Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/5973 E. 2023/1991 K. 05.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/5973
KARAR NO : 2023/1991
KARAR TARİHİ : 05.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi

Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 42 nci maddesi ile değişik 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca kesin olduğu belirlenmiştir.

Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden; İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün; 6100 sayılı Kanun’un 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği hükmün temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 27.03.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının öğretmen olarak görevli olduğunu, 03.11.2016 tarihinde evinde arama yapılıp 04.11.2016 tarihinde gözaltına alındığını, cep telefonu ve bilgisayarına el konulduğunu, 16.11.2016 tarihine kadar gözaltında tutulduğunu, 16.11.2016 tarihinde adli kontrol tedbiri uygulanmak suretiyle serbest bırakıldığını, daha sonra 07.03.2017 tarihinde C.Savcılığınca takipsizlik kararı verildiğini, 4 ay 6 günlük süre ile adli kontrol uygulanması nedeniyle seyahat özgürlüğünde alıkonulduğunu, bu soruşturma nedeniyle bir süre memuriyet görevinden uzaklaştırıldığını, açığa alındığı süre içinde maaşından 1/3 kesinti yapıldığını, maaşından 1/3 olarak yapılan kesintinin 4423,98 TL olduğunu, ayrıca el konulan telefonu kullanmadığı halde o süre için gelen 124,50 TL telefon kullanım faturasını da ödemek zorunda kaldığını, ayrıca açığa alındığı süre içinde sınav görevlendirilmesi ve okul kurslarına katılamadığı için maddi kayba uğradığını” belirterek toplam 4548,48 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın 03/11/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsili ile davacıya verilmesini talep etmiş; duruşmada aynı beyanları tekrarla bu süreçte davacıya eylül ayında ödenmesi gereken 800-900 TL civarında eğitim ödeneğinin de ödenmediğini, ayrıca her ay ödenmesi gereken ek ders ücreti, nöbet ücreti gibi ek ödemelerin ödenmediğini, dava açıldıktan sonra maaşta daha önce yapılmış olan 1/3 kesintinin iade edildiğini, dava dilekçesinde 1/3 kesinti bedeli olarak belirtilen 4423,98 TL den feragat ettiklerini, ancak ödenmeyen ek ders ücreti, nöbet ücreti, eğitim ödeneği gibi ücretlerin maddi tazminat olarak talep ettiğini belirtip davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili 11.04.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini talep etmiştir.

3. İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 26.09.2017 tarihli ve 2017/115 Esas, 2017/308 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4.İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 14.12.2018 tarihli ve 2017/3437 Esas, 2018/3156 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 23.09.2021 tarihli, davalı vekilinin ve davacı vekilinin temyiz talebinin esastan reddi görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Davalı vekilinin temyiz sebepleri
1.Davanın reddi gerektiğine,

2.Hükmedilen tazminat miktarının fazla olduğuna,
ilişkindir.

B. Davacı vekilinin temyiz sebepleri
1.Davacının cep telefonuna el konulması sebebiyle tasarrufta bulunamadığı halde faturasını ödemesi sebebiyle ödenen faturaların maddi tazminat kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine,

2.Davacının görevden uzaklaştırılması sebebiyle ek ders ücreti, eğitim ödenekleri ve sınav ücretlerini alamadığından bu zararların maddi tazminat kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine,
3.Hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna,
ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü:
Davacının 04.11.2016-16.11.2016 tarihleri arasında gözaltında kaldıktan sonra bu olayla ilgili olarak açılan davada beraat ettiği ve bu kararın kesinleştiği, CMK 141/1e maddesi gereğince davacının tazminat istemeye hak kazandığı belirtilmiştir.

Dava dilekçesinde davacının açığa alındığı süre içinde maaşından 1/3 oranında kesilen toplam miktar olan 4423,98 TL ile davacıdan alınan telefon için gelen 124,50 TL fatura ücreti maddi tazminat olarak talep edildiği, maaştan 1/3 oranında kesilen ve toplam 4.548,48 TL göreve iadeden sonra kendisine iade edildiği ve davacıyla vekilinin bu miktardan feragat ettikleri, telefon fatura bedeli olarak belirtilen 124,50 TL nin ödenmesinin soruşturma ve gözaltıyla doğrudan bağlantılı olmadığı, gözaltı ve soruşturma işlemi nedeniyle uğranılan bir zarar niteliğinde olmadığı belirtilmiştir.

Dava dilekçesinde davacının görevden uzaklaştırıldığı süre içinde kurs ücreti ve sınav ücreti gibi ücretleri alamadığı belirtilmiş ve ayrıca duruşmada davacının eğitim ödeneği, kurs ücreti ve nöbet ücreti alamadığı, bunların maddi zarar niteliğinde olduğu belirtilerek bunların maddi zarar olarak ödenmesi istenmiş ise de; dava dilekçesinde bunların maddi tazminat talebinde belirtilmediği, ayrıca fiilen çalışılmadığı sürece nöbet ücreti, kurs ücreti, ek ders ücretleri, sınav ücreti gibi muhtemel ödemelerin tazminat olarak istenemeyeceği, eğitim ödeneğinin ödenmemesinin ise yapılan soruşturma ve gözaltıyla ilgisinin bulunmadığı dikkate alınarak bu hususlara ilişkin maddi tazminat talepleri de reddedilmiştir.

Davacının gözaltında geçirdiği süre, hakkında uygulanan soruşturma işlemleri, uygulanan adli kontrol tedbirinin niteliği, sosyal ve ekonomik durumu, atılı suçun niteliği dikkate alındığında toplam 1.300,00 TL manevi tazminatın hak ve nasafet ilkelerine uygun makul bir miktar olacağı kanaatine varıldığı, manevi tazminat olarak 1.300,00 TL’nin gözaltı tarihi olan 04.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden tahsili ile davacıya verilmesine; manevi tazminat konusunda fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü:
İlk Derece Mahkemesince verilen kararla ilgili olarak, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin esasını oluşturan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/24358 soruşturma sayılı dosyası kapsamında davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 04.11.2016-16.11.2016 tarihleri arasında 12 gün gözaltında kaldığı, yapılan soruşturma sonunda 07.03.2017 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği, gözaltına alınma tarihi itibariyle davanın 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı anlaşılmıştır.

A. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
Davalı vekilinin temyizinin katılma yolu ile yapılmadığı dikkate alınarak İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün; karar tarihi itibarıyla temyiz kesinlik sınırının 47.530,00 TL olması, İlk Derece Mahkemesi tarafından hükmedilen tazminat miktarının 1.300,00 TL olması ve bu karara yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından esastan ret kararının verilmiş olması nedenleriyle 6100 sayılı Kanun’un, 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 42 nci maddesi ile değişik 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca davalı açısından kesin olduğu anlaşıldığından, temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.

B. Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
B.1.Davacının cep telefonuna el konulması sebebiyle tasarrufta bulunamadığı halde faturasını ödemesi sebebiyle ödenen faturaların maddi tazminat kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Davacının ödemiş olduğu faturalar 5271 sayılı Kanun’un 141 inci ve devamı maddelerine göre belirlenmesi gereken maddi zarar kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bu giderlere ilişkin maddi tazminatın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

B.2.Davacının görevden uzaklaştırılması sebebiyle ek ders ücreti, eğitim ödenekleri ve sınav ücretlerini alamadığından bu zararların maddi tazminat kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Davacının öğretmen olduğu, görevden uzaklaştırıldığı dönemde alamadığı ek ders ücreti, eğitim ödenekleri ve sınav ücretlerinin muhtemel zarar kapsamında bulunduğu anlaşılmakla; 5271 sayılı Kanun’un 141 inci ve devamı maddeleri gereğince hesaplanması gereken maddi zarar kapsamında olmadığı, kaldı ki davacının görevden uzaklaştırılması işleminin idari işlem niteliğinde olduğu, koruma tedbirlerinden kaynaklanmadığı anlaşıldığından bu hususa ilişkin olarak maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

B.3.Hükmedilen Manevi Tazminat Miktarının Az Olduğuna İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden;
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltında kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti yapıldığından hükmedilen manevi tazminat miktarında hukuka aykırılık görülmemiştir.

V. KARAR
A. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 14.12.2018 tarihli ve 2017/3437 Esas, 2018/3156 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekilinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 14.12.2018 tarihli ve 2017/3437 Esas, 2018/3156 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
05.06.2023 tarihinde karar verildi.