Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/7394 E. 2023/4631 K. 01.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/7394
KARAR NO : 2023/4631
KARAR TARİHİ : 01.11.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/102 E., 2016/278 K.
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bolu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.04.2016 tarihli 2015/102 Esas 2016/278 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 52 nci maddesi uyarınca 15.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

2.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 04.10.2020 tarihli ve 2016/203785 sayılı onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Sanık müdafiinin temyiz isteminin sanığın kusurlu olmadığına, ölenin usta olduğu ve kendi işinde çalıştığı, gerekli önlemleri almayan ölenin kusurlu olduğu, kusursuz olan sanık hakkında beraat kararı verilmesine ilişkindir.

2. Katılanlar vekilinin temyiz isteminin sanık hakkında verilen cezanın az olduğu ve yasal şartları oluşmadığı halde adli para cezasına çevrilmesinin hatalı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. 19.11.2014 tarihinde saat 16:30 sıralarında ölen … ve arkadaşı tanık Ahmet Bozaklı ile birlikte sanığa ait Aşağısoku Mahallesi Sanayi Sitesi 6. Blok Ergin Otomotiv isimli iş yerinde reklam panosunu değiştirmek amacıyla işyerinin çatısına çıktığı, işyeri çatısında bulunan ve eskiyen plastik şeffaf ondülin değiştirilmesi sırasında yüksekten yere düşerek ölmesi sonucu iş kazası meydana gelmiştir.

2. Soruşturma sırasında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile alınan ve inşaat mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, olayda sanığın kendisine ait iş yerinde tam sağlıklı bir çalışma düzeni temin etmemesi ve yapılan işi denetlememiş olması nedeniyle asli kusurlu, ölen …’nin ise eğitimsiz, tedbirsiz ve dikkatsiz davranış göstererek, özellikle yüksekten düşmeyi önleyici “tam vücut kemeri” kullanmayarak kendi can güvenliğini sağlamadan yüksekte çalışması nedeniyle tali kusurlu olduğu belirlenmiştir.

3. Mahkemece Ankara Asliye Ceza Mahkemesi aracılığı ile aldırılan bilirkişi kurulu raporunda; çatı üzerinde yapılacak çalışmalara başlanılmadan evvel gerekli iş güvenliği önlemlerinin alınmaması, düşme riskine karşı gerekli bağlantı aparatları ile birlikte emniyet kemerleri, emniyet halatları, temin edilerek kullanmaması, söz konusu kemerlerin bağlanabileceği düzeneklerin tesis edilmemesi, kazalıya tecrübesine bakmaksızın alması gereken emniyet tedbirleri hakkında bilgi vermemesi nedeniyle …’in asli derecede kusurlu bulunduğu, düşme riski bulunan kırılgan çatı kaplamasının üzerinde hareket ederken şahsi güvenliğini korumada gereken hassasiyeti göstermemesi, ikazlara ve görünen tehlikeye rağmen herhangi bir güvenlik önlemi almadan çalışmaya devam etmesi nedeniyle ölen …’nin asli derecede kusurlu olduğu belirlenmiştir.

4.Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı tarafından 04.06.2015 tarihinde düzenlenen otopsi raporunda, kişinin ölümünün künt kafa ve genel beden travmasına bağlı kafa kubbe, kaide, çok sayıda kosta, vertebra ve etraf kemik kırıkları ile karakterli beyin kanaması ve beyin doku harabiyeti sonucu meydana gelmiş olduğu görülmüştür.

5. Sanık aşamalarda alınan savunmalarında kazanın meydana geldiğinde İstanbul ilinde bulunduğunu, ölen ile bu konuda daha önce görüştüklerini, ölen ustanın bu işlerde uzun yıllardır çalışması nedeniyle güvenlik önlemlerini alması gerektiğini bilmesi gerektiğini, kaza günü ölen ustanın işyerine geldiğinde kendisinin şehir dışında olması nedeniyle sorumlu olmadığını, ölenin kusurlu olduğunu beyan ettiği görülmüştür.

IV. GEREKÇE
1.5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesinde yer verilen, suçun işleniş biçimi, sanığın taksirinin yoğunluğu, meydana gelen zararın ağırlığı gibi ölçütler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına belirtilen cezada orantılılık ilkesi dikkate alınarak asli kusurlu olarak bir kişinin ölmesine neden olan sanık hakkında belirlenen temel ceza miktarında bir isabetsizlik bulunmadığı, takdiri indirim uygulanma gerekçesinin yerinde olduğu, yaptırım olarak adli para cezası seçildiği anlaşılarak katılanlar vekilinin temyiz istemi yerinde görülmeyerek hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Soruşturma sırasında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile alınan bilirkişi raporu ile mahkemece Ankara Asliye Ceza Mahkemesi aracılığı ile aldırılan bilirkişi kurulu raporlarında sanığın kusur durumuna ilişkin kanaatin aynı olduğu, raporların birbirleriyle, oluş ve dosya kapsamıyla uyumlu olduğu, kusur durumunu kesin bir şekilde tespit ettiği, denetime elverişli, yasal dayanağa haiz ve yeterli olduğu, dosyadaki bilgi ve belgelerden mahkemenin uygulamasının isabetli olduğu anlaşılarak, sanık müdafinin temyiz istemi yerinde görülmeyerek, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık görülmemiştir.

3.Sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilirken adli para cezasının belirlenmesine esas tam gün sayısının gösterilmemesi ve 5237 Kanunun 50 nci maddesinin dördüncü fıkrasının belirtilmemesi ve sanık hakkında hükmolunan 2 yıl 1 ay hapis cezasının, günlüğü 20 TL den adli para cezasına çevrilmesi sırasında sonuç cezanın 15.200TL yerine hesap hatası yapılarak 15.000 TL olarak belirlenmesi hukuka aykırı bulunmuş olup bu hususun Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görülmüştür.

4. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, katılan vekilinin ve sanık müdafinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde (3) numaralı bentte açıklanan nedenle Bolu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.04.2016 tarihli 2015/102 Esas 2016/278 Karar sayılı kararına yönelik katılan vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hüküm fıkrasının 3 numaralı paragrafının çıkarılarak yerine ”Sanıkların sosyal ve ekonomik durumları nazara alınarak 2 yıl 1 ay hapis cezasının TCK’nın 50/4. maddesi delaleti ile 50/1-a maddesi gereğince adli para cezasına çevrilmesine, TCK’nın 52/3. maddesi gereğince adli para cezasının belirlenmesine esas tam gün sayısının 760 tam gün olarak belirlenmesine; TCK’nın 52/2. maddesi gereğince sanıkların ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak bir gün karşılığı adli para cezasının takdiren 20 TL olarak hesabıyla 15.200 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.11.2023 tarihinde karar verildi.