Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/4690 E. 2023/2468 K. 04.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/4690
KARAR NO : 2023/2468
KARAR TARİHİ : 04.09.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2020/123 E., 2020/227 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
KARAR : Kısmen kabul
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Davacı hakkında Dairemizce verilen bozma kararı üzerine Mahkemece kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 nci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 28.08.2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; kurmay albay rütbesi ile askeri ateşe olan müvekkilinin Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekilleri Heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs suçundan 07.04.2011 tarihinde tutuklandığını, 09.10.2013 tarihinde tahliye edildiğini, yapılan yargılama sonunda beraatine karar verildiğini beyan ederek haksız tutuklama nedeniyle 73.400,00 TL maddi, 500.000 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden yasal faizi ile ödenmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili 18.09.2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.

3. İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.02.2016 tarihli ve 2015/190 Esas, 2016/48 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile 11.141,26 TL maddi, 250.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

4. İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.02.2016 tarihli ve 2015/190 Esas, 2016/48 Karar sayılı kararının davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 03.02.2020 tarihli ve 2019/1512 Esas, 2020/917 Karar sayılı kararı ile “…1- Davacının, tutukluluğu sebebi ile alamadığı maaş farkının CMK’nın 141 ve devamı maddeleri gereğince maddi tazminat hesabına dahil edilemeyeceği dikkate alınmadan yazılı şekilde maddi tazminata hükmolunması, 2- Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacı lehine belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda fazla manevi tazminata hükmolunması,…” nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.

5. İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesinin, 29.06.2020 tarihli ve 2020/123 Esas, 2020/227 Karar sayılı kararı ile bozma ilamına uyularak maddi tazminat talebinin reddine, 200.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

6. Dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 30.08.2021 tarihli ve 2021/21596 sayılı hükmün manevi tazminat miktarının fazla olduğu gerekçesi ile bozulması görüşünü içeren Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davalı vekilinin temyiz isteği; hükmedilen tazminat miktarının fazla olduğuna, ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda;
Tazminat talebinin dayanağı olan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/181 Esas – 2015/145 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekilleri Heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs suçundan 07.04.2011 – 09.10.2013 tarihleri arasında tutuklu kaldığı belirlenmiştir.

Yargıtay kararlarında sıkça zikredildiği üzere manevi zarar; tutuklanan şahsın sosyal çevresinde itibarının sarsılması ve hürriyetinden yoksun kılınması nedeniyle duyulan elem, ızdırap ve ruhi sıkıntılarının bir nebze de olsa giderilmesi amacına yöneliktir. Manevi zararın tümüyle giderilmesi olanaksız ise de; tayin edilecek manevi tazminatın kişinin acı ve ızdıraplarının dindirilmesine, sıkıntılarının azaltılmasına etken olacağı değerlendirildiğinde; manevi tazminata hükmedilen kişinin cezaevinde kaldığı süre, sosyal ve ekonomik durumu, toplumsal konumu, atılı suçun niteliği, tutuklanan şahsın üzerinde bıraktığı olumsuz etkiler dikkate alınıp zenginleşme sonucu doğurmayacak, hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşır bir miktar olması gerektiğinden; davacının, sosyal ve ekonomik durumu, ordudaki görevi- rütbesi, geç terfi etmiş olması, yüklenen suçun niteliği, tutuklu kaldığı süre, tutuklanmasına sebep olan olayın oluş biçimi, yakalanma, gözaltına alınma, tutuklanma ve hakkındaki yargılamanın yazılı ve görsel basına sıkça konu olması, çevresinde ve kamuoyu nezdinde itibarının sarsılması, kendisinin ve ailesinin çektiği acı ve elem, paranın satın alma gücü, hak ve nesafet kaidelerine göre davacının ekonomik durumu itibariyle zenginleşmesine yol açmayacak şekilde manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 200.000 TL manevi tazminatın talep ile bağlı kalınarak tutuklama tarihi olan 07.04.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/181 Esas – 2015/145 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekilleri Heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs suçundan 07.04.2011 – 09.10.2013 tarihleri arasında 916 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 03.06.2015 tarihinde kesinleştiği, 28.08.2015 tarihinden açılan davanın tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 inci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.

Hükmedilen Manevi Tazminat Miktarına İlişkin Temyiz İstemi Yönünden;
Yargıtayın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir.

Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır.

Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespit edildiği anlaşıldığından davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiş, Tebliğname deki bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesinin, 29.06.2020 tarihli ve 2020/123 Esas, 2020/227 Karar sayılı kararında davalı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebeplerinin incelenmesi neticesinde herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

04.09.2023 tarihinde karar verildi.