Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/6432 E. 2023/3359 K. 26.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/6432
KARAR NO : 2023/3359
KARAR TARİHİ : 26.09.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/3397 E., 2019/173 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
DAVA TARİHİ : 31.05.2018
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, aynı Kanun’un 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 31.05.2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 29.11.2016-28.12.2017 tarihleri arasında gözaltında ve tutuklu kalan davacı hakkında yapılan yargılama sonunda beraat kararı verildiğinden bahisle davacının maddi ve manevi zararlarının tazmini için 100.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden işleyecek faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.

2. Davalı vekili 31.08.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın yasal süre içerisinde açılmadığını, istenilen manevi tazminatın yüksek olduğunu, zararı ispata yarar belge sunulmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

3. Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 01.10.2018 tarihli ve 2018/153 Esas, 2018/250 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin, 07.01.2019 tarihli ve 2018/3397 Esas, 2019/173 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

5. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.09.2021 tarih, 2019/44902 sayılı tebliğnamesi ile hükmün onanması talep edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi; fazla mesai, terör tazminatı gibi ücretlerin maddi tazminat kapsamında ödenmesi gerektiğine ve davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğuna ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Mahkeme gerekçesinde “…Davacının gözaltında ve tutuklulukta kalmış olduğu döneme ilişkin geçmişe dönük maaş ödemesi yapıldığı ve herhangi bir maddi zararının bulunmadığı anlaşıldığından davacının tazminat talebinin maddi tazminat yönünden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.Davacının 394 günlük gözaltı süresine istinaden vaki koruma tedbirinin haksız olduğu gözetilerek, hak ve nesafete uygun olarak manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılmakla; Manevi tazminat miktarını hakim belirler. Hakim zararı ve tazminatı takdir ederken tarafların sıfatı, işgal ettikleri makam ile diğer sosyal ve ekonomik durumlar dışında ihlalin ağırlığı, kusurun ağırlığı, ihlal edilen kişilik değerinin önemi, ihlalin ani veya sürekli olup olmadığı, zarar görenin kusuru gibi kriterlerde değerlendirilecektir. Zira, maddi zarardan farklı olarak manevi zarar doğrudan doğruya malvarlığında azalma şeklinde kolayca belirlenip ortaya çıkarılamaz. Bu nedenle bu tür ölçütlerle değerlendirme bir zorunluluktan kaynaklanmakta olup eşitlik fikrine aykırı değildir. Kişinin sıfatı, kişinin topluma karşı adının önüne koyduğu nitelemeyi ifade etmektedir. Örneğin sanatçı kişi deyiminde sanatçı olmak kişinin bir niteliğini ortaya koymaktadır. Aynı şekilde siyasi bir partinin genel başkanı yada grup başkanvekili olmak yine kişinin sıfatını ifade etmektedir.İşgal ettiği makam deyimiyle daha çok bürokratik hiyerarşi içinde bulunan kişi kastetmektedir. Ancak, Kanunun tarafların işgal ettikleri makam nitelendirmesi ile gerek kamuda gerekse özelde kişilerin toplumsal hiyerarşi içinde bulundukları konumu hedeflediği de söylenebilir (teleolojik yorum). Tarafların gelir durumu, bir yandan davalı kişilik hakkını ihlal eden bakımından önem arz etmektedir. Zira, ödenecek manevi tazminatın ihlalde bulunan kişiyi muzayakaya düşürmeyecek bir miktarda bulunması gerekmektedir. Maddi tazminatın tayininde değerlendirilen bu hususlar manevi tazminat bakımından evleviyetle geçerlidir. Manevi tazminat miktarının çok yüksek takdir edilerek kişilik hakkını ihlal edeni ekonomik açıdan mahvına sebep olmak caiz değildir. Bu ölçütler dikkate alınarak TMK’nın 4. maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesi çerçevesinde aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” denilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince verilen kararla ilgili olarak, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Tazminat davasının dayanağını oluşturan Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/36-2018/28 sayılı ceza dava dosyası kapsamında davacının silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 29.11.2016-28.12.2017 tarihleri arasında 394 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonucunda davacının beraatine hükmedildiği, hükmün 24.01.2018 tarihinde kesinleştiği, gözaltına alınma ve tutuklama tarihi itibariyle davanın 5271 sayılı Kanunun 142 nci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı, kanunda öngörülen yasal koşulların gerçekleştiği anlaşılmıştır.

1.Kamu görevinden ihracının ardından görevine iade edilen davacının geriye dönük maaş alacaklarının idare tarafından kendisine ödendiği, mesai ve terör tazminatı gibi ücretler ise; koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasına konu olabilecek maddi zarar kapsamında bulunmadığından davacının maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

2.Davacı hakkında hükmedilen manevi tazminat miktarının, davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltında ve tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin edildiği anlaşıldığından davacının hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğuna yönelik temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin, 07.01.2019 tarihli ve 2018/3397 Esas, 2019/173 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

26.09.2023 tarihinde karar verildi.