Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/621 E. 2020/3781 K. 22.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/621
KARAR NO : 2020/3781
KARAR TARİHİ : 22.06.2020

Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 07/11/2019
Esas-Karar No : 2019/473 Değişik iş

Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat talep eden davacı …’a yapılan bildirime rağmen 1 ay içerisinde dilekçesindeki eksiklikleri gidermediğinden bahisle dava dilekçesinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142/4. maddesi uyarınca reddine dair Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/10/2019 tarihli ve 2019/569 esas, 2019/694 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/11/2019 tarihli ve 2019/473 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesince, davacı tarafından delil olarak dayanılan belgelerin ihtarlı tebligata rağmen süresinde sunulmadığından bahisle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş ise de,
Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemine ilişkin hususların 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141 ilâ 144. maddeleri arasında düzenlendiği, 142/3. maddesinde dava dilekçesinin ihtiva edeceği hususların, 4. fıkrasında dilekçedeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda mahkemenin izleyeceği yöntemin, 6. fıkrasında ise yeterli bulunan dilekçe üzerine istem ve ispat belgelerinin değerlendirilme usulünün yer aldığı, somut olayda çözümlenmesi gereken hususun dava dilekçesinin ihtiva etmesi gereken hususların nelerden ibaret olduğu ve dilekçenin reddi koşullarının bulunup bulunmadığı noktalarında toplandığı,
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen 21/12/2010 tarihli ve 2010/6-212 esas, 2010/263 sayılı kararda belirtildiği üzere,
“Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemi, kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla getirilmiş bulunan kendine özgü bir kurumdur. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunca, Anayasamızın 19. maddesinin son fıkrasının 03.10.2001 gün ve 4709 sayılı yasa ile; “bu esaslar dışında bir işleme tabi tutulan kişilerin uğradıkları zarar, tazminat hukukunun genel prensiplerine göre, devletçe ödenir” şeklinde değiştirilmesi üzerine, 466 sayılı yasanın yürürlükten kalkıp kalkmadığına ilişkin ortaya çıkan tartışmalar, 23.11.2004 gün ve 177-203 sayılı kararında; “466 sayılı yasaya dayalı tazminatlarda, her türlü sorun, öncelikle yasa normlarıyla çözümlenecek, açıklık bulunmayan ahvalde ‘tazminat hukuku’ kıyaslamasına başvurulacak, fiilin en ziyade ‘haksız fiil’ benzeri olduğu gözetilerek çözüme ulaşılacaktır” tespiti yapılarak sonlandırılmış ve koruma tedbirleri nedeniyle tazminat kurumunun kendine özgü bir kurum olduğu açıkça vurgulanmıştır. Buna göre, bu kurumun salt ceza yargılaması hukuku veya salt tazminat hukuku mantığı ile değerlendirilmesi, karşılaşılan sorunların çözümlenmesi olanağı bulunmamaktadır.
01 haziran 2005 tarihinden sonra gerçekleşen işlemler açısından da karşılaşılan sorunların çözümünde, ceza genel kurulunun anılan kararından hareketle öncelikle CMK’nın 141 ila 144. maddeleriyle getirilen düzenlemelerin esas alınması, çözüme ulaşılamaması halinde ise tazminat hukuku kurallarına başvurulması gerekmektedir.
5271 sayılı CMK’nın “tazminat isteminin koşulları” başlıklı 142. maddesinin … 3. fıkrasında; “tazminat isteminde bulunan kişinin dilekçesine, açık kimlik ve adresini, zarara uğradığı işlemin ve zararın nitelik ve niceliğini kaydetmesi ve bunların belgelerini eklemesi gereklidir” şeklinde tazminat isteminde bulunan kişinin dilekçesinde yer alması gereken hususlar,
4. fıkrasında ise; “dilekçesindeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda mahkeme, eksikliğin bir ay içinde giderilmesini, aksi hâlde istemin reddedileceğini ilgiliye duyurur. süresinde eksiği tamamlanmayan dilekçe, mahkemece, itiraz yolu açık olmak üzere reddolunur” şeklinde dilekçedeki bilgi ve belgelerin eksik olması durumunda bu eksikliğin tamamlanmasının yolu gösterilmiş, eksikliğin tamamlanmaması halinde ise dilekçenin mahkemece reddolunacağı hükme bağlanmıştır.
Bu düzenlemeye göre maddenin … 3. fıkrasında; tazminat isteminde bulunan kişinin dilekçesinde, “açık kimlik ve adresi ile zarara uğranılan işlemin ve zararın nitelik ve niceliğinin” bulunması ve bunlara ilişkin belgelerin de dilekçeye eklenmesi zorunlu kılınmıştır.
Maddenin 4. fıkrasında ise, dilekçedeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda mahkemenin, “eksikliğin bir ay içinde giderilmesini, aksi hâlde istemin reddedileceğinin” davacıya bildireceği ve süresi içinde eksiği tamamlanmayan dilekçenin, mahkemece itiraz yolu açık olmak üzere reddolunacağı açık ve net bir şekilde belirtilmiş, bu aşamada dilekçedeki eksikliklerin mahkemece resen yapılacak araştırma ile giderilmesine olanak tanınmamış, bilgi ve belgeleri yetersiz olan ve verilen sürede eksiklikleri de tamamlanmayan dilekçelerin reddolunması hususunun takdire bağlı kılınmadığı emredici bir ifade ile hüküm altına alınmıştır. Aynı maddenin 5. ve devamı fıkralarında ise mahkemece yeterli kabul edilen dilekçe üzerine yapılacak işlemler sıralanmıştır.
Maddede yer alan düzenlemeden de anlaşılacağı üzere yasa koyucu tarafından maddi ve manevi tazminat istemleri açısından farklı koşullar öngörülmediğine göre maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin dilekçelerin yeterliliği konusunda aranan koşullarda ayrıma gidilmemesi ve birlikte değerlendirilmesi gerekir.”
Şeklindeki açıklamalar somut olay açısından nazara alındığında, davacının tazminat talebine ilişkin dilekçesinde, haksız şekilde yakalama kararı verildiğini ve bu haksız yakalama nedeni ile uğradığı mağduriyeti somut bir şekilde anlattığı, dilekçesinin ekine kimlik belgesini eklediği, açılan dava üzerine düzenlenen tensip zaptı ile verilen ara karar uyarınca eksik belgelerin sunulması için sanığa süre verildiği, verilen süre ile sanığın bu kez sunduğu 28/08/2019 tarihli dilekçesi ile yakalanmasına ve ceza infaz kurumunda kalmasına ilişkin belgeleri cezaevi idaresinden talep ettiğini, kendisine ancak mahkeme aracılığı ile talep edilmesi halinde bu belgelerin gönderileceğinin belirtildiğini, bu nedenle mahkeme kanalı ile söz konusu belgelerin istenilmesini talep ettiği, 10/09/2019 havale tarihli dilekçesi ile de haksız tutulmasına ilişkin belgelerin hiçbirisinin kendisine verilmediğini tekrar beyan ederek bu defa yerleşim yeri adresine ilişkin belgeyi dilekçe ekinde ibraz ettiği anlaşılmakla; davacının ilgili belge ve bilgileri dilekçesi ekinde sunmak için ısrarlı bir uğraş içerisinde bulunduğu ve ısrarla haksız tutulmasına ilişkin belgelerin kendisine verilmediğini ifade ettiği sabit olduğundan, hak arama hürriyetini kısıtlayacak ve hakkaniyete aykırı olacak şekilde anılan yasal düzenlemeye sıkı sıkıya bağlı kalınmasının yerinde olmadığı, zira davacının dilekçesinin 5271 sayılı Kanun’un 142/3. maddesindeki asgari koşulları sağladığının kabulü ile mahkemesince gerekli görüldüğü takdirde, aynı maddenin 6. fıkrası uyarınca, istemin ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde ve tazminat miktarının saptanmasında her türlü araştırmayı yapabileceği veya hâkimlerinden birine yaptırabileceği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek … Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 24/01/2020 gün ve 94660652-105-61-21064-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.02.2020 gün ve 2020/14384 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.11.2019 tarihli ve 2019/694 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.