Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/2530 E. 2023/2448 K. 06.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/2530
KARAR NO : 2023/2448
KARAR TARİHİ : 06.07.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2009/112 E., 2016/519 K.
SUÇ : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, beraat

Sanıklar hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Erzin Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.06.2016 tarihli ve 2009/112 Esas, 2016/519 Karar sayılı kararı ile sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, … , …, … hakkında 2863 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin ikinci fıkrasına aykırılık suçundan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatlerine,

2. Erzin Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.06.2016 tarihli ve 2009/112 Esas, 2016/519 Karar sayılı kararı ile sanık … hakkında 2863 sayılı Kanun’un 74 üncü maddesinin birinci fıkrasına aykırılık suçundan, 2863 sayılı Kanun’un 74 üncü maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 51 inci maddesinin birinci, üçüncü, yedinci ve sekizinci fıkraları uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, karar verilmiştir.

3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 10.05.2021 tarihli ve 2021/44175 sayılı, bozma ve düşme görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdii olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan vekilinin temyiz isteği;
1.Sanık … hakkında verilen cezanın ertelenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna,

2.Verilen beraat kararlarının hukuka aykırı olduğuna,

3.Diğer temyiz sebeplerine,

İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1.”Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, … üzerlerine atılı bulunan suç 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunda tarif edilen kültür varlığı ticareti, sanık …, …, … ve … üzerlerine atılı bulunan suç kültür varlığı ticareti yapmak ve izinsiz kazı yapmak, sanıklar … ve … üzerlerine atılı bulunan suç izinsiz kazı yapmaktır. … gelen ihbar ve bu ihbarın kolluk birimlerine iletilmesi üzerine Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ile Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince yapılan istihbari çalışmalar neticesinde, sanık … ile sanık … ve sanık … isimli şahısların yeri tespit edilemeyen Artemis isimli tanrıça mozaiği ve birtakım tarihi eserleri pazarlamak amacı ile yurt dışına çıkarmaya çalıştıklarının tespit edilmesi üzerine, Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 2006/648 D.iş sayılı iletişimin tespiti kararı ve Ankara 11. Sulh Ceza Mahkemesinin 2006/945 Müt sayılı kararlarına istinaden yapılan çalışmalar neticesinde Artemis isimli tanrıça mozaiğinin sanık …’in ikametinin bahçesinde olduğu, sanık …’nın evin bekçisi olduğu, daha sonra durumun sanık … tarafından kolluğa bildirildiği ve koruma çalışmalarının başlatıldığı, eserin bulunduğu mıntıka dahilinde kolluk görevlilerince düzenli olarak kontrol yapılmasına rağmen adı geçen şahısların mozaiğe müşteri aramaya devam ettiklerinde bahisle iletişimin tespiti hususunda uzatma kararları alındığı ve iletişinmin tespiti sonucu dosyada mevcut tape kayıtları kolluk tarafından tanzim edilerek dosya içerisine sunulduğu görülmüştür. Mahkememizce icra edilen keşif işlemi üzerine Yrd Doç Dr. … tarafında tanzim edilmiş olan 05/01/2011 tarihli bilirkişi raporunda davaya konu olan alanın Antik İsos ‘un arazisi üzerinde ve ilgili yasa, yönetmellik, ve ike kararlarına göre korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarının üzerinde yer aldığı, kurtarma kazıları esnasında mozaiğin bazi bölgelerinde tahribatlar meydana geldiği, bunlarında kaçak kazılar soncunda oluştuğu, bu mozaiğin alanda yer alan ruhsatsız ve kaçak yapılar altına doğru devam ettiği belirtilmiştir. İzinsiz kazı yapmak suçunu işlemiş oldukları iddiası ile yargılanan sanık … üzerine atılı suçu inkar ederek tuvalet çukuru açmak istediği zaman mozaiğe rastladığını ve durumu bahçe sahibi sanık …’e haber verdiğini …’in kardeşi …, …, … ve …’ın çıkuru genişletip mozaiği ortaya çıkardıklarını savunmuş, sanık … ise sanık … ifadesi ile çelişir şekilde sanık …’in kendisini bahçeyi kazmıası için tuttuğunu, sanık … ile birlikte toprağı kazdıklarını bir müddet sonra renkli taşlar bulduklarını, …’u tanımadığını belirtmiş, sanık … da yukarıda isimi geçen sanıklar … ve …’dan farklı olarak sanık …’ın kendisini işe çağırdığını tyanlarındaAlattin ve bekçi olduğunu söyeleyen… isimli bir şahsın olduğunu, kendilerinde tuvalet çukuru kazmalarını istediklerini …ve… ile birlikte çukur açmaya başladıklarını savunmuş, sanık … ise İbrahim isimli bir şahsınyanına gelerek sanık …’in bahçesinde tarihi eser bulduklarını gelip bakmasınıı söylediklerini, … ve … isimli şahıslarla bahçe evine gittiklerini bahçede … ve İbrahim isimli şahsın olduğunu, mozaiğin 1-2 mere kadar açılmış olduğunu daha sonra mozaiğin üzerini kapattıklarını savunarak diğer sanıkların ifadeleri ile tamamen çelişkili savunmada bulunmuş, sanık … ise …’nın … bahçesinde logar çukuru açtırırken tarihi eser bulduklarını söylediğini, … ve …’ı tanıdığını bunların bahçede kazı yaparken tarihi eser bulduklarını kendisinin bunları çalıştırmadığını savunmuşlarsa da, sanıkların birbirleri ile çelişen ve oluşan uygun olmayan ifadeleri, sanık …’in bahçesinde yapılan izinsiz kazı çalışmasından haberi olmadığı şeklindeki hayatın olağan akışına aykırı savunması, kolluk tarafından tanzim edilmiş olan 30/06/206 tarihli rapordan da anlaşılabildiği üzere suça konu mozaiğin görüntülerinin cd ortamına aktarılmış olması, Yrd. Doç Dr. … tarafından tanzim edilmiş olan 05/01/2011 tarihli bilirkişi raporu içeriği, sanık …’in hususları hep birlikte değerlendirildiğinde sanıkların savunmalarına itibar edilememiş ve fikir ve eylem birliği içinde suça konu mozaiği ortaya çıkarmak için kazı yaptıkları vicdani sonucuna varılmıştır. Yine her ne kadar sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … hakkında kültür varlığı ticari yapmak suçunu işlediklerinde bahjisle cezalandırılmaları için kamu davası açılmış, iletişimin tespit kararları üzerine sanık …, …, …, … tarafından kullanıldığı tespit edilen telefon numaraları ile sanıkalr arasında yapılan telefon konuşmalarında sanıkların gerek birbirleri ile ve gerekse de diğer sanıklarla suça konu mozaik için müşteri aradıkları hususunun tespit edilmiş olması yine kolluk tarafından sanıklar … ve Mustafa Yıldırım ile suça konu mozaiğin satışı huzurunda pazarlık yapıldığı hususunun 30/06/2006 tarihli raporla tutanak altına alınmış olsa da, sanıklar tarafından gerçekleştirilen bu eylemler hazırlık hareketleri olarak değerlendirilebilecektir. Genel olarak suçun dış dünyada oluşmaya başladığı süreç, “hazırlık hareketleri” ve “icra hareketleri” olmak üzere birbirinden farklı iki evreye ayrılmaktadır. Suçu işlemek için kullanılacak âletlerin üretilmesi ya da temini, eylem yerinin araştırılması veya gözetlenmesi, eylemle ilgili çeşitli bilgilerin toplanması, suç işlendikten sonra sorumlu tutulmayı önleyici tedbirler alınması, suçtan elde edilecek eşyalar için güvenli bir yer ayarlanması gibi fiiller de hazırlık hareketleri olup, suç tipini oluşturan icra hareketlerinden önce gerçekleştirilen ve cezalandırılmayan davranışlardır. Teşebbüs ise, suçun tamamlanmasından önce, fakat hazırlık hareketleri aşamasından sonra gelen, başlanmış ancak bitirilememiş bir eylemli evreyi ifade etmektedir. Bu kapsamda cezalandırılabilir davranışların, yani suça teşebbüsün sınırlarının belirlenmesi, diğer bir ifadeyle suç yolunda ilerleyen sanık ile ilgili olarak, ceza hukukunun hangi andan itibaren devreye gireceği sorununun çözülmesi gerekmektedir. Öğretide; teşebbüs açısından “doğrudan doğruya icraya başlama” ölçütünün kabul edilmesiyle “objektif teori”nin benimsendiği, suçun kanuni tanımında unsur veya nitelikli hal olarak belirtilmiş hareketlerin gerçekleştirilmesi halinde icra hareketlerinin başladığının kabul edilmesi, örneğin öldürmek için silahını hasmına doğrultarak nişan alınmasının icra hareketi sayılması gerektiği, ancak öldürmek için elverişli silah veya zehir satın alınmasının belirleyici bir niteliğe sahip olmaması nedeniyle hazırlık hareketi sayılabileceği belirtilmiştir. (Mahmut Koca–İlhan Üzülmez; Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 8. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara 2015, s. 393). Ezcümle; bir kimsenin suça teşebbüsten dolayı cezalandırılabilmesi için, hareketlerinin objektif olarak suçun kanuni tanımında öngörülen sonucu meydana getirmeye elverişli olması ile birlikte, aracın fail tarafından bu neticeyi gerçekleştirmeye uygun biçimde kullanılması, ancak failin elinde olmayan nedenlerle icra hareketlerinin tamamlanamaması ya da tamamlanmasına karşın, istenilen sonucun gerçekleşmemesi gerekir. Sanıkların dosyada mevcut telefon görüşmelerindaki müşteri arama, mozaiğin görüntüsünü çekme, alıcı kılığındaki kolluk görevlileri ile yaptıkları pazarlık eylemleri hazırlık hareketleri olup sanıkların üzerlerine atılı suçun icra hareketlerini gerçekleştirmeye başladıklarına dair delillerin elde edilememiştir. Zira suça konu mozaik ile ilgili olarak Hatay Müze Müdürlüğü tarafından 27/09/2006 tarihinde kazı çalışmalarının başlatılmış olaması, kolluk tarafından 18/12/20016 tarihli müzekere ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından şahısların suçu işleme imkanlarının ortadan kalktığı belirtilerek iletişimin tespiti tedbirine son verilmesinin istenilmiş olması birlikte değerlendirildiğinde suça konu mozaiğin soruşturmanın başlangıç anından sonuçlanıncaya kadar sanık … bahçesinde olup hiçbir zaman sanıklar tarafından ele geçirilememiştir. Ceza hukukunda hazırlık hareketlerinin cezalandırılması mümkün olmadığından sanıkların üzerlerine atılı suçu işlememiş oldukları vicdani sonucuna ulaşılmıştır.” denilmektedir.

III. GEREKÇE
A. Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, … Hakkında 2863 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin ikinci fıkrasına Aykırılık Suçundan Kurulan Beraat Hükümleri Açısından;
1. Sanıkların yargılama konusu eylemi için, 2863 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre 5237 sayılı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi gereği 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır.

2.Dava zamanaşımını kesen nedenlerin varlığı halinde süre yeniden işlemekte ise de, bu süre aynı Kanun’un 67 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca en fazla yarı oranında uzayacağından, suç tarihi olan 01.01.2006 tarihinden itibaren, 5237 sayılı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ve 67 nci maddesinin dördüncü fıkrasında öngörülen 12 yıllık zamanaşımının inceleme tarihinden önce 01.01.2018 tarihinde gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.

B. Sanık … Hakkında 2863 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin ikinci fıkrasına Aykırılık Suçundadn Kurulan Beraat ve 74 üncü maddesinin birinci fıkrasına Aykırılık Suçundan Kurulan Mahkumiyet Hükümleri ile sanık … Hakkında 67 nci maddesinin ikinci fıkrasına Aykırılık Suçundan Kurulan Beraat Hükmü Açısından;
Sanık …’un, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminden temin olunan güncel nüfus kayıt örneğine göre hüküm tarihinden sonra 14.11.2019 tarihinde, sanık …’ın Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminden temin olunan güncel nüfus kayıt örneğine göre hüküm tarihinden sonra 21.07.2016 tarihinde vefat ettiğinin anlaşılması karşısında, bu durumun Mahkemece araştırılarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 64 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca sanıklar hakkında açılan kamu davasının düşürülüp düşürülmeyeceğinin karar yerinde değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu anlaşılmıştır.

IV. KARAR
A. Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, … Hakkında 2863 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin ikinci fıkrasına Aykırılık Suçundan Kurulan Beraat Hükümleri Açısından;
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle Erzin Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.06.2016 tarihli ve 2009/112 Esas, 2016/519 Karar sayılı kararına yönelik katılan vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanıklar hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,

B. Sanık … Hakkında 2863 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin ikinci fıkrasına Aykırılık Suçundadn Kurulan Beraat ve 74 üncü maddesinin birinci fıkrasına Aykırılık Suçundan Kurulan Mahkumiyet Hükümleri ile sanık … Hakkında 67 nci maddesinin ikinci fıkrasına Aykırılık Suçundan Kurulan Beraat Hükmü Açısından;
Gerekçe bölümünde ( B) bendinde açıklanan nedenle Erzin Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.06.2016 tarihli ve 2009/112 Esas, 2016/519 Karar sayılı hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.07.2023 tarihinde karar verildi.