Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/5909 E. 2023/1490 K. 08.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/5909
KARAR NO : 2023/1490
KARAR TARİHİ : 08.05.2023

MAHKEMESİ:Ceza Dairesi

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 04.04.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının … 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/152 Esas ve 2018/25 karar sayılı dava dosyasında, silahlı terör örgütüne üye olmaktan yargılandığını, 19.01.2017 ile 30.01.2017 tarihleri arasında gözaltında kaldığını, 30.01.2017 tarihinde … 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 2017/26 sayılı kararı ile tutuklandığını, 16.05.2017 tarihinde … 10. Ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla tahliye edildiğini, … 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/152 Esas ve 2018/25 karar sayılı kararıyla beraat ettiğini, beraat kararının 24.01.2018 tarihinde kesinleştiğini, davacının Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bir üyesi olarak polislik görevini şerefi ve namusu ile ifa eder iken, haksız olarak tutuklandığını, hem cezaevinde tutuklu kaldığı süre içerisinde yaşadığı elem ve ızdırap ile hürriyetinin kısıtlanmasına binaen maruz kaldığı psikolojik depresyonlar, hem yaşı gereği böylesi haksız bir tutukluluk halinin kendisi açısından çevresinde yarattığı etki, hem de uğradığı manevi zararın tazmini ile giderilmesi durumunun hasıl olduğunu, davacının 06.01.2017 tarihinde kamu görevinden çıkarıldığını, bu tarihten sonra maaş alamadığı için evinin geçimini ve bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerinin bakım ve gözetimini yapamadığını, yine soruşturma tarihinden önce çektiği banka kredileri zamanında ödenemediğinden faiz işlediğini, davacının beraat ettikten sonra mesleğine döndüğünü, ancak hak ettiği ödemelerin faizsiz bir şekilde verildiğini, davacının cezaevinde kaldığı sürede bakmakla yükümlü bulunduğu ailesinin de zaruri ihtiyaçlarını ve banka kredi taksitlerini karşılamak için çevrelerindeki eş dost ve akrabalarından borç almak zorunda kaldıklarını, 150.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile şimdilik 17.000.00 TL maddi tazminatın davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, maddi ve manevi tazminata haksız yakalama tarihi olan 19.01.2017 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili 02.05.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın reddi gerektiğini, dava dilekçesinin fotokopisinden havale tarihi anlaşılamadığından davanın süresinde açılıp açılmadığı tespit edilemediğini, öncelikle zaman aşımı def’inde (itirazında) bulunduklarını, davacının hukuki durumu değerlendirilirken; dava konusu koruma tedbiri tarihinde ve davacının terör şüphelisi sıfatı ile hakkında koruma tedbiri uygulanmış olması, Olağanüstü hal ilan edilmiş oluşu ve hassasiyet dönemi oluş ve nazara alınmalısının gerektiğini, davacı hakkında olay tarihinde koruma tedbiri uygulanmasını gerektirici nedenler güvenlik nazara alınmasının zorunlu olduğunu, manevi tazminat talebi açısından Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.05.1999 tarih ve 9/102-115 sayılı ilamında haksız tutuklama nedeniyle hükmolunacak manevi tazminatın belirlenmesinde gözönüne alınacak kıstasların açıklandığını, bu hususların nazara alınması gerektiğini, davanını reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3. … Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.06.2018 tarihli ve 2018/50 Esas, 2018/157 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin, 30.01.2019 tarihli ve 2018/2072 Esas, 2019/258 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 20.09.2021 tarihli, davacı vekilinin temyiz talebinin esastan reddi görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi;
1.Manevi tazminat miktarının az olduğuna,

2.Avukatlık ücretinin maddi tazminat kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine,

3.Adli kontrol tedbirinin ölçüsüz olduğuna,
ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Tazminat davasına konu … Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/7049 soruşturma numaralı dosyasının incelenmesinde; davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 19.01.2017 tarihinde gözaltına alındığı, 30.01.2017 tarihinde … 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 2017/26 sorgu numaralı dosyası ile tutuklandığı, … 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 2017/2834 D…. numaralı kararı ile 16.05.2017 tarihinde tahliye edildiği, … 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/152 Esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığı, 16.01.2018 tarihinde beraat kararı verildiği ve bu kararın 24.01.2018 tarihinde kesinleştiği tespit edilmiştir.

İncelemeye konu dosya kapsamına göre kesinleşme tarihinin 24.01.2018 olduğu ve dava tarihinin ise 04.04.2018 olduğunun anlaşılması karşısında davanın yasal süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.

Mahkemece davacının ikamet yeri, sosyal ve ekonomik durumu bakımından yapılan araştırmaya göre davacının dava tarihi itibari ile Finike/… adresinde oturduğu böylece mahkemenin yetkili ve görevli mahkeme olduğu anlaşılmıştır.

Maddi tazminat talebi hakkında;
Davacı her ne kadar göz altında ve tutuklulukta kaldığı süreler bakımından uğramış olduğu maddi zararları bakımından 17.000,00 TL maddi tazminat talep etmiş ise de; maddi tazminat davasının amacı, hukuka aykırı bir eylem veya işlem nedeni ile kişinin malvarlığında meydana gelen azalmanın yani maddi zararların giderilmesi olduğunun belirtildiği,. İlçe Emniyet Müdürlüğünün 03.05.2018 tarihli cevabi yazısına göre; davacının polis memuru olarak 15.11.2016 tarihinde görevinden uzaklaştırıldığı, 06.01.2017 tarihinde ihraç edildiği ve 18.01.2018 tarihinde 697 sayılı KHK ile iade edilerek geçen süreler boyunca ödenmesi gerek 49.118,44 TL maaşının kendisine ödendiğinin bildirildiği tespit edilmiştir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 141. maddesine göre; “Görevden uzaklaştırılan ve görevi ile ilgili olsun veya olmasın herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınan memurlara bu süre içinde aylıklarının üçte ikisi ödenir. Bu gibiler bu Kanunun öngördüğü sosyal hak ve yardımlardan faydalanmaya devam ederler.143 üncü maddede sayılan durumların gerçekleşmesi halinde, bunların aylıklarının kesilmiş olan üçte biri kendilerine ödenir ve görevden uzakta geçirdikleri süre, derecelerindeki kademe ilerlemesinde ve bu sürenin derece yükselmesi için gerekli en az bekleme süresini aşan kısmı, üst dereceye yükselmeleri halinde, bu derecede kademe ilerlemesi yapılmak suretiyle değerlendirilir.” şeklinde düzenlemenin olduğu, bunun dışında da olağanüstü KHK’leri ile ihraç ve iade edilenlerin mali ve sosyal haklarının idarece ödeneceği, bu konuda tazminat talep edemeyecekleri de belirtilmiştir.

Bu halde davacının gözaltı ve tutuklulukta kaldığı süre boyunca çalışamaması nedeni ile malvarlığında meydana gelen eksilmenin idarece karşılanacağı, idarenin yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde ise bunun idari yargının görev alanında olduğu belirtilmiştir.

Tüm bu değerlendirmelere göre davacının göz altı ve tutuklulukta geçirdiği sürede hak ettiği maaş kalemlerinin kendisine ödendiğinin anlaşıldığı, ödenmemiş olsa dahi bunların ilgili idareden talep edilmesi gerektiği bu nedenle davacı hakkında uygulanan koruma tedbirleri nedeni ile maddi bir zararının bulunmadığı anlaşılmakla davacının maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

Ayrıca davacının ilgili mahkeme dosyasında avukatına 10.000,00 TL vekalet ücret ödemesi nedeni ile oluşan zararını da talep etmiş ise de Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 02.10.2017 tarih 2016/3976 Esass 2017/6890 Karar nolu kararında da bahsedildiği üzere serbest meslek makbuzunun karar tarihinden sonra düzenlenmesi halinde bunun maddi tazminat hesabında değerlendirilmeyeceği anlaşıldığından söz konusu talep bakımından da red kararı verilmiştir.

Manevi tazminat talebi hakkında;
Davacının sosyal ve ekonomik durumu, tutuklanmasına neden olan olayın oluş şekli, 19.01.2017 – 30.01.2017 tarihleri arasında göz altında geçirdiği 11 günlük süre ve 30.01.2017 – 16.05.2017 tarihleri arasında tutuklulukta geçirdiği 106 günlük süre ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, zenginleşme sonucu doğurmayacak şekilde 20.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmiş ve Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 07.07.2008 tarih, 2008/2029 esas, 2008/8884 karar sayılı ve Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 22.07.2008 tarih, 2007/7728 esas, 2008/6137 karar sayılı içtihadında belirttiği üzere “Davanın niteliği nazara alındığında tümüyle reddedilmediği gözetilmeden davalı yararına vekalet ücreti hükmedilmesi” bozma nedeni yapıldığından davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilmemiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Davacının gözaltında ve tutuklulukta kaldığı günlere ilişkin kurumu tarafından tüm maddi haklarına ilişkin ödeme yapılması nedeni ile davacının maddi bir zararının bulunmadığı yine serbest meslek makbuzunun beraat karar tarihinden sonra düzenlenmiş olması nedeniyle maddi tazminat kapsamına dahil edilemeyeceği anlaşıldığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

Davacının haksız olarak 117 gün süre ile gözaltında ve tutuklulukta kaldığı, polis memuru olarak çalıştığı, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına ve tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltında ve tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiği halde manevi tazminatın 20.000,00 TL olarak fazla belirlenmesinin hatalı olduğu kanatine varıldığından, bu hali ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olduğu belirlenmekle, … Ağır Ceza Mahkemesinin 07.06.2018 tarih ve 2018/50 Esas, 2018/157 Karar sayılı kararının CMK’nın 280/2 maddesi gereğince ortadan kaldırılmasına karar verilerek yeni bir hüküm kurularak maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilerek 12.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin esasını oluşturan … 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/152 Esas, 2018/25 Karar sayılı ceza dava dosyasında davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 19.01.2017-16.05.2017 tarihleri arasında 117 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama üzerine 16.01.2018 tarihinde beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 24.01.2018 tarihinde kesinleştiği ve davanın 5271 sayılı Kanun’un 142 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı anlaşılmıştır.

1.Hükmedilen Manevi Tazminat Miktarının Az Olduğuna İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden;
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti yapıldığından hükmedilen manevi tazminat miktarında hukuka aykırılık görülmemiştir.

2.Avukatlık Ücretinin Maddi Tazminat Kapsamında Değerlendirilmesi Gerektiğine İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden;
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 29.05.1957 tarihli, 1957/4 Esas ve 1957/16 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere , vekâlet ücreti yargılama giderlerindendir. Buna göre karşı tarafa yüklenmesi gereken vekâlet ücretinin bağımsız bir varlığı olamayacağından ayrı bir dava konusu da yapılamayacaktır. Davacının, kendi vekili ile yaptığı ve sadece tarafları bağlayan ücret sözleşmesi niteliğindeki vekâlet akdi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilmelidir.

Anılan içtihadı birleştirme kararı ve yerleşik Yargıtay uygulamaları nazara alındığında, tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekâlet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekâlet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamına dahil edilmemesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3.Adli Kontrol Tedbirinin Ölçüsüz Olduğuna, İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden;
5271 sayılı Kanun’un 141 nci maddesinin birinci fıkrasında tazminat istenebilecek hallerin tahdidi olarak sayılmak suretiyle hüküm altına alındığı, adli kontrol kararlarının ise tazminat istenebilecek koruma tedbirleri arasında sayılmaması nedeniyle davacı vekilinin temyiz sebebi reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin, 30.01.2019 tarihli ve 2018/2072 Esas, 2019/258 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca … Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

08.05.2023 tarihinde karar verildi.