Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/10518 E. 2023/2281 K. 21.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/10518
KARAR NO : 2023/2281
KARAR TARİHİ : 21.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2019/518 E. 2021/1297 K.
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Mahkumiyet, hükmün açıklanmasının geri bırakılması

1.Sanık … Hakkında Verilen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına İlişkin Temyiz Talepleri Yönünden;
Sanık hakkında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 03.02.2009 tarihli ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onikinci fıkrası gereği itiraz yoluna tabi olduğu, temyizinin mümkün olmadığı ve aynı Kanun’un 264 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer verilen; “Kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunun veya merciin belirlenmesinde yanılma, başvuranın haklarını ortadan kaldırmaz.” şeklindeki düzenleme dikkate alınarak kanun yolu incelemesinin itiraz merciince yapılması gerektiği ön inceleme neticesinde anlaşılmıştır.

2.Sanıklar … ve … Hakkında Verilen Mahkumiyet Hükümlerine Yönelik Temyiz Talebi Yönünden
Sanıklar hakkında Dairemizin bozma ilamı üzerine kurulan hükmün; kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.İstanbul Anadolu 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.05.2015 tarihli 2013/623 Esas 2015/316 Karar sayılı kararı ile;

A.Sanık … hakkında taksirle öldürme suçundan 5237 sayılı Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci fıkrası, 51 inci maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hapis cezasının ertelenmesine karar verilmiştir.

B.Sanık … hakkında taksirle öldürme suçundan 5237 sayılı Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 51 inci maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hapis cezasının ertelenmesine karar verilmiştir.

C.Sanık … hakkında taksirle öldürme suçundan 5237 sayılı Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 53 üncü maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

2.İstanbul Anadolu 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.05.2015 tarihli 2013/623 Esas 2015/316 Karar sayılı kararının sanıklar müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 15.05.2019 tarihli ve 2017/5968 Esas 2019/6237 Karar sayılı kararı ile;

“1-…’e ait otopsi raporunda, kişinin ölüm nedeni hakkında tedavi gördüğü hastaneye ait tıbbi belgeler, olay yeri rapor ve fotoğrafları içerir adli tahkikat dosyası ile birlikte Adli Tıp Kurumu Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulundan görüş alınmasının uygun olduğunun belirtilmesine rağmen, kesin ölüm sebebi netleştirilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması,

2-TCK’nın 50. maddesinin sanıklar hakkında uygulanıp uygulanmamasına karar verilirken sanığın, kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, suçun işlenmesindeki özellikler nazara alınarak, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle takdir hakkının kullanılmasının gerektiği, dosya içeriğine göre; yargılama sırasındaki olumlu hal ve davranışları lehlerine değerlendirilerek cezalarında TCK’nın 62. maddesi gereğince indirim uygulanan, müdafiilerinin 08.07.2014 tarihli dilekçe ile lehe hükümlerin uygulanılmasını talep ettiği sanıklar hakkında TCK’nın 50/4 maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmaması suretiyle CMK’nın 230/1-d maddesine aykırı davranılması,

3-Katılan vekilinin UYAP sisteminden temin edilen 16.10.2017 tarihli dilekçe ile mağduriyetleri giderilmiş olduğundan ve tazminat davası bakımından sulh protokolü imzalandığından sanıklar hakkındaki şikayetlerinden vazgeçtiklerini beyan etmesi karşısında; suç tarihinde sabıkasız sanık … hakkında “katılanın maddi ve manevi zararlarının giderilmemiş olması” gerekçesi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği hususu da dikkate alındığında mahkemece 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde sayılan nesnel (objektif) ve öznel koşulların değerlendirilip “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin düzenlemenin sanık … hakkında uygulanıp uygulanmaması hususunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,

4-TCK’nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarının taksirli suçlarda uygulama olanağı bulunmadığı gözetilmeden taksirle yaralama suçundan hüküm kurulurken anılan madde ile sanık … hakkında hak yoksunluğuna hükmedilmesi,” nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.

3.İstanbul Anadolu 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.10.2021 tarihli 2019/518 Esas 2021/1297 Karar sayılı kararı ile ;

A.Sanık … hakkında taksirle öldürme suçundan 5237 sayılı Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci fıkrası, 50 nci maddesinin dördüncü fıkrası, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca 12.100, 00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

B.Sanık … hakkında taksirle öldürme suçundan 5237 sayılı Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 50 nci maddesinin dördüncü fıkrası, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca 12.100, 00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı Kanunun 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.

C.Sanık … hakkında taksirle öldürme suçundan 5237 sayılı Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 50 nci maddesinin dördüncü fıkrası, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca 12.100, 00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

4.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 15.12.2021 havale tarihli ve 2021/145874 sayılı, iade, onama, bozma görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A.Sanıklar Müdafinin Temyiz Sebepleri
i) Sanık … Hakkındaki Hüküm Yönünden Temyiz Sebepleri
1.Sanık … hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmamasına, sanığın kazanın vuku bulduğu andan itibaren maddi manevi zarar görenlerin yanında olduğuna,

2.Sanık hakkında daha önce verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının açıklanması için mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar verilmesi ilişkindir.

ii) Sanık … Hakkındaki Hüküm Yönünden Temyiz Sebepleri
1.Sanığa verilen cezanın ağır olduğuna, sanık lehine hükümlerin uygulanmamasının hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğine,

2.Sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmamasına, sanığın kazanın vuku bulduğu andan itibaren maddi manevi zarar görenlerin yanında olduğuna ilişkindir.

iii)Sanık … Hakkındaki Hüküm Yönünden Temyiz Sebepleri
Kazanın meydana gelmesinde sanığın kusuru olmadığına, beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.Yerel Mahkemenin Kabulü
Mahkememizce Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 15/05/2019 tarih ve 2017/5968 Esas 2019/6237 Karar sayılı bozma ilamı doğrultusunda, dosya öncelikle …’in kesin ölüm sebebinin netleştirilmesi için Adli Tıp Kurumu Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulundan görüş alınması için gönderilmiş ölüm sebebinin solvent solumaya bağlı zehirlenme ve bağlı komplikasyonlar olduğuna ilişkin rapor düzenlendiği görülmüştür.

Devam olunan yargılama sonucunda, sanıkların savunma ve beyanları, tanık beyanları, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporları, tutulan tutanaklar ve toplanan tüm diğer deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların üzerilerine atılı suçu taksirli olarak işledikleri hususunda mahkememizce açık ve net bir kanaat oluşmuştur şeklindedir.

2.Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 03.06.2021 tarihli raporda, …’in uçucu madde (solvent -diklorometan/metilen klorür/boya sökücü-) inhalasyonuna (soluma) bağlı zehirlenme ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiği, kişinin 10.10.2013 tarihinde işyerindeki kazasına bağlı yaralanması ile ölümü arasında tıbben illiyet bağının bulunduğu oy birliğiyle mütalaa edilmiştir.

3.Sanık …’ın bozma öncesi savunması ” Olay tarihinde Rizedeydim, duyunca olay yerine geldim, iş yerimizde güvenlik önlemleri üst düzeyde alınmaktadır, gerekli tesisatlarımız tamamdır, şirketin ortağı ve yetkilisi durumdayım, olayda herhangi bir kast ve kusurumuz yoktur, suçsuzum beraatimi isterim ceza tertibi halinde HAGB veya cezanın ertelenmesini talep ederim dedi.” şeklindedir.

4.Sanık …’ın bozma öncesi savunması “Olay tarihinde fabrika dışındaydım, olayı duyunca hastaneye Sabri Temelin yanına geldik, kendisi yoğun bakımdaydı, tüm önlemler alınmasına rağmen vefat etti, biz işyerimizi Almanlardan almıştık, işyerinin güvenlik önlemleri tamdır, olayda herhangi bir kast ve kusurumuz yoktur, suçsuzum beraatimi isterim ceza tertibi halinde HAGB veya cezanın ertelenmesini talep ederim dedi.” şeklindedir.

5.Sanık …’in bozma öncesi savunması “O tarihta MEGES kimya işyerinde üretim ve laboratuar bölümünde yetkili olarak çalışıyordum, olayın geçtiği yer bizim üretim alanında idi, üretim yapılan kazanların temizlenmesi sırasında olmuştur, üretim yapıldığında boya kazanlarının içerisinde kalıntılar kalmaktadır, yeni üretim için bunların temizlenmesi gerekir, bu sebeple kazanın içerisine girilmeden, uzun fırçalar ve spatulalar ile çeşitli kimyasallar kullanılarak temizlenmesi gerekir, talimatlar vardır, bu talimatlar içerisinde hangi kimyasal maddelerin ve hangi malzemelerin kullanılacağı temizlenmenin nasıl yapılacağı açıkca gösterilmiştir, maktül ölen … buna riayet etmeden, temizleme yaptığında bu olay meydana gelmiştir, olay anında mahallinde bulunmuyordum, olay haber verilince derhal yerine geldim, ambulans arandı yetişmeyince özel araçla hastahaneye ulaştırdık, hemen yanımızda Ersoy Hastanesi vardı, oraya götürdük, gerekli önlemler orada alınmaya çalışıldı, kazanların temizlenmesi ile ilgili olarak çalışan işçilere rutin zamanlarda eğitim tarafımdan veriliyordu, suçsuzum beraatimi isterim ceza tertibi halinde HAGB veya cezanın ertelenmesini talep ederim, devamla, söz konusu kazanların üstünde kapakları vardır ve üzerinde de güvenlik çemberi vardır dedi.” şeklindedir.

6.Sanıkların bozma sonrası alınan savunmaları “Bozma ilamına bir diyeceğim yok. Takdir mahkemenizindir” şeklindedir.

7.Hazırlık aşamasında iş ve sosyal güvenlik uzmanı tarafından düzenlenen 12.11.2013 tarihli raporda ;
– Şirket müdürleri … ile …’ın , işyerinde kuralların gerektirdiği her türlü iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini almakla yükümlü bulunduğu, işe alacağı çalışanların mesleki eğitim belgesine sahip olanlar arasından seçmesi , işe başlamadan önce çalışacağı işe uygun olduğunu gösterir ağır ve tehlikeli işlerde çalışacaklara ilişkin rapor aldırılmadan işe başlatması , işyerinin ve boya kazanlarının havalandırma tertibatını yeterli hale getirmemesi, işyerinde denetim ve gözetim yükümlülüklerine uyulmaması nedenleriyle asli derecede kusurlu oldukları,

-…’in üretimden sorumlu olması sebebiyle sorumluluğu altında bulunan işçilerin gözetim ve denetim yükümlülüğünü ihmal etmesi, işçilere ve dolayısıyla ölen işçiye iş güvenliği eğitimi verilmesini sağlamadığı, iş yerinde gerekli havalandırma sisteminin kurulması için gerekli önerilerde bulunmaması nedeniyle tali derecede kusurlu olduğu belirtilmiştir.

8.Mahallinde keşif sonucu A sınıfı iş güvenlik uzmanı tarafından düzenlenen 26.05.2014 tarihli raporda, sanıklar şirket müdürleri … ve …’ın asli, …’in tali kusurlu olduğu belirlenmiştir.

9.İş güvenlik uzmanlarından oluşturulan bilirkişi heyetinin düzenlediği 03.12.2014 tarihli raporda; işçiye kimyasallar, koruyucu donanım kullanımı, iş kazaları vb konularda gerekli iş güvenlik eğitiminin uzman kişi tarafından verilmesinin sağlanmaması, mesleki eğitim belgesi olmayan işçinin tehlikeli işlerde çalıştırılması, iş yerinde iş güvenlik uzmanı görevlendirilmeyerek iş güvenliği sistemi oluşturulmaması, kazaların önlenmesine yönelik risk değerlendirilmesi yapılmasının sağlanmaması, boya kazanlarının temizlenmesi sırasında en azından iki kişinin çalışmasının sağlanmaması, kişisel koruyucu kullanılması ve gerekli tüm tedbirlerin alınması için gerekli gözetim ve denetim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedenleriyle şirket ortakları sanıklar İlyas – …’ın asli, …’in tali kusurlu olduğu belirlenmiştir.

10. Mahkemece, Hukuki Süreç başlığı altında (2) numaralı paragrafta bilgilerine yer verilen Yargıtay bozma ilâmına uyulmasına karar verildiği belirlenmiştir.

IV. GEREKÇE
Sanıklar Mehmet ve İlyas’ın yetkilileri, sanık …’in ise üretim ve laboratuvar yetkilisi olduğu Meges boya isimli işyerinde üretim bölümünde çalışan …’in boya kazanını temizlemek üzere kazanın içerisine girip boya sökücü olarak kullanılan kimyasal maddeler ile kazanı temizlediği sırada uçucu madde (solvent -diklorometan/metilen klorür/boya sökücü-) inhalasyonuna (soluma) bağlı zehirlenme ve gelişen komplikasyonlar sonucu öldüğü olayda, sanıklar … ve …’ın asli kusurlu oldukları anlaşılmakla,

A.Sanıklar Müdafinin Temyiz Sebepleri
i) Sanık … Hakkındaki Hüküm Yönünden Temyiz Sebepleri
1.Sanık … hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmamasına, sanığın kazanın vuku bulduğu andan itibaren maddi manevi zarar görenlerin yanında olduğu yönünden;

Katılan …’in mağduriyetinin sanıklar tarafından giderilmesi nedeniyle şikayetinden vazgeçtiği olayda, sanık hakkında daha önceden verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın yargılama konusu suçla ilgili hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmeyeceği gözetilmeden, “Sanık hakkında daha önce verilmiş Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı bulunduğundan ve sanık denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlediğinden 6545 sayılı kanun ile değişik CMK 231/8 maddesi nedeniyle CMK 231/5 maddesi kapsamında Hükmün Açıklanmasının geri Bırakılması hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına, ” şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile sanık hakkında 5271 sayılı Kanunun 231 inci maddesinin uygulanmamasına karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

2.Sanık hakkında daha önce verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının açıklanması için mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar verilmesi yönünden;

5271 sayılı Kanunun 231 inci maddesinin on birinci fıkrasında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlarda denetim süresi içerisinde yeniden kasıtlı bir suç işlenmesi halinde hükmün açıklanacağının düzenlenmesi ve atılı suçun taksirli bir suç olması karşısında, sanığın adli sicil kaydında bulunan Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/2560 Esas, 2010/777 Karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararına ihbarda bulunulamayacağının gözetilmemesi hukuka aykırı bulunmuştur.

ii) Sanık … Hakkındaki Hüküm Yönünden Temyiz Sebepleri
1.Sanığa verilen cezanın ağır olduğuna, sanık lehine hükümlerin uygulanmamasının hakkaniyete aykırılık teşkil ettiği yönünden;

Mahkemece takdir edilen ceza miktarında isabetsizlik bulunmamış olup sanık hakkında lehe hükümler uygulandığı anlaşıldığından bu yöndeki temyiz sebebi reddedilmiştir.

2.Sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmamasına, sanığın kazanın vuku bulduğu andan itibaren maddi manevi zarar görenlerin yanında olduğu yönünden;

Mahkemece sanığın, kasıtlı suçlardan adli sicil kayıtlarının bulunması nedeniyle şartları oluşmadığından 5271 sayılı Kanunun 231 inci maddesinin beşinci fıkrasının uygulanmamasında isabetsizlik görülmemiştir.

B)Sanıklar Müdafinin sanık … Hakkındaki Hüküm Yönünden Temyiz Sebepleri
Sanık hakkında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 03.02.2009 tarihli ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onikinci fıkrası gereği itiraz yoluna tabi olduğu, temyizinin mümkün olmadığı ve aynı Kanun’un 264 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer verilen; “Kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunun veya merciin belirlenmesinde yanılma, başvuranın haklarını ortadan kaldırmaz.” şeklindeki düzenleme dikkate alınarak kanun yolu incelemesinin itiraz merciince yapılması gerektiği anlaşılmıştır.

V. KARAR
A.Sanık … Hakkında Verilen Hüküm Yönünden;
Gerekçe bölümünde (A-i) bendinde açıklanan nedenlerle İstanbul Anadolu 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.10.2021 tarihli 2019/518 Esas 2021/1297 Karar sayılı kararına yönelik sanıklar müdafinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

B.Sanık … Hakkında Verilen Hüküm Yönünden;
Gerekçe bölümünde (A-ii) bendinde açıklanan nedenlerle İstanbul Anadolu 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.10.2021 tarihli 2019/518 Esas 2021/1297 Karar sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

C.Sanık … Hakkında Verilen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararına Yönelik Temyiz Sebepleri Yönünden;
Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenle sanık müdafiinin kanun yolu başvurusunun itiraz merciince incelenmek üzere esası incelenmeyen dava dosyasının, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle Mahkemesine İNCELENMEKSİZİN İADESİNE,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.06.2023 tarihinde karar verildi.