Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/5090 E. 2023/4295 K. 24.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/5090
KARAR NO : 2023/4295
KARAR TARİHİ : 24.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2013/541 E., 2016/119 K.
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Büyükçekmece 9. Asliye Ceza Mahkemesinin, 02.03.2016 tarihli ve 2013/541 Esas, 2016/119 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 50 nci maddesinin dördüncü fıkrası, aynı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları gereği neticeten 12.100 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

2.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 28.09.2020 tarihli ve 2016/257597 sayılı sair temyiz istemlerinin reddiyle ceza miktarının orantılılık ilkesine aykırı olarak az şekilde hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğundan bahisle bozma görüşü içeren Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan vekilinin temyiz isteği, ceza miktarının orantılılık ilkesine aykırı olarak az şekilde hükmedilmesinin ve 5237 sayılı Kanun’un 50 nci maddesi hükümlerinin uygulanmasının hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;

Yerel Mahkemenin Kabulü;
1.Mahkemece ”Açıklanan bu durumda sanığın tedbirsizliği ve dikkatsizliği nedeni ile bir kişinin ölümüne sebebiyet verdiği olayda sanığın asli oranda kusurlu olduğu iddia, beyanlar , tanık anlatımları, mahallinde yapılan keşif, keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporu, bilirkişi raporu ile aynı doğrultudaki bilirkişi heyeti raporu, hazırlıktaki bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılmakla sanığın cezalandırılması gerektiği kanaatine varılmıştır.

Sanığın suçunun taksirli suçlardan oluşu ,olayda sanık ve müteveffanın kusurlu oluşları , bilinçli taksir halinin mevcut olmayışı ve tüm dosya kapsamı göz önüne alınarak verilen ceza seçenek yaptırımlardan adli para cezasına çevrilmiş , ancak sanığın suç işleyiş şekli, kişilik özellikleri,fiilin özellikleri olayın oluş biçimi ve tüm dosya kapsamı itibariyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde ileride bir daha suç işlemekten çekineceği hususunda mahkememize olumlu kanaat gelmediğinden ve CMK 231/7 maddesi gözönüne alınarak CMK 231/5 maddesi uygulanmaksızın aşağıdaki hüküm tesisi uygun görülmüştür.”

Biçimindeki gerekçe ile sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir.

2.21.12.2012 tarihli ölenin imzasının bulunduğu temel iş sağlığı güvenliği eğitim kayıt formu, aynı eğitime ait 2 saatlik katılım belgesi, 29.08.2013 tarihli ölene ait olduğu iddia olunan periyodik muayene formu dosyada mevcuttur.

3.Olay tarihli olay yeri inceleme raporunda, demir iskelelerin kurulu olduğu, plastik profillerin istiflenmiş durumda bulunduğu, iş yeri orta kısmındaki iskelenin çökmüş vaziyette durduğu bildirilmiştir.

4.Büyükçekmece Başsavcılığınca aldırılan iş sağlığı ve güvenliği uzmanı tarafından tanzim edilen 26.09.2013 tarihli raporda, devrilen rafların vinç çarpmasına karşı uygun şekilde sabitlenmediği, vinç sepetinin çarpma riski yaratacak derecede uzun olduğu, raf sıraları arasındaki mesafenin taşınacak yüke göre çok dar olduğu gözetildiğinde kazanın meydana geldiği yerin sorumlusu sanığın, anılan eksikliklerin giderilmesi için gerekli önlemi almadığı, çalışanlarını gözetim altında bulundurmaksızın kendi insiyatiflerine göre çalışmalarına müsaade ettiği gözetildiğinde asli kusuruyla neticeye sebep olduğu belirtilmiştir.

5.Mahkemece aldırılan ve keşif üzerine A sınıfı iş güvenliği uzmanı tarafından düzenlenen 11.11.2014 havale tarihli raporda, yapılan keşifte söz konusu metal sepetlerin üst üste konulduğunda kaymaması, sabit durması için alt kısımlarına U başlıkların monte edilmiş olduğu ancak olay yeri inceleme görevlilerince çekilen mevcut fotoğraflarda, söz konusu sabitleme aparatlarının bulunmadığı, vincin sepete halat ile bağlı olduğunun görüldüğü, vinç kullanımı konusunda uygulamalı eğitiminin çalışanlara verilmediği, yükleme sırasında vince bağlanan sepetin yakınında kimsenin bulunmamasının sağlanmadığı gözetildiğinde işletme müdürü olarak görev yapan ve işveren vekili sıfatı taşıyan sanığın, anılan eksikliklerin giderilmesine zemin hazırlamayarak asli kusuruyla olaya sebebiyet verdiği hususlarına değinilmiştir.

6.Mahkemece iş sağlığı güvenliği uzmanı bilirkişiden oluşan heyetçe sunulan 31.08.2015 tarihli raporda, devrilen rafların vinç çarpmasına karşı uygun şekilde sabitlenmediği, vinç sepetinin çarpma riski yaratacak derecede uzun olduğu, raf sıraları arasındaki mesafenin taşınacak yüke göre çok dar olduğu, operatörlük belgesi bulunmayan çalışanın vinç kullanılmasına engel olunmadığı eylemleri birlikte değerlendirildiğinde sanığın değinilen uygunsuzlukların giderilmesi için yeterli özeni göstermediği, çalışanlarını denetim görevini ihmal ederek, onların kendi insiyatiflerine göre çalışmalarına izin verdiğinin anlaşılması karşısında sanığın, asli kusurlu şekilde kazaya neden olduğu saptanmıştır.

7.Sanık aşamalarda, olay yerinde işletme müdürü olarak görev yapmakta olduğunu, kaza anını görmediğini, kazadan sonra kendisine haber verildiği, ben olay yerine gittiğimde …’in sepetlerin arasına sıkışmış olduğunu gördüğünü, olayda kusurunun olmadığını, tüm çalışanlara güvenlik eğitiminin verildiğini ileri sürmüştür.

IV. GEREKÇE
1.Sanığın işletme müdürlüğünü yürüttüğü, pvc profil imalatı gerçekleştirilen … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinde işçi olarak çalışan …’in kamyona yükleme yapmak için pencere profillerinin olduğu rafları vinç ile kaldırdığı esnada, yan tarafta üst üste sıralı vaziyette bulunan rafların üzerine devrilmesi sonucu ölümüyle sonuçlanan olayda, sanığın, devrilen rafların vinç çarpmasına karşı uygun şekilde sabitlenmediği, vinç sepetinin çarpma riski yaratacak derecede uzun olduğu, raf sıraları arasındaki mesafenin taşınacak yüke göre çok dar olduğu, operatörlük belgesi bulunmayan çalışanın vinç kullanmasına engel olmadığı gözetildiğinde asli kusurlu davranışıyla etken olduğu olayda; suçun işleniş şekli, meydana gelen zararın ağırlığı, maddede öngörülen cezanın alt ve üst sınırı nazara alındığında alt sınırdan bir miktar uzaklaşmak suretiyle ceza tayini yapılması gerekirken yazılı şekilde yapılan ceza tayini hukuka aykırı görülmüştür.

2.5237 sayılı Kanun’un 50 nci maddesinin sanık hakkında uygulanıp uygulanmamasına karar verilirken, sanığın kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, suçun işlenmesindeki özellikler, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle takdir hakkının kullanılmasının gerektiği, mahkemenin bu hususları dikkate alarak takdir hakkını kullandığı gözetildiğinde bu hususta bir isabetsizlik görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde 1 numaralı kısımda açıklanan nedenle Büyükçekmece 9. Asliye Ceza Mahkemesinin, 02.03.2016 tarihli ve 2013/541 Esas, 2016/119 Karar sayılı kararına yönelik katılan vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.10.2023 tarihinde karar verildi.