Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/8614 E. 2023/5221 K. 29.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/8614
KARAR NO : 2023/5221
KARAR TARİHİ : 29.11.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2014/681 E., 2015/608 K.
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Aksaray 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 17.12.2015 tarihli ve 2014/681 Esas, 2015/608 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında taksirle öldürme suçundan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca ayrı ayrı beraatlerine karar verilmiştir.

2.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 21.10.2020 tarihli ve 2016/120205 sayılı onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
O yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin, soruşturma aşamasında alınan 02.05.2014 tarihli rapor ile yargılama sürecinde temin edilen ve sanıkların kusursuz olduklarına ilişkin bilirkişi raporları arasında çelişki adli tıp kurumu ihtisas dairesine gönderilmeden sanıkların beraatine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup kararın bozulmasına ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.07.04.2014 günü saat 10:00 sıralarında Aksaray ili … ilçesi … beldesi … mevkiinde bulunan sanık … 6 adet söğüt ağacının budanması konusunda sanık … ile anlaştığı, sanık …’in birlikte işçi olarak çalıştığı kendisine ait testere makinesi olan …’a bu işi yevmiye karşılığı verdiği, motorlu testere ile söğüt ağaçlarının kesimi işini yaparken …’un elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetmesi sonucu iş kazası meydana gelmiştir.

2. Soruşturma aşamasında iş güvenliği uzmanı bilirkişsinden alınan 02.05.2014 tarihli bilirkişi raporuna göre, sanık … bünyesinde çalıştırmış olduğu işçi ile ağaç kesimi işinde kalifiye eleman çalıştırmadığından, çalışanın bildiği gibi hareket etmesine gerekli güvenlik önlemlerinin alınmasından bihaber şekilde çalışmasına göz yumduğundan, kişisel koruyucu ekipman temin etmediğinden, çalışanına iş sağlığı ve güvenliği eğitimi vermediğinden, çalışılan mekan yakınında yüksek gerilim hattı olduğunu bildiği halde Medaş yetkililerini haberdar edip çalışma süreci esnasında hattın elektriğinin keislmesini sağlamadığından meydana gelen iş kazasında asli kusurlu olduğu, …’un çalıştığı iş yerinde tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu kazaya sebebiyet vermiş ve can güvenliğini hiçe saymış olması nedeniyle meydan agelen iş kazasında tali kusurlu olduğu belirlenmiştir.

3. Mahkemece keşif üzerine iş güvenliği uzmanı bilirkişisinden alınan 29.09.2015 tarihli rapora göre, sanık …‘in işveren olarak asli kusurlu olduğu, ölen …’un kusursuz olduğu belirlenmiştir.

4. Talimat yoluyla iş güvenliği uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetinden alınan 15.11.2015 tarihli rapora göre,
a-Söz konusu söğüt ağaçlarının sanık …’ın kardeşine ait olduğu, söğüt ağaçlarının dallarını para karşılığı sanık …’e satmış olduğu, yapılan anlaşmaya göre dalların kesilmesi ve toplanıp taşınması işinin sanık …’e ait olmadı nedeniyle sanık …’ın kusurunun bulunmadığı,

b-Sanık …’in işveren veya taşeron sıfatını taşımadığı, birlikte işçi olarak tanıdığı ölen … ile anahtar teslim olarak anlaşma yaptıkları, kendisine ait testere makinesi ile ölen …’un belli bir yevmiye karşılığı dalları kesmek konusunda anlaştıkları, ölenin annesinin beyanları ile de yaklaşık 10 yıldır kendisine ait seyyar hızar makinesi ile kendi nam ve hesabına çalışarak bu işte tecrübeli olduğu, dava konusu olayın 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve/veya 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında olmadığı ve sanık …’in kusurunun bulunmadığı,

c- Ölen …’un sanık … ile anahtar teslim olarak anlaşma yaptıkları, kendisine ait testere makinesi ile yaklaşık 10 yıldır kendi nam ve hesabına yevmiyeli olarak çalışan ölen …’un bu işte tecrübeli olduğu, taraflar arasındaki işin 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve/veya 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında olmadığı, 41 yaşında olup tecrübeli olan …‘un dalları kesmeye başlamadan önce dalların uzunluğu ile ağaç ve elektrik dağıtım hattı arasındaki mesafeyi değerlendirmemiş olması, hatalı ağaç kesim tekniği kullanmış olması emniyet kemeri kullanmamış ve kendi can güvenliğini korumada gereken dikkati göstermediğinden asli kusurlu olduğu belirlenmiştir.
5. Yapılan otopsi raporuna göre, kişinin ölümünün vücuttan elektrik alımı geçişine bağlı solunum ve dolaşım durması sonucu meydana geldiği tespit edilmiştir.

IV. GEREKÇE
1.Kusur Durumuna İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.01.2019 tarihli ve 2017/12-709 Esas, 2019/5 Karar sayılı kararında da açıklandığı üzere; yargılamayı gerçekleştiren hâkim, bilirkişilerin belirledikleri kusurun varlığı ya da yokluğu ve kusur oranları ile bağlı olmayıp, bilirkişilerin yapacakları teknik belirlemeler çerçevesinde failin kusurunun bulunup bulunmadığı, varsa kusurunun ne olduğu ve bu kusurun cezanın belirlenmesinde ne derece etkin olacağını, her olayın özelliklerine göre ve kanunî gerekçelerle belirlemelidir. Olayın gerçekleşme şeklini belirleme görevi de hâkime ait olup, bilirkişi ancak bu hususta ortaya koyacağı teknik veriler ile hâkime yardımcı olacak ve tarafların taksirli davranışlarının ve kusur durumlarının nelerden ibaret olduğunu gösterecektir.

2. Dosyada mevcut birden çok rapor arasında çözümü hâkimin takdirine bağlı olmayan özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlarda çelişki bulunması durumunda bu çelişkinin giderilmesi gerekir. Ancak, her çelişkinin giderilmesi için de yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması zorunlu değildir. Buradaki ölçüt maddî gerçeğin hiçbir şüpheye yer verilmeyecek biçimde ortaya çıkarılmasıdır. Bilirkişiye başvurulma nedeni olan çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar yeterince açıklığa kavuştuğu durumda, artık yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek yoktur.

3. Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyada; kazanın meydana geldiği yerdeki söğüt ağaçlarının sanık … ‘a ait olup, ağaçların budanması işinin sanık …’e ücret karşılığında verildiği, sanık …’in de kendisinin odun kullanımı için aldığı kesme işini ölen …’a yevmiye karşılığı verdiği, Olay ve Olgular başlığı altında ayrıntılarına yer verilen bilirkişi raporları ve teknik tespitler dikkate alındığında tarafların kusur durumuna yönelik değerlendirme farklılıkları mevcut ise de yargılamayı gerçekleştirecek hâkimin delilleri serbestçe takdir yetkisi kapsamında kusurun varlığı ya da yokluğuna ilişkin kanaatler ile bağlı olmaması ve tarafların kusurunun varlığı ya da yokluğununun dosyada mevcut deliller çerçevesinde hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukukî bilgi ile çözülebilecek bir konu olması karşısında, takdiri hâkime ait olan kusurun varlığı ya da yokluğu hususunda bilirkişi raporları arasındaki değerlendirme farklılıklarından kaynaklanan çelişkinin giderilmesine ve yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek olmadığı gibi, olayın gerçekleşme şekli ile tarafların taksirli davranışlarını dosyada mevcut delil durumuna uygun ve teknik verilere dayalı olarak açıklayan talimat yoluyla iş güvenliği uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetinden alınan 15.11.2015 tarihli raporuna göre kazanın oluşumunda ölen …’un asli ve tam kusurlu olup, sanıkların kusursuz oldukları anlaşıldığından, o yer Cumhuriyet savcısının kusur durumuna ilişkin temyiz sebebi yerinde görülmemiş, hükümde bu nedene dayalı hukuka aykırılık bulunmamıştır.

4.Olayda kusuru bulunmayan sanıklar hakkında 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi uyarınca beraat kararı verilmesi gerekirken, suçun unsurlarının oluşmaması gerekçe gösterilerek aynı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca beraat kararı verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde (4) numaralı bentte açıklanan nedenle Aksaray 3.Asliye Ceza Mahkemesinin, 17.12.2015 tarihli ve 2014/681 Esas, 2015/608 Karar sayılı kararına yönelik o yer Cumhuriyet savcısının temyiz istemi yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322 nci maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hüküm fıkrasının birinci bendinde yer alan “suçun unsurlarının oluşmaması sebebiyle; CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraatine” ibaresinin kaldırılarak, yerine “Sanıkların taksire dayalı kusurlarının bulunmaması nedeniyle 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi gereğince beraatlerine” ibaresinin eklenmesi ve hükümdeki diğer hususların aynen bırakılması suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.11.2023 tarihinde karar verildi.