YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/2590
KARAR NO : 2022/9577
KARAR TARİHİ : 06.12.2022
Mahkemesi:Asliye Ceza Mahkemesi
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ve kasten yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler sanık tarafından, 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm ise mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü;
1-Sanık hakkında kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Anayasa Mahkemesinin 07.10.2009 gün ve 27369 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas, 2009/114 Karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar, 5237 sayılı TCK’nın 50 ve 52. maddeleri ve 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca doğrudan hükmedilip, başkaca hak mahrumiyeti içermeyen 2000 TL’ye kadar (2000 TL. dahil) adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümleri 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanunun 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, 07.10.2010 ila 6217 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar ise mahkumiyet hükümlerinin hiçbir istisna öngörülmeksizin temyizinin mümkün olduğu, 14.04.2011 ve sonrasında ise, doğrudan hükmedilen 3000 TL’ye kadar (3000 TL. dahil) para cezalarının 5320 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu, sanık hakkında kasten yaralama suçundan 14.06.2016 tarihinde verilen 2240 TL adli para cezasından ibaret mahkumiyet hükmüne karşı suç vasfına ilişkin herhangi bir temyiz istemi de bulunmadığından sanık müdafinin temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,
2-Sanık hakkında 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan verilen beraat hükmüne yönelik mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin incelenmesinde; Sanığın idaresindeki … ile 2,07 promil alkollü olarak seyir halinde iken, yakıt almak için benzin istasyonuna geldiği, pompaya yanaşırken müştekinin petrolde duran traktörüne hafifçe çarptığı, bunun üzerine müşteki ile sanık arasında tartışma çıktığı, bu tartışma sırasında sanığın, aracında taşıdığı adli emanetin 2015/4793 sırasında kayıtlı, bilirkişi raporuna göre 6136 sayılı Yasa kapsamına girmeyen bıçak ile müştekiye vurduğu, müştekinin basit tıbbi tedavi ile iyileşebilir nitelikte yaralanmasına neden olduğu olayda;
6136 sayılı Yasanın 15/4. maddesinde tanımlanan suçun tehlike suçu olması ve “taşınması ve bulundurulması yasak olmayan bıçak ve diğer aletlerin bir suçta kullanılmaksızın sırf saldırı amacıyla taşınması halinde oluşacağının” belirtilmesi karşısında, 6136 sayılı Yasa kapsamında olmayan suça konu bıçağın kasten yaralama suçunda kullanıldığı ve sanığın yaralama suçundan da mahkum olduğu anlaşıldığından “sırf saldırıda kullanmak amacıyla taşıma” suçunun unsurunun oluşmadığı anlaşılmakla yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle sanığın beraatine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, mahalli Cumhuriyet savcısının suçun oluştuğuna ilişkin temyiz sebeplerinin reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,
3-Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Sanığa isnat edilen eylemin, 5237 sayılı TCK’nın 179. maddesinin 2-3.fıkralarında düzenlenen ”trafik güvenliğini tehlikeye sokma” suçuna ilişkin olduğu, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu için TCK’nın 179. maddesinin 2. fıkrasında temel ceza miktarının ”üç aydan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK’nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan ”Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; ”Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan ”01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas-2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile; ”…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan ”…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle, kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; ”mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin ve CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 7. maddesi ile CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, ”Basit Yargılama Usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması;
Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz sebepleri yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı sair yönler incelenmeksizin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA; 06.12.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.