YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/8642
KARAR NO : 2021/8961
KARAR TARİHİ : 20.12.2021
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : Davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile 3.515,10 TL maddi ve 6.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Tazminat talebinin dayanağı olan Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2005/129 Esas ve 2007/18 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının 03/11/1999 – 20/01/2003 tarihleri arasında 1174 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda kasten öldürmeye teşebbüs suçundan beraatine, ruhsatsız silah bulundurma suçundan 4 yıl 2 ay hapis ve 50,00 TL adli para cezası ile mahkumiyetine hükmedildiği, beraat hükmünün 07/04/2009 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanuna tabi olduğu;
Davacının 10.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın gözaltı tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece 3.515,10 TL maddi, 6.000,00 TL manevi tazminatın gözaltı tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedildiği anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1)Davacı hakkındaki tutuklama işleminin 1 Haziran 2005 tarihinden önce gerçekleştiğinin anlaşılması karşısında 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 6. maddesine göre, davacının tazminat talebi 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerine tabi olduğu, Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 Esas ve 2010/57 sayılı kararına göre 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının aranması gerektiği, ayrıca Ceza Genel Kurulunun 06/05/2014 tarih ve 141-229 sayılı kararında 466 sayılı Kanuna göre incelenen tazminat davasının usul ve yasaya uygun yapılan kesinleşmesinden itibaren her halükarda 10 yıl içinde açılması gerektiği kabul edilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar dikkate alındığında; davanın süresinde açılıp açılmadığının tespiti amacıyla tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyası getirtilerek, kesinleşmiş beraat hükmünün davacıya tebliğ edilip edilmediğinin araştırılması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması,
2) 5271 sayılı CMK’nın 141/1-f maddesinde “Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan” şeklideki düzenlemeye göre bihakkın tahliyeden fazla olan tutukluluk süresinin tazminata hak kazandıracağı dikkate alındığında, ruhsatsız silah bulundurma suçundan 4 yıl 2 ay hapis ve 50,00 TL adli para cezası ile cezalandırılan davacının yalnızca ruhsatsız silah bulundurma suçundan tutuklandığının anlaşılması karşısında tazminat şartları oluşmayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği göz önünde bulundurularak;
Davacının hangi suçtan tutuklu kaldığının tespiti amacıyla davacı hakkında düzenlenen yakalama, olay, gözaltı ve sevk – serbest bırakma, tutuklama müzekkereleri, sorgu zaptının Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde aslının veya onaylı örneğinin dosya arasına alınması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi,
3)Davacı ile ilgili tutuklama müzekkeresinin infaz edilip edilmediği, infaz edilmiş olması halinde, infaz tarihleri ile infazı yapılan tutuklama müzekkeresi suç bilgisinin ilgili ceza infaz kurumundan sorulması suretiyle infaz edilen sürenin tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirlenmemesi,
4) 5271 sayılı CMK’nın 144/1-a maddesinin yürürlükten kaldırılması nedeniyle mahsup tazminata engel oluşturmayacak ise de, haklarında mahsup işlemi yapılmayan kişilerle tutukluluğu başka mahkumiyetinden mahsup edilenler arasındaki dengenin, hak ve nesafetin sağlanması gerektiği göz önünde bulundurularak, mahsup edilen sürenin hükmolunacak manevi tazminat miktarının tayininde dikkate alınması gerektiği nazara alındığında, davacının tutuklu kaldığı sürelerin diğer bir hükümlülüğünden mahsup edilip edilmediği hususu açıklığa kavuşturulmadan, yazılı şekilde karar verilmesi,
5) Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve nedene dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve nedene dayalı olarak açılmış başka bir dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 20/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.