Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/5060 E. 2023/5206 K. 29.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/5060
KARAR NO : 2023/5206
KARAR TARİHİ : 29.11.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/35 E., 2016/35 K.
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bingöl 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 02.03.2016 tarihli ve 2015/35 Esas, 2016/35 Karar sayılı kararı ile; sanık hakkında taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 85 inci maddesinin ikinci fıkrası, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası ve 63 üncü maddesi uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 1 yıl 8 ay süre ile sürücü belgesinin geri alınmasına ve mahsuba karar verilmiştir.

2.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 29.09.2020 tarihli ve 2016/156880 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık Müdafiinin Temyiz İsteği; sanığın hatalı sollama yapmadığına, kusur tespitine, yol çalışması nedeniyle gerekli önlemleri almayan İdarenin asli kusurlu olduğuna, cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesine, bilinçli taksir hükümlerinin uygulanmasına, sanık hakkında paraya çevirme veya erteleme hükümlerinin uygulanmamasına, kararın usul yasa ve hakkaniyete aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Yerel Mahkemenin Kabulü;
1.Olay günü saat 17:20 sıralarında, sanık sürücü …, sevk ve idaresindeki yarı römork takılı … plaka sayılı çekici ile D-950-02 kod nolu devlet karayolunu takiben Genç ilçesi istikametinden Bingöl ili yönüne doğru seyirle olay mahalline geldiğinde önünde, sollama yasağı olmasına rağmen kendisiyle aynı istikamette seyreden bir aracı geçmek için sol şeride girdiğinde karşı istikametten gelmekte olan sürücüsü tespit edilemeyen … plaka sayılı otomobilin ön kesimi ile idaresindeki vasıtanın sağ ön kesimine çarpması sonucu … plaka sayılı otomobilin içinde bulunan …, … ve …’ın ölümüne neden olduğu anlaşılmaktadır.

2. Maktullerin kesin ölüm sebebini belirleyen, Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 16.10.2015 tarihli olay yeri inceleme ölü muayene tutanağında, maktul …’ün kesin ölüm sebebinin genel beden travmasına bağlı kafatası, yüz, çok sayıda kot ve ekstremite kemik kırıkları ile birlikte kafa içi kanama, pnomotoraks sonucu meydana geldiği; maktul …’in kesin ölüm nedeninin genel beden travmasına bağlı pelvis ve alt ekstermite kemik kırıkları ile birlikte iç organ ve büyük damar yaralanmasından gelişen kanama sonucu ölüm olduğu; maktul …’ın kesin ölüm sebebinin genel beden travmasına bağlı kafatası, kot, skapula ve eksemite kemik kırıkları ile birlikte beyin parankim harabiyeti ve iç organ yaralanması sonucu meydana geldiğinin bildirildiği görülmektedir.

3.Kaza tespit tutanağında; olay mahallinin meskun mahal dışında, gündüz vakti 9,60 metre genişliğinde, iki yönlü asfalt kaplama yol olduğu, çarpışma noktasının Genç ilçesi yönüne göre yolun sağ şeridinde işaretlendiği, olay mahalline kazaya karışan araçlardan tıra ait seyir yönünü göre sola yönelerek çarpışma noktasına kadar devam eden 15,70 metre uzunluğunda, otomobile ait aynı yöne göre sol şeritte bulunan yine çarpışma öncesi tatbik edilmiş 11,40 metre uzunluğunda fren izleri olduğu, kaza sonrası çekilen fotoğraflar incelendiğinde çekicinin sağ önden otomobilin komple ön kesiminde ağır hasarlı olduğu, olay yerinin yaklaşımında, mahale yaklaşan … sürücülerine hitap eden sırasıyla yol yapım çalışması, 70 km hız tahdidi, sollama yasağı, 50 km hız tahdidi ve 30 km hız tahdidi trafik levhalarının bulunduğunun belirtilmiş olduğu, kusura ilişkin olarak da, sanığın bu kazanın oluşumunda 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (2918 sayılı kanun) 56/1-a (şerit izleme ve değiştirme kuralına uymamak) maddesini ihlal ettiği, … plaka sayılı aracın tespit edilemeyen sürücüsünün ise herhangi bir kusurunun bulunmadığı kanaatine varıldığının belirtildiği, soruşturma aşamasında alınan 26.10.2015 tarihli trafik bilirkişi raporunda ise, sanığın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda yer alan ve ASLİ KUSUR sayılan kural ihlallerinden ŞERİDE TECAVÜZ ETMEK bendini ihlal ettiği; olayda hayatlarını kaybeden …, … ve …’ın içerisinde bulunduğu … plakalı … sürücüsünün tespit edilemediği, tespit edilemeyen … sürücüsünün TALİ KUSURLU olduğunun tespit edildiği görülmektedir.

4.Yargılama aşamasında yapılan keşfe dayalı düzenlenen 04.01.2016 tarihli bilirkişi raporu ile Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesine ait 08/02/2016 tarihli raporunda;

“…Bu duruma göre;
1- Sanık sürücü …, idaresindeki … ile sollama yapılması düşey işaretlemeler ile yasaklanmış yolda önünde seyreden aracı geçme teşebbüsünde bulunmaması gerekirken belirtilen bu kurala riayet etmemiş, sollama yasağına rağmen karşı şeridin yeterince ilerisinin boş olup olmadığı kontrol etmeden sol şeride geçerek kendi nizami şeridini takiben gelen müteveffa yönetimindeki otomobilin önünü kapayarak kazaya sebebiyet vermiştir. Olayda dikkat ve özen yükümlüğüne aykırı hareketleriyle asli kusurludur.

2-… plakalı otomobil sürücüsü, idaresindeki … ile 30 km hız tahdidi bulunan yola yapım çalışması devam eden yolda hızını mahal şartlarına ve trafik uyarı levhalarında belirtilen hız limitlerine göre ayarlamamış, hatalı sollamayla seyir şeridine geçen sanık yönetimindeki vasıtayı fark ettiğinde kazayı önlemeye yönelik olarak etkin fren tatbik etmiş ise de hızının yüksek olmasından dolayı tatbik ettiği frende etkisiz kalarak kazayı önleyememiştir. Kimliği tespit edilemeyen otomobil sürücüsünün hatalı tutum ve davranışları olayın oluşu üzeride tali derecede etken olmuştur.

3- Olay kazaya karışan … sürücülerinin hatalı tutum ve davranışlarından kaynaklanmıştır. Kazaya karışan araçlarda yolcu olarak bulunan yolcuların olayın oluşu üzeriden herhangi bir hatalı tutum ve davranışlarının bulunmadığı anlaşılmıştır…” şeklinde görüş bildirilmiştir.

5.Tanıklar ….,….,….’nun anlatımı, kaza tespit tutanağı, olay yeri inceleme raporu, olay yeri krokileri, sanığın alkolsüz olduğuna dair laboratuvar sonucu, CD izleme tutanağı, olay yeri inceleme ve ölü muayene tutanağı, … özet bilgileri, olay yerine ait fotoğraflar ve tutanaklar dava dosyasında bulunmaktadır.

6.Mahkemece; “…Sanık sollama sırasında önüne tümsek çıktığından dolayı aracı sağa çekemediğini, yolda kusur bulunduğunu ve yine sanık müdafiisi yol yapımında sorumlu olan kişilerin kusurunun bulunduğunu savunmuş ise de mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, yapılan keşif, düzenlenen bilirkişi raporları, bilirkişi raporlarında belirtilen aracın gitmesi gereken hızı gösterir trafik levhaları, yol çalışması olduğuna dair levhalar, sollama yasağı olduğuna dair levhalar ve yol çizgileri, kazanın sanığın hatalı sollaması sonucu meydana gelmiş olması, kaza tespit tutanağı ve dosya içerisinde bulunan tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, sanığın sollama yasağı olan yerde önündeki aracı sollamaya çalıştığı dikkate alınarak sanığın cezalandırılmaktan kurtulmaya yönelik savunmasına itibar edilmeyerek sabit olan eyleminden dolayı cezalandırılması yoluna gidilmiştir. 5237 sayılı TCK 22 maddesinde taksirin düzenlendiği, 5237 sayılı TCK’nın 22. maddesinin 1, 2, 3 ve 4. fıkralarının “(1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hâllerde cezalandırılır. (2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanunî tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir. (3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi hâlinde bilinçli taksir vardır; bu hâlde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır. (4) Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.” olarak düzenlendiği, yine Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 11/07/2014 tarih 2013/23002 esas ve 2014/17012 karar sayılı ilamında hatalı sollama sonucu kazanın meydana gelmesi halinde bilinçli taksir hükümlerinin uygulanmasının gerektiği somut olayımızda sanığın 10 yıldan beri şoför olduğu ve dosya içerisinde bulunan Bingöl İl Emniyet Müdürlüğü’nün 17/11/2015 tarihli yazısında da belirtildiği üzere sanığın G, D, E sınıfı sürücü belgelerinin bulunduğu, olay tarihinde mahkeme kabulünde de belirtildiği üzere sanığın sollama yasağı olan yerde önündeki aracı sollamak istediği ancak kazanın meydana geldiği, sanığın söz konusu kazada asli kusurlu olduğu, sanığın kusur durumu, sollama yasağı olan yerde hatalı sollama yapmak suretiyle asli kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiği ve söz konusu kaza sonucu üç kişinin vefat ettiği, sanığın hatalı sollama sonucu kazanın meydana gelebileceğini öngörebilecek durumda olduğu, ancak sanığın neticeyi istemediği, sanığın eyleminin bilinçli taksir kapsamında kaldığı dikkate alınarak sanığın sabit olan taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma suçundan dolayı 5237 sayılı TCK’nın 85/2, 22/3 fıkralarında düzenlenen bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma suçundan cezalandırılması…” gerekçeleri ile sanık hakkında bilinçli taksir hükümlerinin uygulanmasına karar verildiği ve cezasında 1/3 oranında artırım yapıldığı anlaşılmaktadır.

7. Sanığın aşamalarda verdiği ifadelerinde, atılı suçlamaları kabul ettiği ve savunmasında özetle;
“Ben yaklaşık 10 yıldan beri şoför olarak çalışırım. Olay tarihinde Elazığ ilinden Genç ilçesine prefabrik malzeme götürmek üzere yanımda tanık … olduğu halde yola çıktım. Genç İlçesinde söz konusu malzemeleri indirdikten sonra akşam saat 17.00 sıralarında Elazığ’a dönmek üzere Bingöl istikametine doğru Genç İlçesinden yola çıktık. Ben Genç’e doğru gittiğimde yolda herhangi bir tümsek olduğunu farketmedim. Genç ilçesinden Bingöl’e doğru gelirken kaza noktasına varmadan önce önümde tuğla yüklü bir … gidiyordu. Hızım 40-50 km arasıydı, ayrıca önümdeki tuğla yüklü … ile normal mesafe vardı. Ben Tuğla yüklü aracı sollamak istediğimde aracı karşı taraftan herhangi bir … gelip gelmediğini kontrol etmek için biraz sol tarafa doğru kırdım, karşıdan … geldiğini görünce frene bastım, bunun uüzerine benim bulunduğum aracın tümseğe gelmesi sonucu aracım beni sola çekti. Bunun üzerine direksiyon hakimiyetimi kaybettim, karşıdan gelen … gelip benim araca çarptı, ben tümseğe varmadan önce benim aracımın bulunduğu yer ile karşıdan gelen … arasındaki mesafe yaklaşık 500 metre civarıydı. Önüme tümsek çıkmamış olsaydı, öndeki tuğla yüklü aracı sollayabilirdim ve bu kaza meydana gelmezdi. Ben kaza olan yolda olay tarihinden önce 5-6 defa gidip gelmişimdir. Herhangi bir tümseğe denk gelmedim. Kaza tarihinden önce yol yapılmıştı. Yolda herhangi bir yağış yoktu, yol asfalttı, bu kazadan dolayı üzgünüm. Kazadan dolayı tutuklandığımdan karşı tarafın yakınlarıyla görüşemedim ancak bildiğim kadarıyla yakınlarım görüşmüş. Kaza olan yerde bildiğim kadarıyla sollama yasağı yoktu. Önümde giden tuğla yüklü kamyonun plakasını bilmiyorum, aracın kime ait olduğunu da bilmiyorum, savunmam bundan ibarettir, öncelikle beraatimi talep ediyorum, mahkeme aksi kanaatte ise HAGB hükümlerinin uygulanmasını kabul ediyorum.” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.

8.Ölenlerin yakınları olan müştekilerin sanıktan şikayetçi olmadıkları ve duruşmada alınan beyanlarında;

…’in, “Ölen … benim kardeşim olurdu, ben kaza olayını görmedim, sanıktan şikayetçi değilim, dava açma hakkım saklı kalmak üzere herhangi bir maddi ve manevi talebim de bu aşamada yoktur, beyanlarım bundan ibarettir.”,

…’in, “Ölen … benim eşim olurdu, ben kaza olayını görmedim, sanıktan şikayetçi değilim, dava açma hakkım saklı kalmak üzere herhangi bir maddi ve manevi talebim de bu aşamada yoktur, beyanlarım bundan ibarettir.”,

…’in, “Ölen … benim babam olurdu, ben kaza olayını görmedim, sanıktan şikayetçi değilim, dava açma hakkım saklı kalmak üzere herhangi bir maddi ve manevi talebim de bu aşamada yoktur, beyanlarım bundan ibarettir.”,

…’ün, “Ölen … benim eşim olurdu, ben kaza olayını görmedim, sanıktan şikayetçi değilim, dava açma hakkım saklı kalmak üzere herhangi bir maddi ve manevi talebim de bu aşamada yoktur, beyanlarım bundan ibarettir.”,

…’ün, “Ölen … benim babam olurdu, ben kaza olayını görmedim, sanıktan şikayetçi değilim, dava açma hakkım saklı kalmak üzere herhangi bir maddi ve manevi talebim de bu aşamada yoktur, beyanlarım bundan ibarettir.”,

…’ün, “Ölen … benim babam olurdu, ben kaza olayını görmedim, sanıktan şikayetçi değilim, dava açma hakkım saklı kalmak üzere herhangi bir maddi ve manevi talebim de bu aşamada yoktur, beyanlarım bundan ibarettir .”,

…’ın, “Ölen … benim babam olurdu, ben kaza olayını görmedim, sanıktan şikayetçi değilim, dava açma hakkım saklı kalmak üzere herhangi bir maddi ve manevi talebim de bu aşamada yoktur, beyanlarım bundan ibarettir.”,

…’ın, “Ölen … benim eşim olurdu, ben kaza olayını görmedim, sanıktan şikayetçi değilim, dava açma hakkım saklı kalmak üzere herhangi bir maddi ve manevi talebim de bu aşamada yoktur, beyanlarım bundan ibarettir.”,

…’ın, “Ölen … benim babam olurdu, ben kaza olayını görmedim, sanıktan şikayetçi değilim, dava açma hakkım saklı kalmak üzere herhangi bir maddi ve manevi talebim de bu aşamada yoktur, beyanlarım bundan ibarettir.”,

…’in, “Davaya konu olayda vefat eden … benim babamdır. Ben kazayı görmedim. Babam olay anında kendi kullanmakta olduğu taksi içinde vefat etmiştir. Ben şikayetçi değilim. Ancak olayda kimin kusuru varsa cezalandırılsın. Davaya katılmak istemiyorum.”,

…’nın, “Kazada hayatını kaybeden … benim babam olur, kaza sebebiyle sorumlu olanlardan şikayetçi değilim davaya katılmak istemiyorum.” şeklinde beyanda bulundukları tespit edilmiştir.

9. Sanık …’e ait güncel adli sicil kaydı ve nüfus kaydı, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin olunarak dava dosyasına eklenmiştir.

IV. GEREKÇE
Yerel Mahkeme kararında yapılan incelemede neticesinde olayın kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmamıştır.

A.Sanık Müdafiinin Temyiz Sebebi Yönünden;
1. Kusur Durumu Yönünden
Soruşturma aşamasında alınan 26.10.2015 tarihli trafik bilirkişi raporu, yargılama aşamasında yapılan keşfe dayalı düzenlenen 04.01.2016 tarihli bilirkişi raporu ile Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesine ait 08/02/2016 tarihli raporunun oluş ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, kusur durumunu kesin bir şekilde tespit ettiği anlaşılmakla, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamış olup, sanık müdafinin temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

2.Temel Cezaya İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.10.2020 tarihli ve 2017/12-833 Esas, 2020/415 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere; taksirle işlenen suçlarda, 5237 sayılı Kanun’un “Taksir” başlıklı 22 inci maddesinin dördüncü ve aynı Kanun’un “Cezanın belirlenmesi” başlıklı 61 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan düzenlemeler birlikte göz önüne alınarak, failin kusur durumu öncelikle değerlendirilip, suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin taksire dayalı kusurunun ağırlığı ölçütleri dikkate alınarak temel cezanın belirlenmesi gerektiği, buna göre üç kişinin ölmesine neden olan ve asli kusurlu olduğu Mahkemece kabul ve tespit edilen sanık hakkında, cezada orantılılık ilkesi ile adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun bir cezaya hükmedildiği anlaşıldığından, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamış olup, sanık müdafinin tayin edilen cezaya ilişkin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

3.Bilinçli Taksirin Koşullarının Oluşmadığı Yönünden
Olay günü 17:20 sıralarında, sanık …’ın, D 950 karayolu üzerinde Genç istikametinden Bingöl Merkez istikametine doğru, sevk ve idaresindeki … plaka sayılı çekici ile seyir halindeyken, olay mahalline geldiğinde önünde giden tuğla yüklü kamyonu sollama yasağı olan yerde sollamak için karşı şeride geçtiği esnada, Bingöl Merkez istikametinden Genç istikametine doğru gitmekte olan ve içerisinde ölenler …, … ve …’ın bulunduğu … plaka sayılı araca çarptığı, meydana gelen trafik kazası neticesinde …, … ve …’ın öldükleri olayda; oluş, dosya kapsamı, sanığın savunmaları, tanık anlatımı ve bilirkişi raporlarına göre, sanığın sollama yapılması düşey işaretlemeler ile yasaklanmış yolda önünde seyreden aracı geçme teşebbüsünde bulunmaması gerekirken belirtilen bu kurala riayet etmemiş, sollama yasağına rağmen her an karşı yönden ve kendi şeridinden seyir halinde olan bir araca çarpabileceğini öngörmesine rağmen seyrine devam ederek kazaya neden olduğu ve bu nedenle eylemini bilinçli taksirle işlediğinin kabulü ile hakkında 5237 sayılı Kanun’un 22 inci maddesinin üçüncü fıkrasının uygulanmasında bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla, hükümde hukuka aykırılık bulunmamış olup, sanık müdafinin temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

4.Paraya Çevirme veya Erteleme Hükümlerinin Uygulanması Gerektiği Yönünden
5237 sayılı Kanun’un 50 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereğince taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa, bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde birinci fıkranın (a) bendine göre adli para cezasına çevrilebilir. Ancak bu hüküm bilinçli taksir halinde uygulanmaz şeklindeki düzenlemeye göre bilinçli taksir halinde uzun süreli hapis cezasının adli para cezasına çevirilebilmesinin mümkün olmadığının belirtildiğinden, Mahkemece paraya çevirme hükümlerinin uygulanmamasında; 5237 sayılı Kanun’un 51 inci maddesinin de netice ceza miktarının süresi nedeniyle uygulanmamasında isabetsizlik bulunmadığından, hükümde hukuka aykırılık bulunmamış olup, sanık müdafinin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

B. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, Bingöl 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 02.03.2016 tarihli ve 2015/35 Esas, 2016/35 Karar sayılı kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.11.2023 tarihinde karar verildi.