Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/4785 E. 2023/2321 K. 22.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/4785
KARAR NO : 2023/2321
KARAR TARİHİ : 22.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
HÜKÜM : Beraat

Mağdur kavramı gibi kanunda açıkça tanımlanmamış olan “suçtan zarar görme” kavramının, gerek Ceza Genel Kurulu, gerekse Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında; “suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali” olarak anlaşılıp uygulandığı, buna bağlı olarak da dolaylı veya muhtemel zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceğinin kabul edildiği, bu hususun, Ceza Genel Kurulunun 11.04.2000 gün ve 65–69, 22.10.2002 gün ve 234–366, 04.07.2006 gün ve 127–180, 03.05.2011 gün ve 155–80, 21.02.2012 gün ve 279–55, 15.04.2014 gün ve 599-190, 28.03.2017 gün ve 214-206 sayılı kararlarında; “dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez” şeklinde açıkça ifade edildiği ve Ceza Genel Kurulunun 25.03.2003 gün ve 41–54 sayılı kararında da “tazminat ödenmesi, itibar zedelenmesi ve güven kaybı” gibi dolaylı zararlara dayanarak kamu davasına katılmanın olanaklı olmadığının kabul edilmesi karşısında; katılan …’nın, 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan yapılan yargılamaya katılma ve tesis edilen hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmadığı anlaşılmıştır.

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Muğla 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.12.2015 tarihli ve 2015/209 Esas, 2015/699 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) ve (e) bentleri uyarınca beraat kararı verilmiştir.

2. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 01.10.2020 tarihli, 2016/72487 sayılı ve katılan …’nın, 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan açılan davaya katılma ve tesis edilen hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmadığından katılan … vekilinin temyiz isteminin reddi, katılan … vekilinin temyiz istemi yönünden bölgenin doğal sit alanı olarak tesciline yönelik ilgili Koruma Bölge Kurulu kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğinin sıkı şekilde araştırılması, çevrede yaşayan şahıslar tarafından bölgenin bu statüsünün yaygın olarak bilinip bilinmediği, izinsiz uygulamaların yer aldığı bölgede başka yapıların da bulunup bulunmadığı, bu kapsamda, bölgenin statüsünün sanık tarafından bilinip bilinmediği hususu tespit edilip, suç tarihi itibariyle Muğla İl Özel İdaresi bünyesinde koruma, uygulama ve denetim bürosunun kurulup kurulmadığı ve eğer kurulmuş ise suça konu taşınmazın bulunduğu yerin, koruma uygulama ve denetim bürosunun yetki alanı kapsamında kalıp kalmadığı araştırılarak, sonucuna göre 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/4. maddesi veya aynı Kanunun 65/1-2. cümlesi uyarınca sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ve anılan Kanun değişikliğine yönelik hatalı değerlendirme ile beraat hükmü tesisinin kanuna aykırı olduğu yönünde görüş içeren Tebliğname ile dava dosyası Dairemize tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Katılan … vekilinin temyiz isteği; Suçun oluşması için kanunda düzenlenmemiş olan unsurların aranmasının usulsüz olduğuna ilişkindir.

2. Katılan … vekilinin temyiz isteği; Sanık hakkında beraat kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.

3. O yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteği; Sanığın suç kastı bulunmadığı gerekçesi ile beraat kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Mahkemenin Kabulü
“Her ne kadar sanık hakkında 2863 sayılı Yasaya muhalefet ettiği iddiasıyla atılı suçtan söz konusu yasanın 65/1 maddesi gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de, iddia, savunma, Menteşe Belediye görevlilerince düzenlenen yapı tatil zaptı, tapu kaydı, bilirkişiler eşliğinde mahallinde yapılan keşif ve sonrasında aldırılan bilirkişi raporları, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden gönderilen kayıt ve belgeler, toplanan tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; … Mevkii’nde bulunan 129 ada 15 parsel nolu taşınmazın 14.04.2014 tarihinde sanık tarafından satın alındığı ve sonrasında da sanığın çevre arazi sahiplerinden gördüğü şekilde taşınmazında barınma ihtiyacını karşılamak için suça konu yapıyı yaptığı, taşınmazın tapu kaydında doğal sit alanı olduğuna dair şerh ve beyan bulunmadığı, bu yönde sanığa da herhangi bir tebligat yapılmadığı gibi Koruma Bölge Kurulunun 18.09.2008 tarih 4305 sayılı kararına ilanına dair de dosyada kayıt ya da belge bulunmadığı, yargılama sürecinde sanığın aksi sabit olmayan savunmasına göre taşınmazın sit alanı olduğunu bilmeden söz konusu yapıyı yaptığını beyan ettiği, Denizli’li olan sanığın tapulu taşınmazının 1. derece doğal sit alanı olduğunu bile bile ilgili kurumlardan izin almadan suça konu yapıyı yaptığına ve suç kastıyla hareket ettiğine dair cezalandırılmasına yeter boyutta delil elde olmadığı, suçlamanın şüphe aşamasında kaldığı anlaşılmış olmakla, mahkememizce aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

2. Muğla Cumhuriyet Başsavcılığının 27.03.2015 tarihli ve 2015/816 Esas sayılı iddianamesi ile sanık tarafından, Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlü’nün 18.09.2008 tarihli ve 4305 sayılı kararı ile tescilli 1. derece doğal sit alanında kalıp, mülkiyeti kendisine ait olan taşınmazda izin almaksızın 21 metrekarelik konteynır bina ile binanın ön kısmına teras yapmak suretiyle inşai ve fiziki müdahalede bulunduğundan bahisle dava açılmıştır.

3. Sanık … savunmasında, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, suça konu yapının bulunduğu arsayı 2014 yılı Nisan ayında satın aldıktan sonra konteynır tarzında yapı yaptığını, konteynırın önünde küçük teras bulunduğunu, taşınmazın sit alanında kaldığını ve ilan yapılıp yapılmadığını bilmediğini, tapuda da herhangi bir ibare olmadığını, suç kastı ile hareket etmediğini beyan etmiştir.

4. Menteşe Belediye Başkanlığınca Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen 27.04.2015 havale tarihli cevabi yazıda, Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün 18.09.2008 tarihli ve 4305 sayılı kararının ilan edildiğine ilişkin herhangi bir belge bulunamadığının bildirildiği anlaşılmıştır.

5. Dosya kapsamında mevcut suça konu taşınmaza ait tapu kaydı incelendiğinde, taşınmazın sit alanında kaldığına dair şerh bulunmadığı görülmüştür.

6. Mahkemece icra edilen keşif sonrası inşaat mühendisi bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 30.11.2015 havale tarihli raporda, davaya konu yapının kullanılır vaziyette bulunduğu, yapının boşluksuz beton briketler üzerine oturtulmuş olduğu ve briketlerin bir kısmının toprağa gömülü, bir kısmının ise zemine beton dökülerek sabitlenmiş olduğu, beton döküm işinin doğal zeminin tahribatına neden olabileceği belirtilmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Katılan … Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden
Yargılama konusu suç yönünden katılan …’nın suçtan zarar gören sıfatının bulunmadığı, bu itibarla 5271 sayılı Kanun’un 237 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca mezkûr suçtan açılan kamu davasına katılma hakkının ve aynı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği bu suçtan kurulan hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunmadığı anlaşılmakla, temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

B. Katılan … Vekilinin ve O Yer Cumhuriyet Savcısının Temyiz İstekleri Yönünden
Mahkemece, öncelikle Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün 18.09.2008 tarihli ve 4305 sayılı kararının mahallinde ilan edilip edilmediği hususunun Menteşe Kaymakamlığı ve Sarnıç Mahallesi Muhtarlığı’ndan araştırılarak ilan edilmiş ise buna ilişkin belgelerin dosyaya alınması, daha sonra mahallinde yeniden keşif yapılarak suça konu müdahaleler nedeniyle 1. derece doğal sit alanının zarar görüp görmediğinin, bitki örtüsünde tahribat ve ekolojik dengede bozulma olup olmadığının tereddütsüz şekilde belirlenmesi, sonucuna göre zararın varlığı halinde, “tescil edilen sit alanının zarar görmesine kasten sebebiyet verme” suçundan; zararın yokluğu halinde ise, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünce Dairemize gönderilen 18.10.2016 tarih ve 185334 sayılı cevabi yazı eki listelerde sayılan koruma uygulama ve denetim bürosunun faaliyet gösterdiği idari birimler arasında Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın da yer aldığı anlaşılmakla; izinsiz gerçekleştirdiği inşai ve fiziki müdahalelerden dolayı sanığın, 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile değişik 65 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin eksik inceleme ile hüküm kurulması, hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
1. Katılan … Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle Muğla 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.12.2015 tarihli ve 2015/209 Esas, 2015/699 Karar sayılı kararırına yönelik katılan … vekilinin temyiz isteğinin, 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

2. Katılan … Vekilinin ve O Yer Cumhuriyet Savcısının Temyiz İstekleri Yönünden
Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenle Muğla 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.12.2015 tarihli ve 2015/209 Esas, 2015/699 Karar ssayılı kararırına yönelik katılan … vekili ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.06.2023 tarihinde karar verildi.