Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/10268 E. 2023/4006 K. 16.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/10268
KARAR NO : 2023/4006
KARAR TARİHİ : 16.10.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2020/930 E., 2020/771 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Esastan ret

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 20.09.2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; “müvekkilinin Bitlis Açık Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olduğu dönemde, Bitlis Açık Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Amirliği tarafından 21.04.2015 tarih ve 2015/121 sayılı kararı ile 15 gün hücre cezası ile cezalandırılmasına karar verildiğini ve bu cezaya karşı yapmış olduğu tüm itirazların reddedilmesi üzerine kanun yararına bozma yoluna gidilerek kararın Yargıtay l. Ceza Dairesinin 08.05.2017 tarihli 2017/806 E. 2017/1496 K. sayılı kararı ile bozulduğunu, yeniden yapılan inceleme neticesinde İnfaz Hakimliğince davacı hakkında verilen cezanın iptaline karar verildiğini, hukuka aykırı bir şekilde verilen hücre cezası sebebiyle Ahlat Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/129 Esas ve 2008/214 Karar sayılı ilamı ile verilen 2 yıl hapis cezasının şartlı tahliye tarihi 30.06.2015 olmasına rağmen verilen hücre cezası nedeniyle bihakkın tahliye tarihine kadar cezasını infaz ettiğini, denetimli serbestlikten yararlanma hakkını yitirdiğinden dolayı tahliyesinin 331 gün geç yapılması sebebiyle maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek 350.000 TL maddi ve 200.000 TL manevi tazminatın 05.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ile davalıdan tahsilini” talep etmiş, davacı vekili 28.20.2019 tarihli dilekçesi ile taleplerinden kısmi feragat ettiklerini belirterek davanın 50.000 TL maddi ve 150.000 TL manevi tazminat üzerinden devam etmesini talep etmiştir.

2.Davalı vekili 28.10.2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; ” davanın süresinde açılmadığını, tazminat talebinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davanın reddi gerektiğini” beyan etmiştir.

3.Bitlis 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.10.2019 tarihli ve 2019/279 Esas, 2019/390 Karar sayılı kararı ile mahkemenin görevsizliği nedeniyle talebin reddine karar verilmiştir.

4.Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 30.01.2020 tarihli ve 2020/99 Esas 2020/142 Karar sayılı kararı ile yokluğunda verilen kararın ve davacının istinaf dilekçesinin davalı vekiline tebliğ edildiğine ilişkin belgeye dosya içerisinde rastlanılmadığı anlaşıldığından, gerekçeli karar ve davacının istinaf dilekçesi davalı vekiline tebliğ edilmiş ise tebligat parçasının dosyaya konulması, tebliğ edilmemiş ise gerekçeli karar ve istinaf dilekçesinin davalı vekiline tebliği ile davalı vekilinin kararı istinaf etmesi halinde istinaf dilekçesinin davacı vekilini de tebliğinin sağlanarak, istinaf dilekçesi ve tebligat parçaları ile birlikte iade edilmesinin temini için dosyanın ilk derece mahkemesine tevdiine karar verilmiştir.

5.Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 10.07.2020 tarihli ve 2020/930 Esas 2020/771 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

6.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 15.12.2021 tarihli, davacı vekilinin temyiz isteminin esastan reddi görüşünü içerir tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi; davanın reddi kararının hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince; 5271 sayılı CMK’nun 141 ve 142. Maddelerinde; suç soruşturması veya kovuşturması sırasında haksız yere koruma tedbirlerine maruz kalanlar tarafından açılacak tazminat davalarında görevli mahkemelerin Ağır Ceza Mahkemeleri olduğu istisnai olarak hükme bağlandığı, davacı, hükümlü olarak cezaevinde bulunduğu sırada hakkında hukuka aykırı biçimde disiplin cezası uygulandığı ve bu sebeple denetimli serbestlikten yararlanamayıp ceza evinden gecikmeli olarak çıktığı iddiasıyla tazminat talep ettiği, söz konusu talebin CMK’nın 141. maddesi kapsamında suç soruşturması ve kovuşturması ile ilgili olmadığı, kovuşturma aşamasından sonra cezanın infazı sırasında ortaya çıkan bir sebepten kaynaklandığı, Ağır Ceza Mahkemelerin’in tazminat davalarındaki görev ve yetkisi istisnai olan yasal düzenlemeden kaynaklanmakta olup dava konusu talep kapsamında yargılama yetkisi ise Ağır Ceza Mahkemelerinin görev alanının dışında kaldığı, davacının talebi haksız fiil sorumluluğuna dayanmakta olup, dava konusu yapılan hadiselerin temelinde İnfaz Kurumunun haksız idari işlemi yer almakta olduğu, ancak söz konusu idari işlem yargı denetiminden de geçerek karma bir nitelik kazandığı, Adli yargı (Ağır Ceza Mahkemesi) ile idari yargı arasında benzer bir hususta çıkan görev uyuşmazlığında Uyuşmazlık Mahkemesinin 2018/164 E.-2018/183 K. sayılı ilamında açılan davanın adli yargı yerinde çözülmesi gerektiğini belirtildiği, ancak yukarıda izah edildiği üzere bu davaların Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmesi de yasal olarak olanaksız olduğu, haksız fiil sorumluluğuyla ile ilgili açılan davalarda istisnalar hariç olmak üzere genel olarak yargılama yapma yetkisinin asliye hukuk mahkemelerinin görev alanında bulunduğu, dava konusu uyuşmazlık ile ilgili olarak da kanunlarımızda herhangi bir istisnai görev düzenlemesi bulunmadığı, bu suretle işbu dosyada da 6100 sayılı HMK ve 6098 sayılı Borçlar Kanunu kapsamında yargılama yapma görev ve yetkisinin Bitlis Asliye Hukuk Mahkemesinde olduğu değerlendirilerek; 5271 sayılı CMK’nun 5/1. maddesi uyarınca mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince; hukuka aykırı bir şekilde davacıya verildiği iddia olunan disiplin hücre cezası sebebiyle davacının denetimli serbestlikten yararlanma hakkını yitirdiği, bundan dolayı tahliyesinin 331 gün geç yapıldığı, davacının cezaevinde kaldığı 331 günlük fazla süre nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulmuş ise de; Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 04.12.2013 tarih ve 2013/20679 Esas 2013/27877 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere disiplin cezası ve infaza ilişkin hukuka aykırılıkların CMK’nın 141 ve devamı maddelerinde tahdidi olarak sayılmış bulunan koruma tedbirlerinden olmadığı anlaşılmakla; vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre mahkemenin kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, toplanıp karar yerinde gösterilen deliller uyarınca mahkemede oluşan kanaat ve takdirin dosya kapsamına uygun bulunduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin ileri sürdüğü neden yerinde görülmeyerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
5271 sayılı CMK’nın 142 nci maddesinin beşinci fıkrasındaki; ”Mahkeme, dosyayı inceledikten sonra yeterliliğini belirlediği dilekçe ve eki belgelerin bir örneğini Devlet Hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilcisine tebliğ ederek, varsa beyan ve itirazlarını onbeş gün içinde yazılı olarak bildirmesini ister.”, altıncı fıkrasındaki ”İstemin ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde ve tazminat hukukunun genel prensiplerine göre verilecek tazminat miktarının saptanmasında mahkeme gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapmaya veya hâkimlerinden birine yaptırmaya yetkilidir.” ve yedinci fıkrasındaki; ”Mahkeme, kararını duruşmalı olarak verir. İstemde bulunan ile Hazine temsilcisi, açıklamalı çağrı kâğıdı tebliğine rağmen gelmezlerse, yokluklarında karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemelere muhalefet edilerek, kararın duruşmalı olarak verilmesi gerektiği gözetilmeden,Cumhuriyet savcısından yazılı mütalaa alınarak tensiben yazılı şekilde karar verilmesinin, hukuka kesin aykırılık hallerinden olduğu tespit edilmiştir.

V. KARAR
Başkaca yönleri incelenmeyen Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 10.07.2020 tarihli ve 2020/930 Esas 2020/771 Karar sayılı kararının gerekçe bölümünde açıklanan nedenle 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Bitlis 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 16.10.2023 tarihinde karar verildi.