YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/9794
KARAR NO : 2023/2447
KARAR TARİHİ : 06.07.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/247 E., 2016/3 K.
SUÇ : 2863 sayılı Kanun’a aykırılık
HÜKÜM : Beraat, mahkumiyet
Sanıklar hakkında 2863 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Denizli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.01.2016 tarihli ve 2015/247 Esas, 2016/3 Karar sayılı kararı ile sanık … hakkında 2863 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi uyarınca beraatine,
2.Denizli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.01.2016 tarihli ve 2015/247 Esas, 2016/3 Karar sayılı kararı ile sanık … hakkında 2863 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatine,
3. Denizli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.01.2016 tarihli ve 2015/247 Esas, 2016/3 Karar sayılı kararı ile sanık … hakkında 2863 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan, 2863 sayılı Kanun’un 65 inci maddesinin (son) bendi, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 58 inci maddesinin altıncı ve yedinci maddesi, 53 üncü maddesi uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
4. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 28.10.2020 tarihli ve 2016/93916 sayılı, onama ve bozma görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdii olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan vekilinin sanıklar hakkında temyiz isteği;
1.Sanıklar … ve … hakkında verilen beraat kararının yasaya aykırı olduğuna, cezalandırılmaları gerektiğine,
2.Sanık …’in 2863 sayılı Kanun’un 65 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince cezalandırılması gerektiğine,
3.Sanık … hakkında daha yüksek ceza tayin edilmesi gerektiğine,
4.Diğer temyiz sebeplerine,
İlişkindir.
B. Sanık …’in temyiz isteği;
1.Eksik inceleme ile hüküm kurulduğuna,
2.Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Yerel Mahkemenin Kabulü
1. “Denizli Müze Müdürlüğü tarafından 26/02/2015 tarihli tutulan raporda Gürlek mahallesi Kaya mezarları ve Antik Taş Ocakları 1. derece Arkeolojik Sit Alanı içinde kalan M22.a.16 d-a pafta, 200 numaralı parselin büyük bir kısmını kapsayan antik taş ocağının batı cephesini örten toprağın iş makinesi ile tarlaya doğru çekildiği, mermer ocağının muhtelif yerlerinin tahrip edildiği, tarlaya bitişik antik taş ocağında yapılan tahribat kuzey-güney doğrultusunda yaklaşık 50 metre uzunluğunda geniş bir kanal açılarak tahribatın genişletildiği, ayrıca taş ocağının bulunduğu tümülüs olan tepenin iş makinesi ile dağıtıldığı, tahrip edildiği, kuzey bitişiğine zeytin ağaçları dikildiği inceleme sırasında tespit edildiği, mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi raporundan Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğünün 24/01/2007 tarih ve 666 sayılı kararı ile tescil edilerek 1. derece Arkeolojik Sit Alanı olarak korumaya alınan Honaz İlçesi, Gürlek Mahallesi Kaya Mezarları ve Antik Taş Ocaklarının bulunduğu 200 parsel içindeki kaçak kazı ve tahribatların suç teşkil ettiği, Koruma Uygulama ve Denetim bürosundan izin alınmaksızın bağımsız kazılar yanında kanal şeklinde sokulmuş kepçe ile kazıların bulunduğu tespit edilmiştir. Sanık …’in tarlasının bitişiğindeki 1. derece arkeolojik sit alanı içerisinde izin almaksızın kazı yapmak ve ağaç dikmek suretiyle inşai ve fiziki müdahalede bulunduğu, bu şekilde üzerine atılı suçu işlediği anlaşıldığından 2863 sayılı Yasa’nın 65/son maddesi gereğince cezalandırılmasına, sanık …’nın kepçe operatörü olup ücret karşılığında sanık … için çalıştığı suç işleme kastının bulunmadığı bu nedenle CMK’nın 223/2-c maddesi gereğince beraatine karar vermek gerektiği, sanık …’in olay yerine yakın tarlasında çalışırken sanık …’in kazı yaptırdığı yere gelip onların aracı ile köye dönmek için beklediğini belirten savunması ve bu savunmayı doğrulayan diğer sanık beyanları karşısında atılı suçu işlediğine dair savunmasının aksine cezalandırılmasına yeter kesin ve somut bir delil bulunmadığından CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar vermek gerektiği, kanaatine varılarak sanıklar hakkında aşağıda ki hüküm fıkrası kurulmuştur.” denilmektedir.
2. Sanık … savunmasında; “Söz konusu arazi tapulu arazimdir. ben ilk kez bu olaydan sonra sit alanı içinde olduğunu duydum. Sit alanı içinde olduğunu bilmiyordum. Tarlamın kenarından su tesfiye etmek için kanal açtırıyordum. Ağaç dikecektim. kesinlikle define aramıyordum. … benim kayınım olur. Onunda bitişikte arazisi var. Hissedarız. …’da kepçe kullanan kişidir. Kendisine saati 100 TL’ye çalıştırıyordum. suçlamaları kabul etmiyorum dedi.” demiştir.
3. Sanık … savunmasında; “Ben olay tarihinde …’in tarlasına ve olay yerine 700-800 metre mesafede bahçemde budama yapıyordum, diğer sanıklarda iş makinesi ile tarlada çalışıyorlardı, görünüyordu, akşam üzeri eve dönerken araçlarından faydalanmak için yanlarına gittim, o esnada jandarma geldi, bu sebeple hakkımızda işlem yaptı” demiştir.
4. Sanık … savunmasında; “Ben kepçe operatörü olarak çalışıyorum, daha önce de …’e iş yaptım, olay tarihinde de aradı, çalışmak için tarlasına gittim, biz tarlada su arığı açıyorduk, işi bitirdik, dönerken jandarma geldi, …’te biz işi bitirdiğimizde yanımıza geldi, başlangıçta yoktu, sulama kanalı zaten vardı, ben kepçe ile sadece genişlettim su geçsin diye, ben sit alanı olduğunu bilmiyordum, nereden ararsalar oraya iş yapmaya giderim.” demiştir.
5. Mahkemece mahallinde 02.102015 tarihinde keşif icra edilmiş olup, keşif neticesinde alınan arkeolog bilirkişi heyeti raporunda, dava konusu yerin I. derece arkeolojik sit alanı içerisinde kaldığı, iş makinesi ile kanal açımı sırasında taş ocaklarının belli bölümlerinin kırılarak tahrip edildiği, kültürel tabakaya fiziki müdahalede bulunulduğu, kültür katmanının tahrip edildiği belirtilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Sanıklar … ve … Hakkında Kurulan Beraat Hükümlerine Yönelik Katılan Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden;
1. Olay günü kolluk ekiplerine, …’in taş ocakları yakınındaki tarlasında tesviye görüntüsü altında define bulmak için kazı yapıldığı yönünde gelen ihbar üzerine kolluk ekiplerince olay yerine intikal edildiği, kepçenin çalıştığı ve Murat tarafından kullanıldığı, olay yerinde de Ali ve Ahmet’in bulunduğunun tespit edildiği, sanık …’in savunmasında, olay günü Ali’nin tarlasına 700-800 metre mesafedeki bahçesinde budama yaptığını, diğer sanıkların da iş makinesi ile tarlada çalıştığını, akşam üzeri eve dönerken araçlarından faydalanmak için yanlarına gittiğini, o esnada jandarmanın geldiğini, olayla ilgisi olmadığını beyan ettiği, sanık …’ın savunmasında, kepçe operatörü olarak çalıştığını, daha önce de Ali ile iş yaptığını, olay tarihinde de Ali’nin aradığını ve kendisinin de çalışmak için Ali’nin tarlasına gittiğini, sit alanı olduğunu bilmediğini, nereden ararlarsa oraya iş yapmaya gittiğini, Ahmet’in başlangıçta olay yerinde olmadığını, işi bitirdikleri zaman geldiğini beyan ettiği, sanık …’nin de savunmasında, Ahmet’in kendisinin kaynı olduğunu, bitişikte arazisi bulunduğunu, Murat’ın da kepçeci olduğunu, kendisini ücret karşılığında çalıştırdığını beyan ettiği anlaşıldığından, sanıklar Murat ve Ahmet’in beraatine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
B. Sanık … Hakkında Kurulan Mahkumiyet Hükmüne Yönelik Katılan Vekilinin ve Sanığın Temyiz İstekleri Yönünden;
1. Olay günü kolluk ekiplerine, …’in taş ocakları yakınındaki tarlasında tesviye görüntüsü altında define bulmak için kazı yapıldığı yönünde gelen ihbar üzerine kolluk ekiplerince olay yerine intikal edildiği, kepçenin çalıştığı ve Murat tarafından kullanıldığı, olay yerinde de Ali ve Ahmet’in bulunduğunun tespit edildiği, sanık …’nin savunmasında, dava konusu yerin tapulu arazisi olduğunu, sit alanı içerisinde kaldığını bilmediğini, tapuda bu yönde şerh olmadığını, bu yönde ilan yapıldığından haberi olmadığını, tarlanın kenarından su tesviye etmek için kanal açtırdığını beyan ettiği dosya kapsamında,
2863 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinde 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının, ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu, başka bir deyişle, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ; sit alanları yönünden Resmi Gazetede yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının, kişilerin, sahip oldukları veya kullandıkları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı, belirtilen kuralların, 2863 sayılı Kanun’un 65 inci maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp, aksi yöndeki kabulün, 6498 sayılı Kanun’un amacına da ters düşeceği;
Dolayısıyla, sözü edilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile koruma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, şerhin varlığına veya tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Diğer yandan, taşınmaz bir varlığın korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı olarak tescil edilmesinin ya da bir bölgenin, doğal, tarihi ve kültürel özellikleri nedeniyle sit alanı olarak belirlenmesinin, taşınmazın veya bölgenin özel bir statüye tabi tutulması gerektiği ve taşınmaz üzerinde ya da bölge içerisinde keyfi uygulamalarda bulunulamayacağı anlamına geldiği, bu bakımdan kural olarak, 6498 sayılı Kanun değişikliği sonrası tebliğ – yayım – internette duyuru; anılan değişiklik öncesi ise şerh – ilan yöntemleri ile taşınmazın ya da bölgenin tescilinden ilgililerin haberdar olmalarının sağlanacağı;
Bununla birlikte, Türk Medeni Kanununda yer alan “iyi niyet” kuralının genel bir hukuk ilkesi olarak kabul edilip, 2863 sayılı Kanun’un 65 inci maddesinde düzenlenen suç tiplerine yönelik sübut değerlendirmesinde de dikkate alınmasının zorunlu olduğu, başka bir deyişle, 6498 sayılı Kanun değişikliği öncesinde yapılan tescil işlemleri yönünden, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde şerh bulunmayıp, tescil kararı mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmemiş olsa dahi, failin, taşınmazın ya da bölgenin tescilinden haberdar olduğuna dair beyanının göz ardı edilemeyeceği, zira, maliki olduğu veya kullandığı taşınmazın korunması gerekli nitelik taşıdığını ya da sit özelliğiyle bölgesel bazda koruma altına alınan bir alanda bulunduğunu bilen kişinin, taşınmaz üzerinde dilediği zaman dilediği şekil ve kapsamda uygulama yapamayacağını, taşınmazın ya da bölgenin özel statüsünün mümkün kıldığı ölçüde, kamu kurumlarınca yürütülecek izin prosedürü çerçevesinde inşai ve fiziki müdahalelerde bulunabileceğini de bilmesi gerektiği, yapı ya da bölge bazında tescil kararından haberdar olduğu halde, ilgili kurumlara başvurarak, gerçekleştirmeyi düşündüğü inşai uygulamaya yönelik izin almayıp keyfi hareket eden kişinin iyi niyetinden söz edilemeyeceği, dolayısıyla, taşınmazın ya da bölgenin niteliğini bilerek izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunan ya da başlangıçta bilmeyip, kamu görevlilerince düzenlenen zabıt ve tutanaklar ile durumu öğrendiği halde müdahalesine devam eden failin, hukuki koruma altına alınamayacağı;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, sanığın dava konusu yerin sit alanı olduğunu bilmediği yönündeki savunması nazara alınarak, dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydı celp edilerek sit alanı içerisinde kaldığına dair şerh bulunup bulunmadığının denetlenmesi, dava konusu yerin sit alanı olarak tesciline dair kurul kararının mahallinde mutad vasıtalarla ilan edilip edilmediğinin, ilgili, belediye, muhtarlık, kaymakamlık, valilik gibi kurumlardan sorulması, aynı zamanda sit kararının Resmi Gazetede ilan edilip edilmediğinin araştırılması, dava konusu yerin sit alanı olduğunun bölge halkı tarafından bilinip bilinmediği hususunun kolluk vasıtası ile araştırılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi, hukuka aykırı bulunmuş, sanığın temyiz itirazı bu husus açısından yerinde görülmüştür.
2.Kabule göre de; mahkemece mahallinde icra edilen keşif neticesinden alınan arkeolog bilirkişi heyeti raporu ile, kepçe ile kanal açma eylemi nedeniyle sit alanına ve kültürel tabakaya fiziki müdahalede bulunulduğu, taş ocağının belli bölümlerinin iş makinesi ile kırılarak tahrip edildiği, kültür katmanına zarar verildiği hususlarının tespit edildiği, bu hali ile sit alanında zarar meydana gelmesi nedeniyle somut olayda sanığın eyleminin 2863 sayılı Kanun’un 65 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde tanımlanan suçu oluşturacağı gözetilmeksizin, aynı Kanun’un 65 inci maddesinin dördüncü fıkrasına ilişkin uygulama yapılması hukuka aykırı bulunmuş, katılan vekilinin temyiz itirazı bu husus açısından yerinde görülmüştür.
V. KARAR
A. Sanıklar … ve … Hakkında Kurulan Beraat Hükümlerine Yönelik Katılan Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden;
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle Denizli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.01.2016 tarihli ve 2015/247 Esas, 2016/3 Karar sayılı kararında katılan vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılan vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
B. Sanık … Hakkında Kurulan Mahkumiyet Hükmüne Yönelik Katılan Vekilinin ve Sanığın Temyiz İstekleri Yönünden;
Gerekçe bölümünde (B-1-2) bendinde açıklanan nedenlerle Denizli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.01.2016 tarihli ve 2015/247 Esas, 2016/3 Karar sayılı kararına yönelik katılan vekilinin ve sanık …’in temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.07.2023 tarihinde karar verildi.