Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/6105 E. 2023/2474 K. 04.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/6105
KARAR NO : 2023/2474
KARAR TARİHİ : 04.09.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/2533 E., 2018/1553 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 26.01.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin haksız yakalamadan kaynaklanan ve yapılan işlemin ulusal basına yansımış olması, müvekkilin devlet memuru olması nedeniyle ileride hayatına yansıyacağı, içerisinde yaşamış oldukları derin elem ve ızdırap nazara alınarak müvekkilinin lehine 100.000,00 TL manevi tazminata, bu süre zarfında yoksun kaldığı gelir karşılığı olarak da 390,00 TL maddi tazminata hükmedilmesini ve yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili 04.05.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; … aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasının haksız ve yersiz olup bu davaya açabilmek için CMK 141. ve devamındaki maddelerdeki şartlar ve 466 sayılı Yasa ile öngörülen şartların oluşmadığı, davanın süresinde açılmadığını, bu nedenle davanın öncelikle süre yönünden reddine karar verilmesini, dava dilekçesinde maddi tazminat talebinin dayanaklarının bildirilmediği, devlet memurların maaşlarını peşin aldığını, davacının da gözaltına alınmadan önce maaşını tam olarak aldığını, davacının açığa alınmadığını, bu nedenle ödenmiş olan maaşının geri alınmasınını da söz konusu olmadığı, davacı maaş almamış olsaydı da göreve başladıktan sonra ödenmeyen maaşlarının ödenmesini kurumdan talep edebileceğini, ödenmemesi halinde ödememe işleminin iptalini talebinin gerektiği, davacının daha sonra çok daha iyi konumdaki Yalova’ya tayin olduğu, maddi olarak herhangi bir kaybının olmadığını, manevi tazminat talep miktarının fahiş olduğunu, manevi tazminatın gayesi kişinni ruhi hayatında oluşan elem ve ıstırabın kısmen hafifletilmesine yönelik olduğu, şahsın zenginlemisi sonucunu doğurmamasının gerektiğini belirterek, davacının davasının reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.

3.Yalova Ağır Ceza Mahkemesinin, 05.06.2018 tarihli ve 2018/200 Esas, 2018/469 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 11.10.2018 tarihli ve 2018/2533 Esas, 2018/1553 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 15.09.2021 tarihli, davacı vekilinin temyiz talebinin reddi ile hükmün onanması görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz sebepleri
1.Maddi tazminat talebinin kabul edilmesi gerektiğine,

2.Hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna,
ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Tazminat davasının dayanağı olan Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 06/12/2017 tarih ve 2016/3876 Soruşturma-2017/3794 Karar sayılı dosyasında; davacı … hakkında silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, davacının bu soruşturma sırasında 01.10.2016 tarihinde gözaltına alındığı, 03.10.2016 tarihinde serbest bırakıldığı, hakkında yapılan soruşturma sonucunda 06.12.2017 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği tespit edilmiştir.

Tazminat davasının 26.01.2018 tarihinde CMK 142/1 maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu, UYAP ortamında yapılan incelemede aynı konuda açılmış başkaca bir tazminat davasının tespit edilemediği anlaşılmıştır.

Özgürlüğünden yoksun kalan davacı lehine, davacının sosyal ve ekonomik durumu, tutuklanmasına neden olan olay, üzerine atılı suçun vasıf, mahiyet ve niteliği, gözaltında kaldığı süre ve bu süre zarfında duyduğu acı, elem ve üzüntüler ile benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak şekilde hak ve nesafet kurallarına uygun olarak makul görülen 500,00 TL manevi tazminatın, davanın açıldığı 26.01.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazine’den alınarak davacıya verilmesine ve fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine dair karar verilmiştir.

Davacı …’in 5271 sayılı CMK’nın 141 ve 142 maddeleri bağlamında açtığı tazminat davasında ise; Bingöl İşletme Müdürlüğünün 16.05.2018 tarih 60345373-841.99-E.1062604 Sayılı yazı içeriğinde davacıdan herhangi bir ücret kesintisi yapılmadığı bildirildiğinden ve başkaca bir maddi anlamda kayba dair beyan ile delile rastlanmadığından maddi tazminat isteminin reddine dair karar verilmiştir.

Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ancak vekil duruşmalara katılmadığı anlaşılmakla 5271 sayılı CMK’nın 142. maddesinin 15.08.2017 tarihli 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 144. maddesi ile değişik 9. maddesi uyarınca Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ek 1. kısmında belirtilen dilekçe yazım ücreti olan 400,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekil ile temsil edildiğinden sarf edilen emek ve mesaiye binaen davacı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken yanlızca dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi, usul ve yasaya aykırı bulunmuş, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu aykırılık Anayasa’nın 141/son. ve 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b. maddeleri uyarınca düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğu anlaşılmakla, hüküm fıkrasının C bendinin hükümden çıkartılarak yerine “Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 845,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” ifadesinin eklenmesi suretiyle düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin esasını oluşturan Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/3876 soruşturma sayılı dosyası kapsamında davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 01.10.2016-03.10.2016 tarihleri arasında 2 gün gözaltında kaldığı, yapılan soruşturma sonunda 06.12.2017 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği, gözaltına alınma tarihi itibariyle davanın 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı anlaşılmıştır.

Davacı vekilinin dava dilesinde faiz talebinde bulunmamasına rağmen taleple bağlılık ilkesi gözetilmeyerek hükmedilen manevi tazminata dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz uygulanması temyiz eden sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır.

Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1.Maddi tazminat talebinin kabul edilmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
5271 sayılı Kanun’un 141 inci maddesine göre ”suç soruşturması veya kovuşturması sırasında” uygulanan koruma tedbirlerine karşı devlet aleyhine tazminat davasının açılabileceği belirtilmiş olup, davacının gözaltına alındığı tarihte kamu görevlisi olduğu ve Bingöl İşletme Müdürlüğünün 16.05.2018 tarih 60345373-841.99-E.1062604 Sayılı yazı içeriğinde davacıdan herhangi bir ücret kesintisi yapılmadığı bildirildiğinden maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltında kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti yapıldığından hükmedilen manevi tazminat miktarında isabetsizlik görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 11.10.2018 tarihli ve 2018/2533 Esas, 2018/1553 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Yalova Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
04.09.2023 tarihinde karar verildi.