YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/3130
KARAR NO : 2023/1102
KARAR TARİHİ : 05.04.2023
MAHKEMESİ:Asliye Ceza Mahkemesi
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
Katılan vekilinin, hükmü temyizinden sonra 11.01.2023 tarihli dilekçesi ile sanık hakkındaki şikayetten vazgeçtiklerini bildirdiği anlaşılmıştır.
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1…. 35. Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.06.2016 tarihli ve 2015/345 Esas 2016/740 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 89 uncu maddesinin birinci fıkrası, ikinci fıkrasının (b) bendi, 62 nci maddesini birinci fıkrası, 50 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 4.500,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 11.06.2021 tarihli ve 2017/17567 sayılı, sanık hakkında basit yargılama usulü hükümleri çerçevesinde sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle bozma görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan Vekilinin Temyiz Sebepleri
Usul ve yasaya aykırı diğer hususlara ilişkindir.
Sanığın Temyiz Sebepleri
Usul ve yasaya aykırı diğer hususlara ilişkindir.
IV. GEREKÇE
Sanığın üzerine atılı taksirle yaralama suçu TCK’nın 89/1-2-b maddesinde hükme bağlanmış olup aynı maddenin 5. fıkrası gereğince şikayete tabi olduğu, katılan vekilinin, hükümden sonra 11.01.2023 tarihli dilekçesiyle, sanık hakkındaki şikayetten vazgeçtiklerini bildirdiği ancak dosyada mevcut katılanın, vekilini yetkilendirdiği vekaletnamenin incelenmesinde ise, katılan vekiline, açıkça şikayetten vazgeçme hakkının, katılan tarafından tanınmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda izah edilen durum karşısında, katılanın hazır edilerek, sanık hakkındaki şikayetinden vazgeçip vazgeçmediğine ilişkin kimlik tespitli beyanı alındıktan sonra,
1.Katılanın şikayetinden vazgeçmesi halinde, yaralanmadan dolayı sanığın şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmediğinin tespiti hususunun mahkemesince değerlendirilmesi,
2. Katılanın şikayetinin devam ettiğini beyan etmesi halinde ise, sanığa isnat edilen eylemin, 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen ”taksirle yaralama” suçuna ilişkin olduğu, taksirle bir kişinin yaralanmasına sebebiyet verilmesi halinde gerçekleşecek olan taksirle yaralama suçu için TCK’nın 89 uncu maddesinin birinci fıkrasında temel ceza miktarının ”üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası” olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan ”Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan; ”Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının d bendinde yer alan ”01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas-2020/33 Karar sayılı ve 16.03.2021 tarihli 31425 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas-2021/4 Karar sayılı iptal kararları ile ”…kovuşturma evresine geçilmiş…, …hükme bağlanmış…” ibarelerinin, aynı bentte yer alan ”…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle;
Kovuşturma evresine geçilmiş veya hükme bağlanmış olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının d bendinde yer alan kesinleşmiş hükümler haricindeki düzenlemelerin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK’nın 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre; ”mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararlarının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin ve CMK’nın 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 7 inci maddesi ile CMK’nın 251 inci maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, ‘Basit Yargılama Usulü’ yönünden yeniden değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle … 35. Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.06.2016 tarihli ve 2015/345 Esas 2016/740 Karar sayılı kararına yönelik sanığın ve katılan veklinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
05.04.2023 tarihinde karar verildi.