Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/4937 E. 2023/3081 K. 19.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/4937
KARAR NO : 2023/3081
KARAR TARİHİ : 19.09.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2014/328 E., 2016/55 K.
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Adana 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 14.01.2016 tarihli ve 2014/328 Esas, 2016/55 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 50 nci maddesinin dördüncü fıkrasının delaletiyle birinci fıkrasının (a) bendi, 52 nci maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları gereğince 18.200 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 25.09.2020 tarihli ve 2016/89453 sayılı temyiz istemlerinin reddiyle onama görüşü içeren Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz isteği, ceza miktarının eylemle orantısız olarak fazla hükmedildiğine ve müvekkili hakkında beraat kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;

Yerel Mahkemenin Kabulü;
1.Mahkemece, ”…Sanıkların savunması, tanık beyanı, adli rapor, bilirkişi raporları ile dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, sanık … suçlamayı kabul etmeyerek kazada herhangi bir kusurunun olmadığını belirtmiş ise de alınan beyanlar ve tüm dosya kapsamı ile uyumlu olduğu için hükme esas alınan 03/10/2015 tarihli bilirkişi heyeti raporu nazara alındığında, kum taşıma bandının kepçe ile taşınmasında zincir yerine esnek çelik halatların kullanılması gerektiği, zincirlerin sapan olarak kullanılmasının iş güvenliğine aykırı olduğu, kum taşıma bandının zincirle kepçe kovasına bağlanarak kaldırılıp taşınmasında, Tim İnş. Mak. San. A.Ş.’nin proje müdürü olan ve kazanın meydana geldiği işin sorumlusu olan sanık …’ın 1. derecede asli kusurlu olduğunun anlaşıldığı, yine bu rapora göre meydana gelen iş kazasında ölen …’in de tali kusurlu olduğunun anlaşıldığı, dosyada bulunan adli tıp raporuna göre …’in ölümü ile iş kazası arasında illiyet bağının bulunduğunun anlaşılması karşısında, aksi yöndeki savunmaya itibar edilmemiş ve ölen …’in Tim İnş. şirketine ait şantiyede işçi olarak çalıştığı, olay günü şantiyenin sökümü yapılırken kum taşıma bantlarının iş makinesi ile kaldırıldığı sırada iş makinesi zincirinin kopması sonucu zincirden kayan kum taşıma bandının çarpması neticesinde …’in öldüğü, sanık …’ın da meydana gelen bu olayda 1. derecede asli kusurlu olduğu, böylece üzerine atılı suçun sabit olduğu anlaşılmış ve kusur durumu nazara alınarak alt hadden uzaklaşılmak suretiyle cezalandırılmasına yoluna gidilmiştir…”

Biçimindeki gerekçe ile sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir.

2. İstanbul Adli Tıp Kurumu 1.İhtisas Kurulu’nun 24.09.2014 tarih ve 2014/98434/3924 sayılı raporunda;

SONUÇ:
”…1. Adli dosyada kayıtlı bulgularda ve tıbbi belgelerde kişinin 04/12/2013 tarihinde iş kazasına sonrası kaldırıldığı Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesinde genel cerrahi yoğun bakımda iş kazası sonrası pelvik yaralanma sonrası takip edildiği ortopedi tarafından biletaral pelvik çökme kırıklarının opere edildiği, sağ kolda kırık olduğu, Pnömomediastinum, bilateral pnömotoraks, bilateral temporoparietooksipitalde subgaleal hematom ve gastrointestinal perforasyon saptandığı sağda tüp takıldığı, enterostominin sola uygulandığı, gluteal bölgede yaygın yumuşak doku yaraları olduğu, yoğun bakımda takip edildiği, takiplerinde yüksek ateş sebebi ile enfeksiyon Hastalılarına danışıldığı ve önerilerine uyulduğu, 27/01/2014 tarihinde yüksek ateş ve hipotansif seyrettiği, iki kere arrest geliştiği, uygulanan yeniden canlandırma işlemlerine yanıt alındığı, ancak üçüncü kez saat 18:05’de gelişen kardiak arreste yanıt alınamadığı ve 18:50’de ex olarak kabul edildiğinin anlaşıldığı, adli dosyada kayıtlı bilgiler, olayın oluş şekli, tanık ifadeleri ve tıbbi belgeler dikkate alındığında kişinin ölümünün genel beden travmasına bağlı çoklu pelvik kemiklerde çökme kırıkları ekstremite ile birlikte iç organ yaralanması, biletaral pnömotoraks ve komplikasyonları sonucu meydana geldiği,

2. Kişinin 04/12/2013 tarihinde maruz kaldığı iş kazasına bağlı yaralanması ile ölümü arasında illiyet bağının bulunduğu, ölüm olayında iş kazasına bağlı yaralanma dışında başkaca bir ortak neden bulunmadığı oy birliği ile mütalaa olunur…”

Görüşü açıklanmıştır.

3. Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca aldırılan 13.03.2014 tarihli iş güvenliği uzmanı, makine mühendisi bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda, taşıma bandının demontajı sırasında yapılacak işe ve teknolojik gelişmelere uygun, işçilerin sağlığına zarar vermeyecek şekilde tasarlanmış makine kullanmayan yahut bandın makineye bağlanması için daha sağlam bir bağlantı elemanı temin etmeyen, işçilerini tedbirsiz şekilde çalıştıran sanığın tam kusurlu olduğu belirtilmiştir.

4. Yargılama aşamasında mahkemece aldırılan 12.01.2015 tarihli iş güvenliği uzmanı, makine mühendisi bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda, sanığın, işçilerin iş sağlığı ve güvenliği eğitimi almasını ve sağlık taramasından geçmelerini sağlamadığı, taşıma konveyör bandının demontajı esnasında işçi sağlığına zarar vermeyecek makine ekipmanı temin etmediği, yüke göre sağlam mukavemetli zincir bulundurmadığı, risk analizi yaptırmadığı gözetildiğinde, anılan davranışlarıyla asli kusuruyla neticeye sebep verdiğine yer verilmiştir.

5. Yargılama aşamasında mahkemece ikinci kez aldırılan 12.10.2015 tarihli ikisi mühendis, üçü de iş güvenliği uzmanı heyetten oluşan bilirkişi raporunda, sanığın işe uygun ekipmanın seçilmesini ve sağlam, mukavemetli zincirle bağlanmasını sağlamadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde asli kusuruyla olaya neden olduğu bildirilmiştir.

6. Sanık 10.06.2014 tarihli 1 nolu celsede “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, ben olay mahallinde değildim, ben Tim İnşaat Makina San. A.Ş’nin proje müdürüyüm, kazanın meydana geldiği işin sorumlusuyum, meydana gelen kazada kusurum yoktur, meydana gelen kazada maktul emniyetli olan bölgenin dışına çıkarak tehlikeli yerde bulunması neticesinde kaza meydana gelmiştir, çalışmış olduğum şirket ile maktulün yakınları arasında herhangi bir anlaşma gerçekleşmemiştir, bu nedenle herhangi bir zarar ziyan ödemesi yapılmamıştır.” demiştir.

IV. GEREKÇE
A) Resen Gözetilen Temyiz Sebepleri Yönünden;
1. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 30.06.2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun (6331 sayılı Kanun) 9 uncu maddesi gereğince 26.12.2012 tarihinde çıkarılan İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliğine göre icra edilen iş kolunun tehlikeli işler kapsamında yer aldığı; 6331 sayılı Kanun’un 15 inci maddesine göre, tehlikeli sınıfta yer alan işlerde çalışacakların yapacakları işe uygun olduklarını belirten sağlık raporu almadan işe başlatılamayacakları, 17 nci maddesine göre ise, mesleki eğitim alma zorunluluğu olan tehlikeli sınıfta yer alan işlerde yapacağı işle ilgili mesleki eğitim aldığını belgeleyemeyenlerin çalıştırılamayacağı düzenlemelerine yer verildiği, Tehlikeli ve Çok Tehlikeli Sınıfta Yer Alan İşlerde Çalıştırılacakların Meslek Eğitimlerine dair Yönetmelik hükümlerine göre de eğitim alma zorunluluğu bulunan çimentodan, betondan veya suni taştan prefabrik yapı elemanları imalatında çalışan işçi …’in değinilen mevzuat hükümleri gereğince tehlikeli işte çalışabileceğine dair sağlık raporu alınmadığı, icra ettiği faaliyete uygun mesleki eğitimler verilmediği, taşıma konveyör bandının demontajı esnasında işçi sağlığına zarar vermeyecek makine ekipmanı temin edilmediği, yüke göre sağlam mukavemetli zincir bulundurmadığı anlaşılmakla, sanığın eyleminde 5237 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde eksik ceza tayini yapılması isabetsiz bulunmuştur.

B) Sanık Müdafiinin Temyiz İtirazları Yönünden;
Adana ili Salbaşı beldesi Kocatepe mahallesinde Devlet Su İşleri’ne ait yerde çimentodan, betondan veya suni taştan prefabrik yapı elemanları imalatı faaliyetini sürdüren ve sanığın yetkilisi olduğu Tim İnşaat Limited Şirketine ait şantiyede mesainin bitiminin ardından, taşınmak için işçi … tarafından kepçeye bağlanan kum taşıma bandının, bağlandığı zincirin kopmasıyla, bandın kendisinin üzerine düşmesi sonucu, sanığın asli kusuruyla bir kişinin ölümüne sebebiyet verdiği olaya ilişkin yapılan inceleme neticesinde yerel mahkeme kararının kabulünde, kusur tayininde, hükmedilen temel ceza miktarında hukuka aykırılık görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde A kısmında açıklanan nedenlerle, Adana 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 14.01.2016 tarihli ve 2014/328 Esas, 2016/55 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle 1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca sonuç ceza miktarı ve nevi açısından sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınması suretiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

19.09.2023 tarihinde karar verildi.