Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/5075 E. 2023/4863 K. 08.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/5075
KARAR NO : 2023/4863
KARAR TARİHİ : 08.11.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/534 E. 2015/1475 K.
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Giresun 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.12.2015 tarihli 2015/534 E. 2015/1475 K. sayılı kararı ile sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 52 nci maddesi uyarınca 16.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

2.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 25.09.2020 havale tarihli ve 2016/88839 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık Müdafinin Temyiz Sebepleri
Kaza esnasında aracı ölenin kullandığına, tanıklar … ve …’ın beyanlarına itibar edilerek mahkumiyet kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna, sanığın suçu işlemediğine beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Yerel Mahkemenin Kabulü
“Sanık …’ün olay tarihinde … plakalı … ile seyir halindeyken, direksiyon hakimiyetini kayıp ettiği ve bu suretle … içerisinde yolcu olarak bulunan Maktul …’in ölümüne sebebiyet verdiği, sanığın olay anında ayrıca 128 promil alkollü olduğu ve böylelikle sanığın bilinçli taksirle adam öldürme suçunu işlediği, sanığın alınan savunmasında, her ne kadar üzerine atılı suçlamaları inkar ederek, aracı kendisinin değil, maktulün kullandığını beyan etmişse de, dosyada dinlenilen tanık …’ın olay akşamında, sanığın kendisini arayarak aracı kendisinin kullandığını söylediğini beyan ettiği, yine Tanık …’un alınan beyanında olaydan hemen sonra sanığın kendisini arayarak kaza yaptıklarını, …’i bulamadığını ve aracı kendisinin kullandığını beyan ettiğini söylediği, yine sanığın olaydan hemen sonra polis memurlarınca alınan beyanlarında, aracı kullandığını ikrar ettiği, sanığın mahkemede alınan savunmalarında, maktulün ehliyetinin alınmaması için polise bu şekilde ifade verdiğini söylemişse de, tanık …’un ve tanık …’in beyanları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın beyanlarının asılsız olduğu, ayrıca olayı tek gören ve olaya dair bizzat görgü ve bilgisi olduğu iddia olunan tanıklar … ve …’nın mahkememizin 08/09/2015 tarihli duruşmasında, olayı görmediklerini, kazanın nasıl olduğunu bilmediklerini ve sanığın kendilerinden tanıklık yapmasını istedikleri için olayı gördüklerine dair beyanda bulunduklarını söyledikleri, bu durumda sanığın tek lehine olan her iki tanık beyanının, mesnetsiz kaldığı ve tüm tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, tanık … ve tanık …’un 08/09/2015 tarihli ifadelerinin doğru olduğu ve bu ifadelere itibar edilmesi gerektiği, anlaşıldığından sanığın suçtan kurtulmaya yönelik beyanlarına itibar edilmeyerek, işlediği sabit olan Bilinçli Taksir ile Ölüme neden olma suçundan cezalandırılma yoluna gidilmiş, sanığın almış olduğu ceza miktarı dikkate alınarak ve karşı tarafın zararını gidermemiş olması nedeniyle, hakkında CMK 231 uygulanmamış ve verilen hapis cezası eylemin taksirle gerçekleştirilmiş olduğu da göz önünde bulundurularak, adli para cezasına çevrilmek suretiyle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” şeklindedir.

2.Adli Tıp Kurumu Trabzon Grup Başkanlığı tarafından düzenlenen 12.02.2015 tarihli otopsi raporunda …’in künt kafa tramvasına bağlı kafa kemik kırıkları ile birlikte beyin kanaması, beyin doku harabiyeti ve bunlara bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu öldüğü tespit edilmiştir.

3.Kaza tespit tutanağında, meskun mahalde gece vakti, aydınlatmanın olduğu iki yönlü caddede, 1,28 promil alkollü olan sürücü …’ün idaresindeki minibüs ile seyri esnasında 300 metre mesafede direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde gidiş yönüne göre yolun sol tarafında bulunan beton kütleye aracının ön tampon kısımlarından çarptığı, kazanın oluşunda … sürücüsünün … hızını gerekli şartlara uydurmaması nedeniyle kusurlu olduğu tespit edilmiştir.

4.26.12.2014 tarihli tutanakta, …’in … dışında yerde yatar vaziyette, …’ün aracı kendisinin kullandığını hakimiyetini kaybedip yoldan çıkarak birşeye çarptığını beyan ettiği, olay yerini gösteren kamera kaydı ve olaya tanık kimsenin olmadığı belirtilmiştir.

5. 14.01.2015 tarihli bilirkişi raporunda …’ün asli kusurlu olduğu tespit edilmiştir.

6.Sanığın savunması “Doğrudur, aynen tekrar ederim. … plakalı … …’ in aracıdır, olay tarihinde de aracı kendisi kullanıyordu, kesinlikle ben kullanmıyordum, biz … ile birlikte alkol aldık ve sigara almak için dışarı çıktık, biz müddet sonra … aracı benim kullanmamı istedi, ben aracın içinden şoför yerine geçtim, o da araçtan inerek benim oturduğum koltuğa geçti, ancak ben aracı çalıştıramayınca yine ben aracın içinden yan koltuğa geçtim, … de aracın dışında şoför koltuğuna oturdu ve bana bu kadar yıl sana araba kullanmasını öğretemiyorum diyerek sinirlendi, bu sırada direksiyon hakimiyetini kaybetti, ben bu sırada büyük bir gürültü duydum başımı kaldırdığımda yanımda … yoktu, kendisi alkollü olduğu için kaçtığını düşündüm, bu nedenle bende araçtan uzaklaştım, bir müddet yürüyerek gittim, yaklaşık 10 dk. Yürümüşümdür, daha sonra aracın ışıklarını kapatmak için geriye döndüm, geldiğimde bir inilti sesi duydum, … aracın ön kısmında yaklaşık 1 metre ilerisindeydi, ben bu sırada aracın ön camının kırılmış olduğunu görmedim, …’ in de yaralandığını o anda gördüm, bunun üzerine …’ nu aradım, kaza yaptığımızı söyledim, …’ in ehliyetinin gitmemesi içinde ona aracı benim kullandığımı söyledim, hastaneye …’ i götürüp yoğun bakıma alındığında … ‘ in cep telefonundan önce ablası olan …’ u aradım, ona aracın kendimin kullandığını söyledim sadece … ölüyor yetişin dedim, daha sonra da …’ in eniştesi olan …’ ı aradım, … bana aracı sen mi kullanıyorsun diye sordu, ona da aynı şekilde aracı kendimin kullandığını söyledim, ben daha önce polise ve başkalarına da bu şekilde söylediğim için o anda da bu şekilde çıktı, Hakkımda şikayetten vazgeçme olursa kabul ederim. Öncelikle beraatimi aksi takdirde hakkımda hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasını talep ederim. Duruşmadan bağışık tutulmayı istiyorum. Dedi. ” şeklindedir.

7.Ölen yakınları şikayetçi olup davaya katılmalarına karar verilmiştir.

8.Tanık …’un beyanı “Ben sanık …’ü daha önceden tanımıyordum, maktul … ise benim öz kardeşim olur, olay günü gece saat 02:00 sıralarında eşimi kardeşimin arkadaşlarından … aramış ve kardeşimin kaza yaptığını ve hastaneye kaldırıldığını, gelmemiz gerektiğini eşime söylemiş, eşimde beni uyandırdı ve durumu anlattı, ben hazırlanırken bu kez benim telefonum çaldı, arayan kardeşimin numarası idi, ancak açtığımda ismini olay nedeniyle öğrendiğim sanık kendisini bana … olarak tanıtarak “ben …” dedi, ben de “ben sizi tanımıyorum” dediğimde “abla ben seni tanıyorum, biz çok kötü kaza yaptık, …’i bulamadım çok korktum, abla çok kötü durumdayım, hemen gelin, ben hastanedeyim, arabayı ben kullanıyordum, polisler yanımda, şimdi ifade vermeye gidiyorum, ne olursunuz hemen gelin”dedi ve telefonu kapattı, biz de eşimle aracımıza binerek hemen yola çıktık, Giresun’a vardığımızda kardeşim yoğun bakımda idi ve durumu çok ağırdı, olaydan sonra da ben sanık ile hiç karşılaşmadım, ancak olay gecesi aramızda yukarıda bahsettiğim şekilde konuşmalar oldu, benim olayla ilgili bilgim bundan ibarettir, dedi.” şeklindedir.

9.Tanık …’ın beyanı “Suça konu olaya tanık değilim. Ben o sırada Antalya ilindeydim. Yakını olmam sebebiyle kazadan sonra telefonla beni aradı. Olay yerinden aradığında kaza yaptıklarını, aracı kendisinin kullandığını, müteveffanın camdan fırladığını, o an müteveffayı bir müddet bulamadığını söyledi. Bilahare hastanede iken tekrar aradı. O aramasında da inilti sesine giderek müteveffayı bulduğunu, şimdi yoğun bakımda olduğunu ifade etti. Defalarca aracı kendisinin kullandığını söylemişti. Kendi sağlık durumunu sorduğumda da ufak tefek sıyrıklar olduğunu söylemişti. Bildiğim kadarıyla sanık sürücü belgeli bir şofördür, … kullanırken de görmüştüm. Bilgim, görgüm bundan ibarettir, dedi. ” şeklindedir.

10.Tanık …’nun beyanı “Doğrudur, aynen tekrar ederim. Gece saat 01.00-01.30 sıralarında … ‘ in telinden … beni aradı, kaza yaptık ve …’ i bulamıyorum, bana aracın kimin kullandığını söylemedi, sadece ağlıyordu, 5-10 dk. Sonra ben olay yerine geldim, biz gittiğimizde ambulans gelmemişti, ambulansı arayanda oğlumdu, ve ambulansa yerleştirdik, polislerde bizden sonra olay yerine geldi, ve polislere kendisinin aracı kullandığını söyledi, daha sonra araçtan hastaneye doğru seyir halindeyken gerçekten aracı sen mi kullanıyorsun diyerek sanığa sordum, bana aracı …’ in kullandığını ancak arabaya ve ehliyete el konulmaması için bu şekilde beyanda bulunduğunu söyledi ben kazanın gerçekleştiği anı bizzat görmedim,Benim olayla ilgili tüm bilgim ve görgüm bundan ibarettir, tanıklık ücreti de istemiyorum dedi.” şeklindedir.

11.Tanık …’ın 20.05.20215 tarihli beyanı “Doğrudur, aynen tekrar ederim. Olay tarihinde arkadaşım … ile beraber dere kenarında oturuyorduk, aracı kaza esnasında gördük, yaklaşık 250 metre uzağımızdaydılar, hatırladığım kadarıyla aracın şoför koltuğunda … oturuyordu, ben aracın kazadan önce yaklaşık 50 metre önce şoför mahallinde şoför değişimi yapıldığını ben görmedim, ben ve … kaza olduktan sonra şahsın yanına gitmedik, sabaha kadar ifade verip başımız ağrımasın diye düşündük, ancak ambulans ile aradık, dedi.

Tanığa 30/01/2015 tarihinde savcılık aşamasında vermiş olduğu ifadesi ve mahkememiz huzurunda vermiş olduğu ifadesi arasında çelişki olması nedeni ile soruldu.

Tanık cevaben ; benim savcılıkta vermiş olduğum beyanım doğrudur, kazadan önce şoför tarafından bir erkek şahıs indi, ve yan tarafa geçti, bu sırada … çalışır gibi oldu, daha sonra erkek olan şahıs tekrar yan koltuktan inerek şoför mahalline geçti ancak ben bayanın aracın direksiyonuna geçip geçmediğini görmedim, yine …’ ün hangi koltuktan indiğini de net olarak görmedim, tanıklık ücreti de istemiyorum, dedi. ” şeklindedir.

Tanığın 08.09.2015 tarihli beyanı ” Diğer tanık …’un beyanları doğrudur. Olay tarihinde ne ben ne de … olayı görmedik. Nasıl gerçekleştiğini bilmiyoruz. … benim çok yakın bir arkadaşımın annesidir. Arkadaşım yanıma gelerek annesinin yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi. Olayda suçsuz olduklarını ancak bunu ıspatlayacak delillerinin bulunmadığını söyledi. Bunun üzerine bizde savcılıkta ve mahkemede ifade verdik. Benim şu ana kadar vermiş olduğum tüm ifadelerim doğru değildir. Olayı …’ün anlatmasıyla biliyorum. Kaza anında aracı kimin kullandığını ben görmedim. Benim olayla ilgili tüm bilgim ve görgüm bundan ibarettir, tanıklık ücreti de istemiyorum dedi.” şeklindedir.

12.Tanık …’nın 08.09.2015 tarihli beyanı “… benim arkadaşımın annesidir. Bu olay yaşandıktan yaklaşık 1 ay sonra bizim yanımıza geldi. Şayet tanıklık yaparsak kendisinin bu olaydan kurtulabileceğini söyledi. Bunun üzerine ben ve arkadaşım … tanıklık yapmaya karar verdik. Daha sonra da 30/01/2015 tarihinde de Cumhuriyet Savcılığında ifade verdim. Ancak bu ifadem doğru değildir. Ben olayın nasıl olduğunu ve kazanın nasıl gerçekleştiğini görmedim. Şu anda bu davranışımdan dolayı çok pişmanım ve müştekilerden özür diliyorum. Benim gibi arkadaşım …’da olayı görmemiştir. Arkadaşım …’da şu anda duruşma salonu dışındadır. Bu kararı biz birlikte aldık. Benim olayla ilgili tüm bilgim ve görgüm bundan ibarettir, tanıklık ücreti de istemiyorum dedi.” şeklindedir.

IV. GEREKÇE
1. Sanık …’ün olay tarihinde yanında ölen … ile beraber gece vakti meskun mahalde aydınlatmanın olduğu iki yönlü yolda 128 promil alkollü olduğu halde minibüs ile seyir halindeyken olay mahalline geldiğinde direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun solunda bulunan beton kütleye çarpması neticesinde …’in ölümüne asli kusurlu olarak neden olduğu, sanığın alınan savunmasında, her ne kadar üzerine atılı suçlamaları inkar ederek, aracı kendisinin değil, ölenin kullandığını beyan etmişse de, tüm dosya içeriği ve tanık beyanları doğrultusunda mahkemece sanığın suçtan kurtulmaya yönelik beyanlarına itibar edilmeyerek atılı suçu işlediğine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş olup sanık müdafinin bu yöndeki temyiz sebepleri reddedilmiştir.

2.Taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde; TCK’nın 61/1. ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle, aynı Kanun’un 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, tamamen kusurlu olarak meydana getirdiği kaza sonucu bir kişinin ölmesine neden olan sanık hakkında, adalet ve hakkaniyet kuralları uyarınca cezada orantılılık ilkesi gözetilerek alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle ceza tayini yerine, yazılı şekilde hüküm kurularak sanık hakkında eksik cezaya hükmolunması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

3.Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 85 inci maddesinin birinci fıkrası ve 22 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca hükmedilen 2 yıl 8 ay hapis cezasından, 62 nci maddenin birinci fıkrası uyarınca 1/6 oranında indirim yapılırken sonuç cezanın 2 yıl 2 ay 20 gün hapis yerine, 2 yıl 1 ay 20 gün olarak belirlenmesi suretiyle sanığa eksik ceza tayini ve belirlenen bu uzun süreli hapis cezasının 5237 sayılı Kanun’un 50 nci maddesinin dördüncü fıkrasına aykırı olarak adli para cezasına çevrilmesine karar verilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

4.Hükmolunan 2 yıl 1 ay 20 gün hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilirken hesaplama hatası yapılarak 15.600,00 TL adli para cezasına çevrilmesi gerekirken 16.000,00 TL adli para cezasına karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde (4) numaralı bentte açıklanan nedenle Giresun 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.12.2015 tarihli 2015/534 Esas 2015/1475 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hüküm fıkrasının (6) nolu bendinde yer alan “16.000,00” ibaresi çıkarılarak yerine “15.600,00” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.11.2023 tarihinde karar verildi.