Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/5045 E. 2023/5401 K. 06.12.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/5045
KARAR NO : 2023/5401
KARAR TARİHİ : 06.12.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2014/245 E., 2015/302 K.
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesinin, 29.12.2015 tarihli ve 2014/245 Esas, 2015/302 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 85 inci maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 51 inci maddesinin birinci ilâ sekizinci fıkraları arası, 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası gereğince, 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, tayin edilen cezanın ertelenmesine, 1 yıl süre ile denetim süresi belirlenmesine, sürücü belgesinin 1 yıl süre ile geri alınmasına karar verilmiştir.

2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 25.09.2020 tarihli ve 2016/94901 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafinin temyiz isteği; eksik inceleme ile hüküm kurulduğuna, TCK 22/6. maddesinin uygulanması gerektiğine, kusur tespitine, olay sırasında ölen kişinin sanığın annesi olmasına rağmen TCK 22/6. maddesi dikkate alınmaksızın TCK 85/2 den hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğuna, zira müşteki şikayetinden vazgeçmiş olsa sanık hakkında TCK 22/6 uygulanacakken bu işi suistimal edip pazarlık haline getiren sürekli talep yükselten müşteki şikayetinden vazgeçmedi diye sanığın annesinin vefatı nedeniyle zaten mağduriyet yaşamakta iken tekrar taksirle öldürmeden sorumlu tutulmasının da ayrıca hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Yerel Mahkemenin Kabulü;
1. Olay günü saat 06:30 sıralarında, sanık sürücünün idaresindeki 55 RD 999 plakalı otomobil ile Çarşamba istikametinden Bafracalı köyü istikametine doğru meskun mahal dışında, iki yönlü asfalt kaplama virajlı yolda seyir halindeyken olay mahalline geldiğinde, karşı yön şeridine girmesi (şerit ihlali) ve karşı yönde kendi şeridi içinde seyir halinde olan katılan sürücü …’ın idaresindeki 34 ZR 3781 plakalı otomobilin sol ön kısımlarına aracının sol ön kısımları ile çarpması sonucu, sanığın aracında bulunan annesi …’ın öldüğü, katılan …’ın nitelikli şekilde yaralandığı anlaşılmaktadır.

2. Maktulün kesin ölüm sebebini belirleyen, Çarşamba Cumhuriyet Başsavcılığının 29.08.2013 tarihli ölü muayene otopsi zaptında, maktulün kesin ölüm nedeninin trafik kazasına bağlı oluşan kafa travmasına bağlı beyin kanaması sebebiyle gerçekleştiğinin bildirildiği görülmektedir.

3. Katılan …’ın yaralanmasına ilişkin Samsun Adli Tıp Şube Müdürlüğüne ait 12.10.2015 tarihli raporunda;

“…SONUÇ:
Kişide sol medial malleol kırığına neden olan travmatik yaralanma arızasının;

1- Kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum OLMADIĞI,

2- Basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte OLMADIĞI,

3- Vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisi hafif (1), orta (2-3), ağır (4-5-6) olarak sınıflandırıldığında şahısta saptanan kırığın; hayat fonksiyonlarını ORTA (2) derecede etkileyecek nitelikte olduğu,

4- Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına yada yitirilmesine neden olup olmadığı hususunda rapor düzenlenebilmesi için şahsın muayene edilmek üzere Şube Müdürlüğümüze gönderilmesi gerektiği…” şeklinde görüş bildirildiği, Adli Tıp Kurumu Bakırköy Adli Tıp Şube Müdürlüğüne ait 24.11.2015 tarihli raporunda da; “…Yaralanmasının duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması veya yitirilmesi niteliğinde olmadığı…” şeklinde görüş bildirildiği görülmektedir.

4. Kaza tespit tutanağında ve Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinin 14.02.2014 tarihli Raporunda;

“…A) Sürücü … idaresindeki otomobil ile seyri sırasında, meskun dışı mahaldeki iki yönlü virajlı yolda seyrederken seyrini aracının teknik özellikleri ve yol-mahal şartlarını dikkate alarak sürdürmediği,olay mahalli virajda karşı yönden normal bir şekilde kendi şeridi içinde gelen araca karşı şerit ihlali yaparak çarptığı anlaşılmış olup; dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareketiyle olayda asli derecede tamamen kusurludur.

B) Sürücü … idaresindeki otomobil ile kendi şeridi içinde normal bir şekilde seyrederken karşı yönden gelen ve şerit ihlali yaparak aracıyla idaresindeki otomobile çarpan sürücüye karşı alabileceği herhangi bir tedbir bulunmadığından olayda atfı kabil bir kusuru bulunmamaktadır…” şeklinde görüş belirtildiği anlaşılmaktadır.

5. Kaza tespit tutanağı, sanığın alkolsüz olduğuna dair doktor raporu, olay yeri inceleme tutanağı, olay yeri inceleme raporu, olay yeri krokileri, olay yerine ait fotoğraflar ve tutanaklar dava dosyasında bulunmaktadır.

6. Sanığın aşamalarda verdiği ifadelerinde, atılı suçlamaları kabul etmediği ve savunmasında özetle;
“Suç tarihinde eşimin adına kayıtlı bulunan… plaka sayılı … ile Çarşamba ilçesinden Aşağı Kavacık Köyüne doğru aracı kullanırken seyrettiğim esnada Hacıbeyli Mevkiine geldiğimizde yolların bozuk ve keskin virajlı olması nedeniyle müştekinin kullandığı … ile çarpıştım. Hangi şekilde çarpıştığımı hatırlamıyorum. Ancak kazanın meydana geldiği noktada iki … yanyana geçemeyecek halde idi. Aracımda bulunan annem maktul … bu kaza sebebiyle ölmüştür. Kazanın oluşmasından sonra kaza yapılan bölgedeki virajlı yol ekipler tarafından ortadan kaldırılmıştır. Suçsuzum, beraatime karar verilmesini talep ederim” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.

7. Ölenin mirasçılarının sanıktan şikayetçi olmadığı, ancak kazada yaralanan katılan …’ın sanıktan şikayetçi olduğu ve katılma talebinde bulunduğu, Mahkemece 29.04.2015 tarihli katılma kararı verildiği tespit edilmiştir.

8. Sanık …’e ait güncel adli sicil kaydı ve nüfus kaydı, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin olunarak dava dosyasına eklenmiştir.

IV. GEREKÇE
Yerel Mahkeme kararında yapılan incelemede neticesinde olayın kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmamıştır.

A.Sanık Müdafinin Temyiz Sebepleri Yönünden;
1. Eksik İnceleme İle Hüküm Kurulduğu Yönünden;
Oluş, dosya kapsamı, sanığın savunması, ölen hakkında tanzim olunan adli muayene raporları ile ölü muayene tutanağı, doktor raporları, Olay ve Olgular başlığı altında açıklanan bilirkişi raporları karşısında Mahkemece, dava dosyası tekemmül ettirilerek karar verildiği belirlendiğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamış olup, sanık müdafinin temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

2. Kusur Durumu Yönünden;
Soruşturma aşamasında kolluk tarafından düzenlenen Kaza Tespit Tutanağı ile uyumlu Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinin 14.02.2014 tarihli Raporunun, oluş ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, kusur durumunu kesin bir şekilde tespit ettiği anlaşılmakla, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamış olup, sanık müdafinin temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

3. 5237 sayılı Kanun’un 22 nci Maddesinin Altıncı Fıkrasının Uygulanması Gerektiğine İlişkin Temyiz İstemi Yönünden;
5237 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin altıncı fıkrası “Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevî durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir hâlinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir” hükmünü ihtiva etmekte olup; böyle bir netice ile birlikte başka bir neticenin de meydana gelmiş olması halinde anılan fıkra ile uygulama yapılamayacağı, oluşa ve kabule göre, sanığın asli kusurlu olarak neden olduğu kaza sebebiyle annesinin ölümüne ve şikayetçi olan bir kişinin yaralanmasına sebebiyet verdiği, annesinin ölümü nedeniyle kişisel ve ailevi durumu bakımından artık bir cezaya hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olduğu açık ise de olayda münhasıran kendisi ve ailesi dışında başkasının da zarar gördüğü ve şikayetçi olmuş bulunmasına göre, sanığın üzerine atılı suçun bölünmesinin de mümkün olmadığı anlaşıldığından, hakkında 5237 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin altıncı fıkrasında hüküm altına alınmış olan şahsi cezasızlık sebebinin uygulanmasının imkanı bulunmadığı anlaşılmakla, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamış olup, sanık müdafinin temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

B. Mahkemece hükmolunan 1 yıl 8 ay hapis cezası ertelenen sanık hakkında, 5237 sayılı Kanun’un 51 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca tayin edilecek denetim süresinin, hükmolunan hapis cezasından az olamayacağı gözetilmeksizin, 1 yıl denetim süresinin belirlenmesine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuş olup Yargıtay tarafından düzeltilmiştir.

C. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde (B) numaralı bentte açıklanan nedenle, Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesinin, 29.12.2015 tarihli ve 2014/245 Esas, 2015/302 Karar sayılı hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan ” 1 yıl süre ile denetim süresi belirlenmesine” ibaresinin “1 yıl 8 ay süre ile denetim süresi belirlenmesine” ibaresi olarak değiştirilmesi suretiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.12.2023 tarihinde karar verildi.