Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/4957 E. 2023/3421 K. 27.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/4957
KARAR NO : 2023/3421
KARAR TARİHİ : 27.09.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2013/328 E., 2016/39 K.
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Boyabat Asliye Ceza Mahkemesinin,12/01/2016 tarihli ve 2013/328 E. 2016/39 K. sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle öldürme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 28/09/2020 tarihli ve 2016/87570 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık müdafiinin temyiz sebebi; Kararı temyiz ettiğine ilişkindir.

B. Katılanlar vekilinin temyiz sebepleri;
1.Kararın eksik inceleme ile verildiğine,

2.Kararın hukuka aykırı olduğuna,
ilişkindir.

C.O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz sebepleri;
“… İki sınır arasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi, meydana gelen zararın ağırlığı ve failin taksire dayalı kusurunun yoğunluğu nazara alınmak suretiyle, adalet, hakkaniyet ve nasafet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında uygulanacak teşdit oranının takdir ve tayininde yanılgıya düşülerek fazla cezaya hükmedilmesi,

Suç tarihi itibariyle sürücü belgesinin 5237 sayılı TCK’nın 53/6. Maddesi gereğince geri alınmasını karar verilmesi hususu iddianamede talep edilmesine rağmen bu konuda karar verilmemesi,

TCK’nın 50/4. maddesine göre; taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa para cezasına çevrilebileceğinin belirtilmesine rağmen sanığa verilen ceza miktarı gerekçe gösterilerek bu maddenin uygulanmaması hususları usul ve esas yönünden kanuna aykırı bulunduğundan…” gerekçelerine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Yerel Mahkemenin Kabulü
1.Olay günü saat 10:38 sıralarında, sanık sürücü … sevk ve idaresindeki …plakalı çekici ve çekiciye bağlı … plakalı yarı römork ile Boyabat istikametinden Sinop istikametine meskun mahalde, gündüz vakti bölünmüş asfalt kaplama yolda sol şeritte seyir halinde iken Karacaören mevkinde istikamet seyrine göre yolun sağında bulunan tuğla fabrikasına sol şeritten kontrolsüzce dönerek girmek istediği esnada,aynı istikamette yolun sağ şeritte seyir halinde olan müteveffa sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonetin seyir istikametini kapatarak çekicinin sağ yan mozot deposu ve çekiciye bağlı yarı römorkun sağ ön kasa kısımlarıyla kamyonetin sol ön ve kapı kısımlarının çarpışarak tuğla fabrikasının giriş kısmına düşerek durmaları neticesinde sürücü …’in öldüğü anlaşılmıştır.

2.Samsun Cumhuriyet Başsavcılığına ait 13.11.2013 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağına göre, …’in kesin ölüm nedeninin trafik kazasıyla oluşması mümkün künt genel vücut travmasına bağlı nazal, maksilla, unla, radius, kemik kırıkları ile birlikte beyin doku yaralanması, beyin kanaması ve bunlara bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu olduğu tespit edilmiştir.

3. Kaza yeri krokisi, olay yeri krokisi, olay yeri inceleme raporu, CD inceleme tutanakları, kaza tespit tutanağı, sanığın alkolsüz olduğuna ilişkin doktor raporu, olayın tanıkları S.Y., M.D., R.S., E.K., A.G., S.S., H.H.’nin anlatımları ve tutanaklar dava dosyasında bulunmaktadır.

4.Kaza tespit tutanağında, sanık sürücünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (2918 sayılı Kanun) 84 üncü maddesinde asli kusurlardan olan “sağa dönüş kurallarına riayet etmemek” kuralını ihlal ettiği, ölen sürücünün ise aynı Kanun’un 52/1-B maddesindeki diğer kusurlardan “araçların hızını aracın yük ve teknik özelliğine görüş, yol, hava durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak” kuralını ihlal ettiği yönünde görüş bildirilmiştir.

5. Yargılama aşamasında 13.01.2014 tarihinde yapılan keşfe dayalı düzenlenen 15.01.2014 tarihli trafik bilirkişi raporunda; sanık sürücü …’in birinci derece’de kusurlu olduğu,müteveffa sürücü …’in ikinci derece’de kusurlu olduğu, 21.01.2014 tarihli ek bilirkişi raporunda da; meydana gelen trafik kazasında sanık sürücü …’in birinci derece’de kusurlu olduğu,müteveffa sürücü …’in ikinci derece’de kusurlu olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiştir.

6. Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesine ait 25/03/2014 tarihli raporunda;
“Mevcut verilere göre;
A)Sanık sürücü … sevk ve idaresindeki araçla meskun mahal içerisinde,sol şeritte gerisinden aynı istikamette gelen araçları yeterince kontrol etmeden sağa manevra yaparak müteveffa sürücünün istikamet şeridini kapattığı, sağa dönüşünü sol şeridi kullanarak yaptığı anlaşılmakla kazanın oluşumunda dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışıyla asli kusurludur.

B) Müteveffa sürücü … sevk ve idaresindeki araçla mahal şartlarına uygun ve kendi şeridi içerisinde seyrettiği anlaşılmakla kazanın oluşumunda atf-ı kabil kusuru bulunmamaktadır…” şeklinde görüş bildirilmiştir.

7.Katılanların her aşamada sanıktan şikayetçi olduklarını beyan ettiği ve Mahkemece 20/12/2013 tarihinde haklarında katılma kararı verildiği anlaşılmaktadır.

8. Sanığın üzerine atılı suçlamaları kabul etmediği, duruşmada alınan savunmasında,
“…Önceki beyanlarımı tekrar ederim.olaş günü kendi sevk ve idaremdeki …..plakalı tır ile olay mahallinin 300 mt gerisindeki Yaylaoğlu Tuğla Fabrikasından çıktım Başak Tuğla Fabrikasına yük almak için girecektim. Yolun sağ şeridinde ilerliyordum. Buraya girebilmek için hafif sola doğru kavis yapmak zorunda idim. Yolun ortasındaki çizgiye kadar ilerleyip yolun sol şeridine geçmeden Başak Tuğla Fabrikasına girmek üzere dönüş yaptım Ben bu dönüşü yapmadan önce hatta 300 mt gerideki Yaylaoğlu Tuğla Fabrikasından çıkarken sağa dönüş için sinyalimi vermiştim. sinyalimi hiç kapatmadan olay mahalline kadar geldim. Hızım 30 km civarında idi. Zaten dönüş yaparken hızlı hareket edemezdim. Ben Başak Tuğla Fabrikasının hizasına geldiğimde aynalardan sağımı ve solumu ve arkamı kontrol ettikten sonra sağa doğru dönüş yaptım. Kontrol ettiğimde arkamdan herhangi bir aracın geldiğini görmedim. Ben dönüş yapmadan hemen biraz önce sol şeritten iki tane … yanımdan geçip gitti. Ben tam kavis alıp dönüş yaparken birden … plakalı … benim kullandığım aracın kupa kısmında bulunan sağ ön tekerin gerisine eksozun istetmenin bulunduğu kısma çarptı. Ben çarpmanın etkisi ile Başak Tuğla Fabrikasına doğru savruldum. Ben her ne kadar önceki beyanımda bana çarpan aracın aşırı derecede hızlı olduğunu beyan etmiş isem de; bu kazayı gören arkadaşlarımın verdiği bilgiden bana çarpan aracın hızlı bir şekilde geldiğini öğrendim. Kazada herhangi bir kusurum yoktur. ( dosya arasında bulunan kaza tespit tutanağı okundu. soruldu) kaza tespit tutanağında bana isnat edilen kusuru kabul etmiyorum. Müştekilerle kazadan sonra aracılar vasıtası ile irtibat kurup maddi zararlarını karşılamak istedim. Ancak bu talebim reddedildi. Bu aşamada müştekilerin varsa maddi zararlarını tazmin etmeyi kabul ederim. Ayrıca müştekilerle uzlaşmak istiyorum. Suç işleme kastım yoktur. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmem…” şeklinde savunma yaptığı görülmüştür.

9. Sanık …’e ait güncel adli sicil kaydı ve nüfus kaydı, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin olunarak dava dosyasına eklenmiştir.

IV. GEREKÇE
Yapılan inceleme neticesinde yerel mahkemenin oluş ve kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı görülmüştür.

A.Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi Yönünden;
1.Olay günü saat 10.38 sıralarında, sanık sürücü … sevk ve idaresindeki …plakalı çekici ve çekiciye bağlı … plakalı yarı römork ile Boyabat istikametinden Sinop istikametine meskun mahalde, gündüz vakti bölünmüş asfalt kaplama yolda sol şeritte seyir halinde iken Karacaören mevkinde istikamet seyrine göre yolun sağında bulunan tuğla fabrikasına sol şeritten kontrolsüzce dönerek girmek istediği esnada,aynı istikamette yolun sağ şeritte seyir halinde olan müteveffa sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonetin seyir istikametini kapatarak çekicinin sağ yan mozot deposu ve çekiciye bağlı yarı römorkun sağ ön kasa kısımlarıyla kamyonetin sol ön ve kapı kısımlarının çarpışarak tuğla fabrikasının giriş kısmına düşerek durmaları neticesinde sürücü …’in öldüğü olayda; oluş, dosya kapsamı, sanığın savunması, tanık anlatımları, ölen hakkında tanzim olunan adli muayene raporları ile ölü muayene tutanakları, Olay ve Olgular başlığı altında açıklanan bilirkişi raporları karşısında Mahkemece, dava dosyası tekemmül ettirilerek karar verildiği belirlendiğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2.5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki hak yoksunluklarının taksirli suçlarda uygulama olanağı bulunmadığı gözetilmeden, taksirle öldürme suçundan hüküm kurulurken anılan madde ile sanık hakkında hak yoksunluğuna hükmedilmesi nedeniyle hükümde hukuka aykırılık bulunmuş olup, sanık müdafinin temyiz sebebi yerinde görülmüştür.

B. O Yer Cumhuriyet Savcısının Temyiz İstemi Yönünden;
1.5237 sayılı Kanun’un “Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” başlıklı 50 nci maddesinin birinci fıkrasında, kısa süreli hapis cezasının, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre adlî para cezası seçenek yaptırımına ya da diğer seçenek tedbirlere çevrilebileceği düzenlenmiş, aynı maddenin dördüncü fıkrasında yer alan “Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde, birinci fıkranın (a) bendine göre adlî para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir halinde uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile de taksirli suçlarda diğer koşulların da varlığı hâlinde hapis cezasının uzun süreli de olsa adli para cezasına çevrilebileceği kabul edilmiştir. Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.12.2020 tarihli ve 2017/12-710 Esas, 2020/493 Karar sayılı kararında da açıklandığı üzere; hürriyeti bağlayıcı cezanın para cezasına çevrilmesi, cezanın doğrudan doğruya sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören kişiselleştirme kurumudur. Kanun koyucu, cezaların kişiselleştirilmesi kapsamında hâkime 5237 sayılı Kanun’un 50 nci maddesinde yer alan şartlar çerçevesinde hükmolunan hapis cezasının adlî para cezası seçenek yaptırımına ya da diğer seçenek tedbirlere çevrilip çevrilmeyeceğini belirleme yetki ve görevini yüklemiştir. Hâkimin, hükmolunan hürriyeti bağlayıcı cezanın 5237 sayılı Kanun’un 50 nci maddesinin birinci fıkrasındaki adli para cezası seçenek yaptırımına ya da seçenek tedbirlerden birisine çevrilmesi ya da çevrilmemesi konusundaki dayandığı gerekçenin dosya içeriğine uygun, kanunî ve yeterli olması gerekir.

Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyada; bilinçli taksir koşullarının gerçekleşmediği, bir kişinin ölümüne asli kusurlu şekilde neden olan sanık hakkında Mahkemece, “ceza miktarı” şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile paraya çevirme hükümlerinin uygulanmamasına karar verilmesi nedeniyle hükümde hukuka aykırılık bulunmuş olup, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz sebebi yerinde görülmüştür.

2. 5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesinde yer verilen, suçun işleniş biçimi, sanığın taksirinin yoğunluğu, meydana gelen neticenin ağırlığı gibi ölçütler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına belirtilen cezada orantılılık ilkesi dikkate alınarak, asli kusurlu sanık hakkında belirlenen temel cezanın sonuca etkili olacak şekilde alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesi gerektiğinden, teşdiden hüküm kurulması, oluş ve dosya kapsamına uygun görüldüğünden hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamış olup, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

3. 5237 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin altıncı fıkrasında, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceği hususu hakimin takdirinde bulunduğundan, sürücü belgesinin geri alınması konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamış olup, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

C. Katılanlar Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
1.Sanık sürücü … sevk ve idaresindeki araçla meskun mahal içerisinde,sol şeritte gerisinden aynı istikamette gelen araçları yeterince kontrol etmeden sağa manevra yaparak müteveffa sürücünün istikamet şeridini kapattığı, sağa dönüşünü sol şeridi kullanarak yaptığı anlaşılmakla kazanın oluşumunda dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışıyla asli kusurlu şekilde bir kişinin ölümüne neden olduğu olaya ilişkin Olay ve Olgular başlığı altında ayrıntılarına yer verilen bilirkişi raporlarının, olayın gerçekleşme şekline ilişkin doğru ve tutarlı değerlendirmeler içerdiği, kusur tespitinin olay ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, hüküm kurmaya yeterli olduğu, tanık anlatımlarının ve katılanların beyanlarının gerekçe kapsamında değerlendirildiği anlaşılmakla, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamış olup, katılanlar vekilinin eksik inceleme ile karar verildiğine ilişkin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

2.Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfının doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, katılanlar vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, Boyabat Asliye Ceza Mahkemesinin, 12.01.2016 tarihli ve 2013/328 Esas, 2016/39 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafii ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

27.09.2023 tarihinde karar verildi.