Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/10110 E. 2023/4966 K. 14.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/10110
KARAR NO : 2023/4966
KARAR TARİHİ : 14.11.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2019/6213 E., 2019/3343 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Ret, bozma

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin 12.02.2020 tarihinde tebliği üzerine davalı vekilinin 18.02.2020 tarihinde verdiği dilekçesinde hükme ilişkin temyiz sebeplerini bildirerek katılma yolu ile temyiz isteminde bulunduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 15.09.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/20630 sayılı soruşturmasına konu silahlı terör örgütüne üye olmak suçu sebebiyle 09.08.2016 tarihinde gözaltına alınarak 13.08.2016 tarihinde tutuklanıp, 20.03.2017 tarihinde tahliye edildiğini, davacı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini belirtmiş, memur olan davacının gözaltında ve tutuklulukta kaldığı sürede yaşadığı maddi ve manevi kaybın tazmini açısından 100.000,00 TL maddi, 1.000.000.000 TL manevi tazminata gözaltı tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya ödenmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili 28.02.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan tazminat davasının süresi içinde açılmadığını, davacının dilekçesinde maddi ve manevi tazminat istemine dayanak olarak gösterilen sebeplerin soyut iddialardan ibaret olduğunu, tazminatın yasal dayanağı ve hangi kıstaslara göre hesaplandığının belgelerle kanıtlanamadığını, manevi tazminat için tutuklama tarihinden geçerli olmak üzere faiz yürütülmesi talebinin yasaya aykırı olduğunu ve davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.

3. Mersin 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 10.04.2018 tarihli ve 2018/58 Esas, 2018/269 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 17.04.2019 tarihli ve 2019/1726 Esas, 2019/971 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvuruları yerinde görülerek eksik inceleme yapıldığı ve eksik manevi tazminata hükmolunduğu gerekçeleri ile hükmün bozularak İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine hükmedilmiştir.

5. Mersin 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 04.07.2019 tarihli ve 2019/182 Esas, 2019/419 Karar sayılı kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi bozma kararı doğrultusunda eksiklikler giderildikten sonra davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

6. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 30.12.2019 tarihli ve 2019/6213 Esas, 2019/3343 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

7. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 10.12.2021 tarihli tebliğnamesi ile temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanmasını talep etmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Davacı vekilinin temyiz istemi, hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının eksik olduğuna ilişkindir.

2. Davalı vekilinin temyiz istemi, davanın reddi gerektiğine ve tutuklamadan faiz hükmedilmesinin hatalı olduğuna ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Mersin 4. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçesinde “… Davacının açığa alındığı ve ihraç edildiği tarihler arasında maaş alıp almadığının Mersin Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü’ne sorulduğu, gelen yazı cevabına göre davacının 09.08.2016 tarihinde görevden uzaklaştırıldığı ve 29.10.2016 tarihi itibariyle kurum ile ilişiğinin kesildiği, davacının Temmuz 2016 ayında kendisine tam olarak ödenen 3.129,04 TL olan net maaşı bir sonraki ay 1/3 oranında kesilerek 2/3 oranında hesaplandığı, kişiye Ağustos-Eylül-Ekim 2016 için aylık 2.184,12 TL olmak üzere toplam 6.552,36 TL ödeme yapıldığı, 29.10.2016 tarihinde ihraç edilen davacıya ödenen ücretler için geri alınma yoluna gidilmediği bildirilmiştir.

Sonuç olarak; davacı hakkında yapılan yargılama nedeniyle 09.08.2016-20.03.2017 tarihleri arasında gözaltı ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılamalar sonucunda davacı hakkında beraat kararı verildiği, bu nedenle hakkında daha öncesinde beraat edilen suç yönüyle tutuklama kararı bulunan davacının tutuklulukta geçirdiği sürenin aşağıda açıklanan nedenle tamamı için maddi tazminatın hesaplanmaması gerektiği, nitekim davacının Mersin Denetimli Serbestlik Biriminde öğretmen olarak görev yaptığı 09.08.2016 tarihinde gözaltına alındığı, yine davacı hakkında gözaltına alındığı gün görevden uzaklaştırma kararı verildiği ve davacının temmuz 2016 ayına ait maaşını tam olarak aldığı, Ağustos-Eylül-Ekim 2016 aylarına ilişkin maaşının üçte ikisinin kendisine ödendiği, davacının 29.10.2016 tarihli 675 sayılı KHK ile kamu görevinden ihraç edilmiştir. Davacı görevden uzaklaştırıldığı 09.08.2016 tarihten ihraç edildiği 29.10.2016 tarihine kadar olan maaşını da yasal şartlara göre 2/3 oranında aldığı ve devlet memurlarının maaşını peşin alması nedeniyle, davacının 2016 yılı 10. aya ilişkin maaş ödemesi yapıldığı dikkate alındığında bu tarihe kadar da maddi bir zararının doğmadığı … anlaşılması karşısında da davacının 01.11.2016 tarihinden tahliye olduğu döneme kadar maddi zararının doğduğu kabul edilerek aylık asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiğinin kabulü ile davacının 01.11.2016-20.03.2017 döneme ilişkin Asgari Ücret net hesabına göre … toplam 140 gün tutuklulukta kaldığı süre yönüyle taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek davacının bu süre zarfında net zararı olan toplamda 6.342,16 TL maddi zararının doğduğunun kabul edilebileceği ve bu zarara 01/11/2016 tarihinden itibaren faiz hükmedilmesine, manevi tazminat açısından ise; tazminatın sebepsiz zenginleşmeye yol açmaması, tutukluluk tarihindeki genel-ekonomik şartlar, davacının sosyal ve ekonomik durumu göz önünde bulunduralarak sadece elem-ızdırabın dindirilmesi ile hak ve nesafet ölçüleri gözetilerek 12.500,00 TL manevi tazminata talep doğrultusunda 09/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte hükmedilmesine ve fazlaya ilişkin talebin reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.” denilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince maddi tazminat miktarının 6.295,36 TL’ye indirilmesi ve manevi tazminat miktarının 20.000,00 TL’ye yükseltilmesi suretiyle düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/20630 Soruştuma – 2017/28569 Karar sayılı soruşturma dosyası kapsamında, davacının silahlı örgüt suçundan 09.08.2016 – 20.03.2017 tarihleri arasında 223 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan soruşturma sonunda davacı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, kararın 29.12.2017 tarihinde kesinleştiği, gözaltı ve tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 inci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.

Davalı vekilinin, davacı vekilinin temyiz başvuru dilekçesinin 12.02.2020 tarihinde kendisine tebliği üzerine 18.02.2020 tarihinde temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmış olup, davalı vekilinin hükmü katılma yolu ile temyiz ettiği kabul edilmekle, tebliğnamedeki temyiz kesinlik sınırı ve hükmedilen tazminat miktarı nedeniyle hükmün davalı bakımından kesin olduğundan bahisle ret isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.

A. Davacı vekilinin temyiz sebeplerine yönelik olarak
1. Davacı lehine fazla maddi tazminata hükmolunması bozma nedeni yapılmakla, davacı vekilinin hükmedilen maddi tazminat miktarının eksik olduğuna ilişkin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

2. Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda fazla manevi tazminata hükmolunması hukuka aykırı bulunmuştur.

B. Davalı vekilinin temyiz sebeplerine yönelik olarak
1. Davacının gözaltında kaldığı suçtan yapılan soruşturma neticesinde hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, davanın süresinde açıldığı, mükerrer dava bulunmadığı, davacının tazminat isteyemeyecek kişilerden olmadığı gözetildiğinde tazminat isteme koşullarının oluştuğu anlaşılmakla, davalı vekilinin davanın reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

2. Haksız fiil niteliğinde kabul edilen bu tür işlemlerin tâbi bulunduğu tazminat hukukunun genel prensipleri ve yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre, hükmedilen tazminat miktarına gözaltına alınma tarihinden yasal faiz uygulanmasına karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

3. Tutuklama tarihinden sonra kamu görevinden ihraç edilen ancak Ekim 2016 maaşını tam olarak alan davacının maddi kaybının 15.11.2016 tarihinden başlayacağı gözetilmeden bu tarihten tahliye tarihi olan 20.03.2017 tarihine kadar geçen süre için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca 16 yaşından büyükler için belirlenen net asgari ücret miktarı üzerinden hesaplanan 5.663,52 TL maddi tazminatın, zararın doğduğu tarih olan 15.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine hükmedilmesi gerekirken, bu miktarın üzerinde kalacak şekilde gözaltı tarihinden itibaren asgari ücret üzerinden hesaplanan fazla maddi tazminata hükmedilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünün (A.2) ve (B.3) paragrafında açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 30.12.2019 tarihli ve 2019/6213 Esas, 2019/3343 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye kısmen uygun kısmen aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.11.2023 tarihinde karar verildi.