Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/6723 E. 2023/4792 K. 07.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/6723
KARAR NO : 2023/4792
KARAR TARİHİ : 07.11.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/84 E., 2019/206 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Esastan ret

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin davalı vekiline tebliğ edilmediği ancak; davalı vekilinin davacı vekili tarafından yapılan temyiz başvurusunu öğrenmesi üzerine verdiği 08.07.2020 tarihli temyiz dilekçesinin katılma yoluyla temyiz niteliğinde olduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 02.02.2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 12.10.2016-06.02.2017 tarihleri arasında gözaltında ve tutuklu kaldığını, bu tarihten sona ise 06.10.2017 tarihine kadar haftada dört gün en yakın polis karakoluna başvurarak imza atmak yükümlülüğü şeklinde adli kontrol altına alınarak tedbirin 06.10.2017 tarihine kadar devam ettiğini, davacı hakkında yürütülen soruşturma sonunda takipsizlik kararı verildiğini belirterek davacının maddi ve manevi zararlarının tazmini için 37.379.291,66 TL maddi, 1.000.000,00 TL manevi tazminatın gözaltı tarihinden işleyecek faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.

2. Davalı vekili 01.03.2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın yasal süre içerisinde açılıp açılmadığının mahkemece re’sen incelenmesi gerektiğini, istenilen tazminatın yüksek olduğunu ayrıca zarara yönelik belge sunulmadığını, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak davacı hakkında birden fazla dava açılıp açılmadığının tespitinin gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.

3. Konya 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.12.2018 tarihli ve 2018/12 Esas, 2018/422 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 19.02.2019 tarihli ve 2019/84 Esas, 2019/206 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davalı ve davacı vekillerinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

5. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.09.2021 tarih, 2019/28974 sayılı tebliğnamesi ile karara karşı başvurulan temyiz isteminin esastan reddine karar verilmesi talep edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A.Davacı vekilinin temyiz istemi;
1.Davacının ortağı olduğu şirketin tutuklanması sebebiyle ticari itibarının düzeltilmesi için ortaklıktan ayrılmak zorunda kalması, şirketin 2016 yılında kar edememesi, davacının şirket karından mahrum kalması nedeniyle uğradığı 8.333,33 TL zararın maddi tazminata dahil edilmesi gerektiğine,

2.Davacının soruşturma sebebiyle ödediği avukatlık ücretinin de ödenmesi gerektiğine,

3.Gözaltı ve tutukluluk sırasında yapılan harcamaların da maddi tazminata dahil edilmesi gerektiğine

4.Gözaltı süresinin de tazminat hesabında göz önünde bulundurulması gerektiğine ve faizin başlangıç tarihinin gözaltı tarihi olması gerektiğine,

5.Davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğuna, maddi ve manevi tazminat için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ,

6.Hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğuna ilişkindir.

B.Davalı vekilinin temyiz istemi;
1. Uygulanan tedbirin ölçülü olduğuna ve davanın reddi gerektiğine,

2. Davalı lehine de vekalet ücreti verilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü:
Mahkeme gerekçesinde “…Alınan bilirkişi raporları, vergi kayıtları, ticaret sicil evrakları ile tüm dosya kapsamı incelendiğinde, davacının hissedarı olan …. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin son 3 yılda en yüksek kazancının kayıtlara göre 26.900,96 TL olduğu, son 3 yıllık kazanç ortalaması dikkate alınarak bulunan günlük gelirin yapılan işlem sonucunda davacının hürriyetinden yoksun kaldığı süre ile çarpımında davacının kazanç kaybının 3.118,38 TL olduğu, davacının kazanç kaybının net asgari ücret miktarı üzerinden tespiti halinde ise aynı süre için davacının net gelir kaybının 5.154,18 TL olduğu anlaşılmıştır. Maddi tazminat miktarının hesaplanmasında, uygulamada işi olmayan bir kişinin bile asgari ücret seviyesinden altında bir gelirinin olmadığının kabul edildiği anlaşılmakla davacının maddi, tazminat talebinin 5.154,18 TL üzerinden kabulüne, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir… Dava dosyası incelendiğinde, ilgili dosya için koğuşturmaya yer olmadığına dair verilen karardan önceki tarihli düzenlenen serbest meslek makbuzunun onaylı suretinin dosya içerisinde olduğu görüldüğünden davacı lehine 4.360 TL vekalet ücretinden kaynaklanan maddi tazminata hükmedilmiştir… Davacı, tutuklanmasaydı bu masrafları yapmayacağını beyan etmiş ise de; açılan davanın HMK hükümlerine göre görülen “destekten yoksun kalma” davası olmadığı, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında “munzam zarar”ın istenemeyeceği anlaşıldığından bahse konu hususla ilgili maddi tazminat istemi mahkememizce kabul edilmemiştir. Davacının tahliye edildikten sonra hakkında uygulanan adli kontrol kararı nedeniyle çalışamadığı, bundan dolayı uğramış olduğu 14.220 TL’nin davalı … Hazinesinden alınarak davacıya verilmesi talep ve dava edilmiştir. Bahse konu maddi tazminat istemi, mahkememizce davacının tutuklu kaldığı döneme ilişkin “gerçekleşmemiş muhtemel zararlar ve muhtemel gelir kayıpları” olarak değerlendirilmiştir. Zira, söz konusu istemin, maddi tazminat hesabında elde edilmesi mutlak, objektif ve somut şekilde ölçülebilir, davacının daha önceden kazandığı ve sahip olduğu halde haksız tutuklama nedeni ile kaybettiği gelirler olarak değerlendirilme imkanı bulunmamaktadır. Bu nedenle talebin reddine karar verilmiştir… İstemde bulunan kişinin işgal ettiği makam, kültürel, sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı “silahlı terör örgütüne üye olma” suçunun nitelik ve kapsamı (ağırlığı), tutuklamaya neden olan olayın cereyan tarzı, uygulanan tedbirin ağırlığı, gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği süre, tazminat davasının kesinleşeceği tarihte elde edilecek faiz dahil parasal değer, olayın özellik ve meydana geliş şekli ile toplumdaki etkileri bir arada değerlendirildiğinde davacı lehine 9.000 TL manevi tazminatın hak ve nesafet ilkeleri gözetildiğinde yerinde olduğu, söz konusu miktarın zenginleşmeye neden olmadığı gibi olayı özlenir hale getirecek nitelikte de bulunmadığı anlaşılmıştır.” denilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü:
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hükmedilen maddi tazminat miktarı 4.847,18 TL, manevi tazminat miktarı 5.000,00 TL, vekalet ücreti 1.181,66 TL, faiz başlangıç tarihi ise 18.10.2016 tarhi olarak düzeltilmesi suretiyle esastan ret kararı verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat davasının dayanağını oluşturan Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/19751 sayılı soruşturma dosyası kapsamında davacının silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 18.10.2016-06.02.2017 tarihleri arasında 111 gün tutuklu kaldığı, yapılan soruşturma sonucunda davacı hakkında 09.10.2017 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, kararın 02.11.2017 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle davanın yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun hükümlerine tabi olduğu, süresinde açıldığı ve yasal koşulların gerçekleştiği anlaşılmıştır.
A.Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden;
1.Davacının yüzde elli ortağı olduğu şirketin 2016 yılında kar elde edememesinin tutuklama tedbirinden kaynaklandığına dair delil bulunmadığı gibi, tahliye tarihinden sonra 11.08.2017 tarihinde kendi isteğiyle hissesini devreden davacının mahrum kaldığı iddia edilen karın koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasına konu edilebilecek gerçek zarar kapsamında bulunmadığından bu miktarın maddi tazminat olarak ödenmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

2.Avukatlık ücretinin davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayanması nedeniyle davacı tarafça sunulan avukatlık sözleşme gereği tayin edilen miktar maddi zarar miktarının tayininde esas alınamayacak ise de, tazminat talebinin dayanağı olan soruşturma dosyasında davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği dikkate alınarak, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde ceza soruşturması evresinde takip edilen işler için belirlenen vekalet ücreti olan 600,00 TL’nin de maddi tazminat kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik maddi tazminata hükmedilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

3.Dairemiz yerleşik uygulamalarına göre davacının cezaevinde yapılan harcamalar ile yakınlarının ziyaret sebebiyle yaptıkları yol masrafları koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında talep edilebilecek gerçek zarar kapsamında bulunmadığından, bu harcamaların maddi tazminat kapsamına dahil edilmemesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

4. Davacının resmi belgede sahtecilik, kamu görevini usulsüz üstlenme suçlarından 12.10.2016 tarihinde gözaltına alındığı ancak silahlı terör örgütü üye olma suçundan 18.10.2016 tarihinde tutuklandığı, resmi belgede sahtecilik ve kamu görevini usulsüz üstelenme suçlarından açılan kamu davası sonucunda Konya 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/896 Esas- 2022/47 Karar sayılı kararı ile davacının resmi belgede sahtecilik suçundan beraatine, kamu görevini usulsüz üstlenme suçundan mahkumiyetine karar verilmesi nedeniyle tazminatın yalnızca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan tutukluluk süresine istinaden verilmesinde ve faiz başlangıç tarihininin tutuklama tarihi olarak kabul edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

5. 15.08.2017 tarihli 694 sayılı KHK ile değişik, 01.02.2018 tarihli 7078 sayılı Kanunun 139 uncu maddesi ile aynen kabul edilen düzenleme ile 5271 sayılı Kanunun 142 nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî avukatlık ücreti ödeneceği, ancak, ödenecek miktarın tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamayacağı hususu dikkate alındığında, mahkemece hükmedilen nisbi vekalet ücreti miktarında isabetsizlik bulunmamaktadır.

6.Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına ve tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda eksik manevi tazminata hükmolunması, hukuka aykırı bulunmuştur.

B.Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden;
1.Davacının tutuklu kaldığı suçtan, hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, davanın süresinde açıldığı, mükerrer dava bulunmadığı, davacının tutuklama müzekkeresinin infaz gördüğü ve davacının tazminat isteyemeyecek kişilerden olmadığı gözetildiğinde tazminat isteme koşullarının oluştuğu anlaşılmakla, davalı vekilinin davanın reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

2.Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2007 gün ve 2 Esas, 63 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere; koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davalarında, ancak davanın tamamen reddi halinde davalı lehine vekalet ücretine hükmolunabileceğinden, davanın kısmen kabulü halinde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde (A-2-6) bentlerinde açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 19.02.2019 tarihli ve 2019/84 Esas, 2019/206 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.11.2023 tarihinde karar verildi.