni yapıldığından, davalı vekilin manevi tazminatın yüksek olduğuna ilişkin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünün (A.1), (A.2), (B.2) ve (C.2) paragraflarında açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 26.04.2019 tarihli ve 2018/57 Esas, 2019/1179 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

04.04.2023 tarihinde karar verildi.