Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/4830 E. 2023/1708 K. 17.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/4830
KARAR NO : 2023/1708
KARAR TARİHİ : 17.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Mahkumiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Sanık müdafinin duruşmalı inceleme isteminin, hükmedilen cezanın adli para cezasından ibaret olması nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8 inci maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanunun 318 inci maddesi gereğince reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Kahramankazan Asliye Ceza Mahkemesinin 01.12.2015 tarihli 2012/128 Esas 2015/541 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle öldürme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci fıkrası, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları ile 50 nci maddenin altıncı fıkrası uyarınca 15.200,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

2.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 18.09.2020 havale tarihli ve 2016/92708 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A.Sanık Müdafinin Temyiz Sebepleri
Bilirkişi raporlarının varsayıma dayalı olduğuna, hüküm kurmaya yeterli olmadığına, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğine, sanığın fabrikada proje müdürü olduğuna, çatı onarım işinin yapılması için çalışanlara asıl talimatı veren kişi olduğuna dair şüpheden uzak delil olmadığına, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğine ve re’sen gözetilecek hususlara ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.Yerel Mahkemenin Kabulü
“Olay tarihinde Kazan’da faaliyet gösteren … A.Ş isimli iş yerinde işçi olarak çalışan …’nın kuşların verdiği zararları azaltmak amacıyla çatıda bir takım düzenleme yapmak üzere görevlendirildiği, maktulün çalışma yaparken çatı malzemesinin zayıf olması sebebiyle çatıdan fabrika zeminine düşerek öldüğü, fabrikada çatıda söz konusu işlemlerin yapılması talimatının sanık … tarafından verildiği, …’ın bu talimatı verirken çatının yapısına, yük taşıma özelliğine, kırılabilecek durumda olduğuna, yüksekten düşme tehlikesine ilişkin gerekli riskleri analiz etmemek ve bu konuda alınabilecek tedbirleri almamak suretiyle meydana gelen ölümde asli kusurlu olduğu, her ne kadar sanık bu yöndeki suçlamayı kabul etmese de dinlenen tanık beyanları doğrultusunda sanık …’in çatı onarım işinin yapılması konusunda çalışanlara asıl talimatı veren kişi olması sebebiyle sanığın inkar yönlü savunmasına itibar edilemeyeceği ve böylece üzerine atılı suçu işlediği sanık beyanları, müşteki anlatımları, tanık beyanları, olay tutanakları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre Mahkememizce kabul edilmiştir. ” şeklindedir.

2.Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 28.11.2011 tarihinde düzenlenen ölü muayene tutanağında, …’nın yüksekten düşme ile husülü mümkün künt kafa ve genel beden travmasına bağlı iskelet sistemi kemik kırıkları zemininde gelişen beyin zarları ve dokusu arasında kanama ve hemopinomo toraks nedeniyle öldüğü tespit edilmiştir.

3.Ölenin yasal mirasçıları sanıktan şikayetçi olmayıp davaya katılmak istememişlerdir.

4.Hazırlık aşamasında inşaat mühendisi-iş güvenlik uzmanı bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen bilirkişi heyet raporunda, kırılgan çatı kaplaması üzerinde yapılan çalışmalar esnasında işçilerin emniyet kemeri kullanımlarının sağlanmaması, işçilerin çalışma koşulları değerlendirilerek emniyet kemerlerinin kullanılabilmesine olanak sağlayacak tedbirlerin alınmaması, çatı üzerinde kullanılması için çatı merdivenlerinin ya da geniş yüzeyli çalışma platformlarının temin edilmemesi, kazalıya yüksekte çalışma ile ilgili mesleki riskler ve alınması gerekli önlemler hakkında yeterli iş güvenliği eğitiminin verilmemesi, kontrol ve denetim görevinin tam olarak yerine getirilmemesi nedeniyle … Metal San. Tic A.Ş nin fabrika müdürü …’ın asli derecede kusurlu olduğu , ölen …’nın tali derecede kusurlu olduğu belirtilmiştir.

5.Kovuşturma aşamasında düzenlenen 06.05.2013 tarihli bilirkişi heyet raporunda sanık …’ ın asli kusurlu, hakkında verilen beraat kararı kesinleşen …’ün ikinci derece tali, ölen …’nın 2. Derece tali kusurlu olduğu belirlenmiştir.

6.Kovuşturma aşamasında emekli iş güvenliği başmüfettişi iş güvenlik uzmanı, emekli iş güvenliği başmüfettişi inşaat mühendisi ve iş güvenlik uzmanı makina mühendisi bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 01.04.2014 tarihli raporda; sanık …’ın fabrika çatısında onarım işi yaptırırken çatı kaplamasının yük taşıma özelliği olmadığını, çatı kaplamasına basıldığında kırılabileceğini ve çatıda çalışanların yüksekten düşme tehlikesi olduğunu göz ününde bulundurmaması ve bu hususta gerekli tedbirleri önceden almaması, aldırmaması nedeniyle asli kusurlu olduğu, ölen …’nın tali kusurlu olduğu belirlenmiştir.

7.Sanığın savunması “Ben yaklaşık 4 senedir Gürmak Anonim Şirketinde proje Müdürü olarak çalışmaktayım, benim fabrikadaki işim Karayollarına yapılacak olan yaya üst geçiti projelerinin hazırlanması, imalata gönderilmesi ve imalat esnasında takibidir, benim işçilerin iş güvenliği hususlarında herhangi bir görevim ve sorumluluğum yoktur, bu konuda tek yetkili firma sahibi olan …’dır, işçilerin başında da ustabaşı olarak kendisinin akrabası … çalışmaktadır, ben olayın oluşunu görmedim, ancak olaydan 2 ay önce fabrikadaki işçiler kuşların fabrika alanını kirlettiğini, bunun da kendilerinin sağlık sorunlarına yol açtığını söyleyerek önlem alınmasını istediler, ben bu durumu fabrika yetkilisi …’a ilettim, şirkette benim de katıldığım bir toplantı yapıldı ve çatıya ağ gerilmesi kararı alındı, … bana malzemeyi bulup temin etme talimatı verdi, ben de malzemeyi temin edip ustabaşı …’e teslim ettim, sonraki olaylardan haberim yoktur, olayda bana kusur atfedilemez, suçsuzum, beraatimi talep ederim, hakkımda mahkumiyet hükmü kurulacaksa hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini talep ederim dedi.” şeklindedir.

8.Tanık …’ın beyanı ” Ben …A.Ş.nin büyük hissedarı ve tek yetkilisiyim, 2009 yılından bu yana iş yerimizin planlama, imalat vs.her türlü işleri ile sanık … ilgilenir, kendisine yazılı bir yetki verip vermediğimizi hatırlamıyorum, ancak bu konularda yetkili kendisidir, olay tarihinden önce yoğun bir şekilde iş yeri etrafında kuşların bulunması ve gübrelerini iş yerine bırakmaları nedeniyle önlem almak istedik, …’la da istişare ederek çatıya tel örgü germe kararı verdik, ölen … iş yerimizde kaynakçı olarak çalışıyordu ancak tel örgü germe işinden daha ağır işleri de yaptığından kendisine bu işi verilmiştir ancak ben direk olarak tel örgü germe işini işçilere vermedim, …’a söyledim, işin organizasyonunu kendisi yaptı, ancak bu işçileri direk olarak kendisinin görevlendirip görevlendirmediğini de bilmiyorum, iş yerimizde güvenlik olarak uyarı levhaları, baret ve emniyet kemeri mevcuttur, ayrıca işçilerimizin başında usta başılarımızda vardır, bu işte usta başı olarak kimin bulunduğunu bilmiyorum, yüksekte çalışılması nedeniyle düşme ihtimaline karşılık aşağıya tel örgü konmamıştı, neden konmadığını bilmiyorum, dedi. ” şeklindedir.

9.Hakkında verilen beraat kararı kesinleşen sanık … ‘ün savunması “Ben atılı suçlamayı kabul etmem. Vefat eden işçi olay esnasında çatıda yanlız değildi…. isimli başka bir işçi arkadaşımız idiler. Olayın nasıl meydana geldiğini bu arkadaşımız tahminimce görmüştür. Ben olay esnasında söz konusu iş yerinde sac dilme makinası işsiydim. Daha sonraki süreçte ise yük taşıma ve şöför vasfı ile çalışmış idim. Yaklaşık 3 aydır da söz konusu iş yerinde de çalışmamaktayım. Ne olay tarihinde ne de ondan sonraki bir süreçte hiç bir şekilde vefat eden … da dahil hiç bir işçinin amiri veya işveren vekili konumunda değilim. Olay esnasında hepimizden sorumlu olan … fabrika müdürü konumunda ve işveren vekili vasfında bulunmaktadır. Olayın meydana geliş şekli hakkında hiç bir görgüm yoktur. Atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Beraatimi talep ediyorum şayet mahkemece aksi bir kanaate varılacak olursa hakkımda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve lehime olan yasa hükümlerinin uygulanmasını talep ederim dedi.” şeklindedir.

10.Tanık …’ın beyanı “Ben … A.Ş.de 6 senedir çalışmaktayım, 2011 yılında fabrikaya kuşların girmesini engellemek için çatıya tel örgü germe işini ben ve arkadaşım … yapıyorduk, bu işi bize fabrika müdürümüz … vermişti, olayın olduğu gün itibariyle 3-4 gündür bu işle uğraşıyorduk, bu süre içerisinde başımızda herhangi bir ustabaşı yoktu, … le ikimiz yalnız çalışıyorduk, baretimiz ve emniyet kemerimiz yoktu, zaten fabrikada da yoktu, verilmemişti, verilseydi dahi emniyet kemerinin takılacağı yukarıda bir yer yoktu, olay günü ikimiz yerden yaklaşık 12 metre yüksekte kalınlığı yaklaşık 1,5-2 mm olan eternit üzerinde çalışıyorduk, hava şartları nedeniyle soğuktan eternit kayganlaşmıştı, ben maktüle kaymaya başladı, inelim aşağıya dedim, kendisi biraz daha işim var dedi, ben yerden matkabı filan toplarken birden maktülün çırpınarak yere düştüğünü gördüm, olay bu şekilde olmuştur dedi.

Sanık vekilinin talebi üzerine soruldu: kesinlikle daloplarda bile emniyet kemeri ve baret yoktu dedi. Devamla: İşçilere bütün talimatları sert bir şekilde de olsa … vermekte idi, bu nedenle biz kendisinin Müdür olduğunu biliyoruz dedi.” şeklindedir.

IV. GEREKÇE
Yapılan inceleme neticesinde yerel mahkeme kararında, oluş ve kabulde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı görülmüştür.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23/01/2018 tarih, 2017/463 Esas, 2018/20 Karar sayılı ve 23/01/2018 tarih, 2015/962 Esas, 2018/16 Karar sayılı ilamlarında vurgulandığı üzere, sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinin infaz aşamasında değerlendirilmesi gerektiği dikkate alındığında, 5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesinin dördüncü fıkrası ile birlikte 50 nci maddesinin altıncı fıkrasının uygulanması bozma nedeni yapılmamıştır.

A.Sanık Müdafinin Temyiz Sebepleri
1.Olay tarihinde Gürmak A.Ş isimli işyerinde kaynakçı olarak çalışan … ile …’ın fabrika binasının çatısına güvercinlerin gelmesini önlemek amacıyla ağ germek üzere çalıştıkları sırada atermit çatı kaplamasının kırılması sonucu …’nın yaklaşık 15-20 metre yüksekten düşerek öldüğü, işçilerin sanık … tarafından görevlendirildikleri, tanık …’ın aşamalarda değişmeyen istikrarlı beyanlarında işin yapılması talimatını kendilerine fabrika müdürü sanık …’ın verdiğini beyan ettiği, sanığın mevcut üç bilirkişi heyet raporunda da asli kusurlu bulunduğu anlaşılmakla mahkemece sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş olup sanık müdafinin bu yöndeki temyiz sebepleri reddedilmiştir.

2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Kahramankazan Asliye Ceza Mahkemesinin 01.12.2015 tarihli 2012/128 Esas 2015/541 Karar sayılı kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanığın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

17.05.2023 tarihinde karar verildi.