Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/2521 E. 2021/1232 K. 08.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/2521
KARAR NO : 2021/1232
KARAR TARİHİ : 08.02.2021

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma, zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması
Hüküm : Sanık … hakkında; TCK’nın 179/2, 62/1, 50/1-a, 52/2-3-4 maddeleri uyarınca mahkumiyet
Katılan sanık … hakkında; CMK’nın 223/2-d maddesi uyarınca beraat

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık …’ın mahkumiyetine, zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suçundan katılan sanık …’in beraatine ilişkin hüküm, sanık … ve katılan sanık … müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dosya içeriğine göre; olay günü kaçak sigara taşıyan aracın polis ekiplerinin dur ihtarına uymayarak kaçtığı ihbarı üzerine; tespit edilen araca polis ekiplerince yine dur ihtarında bulunulduğu, aracın ihtarlara uymayarak süratli bir şekilde ve kural ihlali yaparak kaçmaya devam ettiği, polis ekiplerince yapılan takip neticesinde yakalandığı, aracın sürücülüğünü sanık …’ın yaptığı, sanık …’ın kardeşi olan katılan sanık …’ın da olay yerine gelerek görevli polis memurlarına saldırdığı, katılan sanık …’ın saldırdığı polis memurlarının arasında katılan sanık …’in de bulunduğu, polis memurlarının katılan sanık …’ı ve yanında bulunan bir şahsı daha etkisiz hale getirmek için zor kullandığı olayda; katılan sanık …’ın basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde, katılan sanık …’in ise basit tıbbi müdahale ile giderilemez şekilde yaralandığı anlaşılmakla;
A) Sanık … hakkında kurulan hükme yönelik yapılan incelemede;
Sanığa isnat edilen eylemin, 5237 sayılı TCK’nın 179. maddesinin 2-3. fıkralarında düzenlenen ”trafik güvenliğini tehlikeye sokma” suçuna ilişkin olduğu, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu için TCK’nın 179. maddesinin 2. fıkrasında temel ceza miktarının ”üç aydan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK’nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan ”Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; ”Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan ”01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas-2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile; ”…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan ”…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle, kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; ”mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 7. maddesi ile CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, ”Basit Yargılama Usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması;
Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı sair yönler incelenmeksizin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA;
B) Katılan sanık … hakkında kurulan hükme yönelik yapılan incelemede;
Dosya kapsamına göre, katılan sanığın eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 256. maddesi yollamasıyla, aynı Kanunun 86/2 maddesi kapsamında kalıp, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 245. maddesinde düzenlenen suça karşılık geldiği, 4483 sayılı Kanunun 2/5. maddesinde ise, 765 sayılı Kanunun 243 ve 245. maddeleri kapsamında açılacak soruşturma ve kovuşturmalarda anılan Kanun hükümlerinin uygulanmayacağının öngörüldüğü, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 3/1. maddesinde de “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan Türk Ceza Kanununa yapılan yollamalar, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelere yapılmış sayılır” hükmünün yer aldığı cihetle, katılan sanığa isnat edilen suçun 4483 sayılı Kanuna tâbi olmadığı, genel hükümler uyarınca soruşturma yapılması gerektiği anlaşılmakla; tebliğnamede bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan sanık … müdafinin eksik inceleme ile karar verildiğine, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna ve sair nedenlere ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA; 08/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.