Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/5925 E. 2023/1066 K. 03.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/5925
KARAR NO : 2023/1066
KARAR TARİHİ : 03.04.2023

MAHKEMESİ:Ceza Dairesi

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, aynı Kanun’un 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 19.02.2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının … Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/155 Esas sayılı dosyasında silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan yargılandığını ve beraat ettiğini, davacının haksız ve hukuka aykırı olarak yakalandığını, yakalanan kişilere tanınan hakların davacıya kullandırılmadığını, gözaltına alma koruma tedbirinin de hukuka uygun olmadığı, mevcut delillerle davacı hakkında dava açılması mümkün olmadığı halde dava açıldığı, haksız yere yakalanan ve gözaltına alınan davacının AİHS ve AY ile güvence altına alınan hareket, haberleşme ve özel hayatın gizliliği özgürlüklerinin kısıtlandığı, seyahat özgürlüğünün kısıtlandığını, haberleşme özgürlüğünün kısıtlandığını, özel hayat ve gizli hayata ilişkin özgürlüklerin kısıtlandığını, soruşturma aşamasında yapılan tüm aramaların hukuka aykırı olduğunu, dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporları ile dijital delillere müdahale edildiği, delil zincirinin bozulduğunun anlaşıldığını, davacının, soruşturma kapsamında ifadesinin alınması için 03.11.2009 tarihinde …’te bulunan gemisinden akşamleyin ayrılarak 04.11.2009 günü …’a geldiğini ve Merkez Komutanlığına teslim olduğu, öğleden sonra …’taki Adliyede ifadeye alındığını ve o gece saat 02.00’ye kadar Adliyede kaldığını, burada serbest bırakılan davacının tekrar Merkez Komutanlığına götürülerek burada bir saat daha tutulduktan sonra serbest bırakıldığını, davacının …’ten …’a gelmesi nedeniyle, 300,00 TL yeme-içme, konaklama ve yol masrafı yaptığını, …’ten …’a geldiği dönemde gemisinin üç ay süreyle seyre çıktığını, davacının ifade için …’da bulunduğundan seyre çıkan gemisine yetişemediğini, bu nedenle, seyir görevine çıkan subaylara ödenen tazminatları ve yurt dışı harcırahlarını alamadığını, bu 3 aylık döneme ilişkin harcırah ve tazminat kaybı nedeniyle davacının uğradığı zararın da yaklaşık 3.000,00 TL olduğunu, davacının, hakkındaki soruşturma ve dava nedeniyle 2010 yılı Ağustos ayında TCG Cezayirli … Paşa Gemisi Muhabere Subaylığı görevinden alınarak … Gözetleme Komutanlığı Harekat Subaylığı görevine atandığını, davacının, 2014 yılı Ağustos ayına kadar bu görevde kaldığını, bu görev değişikliği nedeniyle davacının maaşında aylık 600,00 TL azalma olduğunu, davacının bu görev değişikliği nedeniyle toplam zararının 4 yılda yaklaşık 28.800,00 TL olduğunu, davacının, dava nedeniyle …’dan …’a atandığını ve bu görev yerinin değişikliği nedeniyle de yaklaşık 3.000,00 TL taşınma masrafı yaptığını, davacının, …’da görülmekte olan davadaki duruşmalara katılmak için zaman zaman …’tan …’a geldiğini ve bu nedenle muhtelif yol ve konaklama masrafları olduğunu, bu masrafların da yaklaşık 1.000,00 TL olduğunu, ceza soruşturması ve davası nedeniyle 7.500,00 TL’lik avukatlık ücreti ödediğini, böylece maddi zararının yaklaşık 43.600,00 TL olduğunu belirterek davacının 50.000,00 TL manevi tazminat ile 7.500,00 TL avukatlık ücretinden 500,00 TL’sine 07.01.2010 tarihinden itibaren, 2.000,00 TL’sine 22.06.2010 tarihinden itibaren, 5.000,00 TL’sine 12.02.2016 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, 50.000,00 TL manevi tazminata ise 04.11.2009 tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili 05.04.2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava şartlarının oluşmadığını, talep edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3. … 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 19.09.2017 tarihli ve 2016/66 Esas, 2017/146 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

4. … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 13.03.2019 tarihli ve 2018/817 Esas, 2019/825 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 25.09.2021 tarihli, davacı vekilinin temyiz talebinin reddi ile hükmün onanması görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz sebepleri
1. Suç işlediği yönünde hakkında kuvvetli iz, eser, emare ve delil bulunmadığı halde davacı hakkında soruşturma başlatıldığına, aramanın hukuka aykırı olduğuna,

2.Davacı yönünden yakalama ve gözaltı koşulları oluşmadığı halde yakalama ve gözaltı tedbirine başvurulduğuna, yakalanan kişilere tanınan hakların kullandırılmadığına,

3.Davalının katılma yoluyla istinaf talebinde bulunmadığı halde istinaf başvurusunun kabul edildiğine,

4.Yol ve konaklama masraflarının, Avukatlık ücretinin maddi tazminat kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine,

5.Davacının başka göreve atanması sebebiyle oluşan maddi zararlarının karşılanması gerektiğine,
ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
5271 sayılı CMK’nın 141 ile 144. maddelerinde “(1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında; a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen, b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan, c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan, d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen, e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen, f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan, g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan, h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen, i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen, j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen, k) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan, Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler. (2) Birinci fıkranın (e) ve (f) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir. (3) (Ek:18/6/2014-6545/70 md.) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir” şeklinde düzenleme getirilerek kimlerin haksız tutuklama sebebiyle tazminat talebinde bulunacaklarının belirtildiği tespit edilmiştir.

Mahkemece toplanan delillerle, her ne kadar davacı … vekili tazminat talebinde bulunmuş ise de; 5271 sayılı Kanun’un 141 inci maddesinde ceza yargılamasındaki koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istenebilecek hallerin tahdidi olarak sayılmış olduğu, davacının bu tahdidi sebeplerin herhangi birinden dolayı doğrudan bir mağduriyetinin bulunmadığı anlaşıldığından, maddi ve manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Yargılama aşamasında dosyaya cevap dilekçesi sunan bir vekil aracılığı temsil edilen davalı kurum yararına maktu vekalet ücreti yerine, dilekçe yazım ücretine hükmolunması, yargılama aşamasında alınan 21.11.2016 tarihli bilirkişi raporu davacı lehine bulunmasına rağmen, davanın tamamen ret edilmesine dayalı olarak bilirkişi ücreti giderinin hakkaniyete aykırı şekilde davacıdan tahsiline karar verilerek CMK’nın 325/3. maddesine aykırı davranılması, gerekçeleriyle “dilekçe ücreti olan 400,00 TL’nin davacılardan” ibaresinin çıkartılması ve yerine “25/08/2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı KHK’nin 144. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 142. maddesine eklenen 9. fıkra uyarınca, talep ve ret olunan toplam tazminat miktarına göre hükmolunan 3.960,00 TL vekalet ücretinin davacıdan” ibaresinin yazılması; yargılama giderine ilişkin hüküm fıkrasında yer alan “bilirkişi sarf gideri olan 300,00 TL olmak üzere toplam 355,00 TL” ibaresinin çıkartılması sureti ile düzeltilerek istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan … Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/155 Esas – 2015/359 Karar sayılı ceza dosyaları kapsamında, davacı hakkında silahlı terör örgütüne olma suçundan yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 19.11.2015 tarihinde kesinleştiği ve davanın 5271 sayılı Kanunun 142 nci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı anlaşılmıştır.

Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1. Suç işlediği yönünde hakkında kuvvetli iz, eser, emare ve delil bulunmadığı halde davacı hakkında soruşturma başlatıldığına, aramanın hukuka aykırı olduğuna ilişkin temyiz sebepleri yönünden;
Yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, incelenen dosya kapsamına göre delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, tazminat talebinin reddi yönünde verilen kararın dosya kapsamına uygun bulunduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.

2. Davacı yönünden yakalama ve gözaltı koşulları oluşmadığı halde yakalama ve gözaltı tedbirine başvurulduğuna, yakalanan kişilere tanınan hakların kullandırılmadığına ilişkin temyiz sebepleri yönünden;
Tazminata esas dosya incelendiğinde davacının ifadesinin alınması için 03.11.2009 tarihinde savcılıkça çağrıldığı, davacının da 04.11.2009 tarihinde kendiliğinden ifade vermek için gittiği, davacı hakkında yakalama veya gözaltı tedbirinin uygulanmadığı anlaşıldığından davacının yakalama veya gözaltı tedbirine ilişkin tazminat talebinin reddedilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

3.Davalının katılma yoluyla istinaf talebinde bulunmadığı halde istinaf başvurusunun kabul edildiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Hüküm yokluğunda verilen davalı vekiline gerekçeli karar usulüne uygun olarak 22.12.2017 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı vekili tarafından 5271 sayılı Kanun’un 273 üncü maddesinin birinci fıkrasında öngörülen yedi günlük süre içinde istinaf yoluna başvurulmamış ise de; davalı vekilinin, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin kendisine tebliğ edildiği 09.01.2018 tarihinden itibaren iki haftalık süresi içinde ve 12.01.2018 tarihinde verdiği cevap dilekçesi ile hükme ilişkin itirazlarını bildirerek 6100 sayılı Kanun’un 347 nci ve 348 inci maddesinin birinci fıkrası hükümlerine uygun olarak katılma yolu ile istinaf isteminde bulunduğu kabul edilerek yapılan incelemede hukuka aykırılık görülmemiştir.

4.Yol ve konaklama masraflarının, Avukatlık ücretinin maddi tazminat kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebepleri yönünden;
Davacının talep etmiş olduğu yol ve konaklama giderlerinin 5271 sayılı Kanun’un 141 inci ve devamı maddelerine göre belirlenmesi gereken maddi zarar kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bu giderlere ilişkin maddi tazminatın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 29.05.1957 tarihli, 1957/4 Esas ve 1957/16 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere , vekâlet ücreti yargılama giderlerindendir. Buna göre karşı tarafa yüklenmesi gereken vekâlet ücretinin bağımsız bir varlığı olamayacağından ayrı bir dava konusu da yapılamayacaktır. Davacının, kendi vekili ile yaptığı ve sadece tarafları bağlayan ücret sözleşmesi niteliğindeki vekâlet akdi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilmelidir.

Anılan içtihadı birleştirme kararı ve yerleşik Yargıtay uygulamaları nazara alındığında, tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekâlet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekâlet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamına dahil edilmemesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

5.Davacının başka göreve atanması sebebiyle oluşan maddi zararlarının karşılanması gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Davacının talep etmiş olduğu başka göreve atanması sebebiyle oluşan maddi zararlarının 5271 sayılı Kanun’un 141 inci ve devamı maddelerine göre belirlenmesi gereken maddi zarar kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bu giderlere ilişkin maddi tazminatın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 13.03.2019 tarihli ve 2018/817 Esas, 2019/825 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca … 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

03.04.2023 tarihinde karar verildi.