Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/7876 E. 2023/4371 K. 25.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/7876
KARAR NO : 2023/4371
KARAR TARİHİ : 25.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2014/824 E., 2015/796 K.
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Osmaniye 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.12.2015 tarihli 2014/824 Esas, 2015/796 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 50 nci maddesinin dördüncü fıkrası, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları ve 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 12.100TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve 1 yıl süreyle sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 12.10.2020 tarihli ve 2016/70243 sayılı onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz isteminin sanığın kusursuz olduğuna, kusur raporuna itiraz ettiğine, ölenin yakınlarının maddi zararlarının sigorta şirketi tarafından karşılanmış olması nedeniyle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemesinin hatalı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.30.11.2014 günü saat 17.00 sıralarında sanık sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile Kadirli istikametinden il yolunu takiben Osmaniye istikametine doğru seyretmekte iken olay mahalline (… köyü kavşağına) geldiğinde, seyir yönüne göre sol taraftan … köyü istikametinden gelen ve Osmaniye istikametine doğru seyretmek üzere sola doğrultu değiştirerek seyir şeridine giren ölen sürücü …’in sevk ve idaresindeki at arabasına arkadan çarpması neticesi ölümlü trafik kazası meydana gelmiştir.

2. Kaza tespit tutanağına göre sanığın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 52 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca “Hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak,” kuralını ihlal ederek kusurlu olduğu belirlenmiştir.

3. Cumhuriyet Başsavcılığına sunulmak üzere keşif üzerine hazırlanan 04.12.2014 tarihli rapora göre; sanık sürücünün 2918 sayılı Kanun’un 52 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca “Kavşaklara yaklaşırken hızlarını yavaşlatmak” kuralını ihlal ederek tali kusurlu olduğu, ölen at arabası sürücünün asli kusurlu olduğu belirlenmiştir.

4. Mahkemece keşfen trafik bilirkişisinden alınan rapora göre; sanık …’in kazanın meydana gelmesinde, ana yol- tali yol kavşağında, solundan gelen diğer aracı görmesine rağmen kavşağa yaklaşırken etkili önlem almadığı, kavşağa yaklaşırken hızını azaltmadığı, kaza mahalline yaklaşırken ve zamanında etkili bir fren tedbirine başvurmadığı, korna ile ikaz etmediği, sola direksiyon manevrasına başvurmadığı ve kavşağa girerken yeterli önem almadığından tali derecede kusurlu olduğu belirlenmiştir.

5. Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 29.06.2015 tarihli raporuna göre; sanık sürücü sevk ve idaresindeki otomobil ile seyrini sürdürerek olay mahalline gelmeden evvel, mahallin kavşak olduğunu dikkate alarak kural gereği hız azaltması, far ışığı altındaki görüş alanını gerektiği şeklide kontrol ederek teyakkuzla seyrini sürdürmesi gerekmekte iken bu hususlara riayet etmemiş, mevcut hızı ile kavşağa yaklaşmış,seyir yönüne göre sol taraftan gelen ve sola doğrultu değiştirerek sağ şeritte konumlanan at arabasını yeterli mesafeden görmüş olmasına rağmen çarpmayı önlemeye matuf aldığı fren tedbirinde, (sahip olduğu aşını hız nedeniyle) etkisiz kalarak at arabasına arkadan çarpmış olmakla tali derecede kusurlu olduğu belirlenmiştir.

6. Yapılan otopsi raporunda kişinin ölümünün künt kafa travmasına bağlı kafatası etraf kemik kırıkları ile birlikte beyin kanaması sonucu meydana geldiği tespit edilmiştir.

IV. GEREKÇE
1.Dosyada mevcut kaza tespit tutanağı, keşfe binaen tanzim olunan bilirkişi raporları ile tüm bilirkişi raporlarında sanığın kusur durumuna ilişkin kanaatin aynı olduğu, raporların birbirleriyle, oluş ve dosya kapsamıyla uyumlu olduğu, kusur durumunu kesin bir şekilde tespit ettiği, denetime elverişli, yasal dayanağa haiz ve yeterli olduğu, mahkemece kurulan hükümde salt sanık beyanlarına dayanılmadığı, dosyadaki bilgi ve belgelerden mahkemenin uygulamasının isabetli olduğu anlaşılarak hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık görülmemiştir.

2. Katılanların maddi zarar talebi bulunduğu, sanığın katılanların zararını gidermediği, zarar giderimine ilişkin dosyaya herhangi bir evrak, dekont vs. sunmadığı anlaşılmakla, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesi kapsamında hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi yönünden; ”katılanların zararlarının karşılanmaması nedeni ile sanık hakkında CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına ” şeklindeki yerinde, yeterli ve kanunî gerekçel ile uygulanmamasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Osmaniye 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.12.2015 tarihli 2014/824 Esas, 2015/796 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.10.2023 tarihinde karar verildi.