Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/4750 E. 2021/3375 K. 07.04.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/4750
KARAR NO : 2021/3375
KARAR TARİHİ : 07.04.2021

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının, ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu, başka bir deyişle, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ; sit alanları yönünden Resmi Gazetede yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının, kişilerin, sahip oldukları veya kullandıkları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı, belirtilen kuralların, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp, aksi yöndeki kabulün, 6498 sayılı Kanunun amacına da ters düşeceği;
Dolayısıyla, sözü edilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, şerhin varlığına veya tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Diğer yandan, taşınmaz bir varlığın korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı olarak tescil edilmesinin ya da bir bölgenin, doğal, tarihi ve kültürel özellikleri nedeniyle sit alanı olarak belirlenmesinin, taşınmazın veya bölgenin özel bir statüye tabi tutulması gerektiği ve taşınmaz üzerinde ya da bölge içerisinde keyfi uygulamalarda bulunulamayacağı anlamına geldiği, bu bakımdan kural olarak, 6498 sayılı Kanun değişikliği sonrası tebliğ – yayım – internette duyuru; anılan değişiklik öncesi ise şerh – ilan yöntemleri ile taşınmazın ya da bölgenin tescilinden ilgililerin haberdar olmalarının sağlanacağı;
Bununla birlikte, Türk Medeni Kanununda yer alan “iyi niyet” kuralının genel bir hukuk ilkesi olarak kabul edilip, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suç tiplerine yönelik sübut değerlendirmesinde de dikkate alınmasının zorunlu olduğu, başka bir deyişle, 6498 sayılı Kanun değişikliği öncesinde yapılan tescil işlemleri yönünden, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde şerh bulunmayıp, tescil kararı mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmemiş olsa dahi, failin, taşınmazın ya da bölgenin tescilinden haberdar olduğuna dair beyanının göz ardı edilemeyeceği, zira, maliki olduğu veya kullandığı taşınmazın korunması gerekli nitelik taşıdığını ya da sit özelliğiyle bölgesel bazda koruma altına alınan bir alanda bulunduğunu bilen kişinin, taşınmaz üzerinde dilediği zaman dilediği şekil ve kapsamda uygulama yapamayacağını, taşınmazın ya da bölgenin özel statüsünün mümkün kıldığı ölçüde, kamu kurumlarınca yürütülecek izin prosedürü çerçevesinde inşai ve fiziki müdahalelerde bulunabileceğini de bilmesi gerektiği, yapı ya da bölge bazında tescil kararından haberdar olduğu halde, ilgili kurumlara başvurarak, gerçekleştirmeyi düşündüğü inşai uygulamaya yönelik izin almayıp keyfi hareket eden kişinin iyi niyetinden söz edilemeyeceği, dolayısıyla, taşınmazın ya da bölgenin niteliğini bilerek izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunan ya da başlangıçta bilmeyip, kamu görevlilerince düzenlenen zabıt ve tutanaklar ile durumu öğrendiği halde müdahalesine devam eden failin, hukuki koruma altına alınamayacağı;
Ayrıca, hukuka aykırı zeminde gerçekleştirilen fiiller bakımından da failin iyi niyetinden bahsetmenin mümkün bulunmadığı, başka bir deyişle, Dairemizce incelenen dosyalarda sıkça karşılaşıldığı gibi, hazineye ait veya devletin hüküm ve tasarrufundaki taşınmazlar üzerinde inşai ve fiziki müdahale yapılması durumunda, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmemesinin sonuca etkili olmayacağı, zira bu halde failin, maliki olmadığı veya hukuka uygun şekilde yararlanma hakkını elde etmediği taşınmaza müdahalede bulunduğunu ve fiilinin hukuki korumadan yoksun olduğunu bildiğinin kabulü gerektiği, hukuka aykırı zeminde gerçekleştirilen inşai ve fiziki müdahaleler yönünden ilan kuralı aranmasının, hayatın olağan akışına ve mantık ilkelerine de uygun düşmediği;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; … I … Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 07/07/1993 tarih ve 4720 sayılı kararıyla belirlenen kentsel sit alanında kalıp, … II … Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 29/11/2006 tarih ve 675 sayılı kararıyla korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli binada, … Büyükşehir Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı Koruma Uygulama ve Denetim Müdürlüğü görevlilerince yapılan incelemeler sonucunda düzenlenen 23/02/2011 tarihinli yapı tespit formunda, onaylı proje kapsamında yapılması gereken çelik profiller ile güçlendirme çalışması yapıldığı, yapı genelinde pencere, kapı, kasa ve doğramaların söküldüğü, muhtelif duvar ve tavanlarda kalemişi ve bezemelerin bulunduğu ancak bunların yapılan uygulamalardan dolayı zarar gördüğü, tüm duvarlarda raspa yapıldığı, çimento esaslı harç ile sıva yapıldığı, ahşap döşeme kaplama tahtalarının değiştirildiği, eklenti niteliğindeki çatı katında gazbeton bloklar ile ilave bölme duvar imalatı yapıldığı, tüm katlarda ıslak hacim mekanlarının yenilendiği, ayrıca çelik konstrüksiyon sistem asansör kovası oluşturulduğunun tespit edildiği, … II … Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu uzmanlarınca düzenlenen 02/06/2011 tarihli raporda, 26/05/2011 tarihinde taşınmazda yapılan incelemer sonunda, izinsiz yapılan inşai faaliyet ve fiziki müdahalenin durdurulmadığı, yapının cephesinin sıvanmış ve boyanmış, bodrum katta yer alan ve muhtelemelen orijinalinde ocak olan kısmın sıvanmış, bu kata bölücü duvarlar ve kapılar eklenmiş olduğu, giriş katta zemin mermer kaplanmış olup, giriş merdiveninin de orijinalliğini kaybettiği, binaya asansör ilave edildiği, duvarlarda yer alan bezemelerin tahrip edildiği, bazı duvarların sıvandığı, bazı duvarların tamamen kazınarak tuğlaların açığa çıkarıldığı, ıslak hacimlerin tamamen yenilendiği, yapıya güçlendirme amaçlı çelik profiller eklendiği, merdiven kovasında yer alan nişlerin önüne sonradan mermerler eklendiği, eklenen bölücü duvarlarla dolap alanları oluşturulduğu, kapı ve pencerelerin yenilendiği, deniz cephesinde en üst kat pencerelerinin genişletildiği, çatıya pencere açıldığının tespit edildiği, dosya kapsamında mevcut … Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından düzenlenen 21/06/2010 tarihli ve sanık …’nin imzası bulunan resmi senette yapının, “2. grup korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı” olduğuna dair açıklamanın yer aldığı, sanık …’nin de savunmasında, dava konusu taşınmazın tarihi eser olduğunu bildiğini beyan ettiği, bu itibarla sanıklar tarafından taşınmazın korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olduğunun bilindiği yönünde tereddüt bulunmadığı bulunmadığı anlaşılmakla,
Mahallinde, inşaat mühendisi, sanat tarihçi ve mimar bilirkişiler refakatinde yeniden keşif yapılarak, 23/02/2011 ve 26/05/2011 tarihlerinde tespit edilen dava konusu müdahalelerin niteliklerinin (ruhsata tabi esaslı müdahale mi yoksa 3194 sayılı İmar Kanununun 21/3. maddesi kapsamında ruhsata tabi olmayan tadilat ve tamirat mı olduğunun), tescilli kültür varlığının zarar görmesine, özgün yapısını kaybetmesine sebebiyet verip vermediğinin tereddütsüz şekilde belirlenmesi, sonucuna göre, zararın varlığı halinde, 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1. maddesi; zararın yokluğu halinde ise, fiillerin “basit onarım” niteliği taşıması veya “inşai ve fiziki müdahale” niteliği taşısa dahi suç tarihi itibariyle … Belediye Başkanlığı bünyesinde Koruma Uygulama ve Denetim Bürosu bulunması karşısında, 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/4. maddesi kapsamında değerlendirme yapılması gerektiği gözetilmeksizin, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçe ile beraate dair hüküm tesisi kanuna aykırı,
2-Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “2011” şeklinde gösterilmesi,
İsabetsiz olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 07/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.