YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/9809
KARAR NO : 2023/3477
KARAR TARİHİ : 28.09.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/438 E., 2016/14 K.
SUÇ : 2863 sayılı Kanuna muhalefet
HÜKÜM : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 14.01.2016 tarihli ve 2015/438 Esas, 2016/14 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 2863 sayılı Kanuna muhalefet suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan vekilinin temyiz isteği;
1-Eksik inceleme ile karar verildiğine,
2-Verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
3- Sanığın cezalandırılması gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Yerel mahkemenin kabulü;”Sanıkların Çeşme ilçesi Ilıca Mahallesi 71 ada 1 parselde kayıtlı bulunan taşınmazın 1/2 hisse ile malikleri oldukları, bu taşınmazın İzmir 1 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 13/05/2006 gün ve 555 sayılı kararı ile kentsel sit alanı içerisinde bulunduğu, sanıkların bu taşınmazı 02/11/2006 tarihinde satın aldıkları, satın aldıktan sonra koruma bölge kuruluna başvurarak taşınmazda tadilatta bulunmak istediklerini belirttikleri, koruma kurulunun 30/03/2007 tarih ve 2239 sayılı kararı ile sanıkların talebi doğrultusunda yapının arka kısmındaki sundurmanın kapalı mekan olarak kullanılmaması ve ön cephedeki sundurmanın ahşap dikmeler ile yapılması koşuluyla tadilatının uygun olduğunu ve bu yönde kurula onarım projesi sunulmasının gerektiği yönünde karar alındığı, ancak sanık …’in kendi beyanından da anlaşılacağı üzere taşınmazda koruma kurulunun bu izni dışında taşınmazın ön ve arka kısımlarında 2.31×3.86 metre, 2,31×3,70 metre ve 4.76×3.76 metre ebatlarında ahşap sundurma olan kısımların betonarmeye çevrildiğinin ve koruma kurulunun kararında açıkça kapalı alan olarak kullanılmaması gerektiğinin belirtildiği halde kapalı alan olarak kullanıldığı, ayrıca arka cephede 3.75×4.32 metre ebatlarında ve 2.12 metre yüksekliğinde müştemilat olarak kullanılan bir yapının yapıldığı, bu hususta Çeşme Belediyesinin de imara aykırılık ile ilgili 11.12.2014 tarihli tespitinin bulunduğu, yargılama aşamasında olay yerinde keşif yapıldığı ve alınan raporda yukarıda belirtilen hususların açıklandığı, ayrıca raporda belirtilen hususların imara aykırı olduğunun ve bina niteliğinde olduğunun belirtildiği, değişikliklerin 2007 ile 2009 yılları arasında yapılmış olabileceğinin açıklandığı, sanık …’in savunmasında bahse konu ilavelerin kendisinin yaptırdığını, ancak bunlar için belediyeye ruhsat talebinde bulunduklarını belirttiği, taşınmazın kentsel kapsamında olması sebebiyle koruma kurulundan izin alınmadan taşınmaza müdahale edilemeyeceği, koruma kurulundan alınan iznin kapsamının dışında taşınmaza müdahale edildiğinin yapılan keşif ve tespitlerle sabit olduğu, bu haliyle taşınmazda tadilat yaptıran sanık …’in üzerine atılı 2863 sayılı Yasaya muhalefet suçunu işlediği, sanık hakkında TCK 184. maddesinin de uygulanabileceği iddianamede belirtilmiş ise de fikri içtima kuralları gereğince ağır olan 2863 sayılı Yasaya muhalefet suçundan hüküm kurulduğu, Belediye’ye sonradan ruhsatlandırma için yapılan başvurunun atılı suçun mevcudiyetini ortadan kaldırmayacağı anlaşılmakla sanık …’in cezalandırılması yoluna gidilmiş, müdahalenin niteliğine göre alt sınırdan uzaklaşılarak ceza hükmü kurulmuş, imara aykırılığın ve müdahalenin giderilmemesi nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması yoluna gidilmemiş, sanığın sabıkasının olmaması, sanığın bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkememizde olumlu kanaat oluşması nedeni ile sanığa verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın TCK’nın 51. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verilmiş;
Her ne kadar sanık … hakkında da atılı suçtan dava açılmış ise de sanığın sadece maliklerden biri olmasının atılı suç için yeterli olmadığı, taşınmazdaki tadilatların sanık … tarafından yaptırıldığı, sanık …’ın bu tadilatlara katkısının olduğuna dair delil olmadığı anlaşılmakla atılı suç sabit görülmeyerek sanık …’ın beraatine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”
B. Sanık savunmasında;” Ben eşimin beyanlarına katılıyorum. Taşınmaz eşim ve benim adıma kayıtlıdır. 2007 yılında taşınmazı aldıktan sonra bazı tadilatlar yaptık. Belediyeye başvurarak ruhsatlandırma işlemlerinide başlattık. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum dedi.”
C. Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesince mahallinde keşif yapılmış akabinde mimar bilirkişisi raporunu sunmuştur.
IV. GEREKÇE
1-11.12.2014 tarihli yapı tatil zaptı ile kentsel sit alanı üzerinde bulunan taşınmazda projeye aykırı olarak ön ve arka kısımda ahşap sundurma olarak görünen kısımların beton sundurma olarak yapıldığı ve kapalı mekan olarak kullanıldığı ayrıca arka cephede müştemilat yapıldığı tespit edilmesi üzerine sanıkları hakkında 2863 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kamu davası açıldığı, suça konu taşınmazın tapuda sanık … ve temyiz dışı sanık … adına kayıtlı olduğu, temyiz dışı sanık …’in mahkemede tadilatları kendisinin yaptırdığına dair beyanları dikkate alındığında mahkemece sanık … hakkında verilen beraat kararında hukuka aykırılık görülmemiştir.
2. Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 14.01.2016 tarihli ve 2015/438 Esas, 2016/14 Karar sayılı kararında katılan vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılanın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.09.2023 tarihinde karar verildi.