YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/6078
KARAR NO : 2023/2193
KARAR TARİHİ : 19.06.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, aynı Kanun’un 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 22.05.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin FETÖ/PDY Terör örgütüne üye olma suçundan Keban Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/5 sorgu sayılı dosyasında 28.07.2016 tarihinde tutuklandığını, Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.04.2017 tarih 2016/481 E ve 2017/177 K sayılı kararı ile müvekkilinin beraatine karar verildiğini, beraat kararının 20.04.2017 tarihinde kesinleştiğini, polis olan müvekkilinin 132 gün tutuklu kalması nedeniyle 200.000,00 TL maddi, 300.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili 20.06.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 27.06.2017 tarihli ve 2017/156 Esas, 2017/169 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin, 08.03.2018 tarihli ve 2018/107 Esas, 2018/790 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının a-6 bendi uyarınca Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 27.06.2017 tarihli ve 2017/156 Esas, 2017/169 sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
5. Hukukî Süreç başlığı altında (4) numaralı paragrafta ayrıntılarına yer verilen istinaf bozma kararına uyulmasına karar verilerek gereklerinin yerine getirildiği anlaşılmıştır.
6. Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 16.05.2018 tarihli ve 2018/156 Esas, 2018/203 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
7. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin, 01.10.2018 tarihli ve 2018/2311 Esas, 2018/2569 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
8. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 13.09.2021 tarihli, davacı vekilinin temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanması görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi;
1.Davacının maddi zararının karar tarihine kadar ihraç olmadan önceki maaşına göre hesaplanması gerektiğine,
2.İstinaf mahkemesinin manevi tazminat miktarına ilişkin bozma yapmamasına rağmen ilk derece mahkemesinin ilk hükümden daha düşük manevi tazminata hükmedemeyeceğine,
3.Hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna,
4.Hükmedilen vekâlet ücretinin hatalı olduğuna,
ilişkindir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü:
Davacının FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçlaması nedeniyle 24/07/2016 tarihinde gözaltına alındığı, 28/07/2016 tarihinde tutuklandığı, 07/12/2016 tarihinde tahliye edildiği, Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/04/2017 tarih 2016/481 E ve 2017/177 K sayılı kararı ile sanığın beraatine karar verildiği, verilen kararın kanun yoluna başvurulmaksızın 20/04/2017 tarihinde kesinleştiği, CMK’nın 142/1 maddesi uyarınca yasal süresi içerisinde CMK’nın 141 maddesi uyarınca dava açıldığı, davacının gözaltına alınmadan önce polis memuru olduğu, 2016 yılı Ağustos ayı içerisinde açığa alınması nedeniyle maaşının 2/3’lük kısmının ödendiği, görevine devam ediyor olsa idi aylık 4.015,65 TL maaş, ayrıca 480,10 TL operasyon tazminatı ödemesi alacağı, bu durumda davacının gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği süre için alması gereken miktarın bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere 16.056,66 TL maddi tazminata hak kazanacağı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacı vekili tarihsiz dilekçesi ile müvekkili hakkındaki imza atma yükümlülüğünün 02/06/2017 tarihinde kaldırıldığını beyan ederek tazminat hesabında bu hususun da nazara alınmasını talep etmiş ise de; Yüksek Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 16/02/2015 tarih 2014/13444 E ve 2015/2705 K sayılı kararında da belirtildiği üzere CMK’nın 141/1 maddesinde tazminat ödenmesi kabul edilen tedbir işlemleri arasında adli kontrol tedbirinin bulunmadığı, incelenen dosyada 07/12/2016 tarihinde tahliye edilen davacı hakkında haftanın çarşamba günleri imza atma yükümlülüğünün getirildiği, adli kontrol tedbirinin oranlılık kriterine uygun olup seyahat özgürlüğünü kısıtlama niteliğinde olmadığı anlaşıldığından maddi tazminat hesabında bu husus nazara alınmamış, yine davacı vekilinin tarihsiz dilekçesinde belirtmiş olduğu hususlar da maddi tazminat hesabında nazara alınmamıştır.
Yüksek Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 04/05/2016 tarih 2015/ 11650 E ve 2016/7916 K sayılı kararında memur olan davacının tutuklanması nedeniyle açığa alınması ve bu nedenle maaşında kesinti yapılması durumunda kesinti yapılan miktarın 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 141/2 maddesi uyarınca çalıştığı kurumdan talep edebileceği, talebinin yerine getirilmemesi halinde idari yargı yoluyla halledebileceği yönünde Yargıtay kararı var ise de; Yargıtay kararına konu olan olayda açığa alındıktan sonra görevine iade edilen memurun hukuki durumuyla ilgili olduğu, somut olayda polis olan davacının açığa alınması üzerine Ağustos ayında maaşının 2/3’lük kısmının ödendiği, ancak davacının meslekten ihraç edilmesi nedeniyle tutuklulukta geçirdiği Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ilişkin maaş ödemesi yapılmadığı, davacının görevine iade edilmemesi nedeniyle davacının açıkta kaldığı dönemle ilgili olarak eksik ödenen kısmın da tazmin edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü:
İlk Derece Mahkemesince verilen kararla ilgili olarak, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/481 Esas, 2017/177 Karar sayılı ceza dava dosyasında davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 24.07.2016-07.12.2016 tarihleri arasında 136 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama üzerine 12.04.2017 tarihinde beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 20.04.2017 tarihinde kesinleştiği ve davanın 5271 sayılı Kanun’un 142 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
1.Davacının Maddi Zararının Karar Tarihine Kadar İhraç Olmadan Önceki Maaşına Göre Hesaplanması Gerektiğine İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden;
Davacı vekili her ne kadar maddi tazminatın davacının maaşı üzerinden ödenmesini talep etmiş ise de davacının 01.09.2016 tarihinde ihraç edildiği, davacının ihraç sebebiyle uğradığı zararın idari işlem niteliğinde olduğu anlaşıldığından ihraç tarihi ile tahliye tarihi arasındaki tutukluluk dönemi için maddi zararını ücret bordrosu, vergi kaydı, gelir vergisi beyannamesi gibi itibar edilebilecek bir belgeyle ispatlayamayan davacıya tutuklu kaldığı dönemde 16 yaşından büyükler için geçerli net asgari ücret üzerinden hesaplanan miktarın maddi tazminat kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken davacının ihraç tarihi ile tahliye tarihi arasında maaşı üzerinden ve görevden uzaklaştırma sebebiyle eksik yatırılan maaşın maddi tazminat olarak hükmedilmesi temyiz eden sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır.
2.İstinaf Mahkemesinin Manevi Tazminat Miktarına İlişkin Bozma Yapmamasına Rağmen İlk Derece Mahkemesinin İlk Hükümden Daha Düşük Manevi Tazminata Hükmedemeyeceğine İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden;
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin, 08.03.2018 tarihli ve 2018/107 Esas, 2018/790 Karar sayılı kararı incelendiğine Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 27.06.2017 tarihli ve 2017/156 Esas, 2017/169 Karar sayılı kararını 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının a-6 bendi uyarınca esası incelemeden karar verdiğinden davacı vekilinin temyiz istemi reddedilmiştir.
3.Hükmedilen Manevi Tazminat Miktarının Az Olduğuna İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden;
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklulukta kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti yapıldığından hükmedilen manevi tazminat miktarında hukuka aykırılık görülmemiştir.
4.Hükmedilen Vekâlet Ücretinin Hatalı Olduğuna İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden;
15.08.2017 tarihli 694 sayılı KHK ile değişik, 01.02.2018 tarihli 7078 sayılı Kanunun 139 uncu maddesi ile aynen kabul edilen düzenleme ile 5271 sayılı Kanunun 142 nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî avukatlık ücreti ödeneceği, ancak, ödenecek miktarın tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamayacağı hususu dikkate alındığında, mahkemece hükmedilen nisbi vekalet ücreti miktarında isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin, 01.10.2018 tarihli ve 2018/2311 Esas, 2018/2569 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.06.2023 tarihinde karar verildi.