YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/5996
KARAR NO : 2023/2142
KARAR TARİHİ : 13.06.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, davacı vekilinin temyiz isteminin 08.11.2018 tarihinde davalı vekiline tebliği üzerine davalı vekilinin 09.11.2018 tarihli temyiz isteminin katılma yoluyla temyiz olduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
Davalı vekilinin hükmü katılma yoluyla temyiz ettiği, davacının tazminat talep miktarının 200.000,00 TL olduğu, reddedilen toplam miktarın 180.433,48 TL olduğu ve bölge adliye mahkmesinin karar tarihi olan 2018 yılı kesinlik sınırının 47.530,00 TL olduğu, davalının temyiz isteminin kesinlik sınırı altında bulunmadığı, dolayısıyla hükmün davalı açısından temyizi kabil olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin temyiz isteminin reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 26.11.2018 tarihli ve 2018/1187 Esas, 2018/1798 sayılı ek kararı kaldırılarak yapılan incelemede;
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 04.10.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; 25.08.2016-24.03.2017 tarihleri arasında haksız gözaltında ve tutuklu bulunan davacı lehine 100.000,00 TL manevi, 100.000,00 TL maddi tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
2. Davalı vekili 09.11.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın süresi içinde açılıp açılmadığının araştırılmasını, dava şartlarının oluşmadığını, davacının talep ettiği manevi tazminat talebinin fahiş nitelikte yasalara aykırı olduğunu, manevi tazminata hak kazanabilmesi için gerekli olan manevi zararın meydana gelmediğini öne sürerek davanın reddini talep etmiştir.
3. Bafra Ağır Ceza Mahkemesinin, 17.01.2018 tarihli ve 2017/138 Esas, 2018/3 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4.Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 28.09.2017 tarihli ve 2018/1187 Esas, 2018/1798 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davalı ve davacı vekillerinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
5.Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 26.11.2018 tarihli ve 2018/1187 Esas, 2018/1798 Karar sayılı ek kararı ile davalı vekilinin temyiz talebinin kesinlik sınırı altında kaldığından bahisle reddine karar verilmiştir.
6. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.09.2021 tarih, 2018/93731 sayılı tebliğnamesi ile ek kararın yerinde olmadığı tespit edilerek, davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğundan bahisle bozulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Davacı vekilinin temyiz istemi, polis memuru olarak görev yapmakta ike tutuklanan davacının zararının asgari ücret üzerinden hesaplanmasının mümkün olmadığına, hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğuna ve vekalet ücretinin yanlış olduğuna ilişkindir.
2.Davalı vekilinin temyiz istemi, davanın süresinde olmadığına, tazminat koşullarının oluşmadığına, davacının tutuklu kaldığı süre boyunca polis olarak maaşını almaya devam etmesi nedeniyle maddi tazminata hak kazanamayacağına, hükmün kendisi açısından kesin olmadığına ilişkindir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü:
Mahkeme gerekçesinde “…Dava dilekçesinde 100.000,00 TL maddi tazminat talep edilmiş, davacı hakkında yapılan sosyal ekonomik araştırması, Sosyal Güvenlik Kurumundan gelen müzekkere cevabı ve tüm dosya kapsamına göre hazırlanan bilirkişi raporunda, davacının 204 gün tutuklu kaldığı günlere ilişikin olarak 9.566,52 TL tazminata hak kazandığı belirtilmiş, maddi tazminat yönünden bu miktar mahkememizce de uygun bulunmuş ve maddi tazminat talebinin 9.566,52 TL olarak dava tarihi olan 04/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Davacı tutuklanması nedeniyle çalışamadığı döneme ilişkin ve işten atılması nedeniyle oluşan maddi zararın da davalıdan tahsilini talep etmiş ise de, davacının 692 Sayılı KHK ile görevinden atıldığı, haksız tutuklama ile görevinden atılması arasında irtibat bulunmadığı, bu nedenle talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle hakkaniyet ölçüsünü aşmayaçak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekir… olay nedeniyle haksız tutuklamadan dolayı duymuş olduğu manevi elem ve acı, olayın cereyan tarzı ile dava tarihi olan 04/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz miktarı ile birlikte davacının elde edeceği parasal değer, zenginleşme yasağı ve davacının ekonomik durumu dikkate alınarak 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş, fazlaya ilişkin talep reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” denilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü:
İlk Derece Mahkemesince verilen kararla ilgili olarak, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Tazminat davasının dayanağını oluşturan Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/78-2017/1179 sayılı ceza dava dosyası kapsamında davacının silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 25.08.2016-24.03.2017 tarihleri arasında 211 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonucunda davacının beraatine hükmedildiği, hükmün 19.06.2017 tarihinde kesinleştiği, gözaltına alınma ve tutuklama tarihi itibariyle davanın yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanuna tabii olduğu, süresinde açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların gerçekleştiği anlaşılmıştır.
A.Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden;
1.Dosya içerisinde mevcut SGK dökümlerine göre 25.08.2016 tarihinde görevden uzaklaştırılıp 14.07.2017 tarihinde görevden ihraç edildiği, davacının tutukluluk süresi boyunca kesintili de olsa maaşını almaya devam ettiği, kesinlen kısmın koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasına konu edilemeyeceği anlaşıldığından davacı vekilinin maddi tazminata yönelik temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
2.Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda eksik manevi tazminata hükmolunması, hukuka aykırı bulunmuştur.
3.15.08.2017 tarihli 694 sayılı KHK ile değişik, 01.02.2018 tarihli 7078 sayılı Kanunun 139 uncu maddesi ile aynen kabul edilen düzenleme ile 5271 sayılı Kanunun 142 nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî avukatlık ücreti ödeneceği, ancak, ödenecek miktarın tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamayacağı anlaşıldığından davacı hakkında hükmedilen toplam tazminat miktarına göre hesaplanan nispi vekalet ücretine hükmedilmesi yerine, sulh ceza hakimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücret olan 845,00 TL vekalet ücretine hükmedilerek eksik vekalet ücreti belirlenmesi hukuka aykırı bulunmuş,
B.Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden;
1.Dosya içerisinde mevcut SGK dökümlerine göre 25.08.2016 tarihinde görevden uzaklaştırılıp 14.07.2017 tarihinde görevden ihraç edildiği, davacının tutukluluk süresi boyunca kesintili de olsa maaşını almaya devam ettiği dolayısıyla maddi kaybı bulunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırı bulunmuştır.
2.Hükmedilen manevi tazminat miktarının eksik olması bozma konusu yapıldığından davalı vekilinin manevi tazminata yönelik temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.
3.Tutuklandıktan sonra hakkında beraat kararı verilen davacının, 19.06.2017 tarihinde kesinleşen kararın kesinleşme şerhiyle birlikte bizzat kendisine tebliğ edilmemiş olması dolayısıyla davanın 1 yıllık süre içerisinde açıldığı ve 5271 sayılı Kanunun 141 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendindeki tazmiat koşullarının oluştuğu anlaşıldığından davalı vekilinin davanın süresinde olmadığına ve koşulların oluşmadığına yönelik temyiz sebepleri de yerinde görülmemiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünün (A-2-3 ve B-1) bölümlerinde açıklanan nedenle davalı ve davacı vekillerinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 28.09.2017 tarihli ve 2018/1187 Esas, 2018/1798 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Bafra Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
13.06.2023 tarihinde karar verildi.