YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/5087
KARAR NO : 2023/4305
KARAR TARİHİ : 24.10.2023
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2016/78 E., 2016/109 K.
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Düzeltilerek onama
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 13.04.2016 tarihli ve 2016/78 Esas, 2016/109 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası gereğince 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve sürücü belgesinin 2 yıl süreyle geçici olarak geri alınmasına karar verilmiştir.
2.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 28.09.2020 tarihli ve 2016/254433 sayılı katılan lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğinden bahisle düzeltilerek onama görüşünü içeren Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Katılan vekilinin temyiz isteği, müvekkili lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğine,
2.Sanık müdafiinin temyiz isteği, özel bir sebebe dayanmayan genel usul ve yasaya aykırılığa,İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
Yerel Mahkemenin Kabulü;
1.Mahkemece ”Sanıkların savunmaları, mağdur beyanı, olay tutanağı, bilirkişi raporu, mağdur ve katılan sanık hakkındaki raporlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde mahkememizce yapılan yargılama sonucunda şüpheden uzak bir şekilde aşağıdaki hükme varılmıştır.
Katılan sanık … olay günü arkadaşlarıyla birlikte piknik alanına gitmiş, piknik alanında alkol almıştır. Alkollü olduğu halde direksiyon başına geçerek Paşaköy’den Balıkesir’e gelecek olduğu sırada ana yola kendisine sürekli olarak kırmızı ışık yanıp söndüğü halde 115 promil alkollü olarak Bigadiç’ten Balıkesir yönündeki yola kontrol etmeden doğrudan yola girmiş ve Bigadiç istikametinden Balıkesir istikametine gelmekte olan sanık …’in kullanmış olduğu araca çarpması sonucu katılan sanık …’in aracında bulunan … vefat etmiş, katılan sanık … BTM ile giderilebilecek şekilde yaralanmış, sanık …’in aracında bulunan … ise, BTM ile giderilemez şekilde yaralanmıştır.
Sanıklara isnat edilen eylem yukarıda belirtilen şekilde kabul edilmiştir.
Sanıkların mahkememizce kabul edilen eylemlerinin hukuki nitelendirilmesi ve cezaların bireyselleştirilmesi,
Katılan Sanık …’in eyleminin değerlendirilmesi;
Katılan sanık …, olay günü öğle saatlerinde arkadaşlarıyla birlikte alkol alarak piknik alanına gitmişlerdir. Piknik alanında alkol almıştır. Alkollü olduğu halde sürücü koltuğuna geçerek … kullanmıştır. Sanık, alkollü (115 promil ) olmasına karşın direksiyona geçerek … kullandığından sanığın bilinçli taksirle hareket ettiği mahkememizce kabul edilmiştir. Bu nedenle sanığın cezasından TCK’nın 22/3 maddesi gereğince artırım yoluna gidilmiştir.
Sanığın meydana gelen kazada kusurlu olup olmadığı kusurlu ise ne oranda kusurlu olduğu ayrıca değerlendirilmelidir.
Sanığın gerek olay tespit tutanağında gerekse trafik bilirkişisi tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, asli kusurlu olduğu belirlenmiştir. Sanık, tali yoldan ana yola girecek olduğu sırada kendisine sürekli yanıp sönmekte olan kırmızı ışık olmasına karşın sanık yanıp sönmekte olan bu ışığın gereği olarak Bigadiç’ten Balıkesir istikametine gelmekte olan yoldaki aracı kontrol etmeden yola girmiştir.
Her ne kadar katılan sanık …, Balıkesir’den Bigadiç istikametine giden yolu geçip orta refüje geldiğinde durduğunu beyan etmiş ise de; sanığın bu savunması dosya kapsamına uyumlu olmadığı gibi mağdur … ve tarafsız tanık Şakir’in beyanlarıyla çelişmektedir. …, köyün içinden çıkan aracın kontrolsüz bir şekilde doğrudan yola girdiğini açıkca ifade etmektedir. Dolayısıyla katılan sanık …’in yoldaki refüjde durduğuna dair beyanına mahkememizce itibar edilmemiş ve bu beyanı kendisini ceza almaktan kurtarmaya yönelik beyanlar olarak mahkememizce kabul edilmiştir.
Katılan sanık … gerek olay tespit tutanağında gerekse trafik bilirkişisinin raporunda asli kusurlu olarak belirlenmiştir. Her iki belirlemenin de mahkememizce dosya kapsamına uyumlu olduğu değerlendirilmiş ve mahkememizce trafik bilirkişisi tarafından düzenlenen rapora itibar edilmiştir.
Katılan sanık …, yaralanan …’ın kimseden şikayetçi olmaması nedeniyle sadece bir kişinin ölümünden sorumludur. Bu nedenle hakkında ceza tayin edilirken TCK’nın 85/2 maddesi değil, 85/1 maddesi tatbik edilmiştir.
Katılan sanık … kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğundan sanık hakkında ceza belirlenirken alt sınırdan ayrılarak ceza tayin edilmiş, alkollü şekilde … kullanması nedeniyle hakkında bilinçli taksir hükümleri uygulanılarak cezadan arttırım yoluna gidilerek mahkumiyetine karar verilmiştir.
Sanık … ‘in eyleminin değerlendirilmesi;
Sanık … olay gecesi cenazeye gelen yakınlarını otogara bırakmak üzere Bigadiç’ten Balıkesir’e doğru seyir halindedir. Seyir halinde olduğu yolda, kendi yönüne sarı ışık yanıp sönmektedir. Sanık, Paşaköy yol ayrımında katılan sanık …’in kullandığı aracın yola çıkmakta olduğunu fark etmiş, araca sellektör yakmış ancak katılan sanık … durmayarak yola devam etmiş, sanık … de aracını durduramayarak katılan sanık …’in aracına çarpmıştır.
Sanık … kazanın meydana gelmesinde hızını yol şartlarına göre, ayarlamaya ilişkin kuralı ihlal etmiştir. Gerek kaza tespit tutanağında gerekse bilirkişi raporunda Engin’in tali kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Katılan sanık …, sanık …’den şikayetçi olduğundan …; hem müteveffa …’in ölümünden hem de katılan sanık …’in yaralanmasından sorumludur. Bu nedenle sanık … hakkında ceza belirlenirken hakkında TCK’nın 85/2 maddesi uygulanmıştır.
Sanık …’in kazanın meydana gelmesinde tali kusurlu olması nedeniyle ceza belirlenirken cezası alt sınırdan belirlenmiştir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden sanık …’in eyleminin değerlendirilmesi,
5560 sayılı yasa ile yürürlüğe giren CMK.nın 231/5 maddesindeki hükmün açıklanmasının geriye bırakılması açısından sanığın eylemi değerlendirildiğinde;
Sanık hakkında hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verebilmek için yasanan öngördüğü koşullar 5271 sayılı CMK.nun 231/6. maddesinde düzenlenmiş olup,
a fıkrasında sanığın daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkum olunmamış bulunması,
b fıkrasında mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c fıkrasında ise suçun işlenmesi ile mağdurun veya kamumun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşullarının birlikte bulunması gerekir,
Sanık daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkum olmuş değildir. İşlemiş olduğu suçtan dolayı mağdur veya kamunun uğradığı doğrudan bir zarar bulunmamaktadır. Sanık, mahkumiyet halinde hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasını talep etmiştir. Sanığın Mahkememizce gözlemlenen kişiliği ile duruşmadaki tutum ve davranışları da göz önüne alındığında sanığın yeniden suç işlemeyeceği yönünde Mahkememizde kanaat oluşmuştur.
Yukarıda belirtilen sebeplerle sanık … hakkındaki hükümle ilgili hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına,
Katılan sanık …, eylemi bilinçli taksirle gerçekleştirdiğinden hakkında TCK’nın 50/4 maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, hükmedilen sonuç miktarı gözönüne alınarak hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yasal olanak bulunmadığından hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Biçimindeki gerekçe ile sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir.
2.Adli Tıp Kurumu Bursa Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesi 09.10.2015 tarihli …’ye ait otopsi raporunda,
”…
Kişinin ölümünün trafik kazası ile hüsüle mümkün künt kafa travmasına bağlı kafatası kemik kırığı ile birlikte beyin kanaması ve kontüzyonu ile beklenene komplikasyonlardan olan aktif durumdan pasif duruma geçiş sonrası gelişen pnömoni, akut solunum sıkıntısı sonucu meydana gelmiş olduğunu,
3-Kişinin ölümü ile trafik kazası arasında illiyet bağının bulunduğunu,
4-Ölümü üzerine etkili başka bir nedenin tespit edilmediğini bildirir kanaat raporudur.”
Denilmektedir.
3.Kolluk güçlerince tanzim olunan 13.06.2015 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağına göre sürücü …’ın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (2918 sayılı Kanun) 52 nci maddesinin birinci fıkrasının a bendinde yer alan
”a)Kavşaklara yaklaşırken,… hızlarını azaltmak
…”
Kuralına uymadığından bahisle tali kusurlu olduğu,
Sanığın ise, aynı Kanun’da belirtilen sürücü kusurlarından asli kusur kod:8 kavşaklarda geçiş önceliğine uymamaktan dolayı asli kusurlu olduğu bildirilmiştir.
4.Yargılama aşamasında mahkemece aldırılan 08.03.2016 havale tarihli teknik bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, sanığın 2918 sayılı Kanun’un 47 nci maddesinin (c) fıkrasına göre;
Karayollarından faydalananlar aşağıdaki sıralamaya göre;
…
c) Trafik işaret levhaları, cihazları ve yer işaretlemeleri ile belirtilen veya gösterilen hususlara,
…
Uymak zorundadırlar.” Kuralına ve aynı Kanun’un 57 nci maddesinin (a) fıkrası uyarınca;
”Kavşaklarda aşağıdaki kurallar uygulanır.
a) Kavşağa yaklaşan sürücüler kavşaktaki şartlara uyacak şekilde yavaşlamak, dikkatli olmak, geçiş
hakkı olan araçların önce geçmesine imkan vermek zorundadırlar
…” Kuralına aykırı davrandığından asli kusurlu olduğu, sürücü …’ın ise yine 2918 sayılı Kanun’un 52 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan
”a)Kavşaklara yaklaşırken,… hızlarını azaltmak
…”
Kuralına uymadığından bahisle tali kusurlu olduğu saptanmıştır.
5.Olayda yaralanan …’ın kati adli muayene raporu dosyada mevcuttur.
6.Sanık aşamalarda, idaresindeki araçla arkadaşları …, … ve … Paşaköyde pikniğe gittiklerini, piknikte alkol aldığını ancak sarhoş olmadığını, Paşaköy’den ana yola çıkacağı sırada sola baktığında Balıkesir tarafından … gelmekte olduğunu, ışığın kırmızı yanıp söndüğünü, Balıkesir tarafından gelen … geçtikten sonra ben Bigadiç Balıkesir şeridine geçmek için yolun ortasında durduğunu, sağa baktıysa da … göremeyince, ana yola girecek olduğu sırada Bigadiç istikametinden gelen aracın, kendi aracına çarptığını, çarpışmanın etkisiyle yoldan çıktıklarını ileri sürmüştür.
7.Sanığa ait genel adli muayene raporunda saat:00.11’de yapılan alkol ölçümünde 115 promil alkollü olduğu tespit edilmiştir.
IV. GEREKÇE
1.Sanığın yaklaşık 125 promil alkollü şekilde idaresindeki otomobille, meskun mahalde, gece vakti, aydınlatmanın bulunmadığı, bölünmüş asfalt kaplama karayolunda seyrederken, kendisine hitap eden fasılalı kırmızı ışığa ve ”DUR” levhasına rağmen, geçiş önceliği tanımayarak, bölünmüş yola çıkış yaptığı sırada, aracının sağ arka kısmına, o yolda düz seyreden sürücü …’ın idaresindeki otomobilin ön kısmıyla çarpmasıyla, sanığın asli kusuruyla bir kişinin ölümüne, bir kişinin ise vücudunda 2. dereceden kırık oluşacak şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiği olayda, Taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde; 5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesinin birinci fıkrası ve 22 nci maddesinin dördüncü fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle, aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, asli kusurlu olarak meydana getirdiği kaza sonucu bir kişinin ölümüne ve bir kişinin nitelikli şekilde yaralanmasına neden olan sanık hakkında, adalet ve hakkaniyet kuralları uyarınca cezada orantılılık ilkesi gözetilerek temel cezada alt sınırdan bir miktar daha uzaklaşmak suretiyle ceza tayini yerine, yazılı şekilde hüküm kurularak sanık hakkında eksik cezaya hükmolunmasında hukuka aykırılık saptanmıştır.
2.Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre bilinçli taksir halini oluşturan ihlali yalnızca 1 promil üzeri alkollü … kullanma ihlalinden ibaret olan sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin üçüncü fıkrasının uygulanması sırasında temel cezanın en üst sınırdan 1/2 oranında artırılmak suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini yapılması hukuka aykırı görülmüştür.
3.Mağdur …’ın zarar gördüğü halin, taksirle yaralama suçu olarak 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinde hükme bağlandığı, aynı maddenin beşinci fıkrası gereğince birinci fıkrası kapsamı dışında bulunan bilinçli taksir hali hariç şikayete tabi bulunduğu, dairemiz yerleşik içtihatları gereğince sanığın 1 promilden fazla alkollü şekilde … kullanmak eylemi sebebiyle bilinçli taksir halinin mevcut olduğu ve mağdur …’ın ikinci dereceden kemik kırığı yaralanmasının aynı kanunun 89 uncu maddesinin birinci fıkrası dışında kaldığı dolayısıyla aynı Kanun’un 89 uncu maddesinin beşinci fıkrası gereğince anılan suçun şikayete tabi olmadığı gözetilerek sanık hakkında iddianamede yer verildiği şekilde, 5237 sayılı Kanun’un 85 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre cezalandırılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz bulunmuştur.
4.Kendisini vekille temsil ettiren katılan … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmemesi, usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Balıkesir 1.Ağır Ceza Mahkemesinin, 13.04.2016 tarihli ve 2016/78 Esas, 2016/109 Karar sayılı kararına yönelik katılan vekilinin ve sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.10.2023 tarihinde karar verildi.