YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/8786
KARAR NO : 2023/835
KARAR TARİHİ : 16.03.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
Sanık müdafiinin 26.04.2016 tarihli eski hale getirme talebiyle birlikte yaptığı temyiz talebinin incelenmesinde; … 5. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda sanığın yokluğunda verilen hükmün, duruşmada bildirdiği adres ile mernis adresleri aynı olmasına rağmen, direkt mernis şerhli olarak bu adrese 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (7201 sayılı Kanun) 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca doğrudan usulsüz tebliğ edildiği, duruşmada bildirmiş olduğu adresine 7201 sayılı Kanunu’nun 21 inci maddesinin birinci fıkrasına göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunu’nun 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca adres kayıt sistemindeki adres, bilinen en son adres olarak kabul edilerek gerekçeli kararın tebliğe çıkartılması gerekirken, doğrudan mernis adresine yapılan tebligat usulsüz olduğundan, hükmün usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği kabul edilerek, sanık müdafiinin eski hale getirme ve temyiz talebi kabul edilmiştir.
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanunu’nun 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanunu’nun 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği (5271 sayılı Kanun) temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanunu’nun 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanunu’nun 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. … 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 06.05.2016 tarih ve 2015/653 E., 2016/53 K. sayılı kararı ile sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan 5237 sayılı Kanun’un (5237 sayılı Kanun) 179 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının yollamasıyla ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü madde gereğince hükmedilen 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 12.10.2020 tarihli ve 2016/311870 sayılı, bozma görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık Müdafinin Temyiz Sebepleri;
1. Eksik inceleme ile karar verildiğine, beraat kararı verilmesi gerektiğine,
2. Tayin edilen cezaya,
3. Sanığın pişmanlığının ve duruşmadaki iyi halinin değerlendirilmediğine,
4. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Yerel Mahkemenin Kabulü
1. Olay günü saat 20:48 sıralarında sanığın sevk ve idaresinde bulunan aracı ile seyir halindeyken, trafik ekiplerinin …. Bulvarı ile …. Bulvarı kavşağında yapılan alkol kontrolü uygulamasında durdurulduğu ve alkolmetre ile yapılan ölçümde sanığın 1,86 promil alkollü olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
2. Sanığın 1,86 promil alkollü olduğuna dair alkolmetre çıktısı dava dosyasında mevcuttur.
3. Sanığın üzerine atılı suçlamayı ikrar ettiği ve ifadesinde, “…Olay günü yani 09/10/2015 günü akşam saat 20,00 sularında Dörtler köyünde bir yakınımın düğününe eşimin adına kayıtlı ve benim sevk ve idaremde bulunan …. plakalı aracım ile düğüne gitim düğün esnasında eğlenceden dolayı bir miktar alkol aldım, daha sonra köyden dönüşte …. plakalı aracımız ile birlikte şehire doğru arkadaşlarımız ile geliyorduk arabayı soy ismini bilmediğim halamın oğlunun arkadaşı Simit Sarayının sahibi … isminde şahıs getirdi, daha sonra Mehmetin evi yakın olduğu için onu evine bıraktık daha sonra arabada direksiyona ben geçtim ülkü köyüne gitmek üzere direksiyona geçtim arabayı ben sürüyordum seyir halindeyken yapılan kontrolde alkollü olduğum trafik görevlilerince tespit edildi. Pişmanım…” şeklinde savunma yaptığı belirlenmiştir.
4. Sanığın güncel adlî sicil kaydı ve nüfus kaydı dava dosyasında mevcuttur.
IV. GEREKÇE
Sanığa isnat edilen eylemin, 5237 sayılı TCK’nın 179. maddesinin 2-3. fıkralarında düzenlenen ”trafik güvenliğini tehlikeye sokma” suçuna ilişkin olduğu, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu için TCK’nın 179. maddesinin 2. fıkrasında temel ceza miktarının ”üç aydan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK’nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan ”Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; ”Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan ”01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas-2020/33 Karar sayılı ve 16.03.2021 tarihli 31425 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas-2021/4 Karar sayılı iptal kararları ile ”…kovuşturma evresine geçilmiş…, …hükme bağlanmış…” ibarelerinin, aynı bentte yer alan ”…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle;
Kovuşturma evresine geçilmiş veya hükme bağlanmış olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan kesinleşmiş hükümler haricindeki düzenlemelerin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; ”mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararlarının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin ve CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 7. maddesi ile CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, ”Basit Yargılama Usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması; bozmayı gerektirmiştir.
V. KARAR
… 5. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda sanığın yokluğunda verilen hükmün, duruşmada bildirdiği adres ile mernis adresleri aynı olmasına rağmen, direkt mernis şerhli olarak bu adrese 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca doğrudan usulsüz tebliğ edildiği, duruşmada bildirmiş olduğu adresine 7201 sayılı Kanunu’nun 21 inci maddesinin birinci fıkrasına göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca adres kayıt sistemindeki adres, bilinen en son adres olarak kabul edilerek gerekçeli kararın tebliğe çıkartılması gerekirken, doğrudan mernis adresine yapılan tebligat usulsüz olduğundan, hükmün usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği kabul edilerek, sanık müdafinin eski hale getirme ve temyiz talebi kabul edilerek yapılan incelemede;
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle, … 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.05.2016 tarih ve 2015/653 E., 2016/53 K. sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
16.03.2023 tarihinde karar verildi