Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/5927 E. 2023/1852 K. 29.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/5927
KARAR NO : 2023/1852
KARAR TARİHİ : 29.05.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi kararı

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, aynı Kanun’un 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 03.07.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının, Sinop Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan FETÖ/PDY operasyonu kapsamında 2016/2465 soruşturma sayılı dosya ile 30.07.2016 tarihinde göz altına alınıp 31.07.2016 tarihinde adli kontrol ile salıverildiğini, 02.08.2016 tarihinde tekrar göz altına alınarak bu tarihten itibaren 10.10.2016 tarihine kadar Sinop E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu kaldığını, Sinop Cumhnuriyet Başsavcılığının 2018/671 esas 2018/696 Karar sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, bu kararın 05.04.2018 tarihinde kesinleştiğini, davacının bu soruşturma sebebi ile başhekimlik görevinin sona erdiğini, maaşını eksik aldığını, avukatlık ücreti olarak 3.000,00 TL ödeme yaptığını, toplam 24.150,00 TL maddi zararı oluştuğunu, yaşadığı acı ve kederin derecesi ve izalesinin hiçbir şekilde, hiçbir vakit mümkün olamayacağı hususlarının bir bütün halinde göz önünde bulundurulması suretiyle hak ve nesafet ilkelerine uygun olacak biçimde toplam 750.000,00 TL manevi tazminatın davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı hazine üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

Davacı vekilinin 19.07.2018 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini 96.150,00 TL olarak ıslah ettiği anlaşılmıştır.

2. Davalı vekili 18.07.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini talep etmiştir.

3. Sinop Ağır Ceza Mahkemesinin, 14.09.2018 tarihli ve 2018/184 Esas, 2018/272Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 22.02.2019 tarihli ve 2019/14 Esas, 2019/415 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 22.09.2021 tarihli, davacı vekilinin temyiz talebinin esastan reddi ile hükmün onanması görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi;
1.Davacının alamadığı maaşların, döner sermaye gelirlerinin maddi tazminat kapsamında kabul edilmesi gerektiğine,

2.Hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna,
ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Davacı … hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314/2 maddesi kapsamında silahlı terör örgütüne üye olma suçlamasıyla Sinop Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldığı, bu kapsamda davacının 31.07.2016 tarihinde gözaltına alındığı, Sinop Sulh Ceza Hakimliğinin aynı tarih ve 2016/152 sorgu sayılı kararı ile adli kontrol şartı ile serbest bırakıldığı, davacı hakkında yeniden tutuklama talep edilmesi sebebiyle davacının, Sinop Sulh Ceza Hakimliğinin 02.08.2016 tarih, 2016/168 sorgu sayılı kararı ile tutuklandığı, 10.10.2016 tarih ve 2016/1524 değişik iş sayılı kararı ile adli kontrol şartı ile yeniden serbest bırakıldığı, yürütülen soruşturma neticesinde Sinop Cumhuriyet Başsavcılığının 12.03.2018 tarih, 2018/671 soruşturma ve 2018/696 karar sayılı kararı ile davacı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, kararın taraflara tebliğ edildiği ve itiraz edilmeyerek 06.04.2018 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının davacı vekili tarafından 03.07.2018 tarihinde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 142 nci maddesinde öngörülen süre içinde, yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı tespit edilmiştir.

Davacının gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürenin fiilen infaz edildiği ve bu sürenin başka bir dosyadan mahsup edilmediği, davacı tarafından aynı kapsamda açılan başka bir davanın bulunmadığı, daha önce herhangi bir suçtan mahkumiyeti bulunmayan davacı hakkındaki soruşturmanın gizli tanık beyanına dayalı olarak başlatıldığı, takipsizlik kararının ise gizli tanığın soyut beyanları dışında dava açılmasına yeter delil elde edilememesi sebebiyle verildiği belirtilmiştir.

Davacının maddi tazminat talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacının maddi tazminat talep kalemlerinin, gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği dönemler ile tahliyesinden sonra işine yeniden başlayana kadar geçen süreyi kapsar şekilde mahrum kaldığı ek ödeme ile döner sermaye gelirlerini ve soruşturma aşamasında kendisini müdafii ile temsil ettirdiğinden ödemek zorunda kaldığı vekâlet ücretini kapsadığı, davacının ek ödeme ile döner sermaye talepleri hususunda, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141 ve devamı maddelerindeki tazminatın yalnızca koruma tedbirlerinden kaynaklanan zararları kapsadığı, bunun dışında kalan zararların idare hukukunun genel esasları çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği yönündeki müstekar uygulamaları nazara alınarak davacının gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği dönemle sınırlı olarak yapılan incelemede, her ne kadar davacı tarafından ek ödeme talebinde bulunulmuşsa da kurum cevabi yazısı itibariyle ek ödemenin performansa dayalı olması, davacının çalışmadığı dönemde ek ödeme yapılamayacağının anlaşılması karşısında bu yöndeki talebin kabul edilmediği, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2013/25729 esas ve 2014/13822 karar ve 2012/24145 esas ve 2012/26369 karar sayılı ilamları nazara alınarak döner sermaye geliri hususunda ilgili kuruma yazılan müzekkere itibariyle davacı hakkında koruma tedbirlerinin uygulandığı dönem itibariyle çalışamamasından kaynaklı döner sermaye gelir kaybının 20.709,10 TL olduğu görülmekle bu miktarın maddi zarar kapsamında dahil edildiği, davacının maddi tazminat yönünden faiz talebinin hüküm kurmaya elverişli olamaması karşısında davanın dördüncü celsesi itibariyle yaptırılan açıklama nazara alınarak bu miktara davacının gözaltına alındığı 31.07.2016 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.

Soruşturma dosyasının incelenmesinde, müdafii ile temsil edildiği anlaşılan davacının dosyaya sunduğu vekâletname örneğinin hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan önce olduğu, davacı vekilinin soruşturma aşamasında davacının sorgu ve ifade gibi işlemlerine katıldığı, yine dosya arasına aslı alınan serbest meslek makbuzunun da kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan önceye ait olduğu, her ne kadar makbuz tarihi vekaletname tarihinden önceyse de davacı vekilinin davanın ilk celsesinde belirttiği üzere, davacının gözaltında olduğu darbe teşebbüsünü müteakip dönemde, cezaevi şartları itibariyle vekaletname çıkartılması işleminin beklenenden uzun sürdüğü, kendisinin bu süreyi beklemeden anlaştıkları meblağ üzerinden makbuz kestiği yönündeki beyanına oluş ve deliller nazara alınarak itibar edilmekle davacının bu yöndeki talebinin kabulü ile 3.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tazminatın bu kısmına kovuşturma yer olmadığına dair kararın verildiği 12.03.2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.

Davacının manevi tazminat talebi yönünden yapılan incelemede ise; yalnızca bir gizli tanığın muteber görülemeyecek bir beyanı ile soruşturulan davacının, delil durumu itibariyle ölçülülük ilkesine aykırı olarak çok uzun süre gözaltında ve tutuklulukta bırakıldığı, FETÖ/PDY örgütünün faaliyetleri itibariyle içinde bulunulan dönemde atılı suçtan soruşturulan ve/veya yargılanan kişilerin toplum nazarında diğer suçlardan yargılanan kişilere göre daha itibarsız hale geldiği, daha önce herhangi bir adli soruşturma geçirmediği anlaşılan davacının, yaşadığı ilde başhekim sıfatıyla görevde bulunması itibariyle toplum önünde ve oldukça bilinir olması da nazara alınarak davacının bu suçlama dolayısıyla duyacağı manevi ıstırabın çok daha fazla olacağı kanaatiyle hak ve nesafet kuralları çerçevesinde, dava dosyasına yansıyan gelir düzeyine sahip davacının sebepsiz zenginleşmesine de imkan vermeyecek şekilde ve manevi tazminat miktarının belirlenmesinde gözaltında ve tutuklukta geçen sürenin devamı boyunca duyulan ıstırabın, başlangıçtakine göre nispeten hafif olacağı da nazara alınarak manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 13.500,00 TL manevi tazminatın haksız gözaltı tarihi olan 31.07.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142/9 maddesi ve karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hükmedilen toplam tazminat miktarı üzerinden davacı lehine hükmedilen nispi vekalet ücreti tarifede ağır ceza mahkemesinde görülen işler için ödenen asgari ücretin üzerinde kaldığından bu miktara çekildiği ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2007 tarih, 2007/8-2 esas ve 2007/63 karar sayılı ilamı nazara alınarak kısmen reddedilen talepler sebebiyle davalı hazine lehine avukatlık ücretine hükmedilmemesine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince hükmedilen maddi tazminatın 3.000,00 TL’ye indirilmesi ve değişen vekâlet ücreti açısından düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin esasını oluşturan Sinop Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/671 soruşturma sayılı dosyası kapsamında davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 30.07.2016-31.07.2016 tarihleri arasında 1 gün gözaltında ve 02.08.2016-10.10.2016 tarihleri arasında 69 gün tutuklu kaldığı, yapılan soruşturma sonunda 12.03.2018 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği, tutuklama arihi itibariyle davanın 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı anlaşılmıştır.

Avukatlık ücretinin davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayanması nedeniyle davacı tarafça sunulan avukatlık sözleşme gereği tayin edilen miktar maddi zarar miktarının tayininde esas alınamayacağı, tazminat talebinin dayanağı olan soruşturma dosyasında davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği dikkate alınarak, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde ceza soruşturması evresinde takip edilen işler için belirlenen vekalet ücreti olan 660,00 TL’nin de maddi tazminat kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde maddi tazminata hükmedilmesi temyiz eden sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır.

1.Davacının Alamadığı Maaşların, Döner Sermaye Gelirlerinin Maddi Tazminat Kapsamında Kabul Edilmesi Gerektiğine İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden;
Davacının gözaltına alındığı ve tutuklandığı tarihte görev yaptığı Sinop Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünce verilen cevapta davacının 05.08.2016 tarihinde görevinden uzaklaştırılmış olduğu, bu süreçte 2/3 maaş ödemesi yapıldığı, maaşından yapılan kesinti ve sabit ödemelerin 30.03.2018 tarihinde kendisine ödendiği anlaşılmıştır. Davacının gözaltına alındığı ve tutuklandığı tarihte memurluk görevinin devam ettiği, davacı maaşlarını alamadığını ve döner sermaye gelirlerinin ödenmesi gerektiğini iddia ederek maddi tazminat talebinde bulunmuş ise de idareye başvurması gerektiği anlaşıldığından bu hususa ilişkin maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2.Hükmedilen Manevi Tazminat Miktarının Az Olduğuna İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden;
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti yapıldığından hükmedilen manevi tazminat miktarında hukuka aykırılık görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 22.02.2019 tarihli ve 2019/14 Esas, 2019/415 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Sinop Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
29.05.2023 tarihinde karar verildi.