YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/4623
KARAR NO : 2022/5909
KARAR TARİHİ : 26.09.2022
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat
Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Tazminat talebinin dayanağı olan … 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/174 Esas – 2015/34 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının silahlı terör örgütü üyeliği suçundan 12.12.2003 – 14.02.2005 tarihleri arasında 1 yıl 2 ay 2 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verildiği, hükmün 23.03.3015 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanunda öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı,
Davacının uzun süre yargılanma nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, hakkındaki suçlamalardan haberdar edilmediği ve kanuni hakları hatırlatılmadığı, kanuni süre içerisinde hakim önüne çıkarılmadığı, yakalanmasından yakınlarına bilgi verilmediği gerekçeleri ile 50.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece 4.454,25 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedilmesi üzerine Dairemizce yapılan incelemede;
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 6. maddesine göre, davacının tazminat isteminin 466 sayılı Kanuna tabi olduğu ve tazminat isteminin kapsamı nazara alınarak, tazminat isteminin dayanağı olan ceza davasında yapılan yargılama sonunda davacının üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçu bakımından açılan davanın zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildiği, zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmesi hali ile yargılamanın makul sürede bitirilmemesi nedenine dayanan tazminat istemlerinin 466 sayılı Kanunun 1. maddesinde tahdidi şekilde sayılan tazminat istenebilecek haller içinde bulunmadığı, davacı hakkındaki suçlamalardan gözaltına alındıktan bir gün sonra ifadesinin alındığı sırada haberdar olduğu, kanuni haklarının hatırlatıldığı, yasal gözaltı süresi sonunda hakim önüne çıkarıldığı ve sorgusuna müteakip tutuklanması karşısında davacının tazminat taleplerinin hiç birinin dosya kapsamı itibariyle gerçekleşmediği dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verildiği gerekçeleri ile hükmün bozulması üzerine yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş olup,
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacı vekilinin davanın kabul edilmesi gerektiğine ilişkin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Davanın tümüyle reddedilmesi karşısında, yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettiren davalı kurum lehine, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hüküm fıkrasının (1) numaralı paragrafından sonra gelmek üzere “Davanın tümüyle reddedilmesi nedeniyle karar yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 8.200 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı hazineye verilmesine” ibaresinin eklenmesi ve hükümdeki diğer hususların aynen bırakılması suretiyle, sair yönleri usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 26.09.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.