Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/6175 E. 2023/2477 K. 04.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/6175
KARAR NO : 2023/2477
KARAR TARİHİ : 04.09.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/1104 E., 2018/2227 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Davacı vekili 17.03.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Adana Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunun 2016/46773 soruşturma sayılı dosyasında Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçundan 15.08.2016 tarihinde tutuklandığını, Adana 5. Sulh Ceza Hakimliğince 22.09.2016 tarihinde tahliye edildiğini ve Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/7186 sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, müvekkilinin tutuklu kaldığı süre içerisinde maddi ve manevi kayba uğradığını, müvekkilinin tutuklu kalması sebebiyle dikey geçiş sınavına giremediğini ve mağdur olduğunu, tutuklu kaldığı süre içerisinde kendisinin ve ailesinin sağlığının bozulduğunu, ailesinin psikolojik sıkıntılar yaşadığını belirterek müvekkili lehine 300.000,00 TL maddi, 450.000,00 TL manevi tazminatın davalı hazineden eylem tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili 03.04.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine hükmolunmasını talep etmiştir.

3. Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 02.06.2017 tarihli ve 2017/134 Esas, 2017/214 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin, 19.07.2018 tarihli ve 2018/1104 Esas, 2018/2227 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 17.09.2021 tarihli, davacı vekilinin temyiz talebinin kabulü ile hükmün bozulması görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz sebepleri
1.Hükmedilen maddi tazminat miktarının az olduğuna,

2.Hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna,
ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü:
Tazminata konu Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/7186 soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinde: davacı …’ın silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 14.08.2016 tarihinde gözaltına alındığı, 15.08.2016 tarihinde Adana 7. Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/514 sorgu sayılı kararı ile tutuklandığı, 22.09.2016 tarihinde Adana 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/4326 D.iş sayılı kararı ile tahliye edildiği, tevkif müzekkeresinin infaz gördüğü, davacı hakkında 17.02.2017 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bu kararın davacı (şüpheli) müdafii Av. …’a 20.02.2017 tarihinde elden tebliğ edildiği, davacı hakkında dosya kapsamında başka mahkemece verilmiş herhangi bir mahsup kararına rastlanmadığı, davanın 17.03.2017 tarihinde CMK 142. maddesi uyarınca süresinde, görevli ve yetkili mahkemede açıldığı tespit edilmiştir.

Davacı haksız olarak 40 gün hürriyetinden yoksun bırakılmış ise de; tutuklanmadan önce zabıt katibi olan davacının tutuklu bulunduğu süre zarfında maaşlarının ödendiğinin ve herhangi bir alacağının bulunmadığının Adana C.Başsavcılığı Maaş Mutemetliği tarafından bildirildiği anlaşılmakla davacının tutuklulukta geçirdiği sürelere ilişkin CMK 141 vd maddelerince karşılanması gereken bir maddi zararının bulunmadığı belirtilmiştir. Davacının soruşturma aşamasında kendisini vekaletnameli avukat ile temsil ettirdiği, bu sebeple aralarındaki ilişkiyi yansıtan ve 17.02.2017 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan önce düzenlendiği anlaşılan 26.08.2016 tarihli 7.500,00 TL bedelli serbest meslek makbuzunun bulunduğu, davacının avukatına ödemiş olduğu 7.500,00 TL vekalet ücretinin maddi zarar kapsamında değerlendirilerek davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 7.500,00 TL maddi tazminatın serbest meslek makbuzu tarihi olan 26.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Davacının bekar, memur olduğu, üzerine atılı suçun niteliği ile bu suç sebebiyle 14.08.2016 tarihinde gözaltına alınarak 15.08.2016-22.09.2016 tarihleri arasında tutuklanarak hürriyetinden yoksun bırakılmasının kendisinde yarattığı elem, ızdırap ve ruhsal sıkıntıların bir ölçüde de olsa giderilmesi için mahkemece davacının sosyal-ekonomik durumu, haksız olarak gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği süre, hükmedilecek tazminat miktarının sebepsiz zenginleşmeye yol açmayacak kadar olması ve taleple sınırlı kalınması prensipleri dikkate alınarak talep doğrultusunda tutuklama tarihi olan 15.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 1.500,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalarda davacının tutuklanmış olması sebebi ile memurluk görevinden tedbiren açığa alındığını ve akabinde ihraç olduğunu, kullanamamış olduğu cep telefonuna ait faturaları ödemiş olduğunu belirterek maddi tazminatın hesaplanmasını talep etmiş ise de; CMK’nın 141 vd maddeleri uyarınca ödenecek maddi tazminatın davacının çalışamamış olması sebebiyle yoksun kaldığı kazancı tazmin etmeye yönelik olduğundan, kazanç kaybı dışındaki taleplerin gerçek maddi zarar kapsamında değerlendirilemeyeceğinden ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun koruma tedbirleri nedeniyle tazminat başlıklı 141 vd maddelerinde düzenlenen tazminat hükümlerinin ruhuna aykırı olduğundan, davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uyarınca açığa alınması sebebiyle eksik aylık almasından ve ihraç olması sebebiyle kazancının tamamından mahrum kalmasından doğan zararların idari yargı görev alanında kaldığından ve idare hukukunun genel esasları çerçevesinde idari yargıda devlet aleyhine tazminat davası açabileceğinden davacı vekilinin talepleri reddedilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü:
Bölge Adliye Mahkemesince manevi tazminatın 2.500,00 TL’ye çıkarılması suretiyle istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin esasını oluşturan Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/10998-59 soruşturma sayılı dosyası kapsamında davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 15.08.2016-22.09.2016 tarihleri arasında 38 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan soruşturma sonunda 17.02.2017 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle davanın 5271 sayılı Kanun’un 142 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı anlaşılmıştır.

Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davaları her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununda düzenlenmiş ise de özel hukuk yanı ağır basan bir dava olması nedeniyle bu Kanunda düzenlenme bulunmayan hallerde tazminat hukukunun genel prensipleri çerçevesinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun uygulanması gerekmektedir. Ceza Muhakemeleri Kanununun 280/1. maddesinde düzenlenen duruşma açılmadan düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilebilecek haller bir suç kovuşturması sonucu verilen hükümler için geçerli olup doğrudan tazminat davalarında uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanununun istinafa ilişkin hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanması gerekmekte olup, aynı Kanunun 353. maddesi gereğince tazminat miktarlarının azaltılması veya artırılmasının duruşma açılmaksızın düzeltilerek esastan reddine karar verilmesinde bir engel bulunmadığından tazminat miktarının azaltılmasının duruşma açılarak yapılması gerektiğine ilişkin tebliğnamedeki bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.

Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
1.Hükmedilen maddi tazminat miktarının az olduğuna ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Avukatlık ücretinin davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayanması nedeniyle davacı tarafça sunulan avukatlık sözleşme gereği tayin edilen miktar maddi zarar miktarının tayininde esas alınamayacağı, tazminat talebinin dayanağı olan soruşturma dosyasında davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği dikkate alınarak, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde ceza soruşturması evresinde takip edilen işler için belirlenen vekalet ücreti olan 600,00 TL maddi tazminat kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken davacı tarafından sunulan serbest meslek makbuzundaki tutarın zarar kapsamına dahil edilmesi davalı açısından kararın kesin olması sebebiyle bozma nedeni yapılamamıştır.

5271 sayılı Kanun’un 141 inci maddesine göre ”suç soruşturması veya kovuşturması sırasında” uygulanan koruma tedbirlerine karşı devlet aleyhine tazminat davasının açılabileceği belirtilmiş olup, her ne kadar davacı maaş kesintilerinin ödenmesini talep etmiş ise de davacının tutuklama koruma tedbiri esnasında kamu görevlisi olduğu ve tutuklandığı dönemde idari işlem niteliğinde olan görevden uzaklaştırma kararı verildiği, görevden uzaklaştırma kararından sonra tüm mali haklarının kendisine ödendiği anlaşıldığından bu talebe ilişkin maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

Her ne kadar davacı zabıt katibi olduğu gerekçesiyle keşif, ek ödeme gibi ücretlerin tarafına ödenmesini talep etmiş ise de davacının talep ettiği maddi tazminatın koruma tedbiriyle bağlantılı olduğuna dair somut bir delil olmadığı, talep edilen maddi zararların muhtemel zarar kapsamında olduğu değerlendirildiğinden bu hususa ilişkin maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

Her ne kadar davacı el konulan telefonuna ait ödemiş olduğu telefon faturalarının maddi tazminat kapsamında ödenmesini talep etmiş ise de el konulan cep telefonu ile ilgili olarak el konma sürecinde ödenen faturaların doğrudan zarar kapsamında bulunmadığı, ayrıca cep telefonunda herhangi bir zarar oluştuğuna dair tespit veya iddia bulunmadığından bu hususa ilişkin maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2.Hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklulukta kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti yapıldığından hükmedilen manevi tazminat miktarında isabetsizlik görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin, 19.07.2018 tarihli ve 2018/1104 Esas, 2018/2227 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
04.09.2023 tarihinde karar verildi.