Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2021/10029 E. 2023/4102 K. 17.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/10029
KARAR NO : 2023/4102
KARAR TARİHİ : 17.10.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2020/260 E., 2020/485 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz isteminin esastan reddi

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, aynı Kanun’un 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 09.10.2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının silahlı örgüte üye olma suçunu işlediği gerekçesi ile 13.04.2017 tarihinde gözaltına alındığını, aynı tarihte evinde arama ve elkoyma işleminin yapıldığını, 29.05.2019 tarihinde hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davacının daha önceden aylık 2.050,00 TL kazancı olduğunu ancak soruşturma nedeniyle maddi zarara uğradığını ve manevi sıkıntılar yaşadığını belirterek, davacı hakkındaki haksız ve hukuka aykırı arama, elkoyma ve gözaltı nedeniyle 500.000,00 TL maddi ve 500.000,00 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili 25.10.2019 havele tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının maddi zararını belgelendirmediğini, dava süresi ve yetki yönünden araştırma yapılması gerektiğini, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu ve davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.

3. Bingöl 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.01.2020 tarihli ve 2019/378 Esas, 2020/7 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesinin, 11.06.2020 tarihli ve 2020/260 Esas, 2020/485 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.

5.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 30.11.2021 tarihli tebliğnamesi ile temyiz isteminin esastan reddini talep etmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi; eksik maddi ve manevi tazminata hükmolunduğuna ve ceza davasında davacı tarafından avukata ödenen avukatlık ücretinin maddi tazminata dahil edilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Bingöl 1. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçesinde “… davacının vekili vasıtasıyla sunmuş olduğu 09/10/2019 havale tarihli dilekçesi, KYOK’un 16/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği ve 01/08/2019 tarihinde kesinleştiği hususları dikkate alındığında davanın 3 aylık yasal süresinde ve davacının adresine göre yetkili ve görevli olan mahkememizde açıldığı anlaşılmıştır. Buna göre;

Maddi zarar, haksız olarak yakalanan veya tutuklanan kişinin, yakalama, gözaltı veya tutuklama süresinde, uğradığı gelir kaybı ile haksız işlemler nedeniyle yaptığı giderler toplamıdır. Buna göre, dava dilekçesi ve mahkememizce toplanan diğer belgelerden davacının Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından 13/04/2017 tarihinde gözaltına alındığı 15/04/2017 tarihinde serbest bırakıldığı gözaltına alınmadan önce işçi olarak çalıştığı, Bingöl Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünün 13/04/2017-15/04/2017 tarihleri arasında 16 yaşından büyük işçilerin aylık net ve brüt asgari ücret tutarlarının 1.404,06 TL olduğu 3 günlük gözaltı nedeniyle gelir elde edemediği, emek ve iş gücünün engellendiği, anlaşılmakla; davacının maddi olarak zarara uğradığı kanaatine varılmış, sebepsiz zenginleşme hükümleri, gözaltında geçirmiş olduğu sürelere ilişkin asgari ücret tarifesi nazara alınarak gözaltına alındığı gün hesaba katılıp serbest bırakıldığı gün dikkate alınmayarak 118,50 TL maddi tazminat takdir edilmiş bu tazminata davacının talebi doğrultusunda haksız gözaltı tarihi olan 13/04/2017 tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilerek neticeten davacının koruma tedbirleri nedeniyle maddi tazminat davasının kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiştir.

Manevi zarar, kişinin gözaltında veya tutuklulukta geçirdiği süre zarfında, itibarının sarsılması, toplum içindeki konumu, maddi durumu, yüklenen suçun niteliği, gözaltında kaldığı süre miktarı, duyduğu acı, ızdıraplar ve ruhsal sıkıntılar nedeniyle belirlenen zararlardır. Buna göre, davacının sosyal ve ekonomik durumu, görevi, haksız gözaltında kaldığı süre, atılı suçun niteliği, lekelenmeme hakkının ihlal edilmesi, gözaltında kaldığı süreçte duymuş olabileceği acı ve ızdıraplar, ailesinin bu durumdan olumsuz etkilenmesi, ekonomik sıkıntılar yaşaması, soruşturma ve kovuşturma süresi, çevre baskısı altında kalması, serbest bırakıldıktan sonra adli kontrol altında kalması, seyahat özgürlüğünün kısıtlanması, gibi hususlar dikkate alınarak, davacının manevi olarak zarara uğradığı kanaatine varılmış ve maddi zararı için hesaplanan 118,50 TL’lik kaybı da nazara alınarak 190,00 TL manevi tazminat takdir edilmiş, bu tazminata davacının talebi doğrultusunda haksız gözaltı tarihi olan 13/04/2017 tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilerek neticeten davacının koruma tedbirleri nedeniyle manevi tazminat davasının kısmen kabul ve kısmen reddine dair oy birliğiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince maddi tazminat miktarının 93,60 TL’ye indirilmesi suretiyle düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
1. Tazminat talebinin dayanağı olan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/33587 Soruşturma – 2019/21611 Karar sayılı soruşturma dosyası kapsamında, davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 13.04.2017 – 15.04.2017 tarihleri arasında 2 gün gözaltında kaldığı ve 13.04.2017 tarihinde evinde arama yapıldığı, yapılan soruşturma sonunda hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, kararın 01.08.2019 tarihinde kesinleştiği, gözaltı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 142 inci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve tazminat koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.

2. Davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir manevi tazminat tayin edildiği ve asgari ücreti aşan bir geliri olduğunu belgeleyemeyen davacı lehine asgari ücret üzerinden hesaplanan maddi tazminat miktarında isabetsizlik görülmemiş olup, kararda hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 29.05.1957 tarihli, 1957/4 Esas, 1957/16Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere; vekalet ücreti yargılama giderlerindendir. Buna göre karşı tarafa yüklenmesi gereken vekalet ücretinin bağımsız bir varlığı olamayacağından ayrı bir dava konusu da yapılamayacaktır. Davacının, kendi vekili ile yaptığı ve sadece tarafları bağlayan ücret sözleşmesi niteliğindeki vekalet akdi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilmeyeceği gözetilmelidir.

Anılan ve yerleşik Yargıtay uygulamaları nazara alındığında, tazminat talebinin dayanağını oluşturan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekalet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamına dahil edilemeyeceği anlaşıldığından davacı vekilinin ceza davasında dolayısıyla davacının ödemek zorunda kaldığı vekalet ücretinin de maddi zarar hesabında göz önünde bulundurulması gerektiğine yönelik temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesinin, 11.06.2020 tarihli ve 2020/260 Esas, 2020/485 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Bingöl 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.10.2023 tarihinde karar verildi.