YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/3558
KARAR NO : 2023/4904
KARAR TARİHİ : 09.11.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2013/801 E., 2015/870 K.
SUÇ : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Sanık hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Alanya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 03.12.2015 tarihi ve 2013/801 Esas. , 2015/870 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan 2863 sayılı Kanun’un 65 inci maddesinin son fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 58 inci maddesinin altıncı ve yedinci fıkraları, 53 üncü maddesi uyarınca 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 02.09.2020 tarihli ve 2016/77779 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanığın temyiz isteği;
Süre tutum talebine,İlişkindir.
B. Sanık müdafinin temyiz isteği;
1. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
2. Eksik inceleme ile hüküm kurulduğuna,
3. Lehe hükümlerin uygulanmadığına,
4. Diğer temyiz sebeplerine,ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Yerel Mahkemenin Kabulü;
1. “09/05/2013 tarih ve 2013/35 sayılı KUDEP raporunda; Alanya ilçesi Alanya Kalesi 1. derece Arkeolojik, Doğal, Tarihi ve Kentsel Sit Alanı içinde, … Mahallesi, 388 Ada 55 parselde bulunan özel mülkiyetteki restorasyon tadilatı projesi Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 10/02/2005 tarih ve 249 sayılı kararı ile uygun bulunan tescilli yapının teras ve bahçesi ile tescilli yapının doğusunda kalan ve mülkiyeti Hazineye ait olan 388 ada 59 parselin bir bölümünü de kapsayan alanda izinsiz olarak, çevre düzenlenmesi kapsamında alanın çevresine çit çekildiği, bahçeye bar yerleştirilip üzerinin kapatıldığı, kot farklılıklarına merdivenler, açık alanların üzerine pergola yapıldığı, tescilli yapının bodrum kat olarak belirlenen bölümünün doğu cephesinin onaylı projesinden farklı olarak ahşap ile kaplandığı ayrıca yapıda genel olarak Alanya geleneksel sivil mimari örneklerinde görülmeyen renkte boya badana işlerinin izinsiz olarak uygulandığının belirtildiği, sanığın soruşturma aşamasında alınan ve yargılama sırasında tekrar ettiği savunmasında, raporda belirtilen merdiven dışındaki değişikliklerin kendisi tarafından yapıldığını ifade ettiği, yapılan keşif, Antalya Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu yazısına göre dava konusu taşınmazın sit alanı içerisinde kaldığı ve bu hususun ilan edildiğinin gelen belgelerden anlaşıldığı, mahkememizce yapılan keşif tarihinde dava konusu yerin yanması sebebiyle aykırıkların görülemediği, arkeolog bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; bahçeye yapılan barın,pergolanın, bodrum katının ahşap kaplama ile kaplatılmasının fiziki müdahale sayıldığı, yasaya aykırılık teşkil ettiğinin, diğer tespit edilen hususların yasaya aykırılık teşkil etmediğinin belirtildiği, inşaat bilirkişisinden alınan ek rapor sonucunda, raporlarda bahsedilen imalatların esaslı bir imalat olmayıp ruhsat gerektirmediğinin belirtildiği anlaşılmıştır. 2863 sayılı yasanın 57/7. maddesi; “Taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları, bunların koruma alanları ve sit alanlarında, 3194 sayılı İmar Kanununun 21 inci maddesi kapsamına giren ruhsata tâbi olmayan tadilat ve tamiratlar; özgün biçim ve malzemeye uygun olarak, bünyesinde koruma, uygulama ve denetim büroları kurulmuş idarelerin izin ve denetimi ile yapılır. Bunların dışında her türlü inşaî ve fizikî müdahale koruma bölge kurulunun izni ile yapılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı yasanın 65/son maddesi;” Bünyesinde koruma, uygulama ve denetim büroları kurulan idarelerden 57 nci maddenin yedinci fıkrası uyarınca izin almaksızın veya izne aykırı olarak tamirat ve tadilat yapanlar ile izinsiz inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranlar altı aydan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılırlar.” hükmünü getirmiştir. Buna göre, ruhsat gerektirmeyen tamir ve tadilatlar için bünyesinde koruma, uygulama ve denetim büroları bulunan idarelerden izin alınması, ruhsat gerektiren tamir tadilat, inşaatlar için ise bölge kurullarından izin alınması gerekmektedir. İki yasa hükmü birlikte değerlendirildiğinde, korunması gerekli kültür varlıklarında, ruhsat gerektirmeyen inşaat,tadilat gibi işlemler izinsiz olarak yapıldığında 65/1. maddesi değil, 65/son maddesi ihlal edilmiş olacaktır. Sanığın yapmış olduğu inşaai faaliyetler ruhsat gerektirmediğinden aşağıdaki şekilde cezalandırılması yoluna gidilmiştir. Suçun işleniş şekli, suç kastının yoğunluğu meydana gelen zararın ağırlığı ile fiziki müdahale miktar ve sayısı dikkate alınarak temel cezada alt sınırdan uzaklaşılmış , sanığın tekerrüre esas sabıkası ve geçmişteki sabıkalı kişiliğine göre temel ceza hapis cezası olarak belirlenmiştir. Sanığın, suça eğilimli kişiliğine göre yeniden suç işlemeyeceği yönünde olumlu kanaate varılmadığından hürriyeti bağlayıcı cezanın seçenek yaptırımlara çevrilmesine, ertelenmesine veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.” denilmektedir.
2. Mahkemece mahallinde icra edilen keşif neticesinde alınan bilirkişi raporu ile, dava konusu yerin I. derece arkeolojik, doğal, tarihi ve kentsel sit alanı içerisinde kaldığı tespit edilmiştir.
IV. GEREKÇE
Mahallinde icra edilen keşif neticesinde dava konusu yerin I. Derece arkeolojik, doğal, tarihi ve kentsel sit alanı içerisinde kaldığının tespit edildiği, mahkemece davanın suçtan zarar gören Çevre ve Şehircilik Bakanlığı adına Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne ihbar edilmediği anlaşılmakla,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.06.2020 gün ve 2018/6-472-2020/262 sayılı ilamında, “sanık hakkında açılan kamu davasına katılma hakkı bulunan suçtan zarar görene 5271 sayılı Kanun’un 233 üncü maddesi uyarınca duruşma gününü bildirir çağrı kağıdı tebliğ edilmesi ve aynı Kanun’un 234 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde sayılan hakları kullanma imkanının tanınması gerekirken, bunun yapılmamasının, duruşmadan haberdar edilmeden yargılamaya devam edilerek delil sunma hakkı elinden alınan suçtan zarar gören yönünden hak kısıtlaması niteliğinde olduğunun” belirtilmesi karşısında, suçtan zarar gören Çevre ve Şehircilik Bakanlığı adına Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne duruşma günü usulüne uygun olarak bildirilip, davaya katılma imkanı sağlanmadan hüküm tesis edilmesi suretiyle aynı Kanun’un 234 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine aykırı davranılması, hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle ,başkaca yönleri incelenmeyen Alanya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 03.12.2015 tarihi ve 2013/801 Esas. , 2015/870 Karar sayılı kararına yönelik sanık ve sanık müdafinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.11.2023 tarihinde karar verildi.