Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/6682 E. 2023/2105 K. 12.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/6682
KARAR NO : 2023/2105
KARAR TARİHİ : 12.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, aynı Kanun’un 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 31.01.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının yarbay rütbesinde görevli iken İzmir Casusluk davası diye bilinen davada 02.07.2012 tarihinde göz altına alındığını, 04.07.2012 tarihinde tutuklandığını, davanın İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/9 sayılı esasında görülmeye başladığını, özel yetkili olan 12. Ağır Ceza Mahkemesinin kapatılması üzerine davanın 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/100 sayılı esasına kaydedildiğini, davacının 11.04.2014 tarihinde tahliye edildiğini, 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.02.2016 tarihli kararında beraatine karar verildiğini, kararın 21.10.2016 tarihinde onanıp kesinleştiğini, davacının 1 yıl 7 ay 7 gün tutuklu kaldığını, tutuklanmasaydı General rütbesinde olacağını, dava nedeniyle Albay rütbesine 4 yıl gecikmeli olarak yükseltildiğini, Yarbay-Albay rütbesi farkı nedeniyle maaş kaybının 33.119,58 TL olduğunu, bunun davacıya ödendiğini, ancak daha sonra geri istendiğini ve davacı tarafından kuruma yatırıldığını, ödenmeyen SGK primleri ve oyak primleri nedeniyle de davacının maddi zararının bulunduğunu, ayrıca dava nedeniyle davacının eşi ile boşandığını, hastalandığını, tahliye olduktan sonra birçok kez tedavi gördüğünü bu şekilde manevi zarara da uğradığını” belirterek 45.000,00 TL maddi, 750.000,00 TL manevi tazminatın davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili 21.02.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3. İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 06.06.2017 tarihli ve 2017/48 Esas, 2017/202 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 18.10.2018 tarihli ve 2017/2571 Esas, 2018/2204 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 24.09.2021 tarihli, davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz talebinin esastan reddi görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Davalı vekilinin temyiz sebepleri
1.Davanın reddi gerektiğine,

2.Hükmedilen tazminat miktarına faiz uygulanamayacağına,

3.Davacı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin yüksek olduğuna,
ilişkindir.

B. Davacı vekilinin temyiz sebepleri
1.Davacının albay olamaması nedeniyle yarbay ve albay maaşı arasındaki farkın hüküm altına alınması gerektiğine,

2.Hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna,
ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Davacının, hakkındaki suç soruşturması nedeniyle 02.07.2012 tarihinde gözaltına alındığı, 04.07.2012 tarihinde tutuklandığı, 11.04.2014 tarihinde tahliye edildiği, yapılan yargılama sonucunda İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.06.2016 tarih 2014/100 esas 2016/37 karar sayılı kararı ile verilen beraat kararının 21.10.2016 tarihinde kesinleştiği, davacının CMK’nın 141/1e maddesi gereğince maddi ve manevi tazminat talep etmeye hak kazandığı belirtilmiştir.

Malatya 2. Ordu Komutanlığınca yazılan 17.02.2017 tarihli cevabi yazıda: …’na görev yaptığı süre içinde tutuklu kaldığı, Haziran 2012- Ağustos 2013 dönemine ait eksik ödenen tutarların 07.12.2016 tarihinde tahakkuka bağlanarak 16.459,38 TL olarak kendisine ödendiği; Gaziemir Ulaştırma Personel Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığınca yazılan 23.03.2017 tarihli cevabi yazıda: …’na Eylül 2013- Nisan 2014 tarihleri arası alması gereken Albay maaşı ile ödenen tutuklu yarbay maaşı arasındaki fark ve Mayıs 2014 – Ağustos 2014 tarihleri arasında alması gereken albay maaşı ile ödenen yarbay maaşı arasındaki farkı olmak üzere toplam 15.987,12 TL’nin 21.11.2016 tarihinde kendisine ödendiği tespit edilmiştir. 2. Ordu Komutanlığınca yazılan 20.12.2016 tarihli yazıda …’nun tutuklu kaldığı sürelere ilişkin eksik ödenen SGK, fiili hizmet zammı ve oyak primleri ile ilgili kurumlara gönderilerek ödemelerin tamamlandığı tespit edilmiştir. Dosyada bulunan Ege Ordusu Komutanlığınca …’na yazılan 15.12.2016 tarihli yazıda: 15 Eylül 2014 – 15 Ekim 2016 tarihleri arasında söz konusu olan maaş farkı için 33.119,58 TL tahakkuk ettirilerek maaş hesabına yatırılmış olduğu, 926 sayılı Kanunun 33.maddesi gereğince bu şekilde yapılan terfi ve rütbe kıdemliliklerinde maaş farkı ödenmeyeceği belirtilip bu 33.119,58 TL’nin iadesinin istenildiği, davacının 29.12.2016 tarihli alındı belgesi ile bu 33.119,58 TL’yi Ege Ordu Saymanlık Müdürlüğüne yatırdığı tespit edilmiştir.

CMK’nın 141/1e maddesinde tazminat düzenlenirken kişilerin maddi veya manevi her türlü zararlarının devletten isteyebileceklerinin belirtildiği, davacının geç terfi ettirilmesinden kaynaklanan 33.119,58 TL maaş farkı idari tasarruf niteliğinde görülmekte ise de; bunun suç soruşturması nedeniyle oluştuğu, idarece bu konuda ödeme yapılmadığı, davacının bu konuda herhangi bir idari davada açmadığı dikkate alınarak 33.119,58 TL zararın maddi tazminat olarak dava dilekçesinde belirtilen 04.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden tahsili ile davacıya verilmesine, maddi tazminat konusunda fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.

Davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan davanın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar yasal faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınarak her gün için 100,00 TL olmak üzere 64.800,00 TL manevi tazminatın hak ve nasafet ilkelerine uygun makul bir miktar olduğu kanaatine varıldığı, manevi tazminatın dava dilekçesinde belirtildiği şekilde 04.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden tahsili ile davacıya verilmesine ve manevi tazminat konusunda fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince hükmedilen maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi suretiyle düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin esasını oluşturan İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/100 Esas, 2016/37 Karar sayılı ceza dava dosyasında davacının Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme ve suç işlemek amacı ile kurulan örgüte üye olmak suçlarından 02.07.2012 – 11.04.2014 tarihleri arasında 648 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama üzerine 26.02.2016 tarihinde beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 21.10.2016 tarihinde kesinleştiği ve davanın 5271 sayılı Kanunun 142 nci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı anlaşılmıştır.

A. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
A.1. Davanın reddi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
5271 sayılı Kanun’un “Tazminat istemi” kenar başlıklı 141 inci maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;

e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,

Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.

Bu itibarla kanunda öngörülen yasal şartlar oluştuğundan davanın kısmen kabulünde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

A.2.Hükmedilen tazminat miktarına faiz uygulanamayacağına ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Taleple bağlılık ilkesi gereği hükmedilen manevi tazminat tutarına tutuklama tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasında hukuka aykırılık görülmemiştir.

A.3.Davacı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin yüksek olduğuna ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı lehine hükmedilen vekâlet ücretinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

B. Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
B.1.Davacının albay olamaması nedeniyle yarbay ve albay maaşı arasındaki farkın hüküm altına alınması gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Davacının talep etmiş olduğu albay olamaması sebebiyle oluşan maddi zararlarının 5271 sayılı Kanun’un 141 inci ve devamı maddelerine göre belirlenmesi gereken maddi zarar kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bu talebe ilişkin maddi tazminatın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

B.2. Hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Yargıtayın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir.

Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır.

Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak ve emsal uygulamaların da altında olacak şekilde çok eksik manevi tazminata hükmolunması, bozmayı gerektirmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünün (B.2.) paragrafında açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 18.10.2018 tarihli ve 2017/2571 Esas, 2018/2204 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.06.2023 tarihinde karar verildi.