Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/8656 E. 2023/5422 K. 06.12.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/8656
KARAR NO : 2023/5422
KARAR TARİHİ : 06.12.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/232 E., 2016/35 K.
SUÇ : Taksirle Öldürme
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Çardak Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.01.2016 tarihli 2015/232 Esas, 2016/35 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve ve 2 yıl 6 ay süreyle sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 21.10.2020 tarihli ve 2016/167957 sayılı onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Sanık müdafinin temyiz isteminin sanığın kusur raporuna ve mahkemenin kabulünde traktörün kaza anında banket üzerinde ilerlediğinin kabulüne itiraz edildiğine, sanık hakkında sırf alkollü olması nedeniyle bilinçli taksir hükümlerinin uygulanmaması gerektiğine, sanık hakkında belirlenen temel cezanın fazla olduğuna ilişkindir.

2. Katılan vekili tarafından süre tutum dilekçesi ile temyiz dilekçesi sunulmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR
1.23.05.2015 günü saat 03:00 sıralarında sürücü …’ın idaresindeki … plakalı otomobil ile D320 04 Devlet Kara Yolu Afyon-Denizli istikametinde seyir halindeyken km 37.550 ye geldiğinde, önünde aynı istikamete seyreden sürücü … idaresindeki … plakalı traktörün sol arka tekerlek kısmına aracının sol ön kısmı ile çarpması sonucu ölümlü trafik kazası meydana gelmiştir.

2.Kaza tespit tutanağına göre, trafik kaza raporunda kroki çiziminde çarpmadan önce traktörün banket üzerinde gittiği, çarpmadan sonra ise banket üzerinde kazıntı izlerinin olduğu işaretlenmiştir. Sanık sürücü …’ın 2918 sayılı Kanun’un 56 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca yakın takip ve arkadan çarpma kural ihlali ederek tam kusurlu olduğu, ölen sürücü …’un kusursuz olduğu belirlenmiştir.

3.Savcılık aşamasında keşif üzerine alınan bilirkişi raporuna göre, sanığın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 56 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca “önlerinden giden araçları güvenli ve yeterli bir mesafeden izlememek yakın takip” ayrıca aynı Kanun’un 56 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca “şerit izleme ve değiştirme” kuralını ihlal ederek tamamen kusurlu olduğu, ölen sürücünün kusursuz olduğu belirlenmiştir.

4. Mahkemece 23.05.2015 tarihli keşfe binaen hazırlanan bilirkişi raporuna göre;
-Traktörün lambalarının yanmadığının mahkemece kabul edilmesi durumunda, sürücü …’ın asli kusurlu olduğu, ölen sürücü …’un tali kusurlu olduğu,

-Traktördeki reflektörlerin yeterli olduğunun mahkemece kabul edilmesi durumunda, sürücü …’ın asli kusurlu olduğu, ölen sürücü …’un kusursuz olduğu belirlenmiştir.

5.Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 02.01.2015 tarihli raporuna göre, tüm dosya kapsamı, sanık savunması, tanık beyanları, keşif, bilirkişi raporları bir arada değerlendirilmek suretiyle, sanık savunması ve kaza tespit tutanağı ve keşif raporu arasında çelişkiler bulunduğundan mahkemenin takdirine bırakılmak suretiyle aşağıdaki biçimde alternatifli kusur izafesi yoluna gidilmiştir;

A) Olay sırasında sürücü … ‘ın ifadelerine göre traktör sürücüsünün yol içinden ışıksız seyri durumunda;

a-Sanık sürücü … idaresindeki otomobil ile meskun dışı mahaldeki yolda seyir halindeyken far ışığı altındaki görüş alanını kontrol altında bulundurarak aynı istikamete gitmekte olan traktör nedeniyle çarpma öncesi etkili tedbir alması gerekirken, sanığın belirtilen hususlara riayet etmediği, olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile tali derecede kusurlu olduğu,

b- Ölen sürücü … idaresindeki traktör ile olay mahallinde yol içinden yeterli ışık donanımı kullanmaksızın seyir halinde bulunarak arkadan gelen sürücülerin seyrini tehlikeye düşürdüğünden olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile asli derecede kusurlu olduğu belirlenmiştir.

B) Olayın kaza tespit tutanağı ve keşif raporunda belirtildiği gibi traktör banket üzerinde ışıksız seyir halinde olduğu durumunda;

a- Sanık sürücü … idaresindeki otomobil ile meskun dışı mahaldeki yolda seyir halindeyken görüş alanını kotrol altında bulundurarak şeridi içinde kalacak şekilde seyrini sürdürmesi gerekirken, şeridi içinde kalacak şekilde seyretmediği, bankete girerek banket üzerinde seyir halindeki traktöre arkadan çarptığı olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile asli derecede kusurlu olduğu,

b-Ölen sürücü … idaresindeki traktör ile olay mahallinde meskun mahal dışında bankette yeterli ışık donanımı kullanmaksızın seyretttiği, geriden gelen … sürücülerinin bankete girebileceğini dikkate almadığı olayda; dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile tali derecede kusurlu olduğu belirlenmiştir.

6. Sanık aşamalarda alınan savunmalarında kendisinin yol içinde seyrettiği esnada ölen sürücü … idaresindeki traktörün banket yerine yol içinde aydınlatmasız olarak seyir halinde olduğunu, traktöre 8-10 metre kala kendi aracının lambalarının ışığında traktörü fark ettiğini ancak aracını durduramadığını beyan etmiştir.

7.Tanık … aşamalarda alınan beyanlarında, olay günü bekçi olarak çalıştığı esnada traktörün ön ve arka lambalarının yanmadan bulunduğu yerden geçtiğini gördüğünü beyan ettiği görülmüştür. Olay günü ölen … ile aynı restaurantta bulunan ve arkadaşları olan Tanık … ile …’in beyanlarında olay günü traktörün bütün lambaları ve uyarıcı olan tepe lambasının da yandığını beyan ettikleri görülmüştür.

8. Mahkemece yapılan yargılamada, trafik kaza raporundaki kroki çiziminde çarpmadan sonra banket üzerinde kazıntı izlerinin işaretlenmiş olması nedeniyle, ölen sürücü …’un kullanmış olduğu traktörün yolun banket kısmında seyir ettiği kanaatine varılmış, yine keşif kararı verildikten sonra katılan tarafça sunulan ve olay anı ile ilgili direkt görgüsü bulunmayan tanık beyanlarına itibar edilmeyerek, olayda görgüsü bulunan tanık …’ın aşamalarda çelişmeyen ve tutarlı beyanlarına üstünlük tanınarak traktörün ışıklarının yanmadığı kanaatine varılmış, Adli Tıp Kurumu raporunun sonuç kısmının 2 nolu bendi uyarınca sanık sürücü …’ın asli kusurlu olduğu, ölen sürücü …’un tali kusurlu olduğu kabul edilmiştir.

9. Sanığın olay günü kendi beyanına göre ehliyetinin olmadığı ve kazadan önce çıktığı bulunduğu restaurantta 3-4 adet bira içtiğini beyan ettiği, kazadan sonra alınan alkol raporunda sanığın 1,78 promil alkollü olduğunun tespit edildiği görülmüştür.

10.Yapılan ölü muayene tutanağı ile kişinin ölüm sebebinin trafik kazası ile husulü mümkün kafa ve beyin travması sonucu olduğu, klasik otopsi yapılmasına gerek olmadığı tespit edilmiştir.

IV. GEREKÇE
1.Sanığın idaresindeki otomobille saat 03:00 sıralarında, gece vakti, meskun mahal dışında, 7 metre genişliğindeki tek yönlü bölünmüş, iki şeritli devlet karayolu üzerinde seyir halinde iken, önünde aynı istikamette seyreden sürücü … idaresindeki traktörün sol arka tekerlek kısmına aracının sol ön kısmı ile çarpması sonucu, traktör sürücünün öldüğü ve sanığın olay anında 1,78 promil alkollü olduğunun tespit edildiği olayda; sanığın ve ölen traktör sürücünün aynı restaurantta ayrı ayrı alkol aldıkları, mahallinde yapılan keşif ve sonrasında yolun banket kısmında kazıntı izleri dikkate alınarak traktör yolun banket kısmında seyrettiği, keşif kararı verildikten sonra katılan vekili tarafça sunulan ve olay anı ile ilgili direkt görgüsü bulunmayan tanıklar … ve …’in beyanlarına itibar edilmeyerek, soruşturma ve kovuşturma aşamasında tutarlı beyanları ile olay anını gören tanık …’ın olay sırasında traktörün ışığının yanmadığına ilişkin görgüye dayalı beyanına üstünlük tanınmak suretiyle, olay sırasında traktörün ışıklarının yanmadığı değerlendirilerek Adli Tıp Kurumu’ndan alınan 10.11.2015 tarihli raporun sonuç kısmının 2 nolu bendi gereğince sanığın asli kusurlu olduğu kanaatine varılmasında mahkemenin kabul ve takdirinde bir isabetsizlik ve hukuka aykırılık görülmemiştir.

2.5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesinde yer verilen, suçun işleniş biçimi, sanığın taksirinin yoğunluğu, meydana gelen neticenin ağırlığı gibi ölçütler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına belirtilen cezada orantılılık ilkesi dikkate alınarak, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek asli kusurlu olduğu kabul edilen sanık hakkında belirlenen temel cezanın sonuca etkili olacak şekilde alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesi gerektiğinden, teşdiden hüküm kurulması, oluş ve dosya kapsamına uygun görüldüğünden, hükümlerde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamış olup, sanık müdafinin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

3.Oluş ve dosya kapsamına göre; Olay ve Olgular bölümünün 9 uncu bendinde izah edildiği üzere sanığın 1.78 promil alkollü vaziyette … kullanmakta iken kazaya sebebiyet verdiği, bu tehlikeli davranışları gerçekleştirirken herhangi bir kaza neticesinin meydana gelebileceğini öngörmesine rağmen, şoförlük bilgi ve deneyimine, içinde bulunduğu koşullara, önceki tecrübelerinin olumsuz neticelenmemesine olan güveni sebebiyle, ölüm veya yaralanma ile neticelenebilecek herhangi bir kazanın meydana gelmeyeceğine ya da meydana gelse dahi bu türden bir kazayı önleyebileceğine güvenerek hareketine devam etmek suretiyle, öngördüğü ancak gerçekleşmesini istemediği kaza neticesine sebebiyet verdiği, tüm bu sebeplerle sanık hakkında bilinçli taksir koşullarının oluştuğu anlaşıldığından; sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebebi reddedilmiştir.

4. Sanık kurulan hükümde, Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görülen, 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin altıncı fıkrasında, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkumiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceği düzenlendiği; dosya içeriğinden ve UYAP üzerinden yapılan sorgulamada, suç tarihi itibariyle sürücü belgesi bulunmadığı anlaşılan sanık hakkında anılan madde gereğince sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi hukuka aykırı bulunmuştur.

5. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, katılan vekilinin ve sanık müdafinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde (4) numaralı bentte açıklanan nedenle Çardak Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.01.2016 tarihli 2015/232 Esas, 2016/35 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hüküm fıkrasında yer alan sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin üçüncü paragrafın hükümden çıkartılması suretiyle hükmün, DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.12.2023 tarihinde karar verildi.