Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/5988 E. 2023/2145 K. 13.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/5988
KARAR NO : 2023/2145
KARAR TARİHİ : 13.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi kararı

Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 42 nci maddesi ile değişik 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca kesin olduğu belirlenmiştir.

Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden; İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün; 6100 sayılı Kanun’un 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği hükmün temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 02.01.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; 16.08.2016 tarihinde gözaltına alınıp karakolda 4 gün boyunca gözaltında tutulduğunu, akabinde Konya 3. Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilerek tutuklandığını,18/10/2016 tarihinde tahliye edildiğini, hakkındaki soruşturmanın 04.10.2017 tarih, 2017/54070 soruşturma, 2017/31056 nolu karar ile takipsizlik ile sonuçlandığını, 14 ayın sonunda 24.12.2017 tarih ve 695 sayılı KHK ile kamu görevine iade kararı verildiğini, tüm bu nedenlerle haksız ve hukuksuz olarak gözaltında ve tutuklulukta kalarak uğradığı 40.761,00 TL maddi zararının yanı sıra, hiç bir parasal değer ile ölçülemeyecek olsa bile geniş ailesini de kapsayan yaşadığı toplumsal ve manevi çöküş ile haksız yere terörist damgası yiyerek toplumdan soyutlandığı ve aşağılandığı nazara alınarak 600.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini talep etmiştir.

2. Davalı vekili 26.02.218 tarihli cevap dilekçesinde özetle; maddi zararın ispatlanmadığını, davacının kendi kusuru ile tutuklanmasına neden olduğunu, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu ve tazminat isteme koşullarının oluşmadığını öne sürerek davanın reddini talep etmiştir.

3. Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.07.2018 tarihli ve 2018/8 Esas, 2018/333 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 05.03.2019 tarihli ve 2018/4601 Esas, 2019/721 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

5.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.09.2021 tarih 2019/40671 sayılı tebliğnamesi ile davalı vekilinin temyiz talebinin kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle reddine, davacı vekilinin temyiz talebi bakımından ise; temyiz taleplerinin esastan reddiyle hükmün onanmasına karar verilmesi talep edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Davacı ve vekilinin temyiz istemi; görevde yükselme sınavına tutuklu olması sebebiyle giremediğinden alabileceği müdür maaşından mahrum olduğuna, tutuklanması sebebiyle belgelendirdiği borçlanması ve cezaevinde yaptığı harcamaların da maddi tazminat kapsamına alınması gerektiğine, ceza soruşturmasında avukatına ödediği bedelin ve belgelendirdiği posta masrafının da maddi tazminat olarak ödenmesi gerektiğine ve hükmedilen manevi tazminatın yetersiz olduğuna ilişkindir.

2. Davalı vekilinin temyiz istemi; hükmedilen maddi-manevi tazminat miktarlarının fazla olduğuna ve davacı lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Mahkeme gerekçesinde “Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2007/8-2 Esas ve 2007/63 Karar sayılı kararında da hükmedildiği üzere bu tür davalarda manevi zarar, haksız yakalama veya tutuklamaya maruz kalan kişilerin salt bu yüzden duydukları üzüntü ve acıya karşılık olup, mahkemece bu zarar tayin ve takdir edilirken, hukukun genel prensiplerinden hareketle, davacının duyduğu acı ve üzüntünün derecesi, haksız olarak tutukllukta ve gözaltında geçirdiği süre, günün ekonomik koşulları paranın satın alma gücü, davacının ekonomik ve sosyal durumu gözönünde bulundurulmalıdır. Yine yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre manevi tazminat cezalandırma ya da zenginleşme aracı değildir. Bu ilkeler gözetilerek davacı tarafın manevi tazminat talebi kısmen kabul edilmiştir.Davanın kısmen kabulü ile maddi tazminat kapsamında alınan 06.07.2018 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda belirlenen maddi tazminata ve yine hak ve nesafet kurallarına uygun zenginleşmeye yol açmayacak şekilde manevi tazminata hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” denilerek davacı lehine 149,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının suçsuzluğunu ispat etmek için ilgili yerlere yazdığı dilekçelerin gönderimi için kargo ve posta ücreti olarak harcadığını belirttiği 149,00 TL’nin gerçek maddi zarar niteliğinde bulunmadığı ve bu nedenle maddi tazminat kapsamında kabul edilemeyeceği ve soruşturma aşamasında kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen 600,00 TL vekalet ücretinin maddi zarar kapsamında ödenmesine karar verilmesi gerektiğinin nazara alınmaması nedenleri ile davacı lehine hükmedilen maddi tazminat miktarının 600,00 TL şeklinde, yine hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğu değerlendirilerek manevi tazminat miktarının 9.500,00 TL şeklinde, davacı lehine hükmedilen 4.360 TL vekalet ücretinin ise; 1.212,00 TL şeklinde değiştirilerek istinaf talebinin düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat davasının dayanağını oluşturan Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/54070 sayılı soruşturma dosyası kapsamında davacının silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 16.08.2016 – 18.10.2016 tarihleri arasında 63 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan soruşturma sonunda davacı hakkında 04.10.2017 tarih, 2017/31056 sayılı kararla kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, kararın 05.11.2017 tarihinde kesinleştiği, gözaltına alınma ve tutuklanma tarihi itibariyle davanın yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun hükümlerine tabi olduğu, süresinde açıldığı ve kanunda ön görülen yasal koşulların gerçekleştiği anlaşılmıştır.

A. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Davalı vekilinin temyizinin katılma yolu ile yapılmadığı dikkate alınarak İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün; karar tarihi itibarıyla temyiz kesinlik sınırının 58.800,00 TL olması, İlk Derece Mahkemesi tarafından hükmedilen 149,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın, Bölge Adliye Mahkemesince 600,00 TL maddi, 9.500,00 TL manevi tazminat şeklinde değiştirilerek düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi nedeniyle toplam tazminat miktarı olan 10.100,00 TL’nin 6100 sayılı Kanun’un, 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 42 nci maddesi ile değişik 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca davalı açısından kesin olduğu anlaşıldığından, temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.

B. Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1.Davacının tutuklu kaldığı dönemde gerçekleşen görevde yükselme sınavına giremediğinden bahisle alabileceği müdür maaşının maddi zarar hesabında göz önüne alınması talep edilmiş ise de; muhtemel zarar niteliğinde bulunan bu kalemin maddi tazminat hesabına dahil edilmemesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

2.Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre cezaevinde yapılan harcamalar ile davacının borçlanması nedeniyle uğradığı zararlar koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasına konu edilebilecek gerçek zarar kapsamında bulunmadığından davacı ve vekilinin bu miktarların da maddi tazminata dahil edilmesi gerektiğine yönelik temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

3.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 29.05.1957 tarihli, 1957/4 Esas, 1957/16 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere; vekalet ücreti yargılama giderlerindendir. Buna göre karşı tarafa yüklenmesi gereken vekalet ücretinin bağımsız bir varlığı olamayacağından ayrı bir dava konusu da yapılamayacaktır. Davacının, kendi vekili ile yaptığı ve sadece tarafları bağlayan ücret sözleşmesi niteliğindeki vekalet akdi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilmeyeceği gözetilmelidir.

Anılan ve yerleşik Yargıtay uygulamaları nazara alındığında, tazminat talebinin dayanağını oluşturan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekalet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamına dahil edilemeyeceği anlaşıldığından davacı ve vekilinin buna ilişkin temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

4.Davacının soruşturma sırasında yaptığı posta masraflarının koruma tedbirleri nedeniyle maddi tazminat kapsamında ödenebileck gerçek zarar kapsamında bulunmadığının 149,00 TL posta masrafının maddi tazminat kapsamından çıkarılmasına isabetlik bulunmamaktadır.

5.Davacı hakkında hükmedilen manevi tazminat miktarının, davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltında kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin edildiği anlaşıldığından davacı ve vekilinin manevi tazminat miktarına yönelik temyiz sebepleri de yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
A. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 05.03.2019 tarihli ve 2018/4601 Esas, 2019/721 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekilinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 0 05.03.2019 tarihli ve 2018/4601 Esas, 2019/721 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.06.2023 tarihinde karar verildi.