YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/6275
KARAR NO : 2023/2480
KARAR TARİHİ : 04.09.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/453 E., 2019/283 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Esastan ret
İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 19.06.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin silahlı terör örgütüne üye olma suçlamasıyla Ordu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/8636 soruşturma numaralı dosyası ile soruşturma başlatıldığı, Ordu 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 2017/282 sorgu sayılı kararıyla davacı hakkında CMK 109/3-a maddesi gereğince yurt dışına çıkışının yasaklanmasına ve yine aynı karar ile birlikte CMK. 109/3-b maddesi gereğince ikametine en yakın karakola Pazartesi ve Perşembe günü imza atma şeklinde adli kontrol kararı verildiği, davacı hakkındaki soruşturmaya Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/93230 sayılı dosyasında devam edildiğini, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 08/03/2018 tarih ve 2017/93230 soruşturma, 2018/14011 karar sayılı kararı ile Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verildiğini, müvekkilinin 5 gün gözaltında kaldığını, akabinde hakkında adli kontrol tedbirleri uygulanmasına karar verildiği, müvekkilinin 1971 ylından itibaren Almanya’da yaşadığını, birikimlerinin büyük kısmının Almanya’da olduğunu, 2017 yılında tatil amaçlı geldiği Türkiye’den ikamet etmekte olduğu Almanya’ya giderken sınır kapısında bylock tespit edildiği iddiası ile durdurulup 5 gün gözaltında kaldığını, yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol kararı sonucu müvekkilinin asıl ikametini sürürdüğü ülke olan Almanya’ya gidememiş olması iş hayatını bitirme noktasına getirdiğini, Almanya’dan almış olduğu oturma izninin iptal edilmesi tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını, FETÖ/PDY Terör Örgütü üyeliği gibi onur kırıcı, toplum içinde küçük düşürücü suçlamalarla soruşturmaya maruz kalmasının onun ve ailesinin manevi çöküntüsünü arttırdığını, bunun dışında arkadaş ve yakın çevresi tarafından dışlanmasının da manevi zararını çoğalttığını, oluşan bu algının müvekkilinin masumiyetini gölgede bıraktığını, müvekkilinin ve yakınlarının bu sebeple çektiği elem ve ıstırabın katlanmasına neden olduğunu, müvekkilinin çevresinde hakkında uyanan kötü ve rencide edici kanılar ve topladığı kötü duyguların kendisinde kalıcı, büyük ve derin manevi zararlar yarattığını, bunun dışında müvekkilinin tüm sosyal çevresi ve arkadaşları ile arasındaki irtibatın kesildiğini ve halen de bu sosyal sıkıntının devam ettiğini belirterek müvekkilinin haksız surette gözaltına alınmasından dolayı 350,000,00 TL maddi tazminat ve 1.000.000,00 TL manevi tazminata ve gözaltı tarihinden itibaren işleyecek yasal faize hükmedilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili 24.07.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından Maliye Hazinesi aleyhine açılmış davanın haksız yersiz olduğundan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Bursa 7. Ağır Ceza Mahkemesinin, 22.11.2018 tarihli ve 2018/336 Esas, 2018/384 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 18.02.2019 tarihli ve 2019/453 Esas, 2019/283 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 55.09.2021 tarihli, davacı vekilinin temyiz talebinin esastan reddi görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz sebepleri
1.Hükmedilen maddi tazminat miktarının az olduğuna,
2.Serbest meslek makbuzunda belirtilen avukatlık ücretinin maddi tazminat kapsamında kabul edilmesi gerektiğine,
3.Hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna,
4.Kararın gerekçesiz verildiğine,
ilişkindir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü:
Davacı …’ün gözaltı ve adli kontrolde geçirdiği sürelere ilişkin olarak talep etmiş olduğu maddi tazminatlara ilişkin olarak; davacı vekili tarafından Almanya’da bir vergi danışmanından alınmış ve tercüme ettirilmiş gelir belgesi sunulduğu, bu belge incelendiğinde elde edilen gelirin davacının arazi kiralamasından kaynaklandığı ve davacının aktif çalıştığı alana ait olarak mahrum kaldığı kazancı gösteren bir belge sunulamadığı, kira gelirinin bir sözleşmeye istinaden düzenli olarak gelir getiren bir niteliğinin bulunduğu, davacı gözaltına alınmış, bu sürede çalışamamış dahi olsa işlemeye devam ettiği bu nedenle davacı tarafça haksız koruma tedbiriyle kaybedilen bir gelir kalemi olmadığı, davacının sadece gözaltında kalmış olduğu sürelere ilişkin maddi tazminatın asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiği belirtilmiştir.
Davacı tarafından, verilen adli kontrol kontrol kararı nedeniyle tazmin edilmesi istenilen maddi değerlerin tespitinde ise; 5271 sayılı CMK’nın 141/1 ve devamı maddelerinde adli kontrol tedbirinin kanun kapsamında yer almaması ve 6545 sayılı Kanunla CMK’nın 141. maddesine eklenen 3. fıkra kapsamında da bir zarar oluşmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından kendisini vekil ile savunmuş olması ve vekile avukat vekalet ücreti ödemiş olması nedeniyle tazmini talep edilen alacağa ilişkin olarak; dosyaya sunulmuş olan serbest meslek makbuzunda net alınan vekalet ücreti bedelinin 4.360,00 TL olduğu, makbuz tarihinin 01.11.2018 tarihi olduğu tespit edilmiş, Yargıtay 12.Ceza Dairesi’nin 10/09/2018 tarih, 2018/4523 Esas ve 2018/7910 karar sayılı ilamıyla da belirtildiği üzere; “..29/05/1957 tarih ve 4-16 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere ait olduğu davada hüküm altına alınması gereken vekalet ücreti, yargılama giderleri kapsamında olup bu hak asıl davadan bağımsız olarak dava konusu yapılamayacağından ceza davasında ödenmeyen vekalet ücretinin, maddi tazminat kapsamına dahil edilemeyeceği ancak, beraat kararı ile birlikte ödenen veya ödenmesi gereken miktardan daha fazla vekalet ücreti ödenmesi halinde, fazlaya ilişkin bu bedelin davacıya maddi tazminat kapsamında ödenmesi gerektiği, vekalet ücretine ilişkin serbest meslek makbuzunun sonraki bir tarihe ait olduğu tespit edilmekle davacının bu yöndeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklulukta kaldığı süre, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nesafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiği, davacının koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasının kısmen kabulü ile davacının gözaltında kaldığı tarihler arasındaki uğramış olduğu zarar karşılığı olarak 234,01 TL maddi, 1.000,00 TL. manevi tazminatın gözaltı tarihi olan 05.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine ve bu gerekçeyle fazlaya ilişkin maddi-manevi tazminat isteminin reddine karar verilnmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü:
İlk Derece Mahkemesince verilen kararla ilgili olarak, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin esasını oluşturan Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/93230 soruşturma sayılı dosyası kapsamında davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 05.10.2017-09.10.2017 tarihleri arasında 4 gün gözaltında kaldığı, yapılan soruşturma sonunda 08.03.2018 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği, gözaltına alınma tarihi itibariyle davanın 5271 sayılı Kanun’un 142 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
1.Hükmedilen maddi tazminat miktarının az olduğuna ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Davacı vekili her ne kadar davacının daha fazla maddi zarar olduğunu beyan etmiş ise de davacı vekilinin sunmuş olduğu gelir vergisinin davacının arazi kiralamasından kaynaklandığı ve davacının aktif çalıştığı alana ait olarak mahrum kaldığı kazancı gösteren bir belge sunulamadığı anlaşıldığından davacının gözaltında kaldığı için maddi zararını ücret bordrosu, vergi kaydı, gelir vergisi beyannamesi gibi itibar edilebilecek bir belgeyle ispatlayamayan davacıya gözaltında kaldığı dönemde 16 yaşından büyükler için geçerli net asgari ücret üzerinden hesaplanan miktarın maddi tazminat kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Serbest Meslek Makbuzunda Belirtilen Avukatlık Ücretinin Maddi Tazminat Kapsamında Kabul edilmesi Gerektiğine İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden;
Avukatlık ücretinin davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayanması nedeniyle davacı tarafça sunulan serbest meslek makbuzunda belirtilen miktarın maddi zarar miktarının tayininde esas alınamayacağı, ancak; tazminat talebinin dayanağı olan soruşturma dosyasında davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği dikkate alınarak, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde ceza soruşturması evresinde takip edilen işler için belirlenen vekalet ücreti olan 660,00 TL’nin maddi tazminat kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.
3. Hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltında kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti yapıldığından hükmedilen manevi tazminat miktarında isabetsizlik görülmemiştir.
4.Kararın gerekçesiz verildiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz istemi reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünün (2.) paragrafında açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 18.02.2019 tarihli ve 2019/453 Esas, 2019/283 Karar sayılı kararının, 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 303 üncü maddesi gereği hüküm fıkrasına; “660,00 TL maddi tazminatın 08.03.2018 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Bursa 7. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.09.2023 tarihinde karar verildi.