Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/4721 E. 2023/2151 K. 13.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/4721
KARAR NO : 2023/2151
KARAR TARİHİ : 13.06.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Mahkumiyet

Sanık hakkında, Dairemizce verilen bozma kararı üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Burdur Ağır Ceza Mahkemesinin, 08/09/2015 tarihli ve 2015/54 Esas, 2015/244 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 85 inci maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 50 nci maddesinin dördüncü fıkrası delaletiyle birinci fıkrasının (a) bendi, 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları uyarınca sonuç ceza olarak hapis cezasından çevrilen 18.200,00TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

2. Burdur Ağır Ceza Mahkemesinin, 08/09/2015 tarihli ve 2015/54 Esas, 2015/244 Karar sayılı kararının, sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 12.Ceza Dairesinin, 03/12/2019 tarihli ve 2018/2542 Esas, 2019/11306 Karar sayılı ilâmıyla, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde 5237 sayılı Kanun 61/1 maddesinin (b) bendinde yer alan “suçun işlenmesinde kullanılan araçlar” gerekçesine dayanılamayacağının gözetilmemesi ve 5237 sayılı Kanun 61/1. ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, asli kusurlu olarak meydana getirdiği kaza sonucu bir kişinin nitelikli şekilde yaralanmasına ve üç kişinin ölmesine neden olan sanık hakkında, adalet ve hakkaniyet kuralları uyarınca cezada orantılılık ilkesi gözetilerek alt sınırdan daha fazla uzaklaşmak suretiyle ceza tayini gerekirken, eksik cezaya hükmolunması nedenleri ile bozulmasına karar verilmiştir.

3. Dairemizce verilen bozma kararı sonrası yapılan yargılama üzerine, Burdur Ağır Ceza Mahkemesinin, 12/10/2020 tarihli 2020/27 Esas, 2020/338 Karar sayılı sayılı kararı ile sanık hakkında, taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 85 inci maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

4. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 28/08/2021 tarihli ve 2021/11535 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdii olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık Müdafinin Temyiz Sebepleri ;

1. Meydana gelen olayda kusuru bulunmayan sanık hakkında beraat kararı yerine mahkumiyet ve hüküm kesinleşinceye kadar adli kontrol kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna,

2. Diğer temyiz sebeplerine,
İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Yerel Mahkemenin Kabulü
Olay tarihinde saat 20.00 sıralarında …’nun sevk ve idaresindeki … plakalı … ile yanında katılan …, gerçekleşen kaza sonucunda ölen … , … ile birlikte Tefenni’den Karamanlı ilçesi istikametine seyir halinde olduğu sırada …, …, …,… ile birlikte … plakalı aracın sürücülüğünü yapan …’in ise Burdur istikametinden Tefenni istikametine gitmekte olduğu sırada yol ayrımında araçların birbirlerine çarpması sonucu …, … ve …’in kaza sonucu vefat ettiği, …’in nitelikli şekilde yaralandığı, belirtilmiştir.

2. Sanık aşamalardaki beyanlarında, seyri sırasında ışıkları geçtikten sonra kavşak girişinde iki aracın kavşağa girdiğini fark ettiğini bunun üzerine kavşağa girerken sellektör yakıp araçları uyardığını ancak araçlardan birinin hareket edip ileri doğru çıkmaya çalıştığını fark edince bu seferde korna çaldığını o sırada önüne çıkan araca toparlama şansı olmadığından çarptığını, kavşağa girerken yavaşlamış halde olduğunu, meydana gelen kazada kusurunun bulunmadığını ve suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiştir.

3. Katılanlar, şikayetçi olduklarını ve katılma talebinde bulunduklarını beyan etmiş olup haklarında katılma kararı verilmiştir.

4. Kaza tespit tutanağında; kaza yerinin yerleşim yeri dışında olduğu, azami hız limitinin 110 km olduğu, gün durumunun gece, havanın açık, zeminin kuru olduğu, kazanın oluşumunda sanık sürücünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (2918 sayılı Kanun) 52/1-a maddesinde düzenlenen araçların hızlarını kavşaklara yaklaşırken azaltmamak kuralını ihlal ettiği için kusurlu olduğu, diğer sürücünün ise aynı Kanunun 57/1-a maddesinde düzenlenen kavşaklara yaklaşırken şartlara uyacak şekilde yavaşlamamak ve ilk geçiş hakkı olan araçlara geçiş hakkı vermemek kuralını ihlal ettiğinden birinci derece kusurlu bulunduğu, görüş ve kanaati belirtilmiştir.

5. Kovuşturma aşamasında dosyanın tevdii üzerine düzenlenen 07/04/2015 tarihli Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairsenin raporunda, yönetimindeki otomobili ile seyri sırasında, aracının hızını yol, trafik, vasıtasına ait teknik donanım ve mahal şartlarına göre ayarlamadığı, yola gereken dikkatini vermediği, görüş alanını yeterince kontrol etmediği, kavşak mahalline yanaşırken hızını tedbir alabilecek seviyeye düşürmediği, şeridine giren müteveffa sürücü yönetimindeki aracı fark ettiğinde uyarmayıp, tedbirde de gecikerek çarptığı anlaşılan sanığın meydana gelen kazada tali kusurlu bulunduğu, diğer sürücünün ise meskun mahal dışındaki devlet karayolu üzerinde, gece vakti ve aydınlatmanın bulunmadığı bu alanda seyir halinde iken, olay yeri kavşağa gelip, karşı yol bölümündeki taşıt trafiğini yeterince kontrol etmeden, gelen aracın hız ve mesafesi ile mahalde bulunan “Dur” işaret levhasını kaale almayıp, tek yönlü bu yolda, hatalı ve tehlikeli şekilde dönüşle karşı yola kontrolsüzce girerek, emniyetle duramayacak kadar yaklaşmış otomobil ve hareketli akan trafiğe rağmen, tehlikeli ortam yaratarak bu yol üzerinde düz seyreden ve geçiş hakkına haiz sanık sürücünün önünü keserek çarpmasıyla olayın meydana gelmesine sebebiyet verdiği anlaşılmış olup meydana gelen kazada asli kusurlu bulunduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.

6. Katılan …’de meydana gelen yaralanmaya ilişkin Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 30/05/2008 tarihli raporda şahısta meydana gelen yaralanmanın hayati tehlikeye neden olmaz, basit tıbbi müdahale ile giderilemez ve kırığın hayati fonksiyonlara etkisi ağır(6) derece olacak nitelikte olduğu belirtilmiştir.

7. Tefenni Cumhuriyet Başsavcılığının ölü muayene tutanağında, … ve … için ölüm nedeninin kafa ve genel vücut travmasına bağlı olarak meydana geldiği, Burdur Cumhuriyet Başsavcılığının 14/09/2014 tarihli ölü muayene tutanağında … için ölüm sebebinin kafa kemik kırıkları ile beyin hasarı ve kot kırıkları nedeni ile solunum durması sonucunda meydana geldiği belirtilmiştir.

8. Sanık …’e ait güncel adli sicil kaydı ve nüfus kaydı, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin olunarak dava dosyasına eklenmiştir.

IV. GEREKÇE
Dosya içeriğine göre gece vakti aydınlatmanın olmadığı bölünmüş yolda idaresindeki araçla seyir halinde olan ölen …’nun sola manevra yaparak ortadaki dönel kavşağa girdiği sırada, karşı istikametten gelen sanığın idaresindeki araçla kavşak içinde çarpışması şeklinde meydana gelen ve …’in hayati tehlike geçirecek, vücudunda kemik kırığı meydana gelecek ve organ işlevinin sürekli yitirilmesi şeklinde yaralanması ve …, … ve …’in ölümü ile sonuçlanan olayda,

A. 5237 sayılı TCK’nın 53/6. maddesinde, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkumiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceği düzenlendiği; sanığın sürücü belgesi bilgileri incelendiğinde, belge numarası adı altında sadece 1998 tarihinde verilmiş B1 sınıfı sürücü belgesinin bulunduğu, sanık hakkında bu madde hükümlerinin uygulanmasına karar verilirken, yargılamaya konu kazayı idaresindeki otomobil ile yaptığı ve bu nedenle sanığın somut olaya konu taksirle yaralama suçu sebebiyle sadece B ve BE sınıfı sürücü belgesinin geri alınabileceği gözetilmeden, sanığa ait E ve A2 sınıfı sürücü belgelerinin geri alınmasına karar verilmesi, hukuka aykırı olup Yargıtay tarafından düzeltilmiştir.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz Sebepleri
I. Meydana gelen olayda kusuru bulunmayan sanık hakkında beraat kararı yerine mahkumiyet ve hüküm kesinleşinceye kadar adli kontrol kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna, ilişkin temyiz sebepleri yönünden,
Olay ve olgular bölümünde yer verilen ve oluşa uygun düşen Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin raporunda asli kusurlu bulunan sanık hakkında taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 85 inci maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin esas mahkemenin kararı hukuka uygun bulunmakla, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

II. Diğer Temyiz Sebepleri Yönünden
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünün A numaralı maddesinde açıklanan nedenle, Burdur Ağır Ceza Mahkemesinin, 12/10/2020 tarihli 2020/27 Esas, 2020/338 Karar sayılı kararına yönelik temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hükmün 9 numaralı maddesinin hükümden çıkarılması suretiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.06.2023 tarihinde karar verildi.