Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/6636 E. 2023/4007 K. 16.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/6636
KARAR NO : 2023/4007
KARAR TARİHİ : 16.10.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/711 E., 2019/976 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 05.04.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; “müvekkilinin Sahil Güvenlik … Bölge Komutanlığında işçi olarak çalışmakta iken, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçundan 07.03.2017 tarihinde gözaltına alındığını,16.03.2017 tarihinde tutuklandığını, 28.12.2017 tarihinde tahliye edildiğini, yapılan yargılama sonunda beraat ettiğini, bu süreçte müvekkilinin KHK ile görevden ihraç edildiğini, alamadığı maaşının devlet tarafından ödeneceğini ve fakat maaş haricinde alacağı olan ek ödeneklerin tarafına ödenmeyeceğini, maaşı haricinde yılda dört defa aldığı ikramiyelerin üçünü alamadığını, 10.000 TL avukatlık ücreti ödediğini belirterek;haksız koruma tedbirleri nedeniyle fazlaya dair talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla toplam 1.000 TL maddi ve 500.000 TL manevi tazminatın 07.03.2017 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini” talep etmiştir.

2.Davalı vekili 25.04.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “davanın süresinde açılmadığını, tazminat talebinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davanın reddi gerektiğini” beyan etmiştir.

3.Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 22.02.2019 tarihli ve 2018/392 Esas 2019/195 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4.Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 02.05.2019 tarihli ve 2019/711 Esas 2019/976 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

5.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 27.09.2021 tarihli, davacı vekilinin temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanması görüşünü içerir tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi; avukata ödenen vekalet ücretinin maddi tazminata dahil edilmesi gerektiğine ve hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğuna ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince; davacının Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma ve Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanuna muhalefet suçlarından 07.03.2017 günü gözaltına alındığı, akabinde 16.03.2017 tarihinde tutuklandığı, 28.12.2017 tarihinde tahliye edildiği ve Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda 10.01.2018 tarihli ve 2017/357 Esas, 2018/9 Karar sayılı kararla beraat ettiği, iş bu kararın 18.01.2018 tarihinde kesinleştiği, davacı vekilinin maddi tazminat talebine ilişkin olarak; davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde mahkemeye sunduğu 10.000 TL bedelli serbest meslek makbuzunun beraat kararının verildiği 10.01.2018 tarihinden sonra 04.04.2018 tarihinde tanzim edilmiş olması nedeniyle maddi tazminat olarak verilmesinin mümkün olmadığı, davacının gözaltına alındığı tarihte ve hali hazırda fiilen kamuda işçi olduğunun yaptırılan sosyal ekonomik durum araştırması raporundan ve dava dilekçesinden anlaşıldığı, davacının hak edişlerini aldığının bilirkişi raporuyla tespit edildiği, davacının fiilen çalışamaması nedeniyle muhtemel ikramiye alacaklarının, ek ödemelerinin, yolluklarının ve sosyal yardımlarının ve diğer sair maddi tazminat taleplerinin ise muhtemel alacakların CMK’nın 141 vd. maddeleri kapsamında maddi zarar hesabına dahil edilemeyeceği değerlendirildiğinden, davacının maddi tazminat talebinin reddine, davacının manevi tazminat talebine ilişkin olarak; talebinin kısmen kabulü ile 30.000 TL manevi tazminatın, 07.03.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince; İlk Derece Mahkemesince, “koruma tedbirleri nedeniyle maddi tazminat talebi davalarında oluşması muhtemel zararların bu davaların kapsamı dışında bulunduğu, davacının Samsun Sahil Güvenlik Komutanlığından işçi olduğu, sanığın maaşından kesinti yapılmadığının belirtilmesi karşısında koşulları oluşmadığından maddi tazminat davasının reddine, hükmedilecek manevi tazminatın ise davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine yüklenen suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, faize yönelik talep tarihinden itibaren tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değerin, özgürlüğünden yoksun bırakılması nedeniyle duyulan elem, ızdırap ve ruhsal sıkıntılarının bir ölçüde de olsa giderilmesi amacına yönelik olduğu göz önünde bulundurularak zenginleşme sonucu doğurmayacak, adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşır bir miktar olarak belirlenmesi gerektiğinden, davacı … için 30.000 TL manevi tazminatın 07.03.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair ilk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, toplanan tüm delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, delillerin ve yapılan işlemlerin hukuka aykırılık içermediği anlaşıldığından; incelenen hükme yönelik davacı vekili ve davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf itirazları yerinde görülmeyerek, davacı vekili ve davalı vekilinin hükme yönelik istinaf başvurularının 5271 sayılı CMK’nın 280/1-a maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan Samsun 3 Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/357 Esas 2018/9 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 07.03.2017-28.12.2017 tarihleri arasında 9 ay 21 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda davacının üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma ve terörizmin finansmanının önlenmesi hakkında kanuna muhalefet suçlarından ayrı ayrı beraatine karar verildiği, beraat hükümlerinin 18.01.2018 tarihinde kesinleştiği, gözaltına alınma ve tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK’nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.

Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
1.Yargıtay İçtihadı birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 29.05.195729.05.1957 tarih ve 1957/4 Esas ve 1957/16 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere vekalet ücreti yargılama giderlerindendir. Buna göre karşı tarafa yüklenmesi gereken vekalet ücretinin bağımsız bir varlığı olamayacağından ayrı bir dava konusu da yapılamayacaktır. Davacının kendi vekili ile yaptığı ve sadece tarafları bağlayan ücret sözleşmesi niteliğindeki vekalet akdi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin kuruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilmelidir.
Anılan içtihadı birleştirme kararı ve yerleşik Yargıtay uygulamaları nazara alındığında, tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekalet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, maddi tazminat hesabına dahil edilmemesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

2.Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltı ve tutukluluk süresi, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nesafet kurallarına uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespit edildiği anlaşıldığından davacı hakkında hükmedilen manevi tazminat miktarında hukuka aykırılık görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 02.05.2019 tarihli ve 2019/711 Esas 2019/976 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 16.10.2023 tarihinde karar verildi.