Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/8634 E. 2023/5216 K. 29.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/8634
KARAR NO : 2023/5216
KARAR TARİHİ : 29.11.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/220 E., 2016/106 K.
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Aydın 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.01.2016 tarihli 2015/220 Esas, 2016/106 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 85 inci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 2 yıl süreyle sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 25.10.2020 tarihli ve 2016/120181 sayılı onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Sanık müdafinin temyiz isteminin ölen motosiklet sürücünün kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu, sanığın kusursuz olduğuna ve kusur raporuna itiraz edildiğine, sanık hakkında takdiri indirim hükümlerinin uygulanmamasının hatalı olduğuna, sanık hakkında alt sınırdan uzaklaşılarak fazla ceza verildiği ve sanık hakkında lehe hükümlerin uygulanmamasının hatalı olduğuna ilişkindir.

2.Katılanlar vekilinin temyiz isteminin, sanığın olay günü alkollü olduğu için olay yerinden kaçtığı ve kazanın sanığın tam kusuru ve alkollü şekilde gerçekleştirdiğinden sanık hakkında bilinçli taksir hükümlerinin uygulanmasının gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.18.01.2013 günü saat 00:30 sıralarında sanık sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobili ile Aydın ili istikametinden Denizli istikametine seyir halinde iken kaza mahalli olan D 320-01 km 20+750 metreye geldiği esnada aracının sağ ön kısmıyla, önünde aynı istikamette seyir halinde olan ölen sürücü Ayhan Dayan’ın sevk ve idaresindeki motosikletin arkasına banket üzerinde çarpması sonucu ölümlü trafik kazası meydana gelmiştir.

2.Kaza tespit tutanağına göre sanığın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 84 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi uyarınca “arkadan çarpma” kuralını ihlal ederek asli kusurlu olduğu belirlenmiştir.

3.Mahkemece keşif üzerine trafik bilirkişisinden alınan rapora göre, sanığın şerit ihlali yaparak banket üzerindeki motosiklete arkadan çarparak dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışından dolayı 2918 sayılı Kanun’un 84 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, 52 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri uyarınca asli ve tam kusurlu olduğu, motosiklet sürücüsü ölen Ayhan Dayan’ın kusursuz olduğu belirlenmiştir.

4.Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 12.11.2015 tarihli raporunda motosikletin arka ışıklarının yanıp yanmaması durumuna göre ikili rapor hazırlandığı görülmüştür.

a-motosikletin arka ışıklarının yanması ile olayın meydana geldiği kabulünde,
Sanık sürücü … sevk ve idaresindeki otomobil ile bölünmüş görüşün far ışıkları altında açık olan yol bölümünde ilerisinde banket üzerinde bulunan motosikleti dikkate alıp takip mesafesini koruyarak tedbirli şekilde seyir halinde olması gerekirken bu hususlara riayet etmeyip ilerisindeki … ile takip mesafesini korumayarak arkadan çarptığı, yola gerek dikkatini vermediği, dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde … kullandığı olayda dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı ile asli kusurlu olduğu,

Ölen sürücü …’ın sevk ve idaresindeki motosikleti ile bölünmüş görüşün far ışıkları altında açık olan yol bölümünde aracı ile seyir halinde iken gerisinden gelerek takip mesafesini korumayarak aracın arkasına çarpan otomobil nedeniyle meydana gelen kazada atfı kabil bir kusuru bulunmadığı belirlenmiştir.

b-motosikletin ışıklarının yanmadığı durumda olayın meydana geldiği kabulünde,
Sanık sürücü … sevk ve idaresindeki otomobil ile bölünmüş görüşün far ışıkları altında açık olan yol bölümünde mahal şartları ve görüş mesafesini dikkate alarak kontrollü ve tedbirli şekilde şeridini takiben seyretmesi gerekirken bu hususlara riayet etmeyip banket üzerinde bulunan ve arka ışıkları yanmayan motosikletliye çarptığı, yola gerek dikkatini vermediği, görüş alanını yeterince kontrol altında bulundurmadığı olayda dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı ile kusurlu olduğu,

Ölen sürücü …’ın sevk ve idaresindeki motosikleti ile bölünmüş görüşün far ışıkları altında açık olan yol bölümünde arka ışık donanımı çalışmayan aracı ile seyir halinde bulunarak karayolu üzerindeki taşık trafiğini tehlikeye düşürdüğü olayda dikkatsiz ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı ile gerçekleşen kazada kusurlu olduğu belirlenmiştir.

5.Yapılan ölü muayenesinde kişinin kesin ölüm sebebinin trafik kazası ile oluşması muhtemel genel vücut travmasına bağlı kafa, göğüs, sağ femur, sol tibia fibula kemik kırıkları ile çoklu organ hasarına bağlı iç organ ve büyük damar sinir yaralanmasından kaynaklandığı tespit edildiğinden otopsi yapılmamıştır.

IV. GEREKÇE
1. Kusur yönünden;
Hem trafik kazası tespit tutanağı ve bilirkişi raporuna hem de olayın gerçekleşme şekli ile tarafların taksirli davranışlarını dosyada mevcut delil durumuna uygun ve teknik verilere dayalı olarak açıklayan Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 12.11.2015 tarihli raporuna göre kazanın oluşumunda sanığın kusurlu olduğunun belirlendiği, mahkemece yapılan yargılamada neticesinde gerek tanık beyanları gerekse bilirkişi raporları ile motosikletin arka ışıklarının kaza anında yanmadığının kabulü ile sanığın yönetimindeki otomobil ile bölünmüş yolun görüşün far ışıkları altında açık olan bölümünde ilerisinde banket üzerinde bulunan motosikleti dikkate alıp takip mesafesini koruyarak tedbirli şekilde seyir halinde olması gerekirken, bu hususlara riayet etmeyerek arka ışıkları yanmayan önündeki motosiklete arkadan çarpan sanık ve ölen motosiklet sürücüsünün eşit kusurlu olduğunun kabulünün oluş ve dosya kapsamıyla uyumlu olduğu, dosyadaki bilgi ve belgelerden mahkemenin uygulamasının isabetli olduğu anlaşılarak hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2.Ceza miktarı yönünden;
5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesinde yer verilen, suçun işleniş biçimi, sanığın taksirinin yoğunluğu, meydana gelen zararın ağırlığı gibi ölçütler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen cezada orantılık ilkesi dikkate alınarak kazanın meydana gelmesinde kusurlu şekilde bir kişinin ölümüne sebebiyet veren sanık hakkında temel cezanın 3 yıl olarak belirlenmesinin, işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı, hak, adalet ve nesafet kuralları ile dava dosyası içeriğine uygun olduğu anlaşıldığından, hükümde bu nedene dayalı hukuka aykırılık bulunmamış olup, sanık müdafinin temyiz istemlerinin reddi ile hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık görülmemiştir.

3.Bilinçli taksir uygulanmasına ilişkin katılanlar vekilinin temyiz istemi yönünden;
Oluş ve dosya kapsamına göre, sanığın kazadan hemen sonra olay yerini terk ederek kaçması nedeniyle alkol raporunun alınamamışsa da, sanığın alkolün etkisi ile güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğine ve dışa yansıyan davranışlarına ilişkin bir tespite yer verilmediği gibi kazanın alkolün etkisiyle meydana geldiğine dair delil bulunmadığı, dinlenen tanık beyanlarında sanığın alkollü olmadığının beyan edildiği, kazanın tek başına alkolün etkisiyle meydana gelmediği ve bilinçli koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla, katılanlar vekilinin sanığın bilinçli taksirle hareket ettiğine ilişkin temyiz isteminin reddi ile hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık görüşmemiştir.

4.Takdiri indirim nedenlerinin uygulanmasına ilişkin temyiz istemi yönünden;
27.05.2022 tarihli 31848 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7406 sayılı Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1 inci maddesi ile değişik ikinci fıkrasında, takdiri indirim nedeni uygulayıp uygulanmayacağına karar verilirken göz önünde bulundurulması gereken kriterler, “…failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları veya cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri…” şeklinde sınırlı olarak sayılmış, ayrıca duruşmadaki mahkemeyi etkilemeye yönelik şekli tutum ve davranışların, takdiri indirim nedeni olarak dikkate alınamayacağı ve takdiri indirim nedenlerinin kararda gerekçeleriyle gösterilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyada; “sanığın olaydan sonraki davranışları nedeniyle 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına” şeklindeki hak, adalet, nesafet kuralları ile dava dosyası içeriğine uygun, yerinde, yeterli ve kanuni gerekçeye dayalı olarak takdiri indirim nedeni uygulanmamasına karar verildiği anlaşıldığından, sanık müdafinin temyiz sebebi yerinde görülmemiş, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

5.Lehe hükümlerin uygulanmasına ve diğer temyiz istemleri yönünden;
Yargılama sürecindeki işlemlerin usul ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği, hapis cezasının seçenek yaptırımlarına çevrilmesine takdiren yer olmadığına ilişkin yasal ve yeterli gerekçe ile karar verildiği anlaşıldığından, sanık müdafinin ve katılanlar vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Aydın 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 25.01.2016 tarihli 2015/220 Esas, 2016/106 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılanlar vekili ve sanık müdafinin temyiz sebeplerinin reddiyele hükmün, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.11.2023 tarihinde karar verildi.