YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/8860
KARAR NO : 2022/10475
KARAR TARİHİ : 22.12.2022
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma
Hüküm : TCK’nın 44. maddesi de gözönüne alınarak aynı eylemden idari para cezası tutanağı düzenlenmiş olmakla, CMK’ nın 223/7. maddesi uyarınca kamu davasının REDDİNE,
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü;
Mahkemece, sanık hakkında 2918 sayılı Yasa’ nın 48/5 maddesi uyarınca 989 TL idari para cezası tayin edildiği ve sürücü belgesine el konduğu anlaşılmakla, TCK’nın 44/1. maddesi uyarınca trafik ekibince uygulanan 2918 sayılı Yasa’nın yaptırımının TCK’nın 179. maddesindeki yaptırımdan ağır olduğu, sanığın aynı eyleminden dolayı iki ayrı kanun hükmünce iki ayrı yaptırım uygulanması ceza hukukunun temel prensibi ile bağdaşmadığı gerekçesi ile CMK’nın 223/7. Maddesi uyarınca kamu davasının reddine karar verildiği görülerek yapılan incelemede;
1-Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu raporlarında istikrarlı bir şekilde vurgulandığı üzere; 1.00 promilden yüksek olarak saptanan alkol düzeyinin, güvenli sürüş yeteneğini kaybettireceğinin bilimsel olarak kabulü gerektiği; ayrıca; 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Kanunun 19. maddesi ile değişik, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 48. maddesinin ”1.00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 179. maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanır.” şeklindeki 6. fıkrasına göre, 1.00 promilin üzerinde alkol veya uyuşturucu madde alınması sonrası … kullanılmasının atılı suçun oluşması için yeterli olduğu anlaşılmakla; trafik ekiplerince yapılan yol kontrolünde durdurulan … sürücüsü sanığın, kolluk görevlileri tarafından alkolmetre ile yapılan ölçümde 1.22 promil alkollü olarak … kullandığının tespit edildiği somut olayda, atılı suçun yasal unsurlarının oluştuğu gözetilmeksizin, sanığın mahkumiyeti yerine, yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozma ilamına uyulduğu takdirde;
2-Sanığa isnat edilen eylemin, 5237 sayılı TCK’nın 179. maddesinin 2-3. fıkralarında düzenlenen ”trafik güvenliğini tehlikeye sokma” suçuna ilişkin olduğu, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu için TCK’nın 179. maddesinin 2. fıkrasında temel ceza miktarının ”üç aydan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK’nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan ”Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; ”Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan ”01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas-2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile; ”…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan ”…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle, kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; ”mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin ve CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 7. maddesi ile CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, ”Basit Yargılama Usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması;
Bozmayı gerektirmiş olup, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz sebepleri yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı sair yönler incelenmeksizin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA; 22.12.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.